Yaman çelişkiler zinciri
- GİRİŞ25.03.2025 08:38
- GÜNCELLEME25.03.2025 08:38
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ekrem İmamoğlu‘nun da aralarında bulunduğu 106 kişiye yönelik yürütülen yolsuzluk ve terör soruşturması kapsamında muhalefetin ve medyasının ortaya koyduğu çelişkiler gerçekten artık ‘bu kadar da olmaz’ dedirtiyor.
Ama yaşamaya devam ediyoruz maalesef…
Televizyonda da zaman zaman anlatıyorum.
O zaman muhalefetin ‘yakın dönem yaman çelişkilerine’ şöyle bir göz atalım.
Soruşturmalara konu olan bütün bilgiler CHP’nin kendi içinden çıkmış.
Rüşveti alan CHP’li,
Para kulelerini dizen CHP’li,
Görüntüleri servis eden CHP’li,
Kurultayı iptal etmek isteyen CHP’li,
Gizli tanıklar CHP’li,
Açık tanıklar CHP’li,
Muhalefete göre suçlu kim?
Hükümet ve ona oy veren “AKP’liler”…
Biri tutmuş, biri kesmiş, biri pişirmiş, biri yemiş…
“Hani bana, hani bana” diyen de olan biteni yere sermiş…
Şaka gibi değil mi?
Devam edelim.
Başkanları ve belediyelerindeki skandallara kimse dikkat kesilmesin, üstleri örtülsün diye kalabalıkları harekete geçirmeye çalışıp, bağırıp çağırıp, polislerimizin yaralanmasına, üstlerine asit atılmasına ve şiddet olaylarının artmasına neden olan sonuçların oluşmasına sebep olanlar; ülkeye huzur ve düzen getireceklerini ifade ediyor.
Alın size bir şaka daha…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, düzenleri bozulmaya kalkılırsa; Türkiye’nin ekonomisini ve huzurunu bozacaklarını söyleyerek açık açık tehdit etti.
Özel, yüz milyarlarca liralık vurgun düzeninin bozulmasını mı, genel başkanlık koltuğunun kaybetme ihtimalini mi kastediyor tam anlayamadım…
Hasılı; sokaklara çağrı olayında yaşadığımız ne?
Parası, kaynakları ve geleceği çalınan; milletin parasını, kaynaklarını ve geleceğini çaldığı iddia edilen kişi için sokaklarda protesto yapıyor.
Evet, tam da olan bu…
Aşırı sol marjinal gruplar, kapitalizmin zirvesi yaşayan bir müteahhitin ‘yaptıkları nedeniyle’ ceza almaması için sokaklara çıkıyor.
Komünistler, kapitalistlerin peşine takılmış…
Ahlak, namus gibi kavramları dilinden düşürmeyen muhalif gazeteciler, Türkiye’nin en büyük yolsuzluk dosyasını cansiparane savunuyor.
Bitiyor mu?
Bitmiyor…
CHP’den bir kişi bile Ekrem İmamoğlu ve beraberindekiler soruşturma dosyasındaki suçları işlememiştir diyemedi.
Ancak Özgür Özel, partiyi olağanüstü kurultaya götüreceklerini açıkladığında; “Delegelerimizin partili kimliklerine ve namuslarına kefilim” dedi.
İçeride tutuklu bulunan belediye başkanları için göremediğimiz ‘kefaleti’ dile getirdi.
CHP’nin soruşturma konularının bir harfine dahi cevap veremeyip, konunun üstünü kapatmak için kullandıkları argümanların da inandırıcılıktan son derece uzak olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
“Seçilmiş belediye başkanı kaçmaz, tutuklamaya ne gerek vardı” şeklinde cümleler kuruluyor.
Seçilmişlerin suç işleme özgürlüğü var da bizim mi haberimiz yok…
Ertan Yıldız, kaçmak üzereyken yakalandı.
Emrah Bağdatlı yurt dışına kaçtı.
Sıkıntılı işlerin içerisinde olmasalar kaçarlar mı?
Ya da korktukları bir şeyler olmasa apar topar cumhurbaşkanı adaylığı süreci başlatılır mıydı?
Hiç sanmıyorum…
Ön seçim tiyatrosunu hayata geçirmek zorunda olmazlardı…
Adı ‘ön seçim’ olsa da aslında tek adaylı bir eğilim yoklaması olan tiyatroda ‘destek sandığı’nda Ekrem İmamoğlu’nun 15 milyona yakın oyu olduğunu iddia ediyorlar…
Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar desek yeridir.
Genel seçimlerde 37 milyon oy için 143 bin sandık kullanılmış.
CHP’nin ön seçim tiyatrosunda ise; 5500 sandık kullanılmış.
Bir sandığın alacağı maksimum oy sayısı 400, hadi esnetelim 500 olsun…
Yani; 5500 sandığa 14 milyon oy sığmaz.
Bir sandığa 2500 oy pusulası girmez.
Fizik kurallarına aykırı…
Çelişkiler bitmiyor.
Saraçhane Meydanı’nın kapasitesi 25 bin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü katılımcı sayısı 22 bin diyor.
Özgür Özel ise; gözünün gördüğünün 500 bin, dron kaldırıldığında kişi sayısının 1 milyon olduğunu iddia ediyor.
22 bini 1 milyona çeviren dron teknolojisi sanırım CHP’nin ‘millî teknoloji hamlesi’…
Bir de boykot konusu var ki; akıllara ziyan…
Siyonistler, Gazze’de 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana mazlumları katlediyor.
Siyonizme açıktan destek veren firmalara yönelik ‘bir harf’ dahi boykota destek vermeyen CHP, şimdi de hedefine yerli markaları koymuş.
CHP’deki bu stratejileri İBB’nin kreşindeki çocuklar yapsa akıllarına bu gelmezdi, gelse de diğer çocuklar buna itiraz ederdi.
Basın özgürlüğünü ağzından düşürmeyen CHP, medyayı tehdit ediyor.
Etse ne olur?
Geçtiğimiz yıllarda boykot ettikleri kanallar reytinglerde ilk sıraları aldı…
Şimdi reytinglerini daha da yükseltirler…
Size fıkra gibi gelecek ama son konuya da dikkat çekip yazıma son veriyorum…
Yaşanan gelişmeler ve yapılan açıklamalar doğrultusunda; CHP’nin hukuktan beklentisi nedir?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “siyasi olarak algılanır” diyerek içlerinde CHP’nin diploması geri alınan müstakbel cumhurbaşkanı adayının da olduğu şüpheliler ile ilgili; CHP’lilerin yoğun bir biçimde içinde olduğu açık tanıklar, müştekiler ve gizli tanıkların ifadelerini araştırmaması, araştırsa da HTS kayıtları, MASAK raporları, bilirkişi raporları, itiraflar, görüntüler, ses kayıtları, tapeler, naylon faturalar ve benzeri delilleri dikkate almaması, alsa da işlem yapmaması gerekirdi…
Evet, yanlış okumadınız.
CHP’nin istediği tam da bu…
Cumhuriyet Halk Partisi çelişkilerin partisi, hatta yaman çelişkilerin partisi olmaya devam ettikçe biz de; bu yazıları daha çok yazarız…
Yorumlar34