Soruşturmayı siyasallaştırma yargıyı itibarsızlaştırma çabaları

  • GİRİŞ25.03.2025 08:36
  • GÜNCELLEME25.03.2025 08:36

Tutuklanan ve görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile belediye yöneticileri ve iş insanlarının gözaltına alındığı ve sonrasında tutuklandığı soruşturmanın ‘yolsuzlukları’ içeren bölümünde ifade tutanağı 121 sayfa ve 64 sorudan oluşuyor. İmamoğlu, soruların hemen hiç birisine açıklayıcı cevap vermiyor; “muhattap değilim” diyor (yazım yanlışı var muhatap olarak yazılmalı). Bir nevi susma hakkını kullanıyor.

Kuşkusuz Sayın İmamoğlu’nun şüpheli sıfatıyla ifade verirken hemen her soruya ilişkin bu cevabı vermiş olması sorunun kendisine sorulduğu gerçeğinin ve muhataplık ilişkisinin ‘değilim’ demesiyle ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor.

Ancak ‘masumiyet karinesi’ önemlidir. Ortada büyük bir ciddiyetle yürütülen soruşturmalar olması, bunlarla ilgili bilgi ve belgelerin bulunması hakkında şu an için hüküm tesis edilmemiş ama şüpheli durumda bulunan İmamoğlu’nu ‘suçlu’ yapmaz.

Bu nedenledir ki, işin en başından itibaren ekranlarda konuşurken, bu sütunlarda yazarken tutuklanmış olsa bile şahsen çok dikkat ediyor ve şüpheliyi peşinen mahkûm edecek, lekeleyecek bir ifadeye ve isnata gitmiyorum, gitmeyeceğim.

Fakat sanki hiçbir şey yokmuş, her şey kurgudan ibaretmiş ve soruşturmalar yargısal bir içerikte değil de ‘siyasal’ imiş gibi; bunun da ötesinde bir iktidar-muhalefet çatışması imiş gibi gösterilmesi çabalarına da katılmıyorum.

Soruşturmalara konu ilk veriler, bilgi-belgeler, şikâyetler Cumhuriyet Halk Partisi içinden çıkmış durumda. Birçoğu açık ismi ve sıfatı ile kamuoyu karşısına çıkan insanlar ‘para kule’ olarak anılan görüntüleri kamuoyu ile paylaştılar.

Keza, 38. Olağan CHP Kurultayı’na yönelik olarak şaibe iddialarını, şaibenin Ekrem İmamoğlu ve İBB kaynaklı olduğunu belirttiler, nitekim bu iddialar öyle bir hal aldı ki önceki genel başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dahi bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğini söyledi…

Özgür Özel’in İmamoğlu soruşturmaları devam ederken hızlı bir şekilde olağanüstü kurultay kararı da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur ancak en önemli tarafı “şaibe iddialarının” zımnen kabulü anlamını taşıdığıdır.

Bunun dışında CİMER’e, MASAK’a, İçişleri Bakanlığı’na giden ihbar ve şikâyetler, izahı zor para hareketleri, alış-veriş, tapu trafiği, fiziksel ve teknik takipler, kurumlar tarafından yapılan araştırmalar işi yargısal bir zemine taşıdı…

Gelinen noktaya baktığımızda,  soruşturmalar halen iki önemli boyutta yürümektedir: kamu kurum ve kuruluşlarının işleyişlerini, ekonomik hayatı ve ticari faaliyetleri düzenleyen kanunlara karşı işlendiği iddia edilen suçlar ve Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde suçlar…

Sadece yolsuzluk boyutlu suçlarla ilgili tutuklama kararı verilmiş olması ve terör ile ilgili suçlardan “diğerinden tutuklama kararı verildiği için ayrıca bir tutuklama kararı verilmeye gerek görülmemesi” terörle ilgili suçlamaların düştüğü anlamına gelmiyor.

Kamu erki kullanan, kamusal kaynak sarf eden herkes elbette açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik noktasında olmalıdır. Burada da "Kamunun yargılama erki” ve kamu düzenini korumakla görevli kurumları devreye girmiştir, başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere içinde siyasi görevliler ve vatandaşlar olan birbiriyle ilişkili bir grup hakkında yasal bir süreç işletmekte, yargısal yollara gidilmektedir.

