Türkiye F-35 projesine mi dönüyor?
- GİRİŞ29.03.2025 08:57
- GÜNCELLEME29.03.2025 08:58
Hafta içerisinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın gerçekleştirdiği Washington ziyareti ve akabinde yapılan açıklamalar, önümüzdeki süreçte Türkiye-Amerika ilişkilerinin nasıl şekilleneceği hakkında bizlere sinyaller vermiş oldu. Türkiye ile Amerika, özellikle ticari ilişkilerde yeni bir sayfa açma kararlılığında.
Trump'ın Türkiye'ye büyükelçi olarak atamayı düşündüğü isim Tom Barrack Lübnan kökenli bir iş insanı. Trump, yakın dostu Barrack'ı Ankara'da görevlendirerek aslında yeni dönemde Türkiye ile doğrudan ilişki kurulacağını ve bu ilişkinin temelinde de ekonomi olacağını söylüyor. Barrack ile son yaptıkları toplantıda da Trump'ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "İyi bir ülke; lideri de iyi" dediğini hatırlatalım.
TÜRKİYE F-35 PROJESİNE Mİ DÖNÜYOR?
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki ilk telefon görüşmesinde daha sonra ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Washington'daki temaslarında öne çıkan başlıklardan biri F-35 meselesiydi. Türkiye ve ABD arasında ciddi krize neden olan F-35 başlığı, CAATSA yaptırımlarını da beraberinde getirmişti.
ABD tarafının, Türkiye'yi CAATSA yaptırımlarından muaf tutma, yaptırımları kaldırma, F-35 Programına Türkiye'nin geri dönüşü ve Türkiye'ye F-35 Satışının gerçekleşmesi gibi maddelerde Ankara lehine adım atacak pozisyona geldiğini söyleyebiliriz. Trump yönetimi, bu anlamda atılacak adımların olası sonuçlarına ilişkin Kongre'den rapor talebinde bile bulundu. Peki, Amerika'yı katı tutumundan vazgeçiren ne oldu?
ABD'NİN TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ ARAYIŞININ ALTINDA HANGİ SEBEPLER VAR?
Öncelikle zamanında uygulanan yaptırımların, Türkiye'nin hayrına bir sonuç doğurduğu ortada. Savunma Sanayii'nde yerlileşme oranı fazlasıyla arttı. Türkiye tam bağımsızlık yolunda oldukça mesafe kat etti.
Türkiye, bilindiği üzere envanterde F-35'in yerine tasarlanan KAAN projesinde sağlanan ilerleme ve F-35'e alternatif arayışları neticesinde Avrupalı ortaklarıyla anlaşma zemini kurduğu Eurofighter hamlesiyle, ABD'nin dikkatini çekmiş gözüküyor.
Amerika Türkiye'ye özellikle F-35 konusunda yanaşıyor Çünkü, savaş uçaklarını satamamaya başladı. Hükümet Verimliliği Bakanı Elon Musk, F-35'ler için "gereksiz" dedi. Üretim stoğunun azaltılması gerektiğini söyledi. F-35'in güvenilirliği Avrupa'da tartışılmaya başlandı. "Kill switch" dedikodusu, yani F-35'in hem raporlama hem de karar mekanizmasında ABD tarafıyla kurduğu bağlantı ve satın alım gerçekleştiren ülkelerin ABD'ye bağımlı olma durumu, İspanya ve Norveç gibi ülkelerin anlaşmayı durdurmasına ya da süreci askıya almasına sebep oldu. Bu uçakları satacak yeni pazar arayışında yani Amerika.
Diğer taraftan F-35 projesinin ortaklarından Kanada ile yaşadığı sorunlar ABD'nin Kanada yerine projeye yeniden Türkiye'yi dahil edebileceği yorumlarına da yol açtı. Türkiye, F-35 projesinin ortağıyken uçağın çeşitli bölümlerinde yaklaşık 900 parçanın tedarikçisi konumundaydı ve Türkiye'nin projeden çıkarılması bu noktada da tedarik sorunlarına yol açmıştı.
TÜRKİYE F-35 PROJESİNE GERİ DÖNMELİ Mİ?
Amerika tarafından hikaye böyle. İşbirliği geliştirilecekse F-35 krizinin rafa kaldırılması elzem. Peki Türkiye'nin tutumu ne olacak?
F-35 anlaşması yeniden gündemdeyken akıllara haklı olarak, "KAAN projesi böylesine başarılı bir şekilde yürürken, Hürjet, Anka, Kızılelma gibi projelerle Türkiye'nin önü oldukça açıkken neden F-35'e yatırım yapılsın?" sorusu geliyor.
Bu noktada Ankara'dan gelen açıklamalarda, özellikle F-35 satışına ilişkin bir vurgunun bulunmadığını belirtmek gerekiyor. Altı çizilen nokta daha çok, CAATSA yaptırımlarının hukuksuzluğu, yaptırımların kaldırılmasının gerekliliği, F-35 tedarik sürecine geri dönülmesi, ABD ile savunma sanayii alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi şeklinde.
Şayet F-35 satın alımı Ankara'nın gündemindeyse, bu hususun da hangi şartlar bağlamında gerçekleşebileceği pazarlık konusu olabilir. Ankara, KAAN ve zikrettiğimiz diğer değerli projeleri akamete uğratabilecek herhangi bir hamleye imza atmayacaktır. Türkiye'nin F-35 projesinde alacaklı olduğunu ve uçakların bir kısmının parasının ödendiğini de hatırlatalım.
F-35'ler tersine mühendislik için değerlendirilebilir. S-400'te tersine mühendisliğin savunma sanayii projelerine olumlu yansıdığını dile getirebiliriz. KAAN'ın envantere giriş süresini hızlandıracak bir süreç olacak ayrıca anlaşmaya geri dönülmesi, dolayısıyla yaptırımların kaldırılması ve ABD'den parça tedariki.
Satın alım üzerine yapılan yorumlar "politik bir girişim" şeklinde isimlendirilebilir. Türkiye bölgesinde stratejik bir satranç ustası olmak zorunda. Ayrıca görüldüğü üzere öncelik yaptırımların kaldırılması. Çünkü bu konu halledilmedikçe ülkeye yapılacak yatırımların da önü kesilmiş oluyor. Dolayısıyla Türkiye'nin kendini çeşitli alanlarda geliştirmesi için de mühim bir durum buradaki işbirliği.
F-35 projesine geri dönülmesiyle birlikte parça tedarikinden ekonomiye artı yazacak 10 milyarlarca dolar da var. F-35'in proje ortaklığına geri dönmek Türkiye için ciddi gelir kapısı kısacası.
Türkiye ve ABD arasında bu anlamda başlayacak ticaret ortaklığında yeni atanacak büyükelçi Barrack'ın da etkin rolü olabilir. Türkiye ve ABD ilişkileri arasında seyredecek olumlu ivme, Türkiye'ye bölgesinde hareket alanı açabilir.
İşin Yunanistan tarafı da var. Biden döneminde Atina yönetimi ile yapılan F-35 anlaşması ile 2028'de Yunanistan'a F-35'lerin teslim edilmesi bekleniyor. Dolayısıyla Ege'deki hava gücü dengesinin Yunanistan tarafına kayma tehlikesi var. Türkiye bu işbirliği ile KAAN ve diğer yerli projeler envantere girene dek hava üstünlüğü hususunda da kendini koruma altına alabilir.
CAATSA YAPTIRIMLARI KALKAR MI?
CAATSA yaptırımlarının kalkması uzak bir ihtimal değil. Ancak S-400 Hava Savunma Sistemlerine yönelik Washington'ın tutumu, işleri karmaşık bir hale sokma tehlikesi taşıyor. Türkiye, Çelik Kubbe ile S-400'lerin sağlayacağı avantajı da yerli teknolojiyle giderme uğraşında. Bu noktada yolun umut dolu olduğu fakat zamana ihtiyaç olduğunu da dile getirmek gerekiyor. Yani S-400'lerden hızla vazgeçmek, Türkiye'nin güvenliğine olumsuz