Masumiyet karinesi ve savunma hakkı kutsaldır. Soruşturmaya, kovuşturmaya konu kişiler de bu çerçevede savunma haklarını kullanıyorlar.

Şüpheli sıfatıyla haklarında birtakım iddialar bulunanların sanki bu süreçte anayasanın eşitlik hükümleri gereğince haklarını savunabilecekleri ve işlemedilerse suçlamalardan kurtulabilecekleri merciler ve usuller yokmuş gibi sokak çağrıları asla kabullenilemez.

Yine sokak hareketleri üzerinden ülkenin istikrarsızlaştırılması ve konunun siyasallaştırılması girişimleri; mütemadiyen yargı merciinde bulunanların karalanması, hukuk sistemine dair güvensizlik ve kuşku uyandırma çabaları bunun da ötesinde yargıya baskı amaçlı sosyal şiddete varan toplantı, gösteri ve eylemler hukuk devleti ilkesinin ihlalidir.

CHP’nin kendince sokak mahkemeleri kurması, medya üzerinden manipülasyonlara girmesi, sosyal medya üzerinden dezenformasyon içeren bilgilerle infazlar gerçekleştirmesi, parti imkanlarını kurumsal olarak devreye sokması ve bunlar üzerinden anayasanın 138. Maddesine aykırı bir şekilde yargıya baskıya tevessül etmesi, yöneticileri birtakım siyasal sıfatlar ve unvanlar taşısalar da, seçilmiş olsalar da, yasama dokunulmazlığına sahip bulunsalar da hukuk dışıdır…

Mecellede hükümdür, ihkakıhak hak değildir… Hiçbir hak hukuk dışı yollarla savunulamaz, aranamaz ve elde edilemez…

Şayet gerçeğin ortaya çıkmasından ötürü çekinilecek bir durum yok ise, neden sürekli yargısal sürecin işleyişi karalanmaktadır… Sözgelimi, bir kısım medya iddiaların salt ‘gizli tanık’ beyanlarına dayandığını söylemekte ısrar etmektedir.

Oysaki kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Sayın İmamoğlu’nun soruşturmasında,  Meşe, Ladin, Çınar ve İlke kod adlı 4 gizli tanığın yanı sıra, açık isimleriyle 21 tanığın bulunduğu, 4 kişinin de müşteki durumunda olduğu görülmektedir…

Soruşturmanın ayrıca salt tanık ve müşteki beyanlarına dayanılmadığı, teknik ve fiziki takip, MASAK raporları, Mülkiye Müfettişlerinin inceleme ve raporlarının da sorulan sorulara dayanak olduğu unutulmamalıdır.

Son tahlilde şüpheli konumunda olanların da, destekçilerinin de adil yargılamayı etkileyecek bir duruş içinde olmamaları, gerçeklerin ortaya çıkmasına daha fazla katkı sağlayacaktır.

Soruşturmayı ısrarlı bir şekilde siyasallaştırma çabasına girenlerin yargısal süreci itibarsızlaştırmak, hukuku değersizleştirmek için girişmiş olduğu faaliyetler hiç kimseye yarar getirmez.

Hukukun üstünlüğünü savunan herkesin duracağı yer bellidir: Adalet mülkün temelidir…

Yorumlar15

  • misafir 7 saat önce Şikayet Et
    paralar pkk ya gitti. giden paraların pkk ya gittiği apaçık belli olmasına rağmen hala eko yu nasıl kurtarabilirim diye hakimler var. terörden tutuklamayan hakimi derhal görevden azledin. kararı veren hakim iyi niyetli değil
    Cevapla
  • Sen 9 saat önce Şikayet Et
    IBB’de 95 milyonluk tatlıyı kim yedi
    Cevapla
  • M1453 9 saat önce Şikayet Et
    İBB’de 95 milyonluk tatlıyı kim yedi??????? 560 katrilyon nerede????????
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Misafir 10 saat önce Şikayet Et
    gizli tanık fetö taktiğidir.
    Cevapla
  • Kaan 11 saat önce Şikayet Et
    Sorunun cevabı çok basit. İnsanlar ergenekon davalarını gördü. Yaşanan hukuk katliamlarını unutmadı. Hayatlar karartıldı sonra kandırıldık denildi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat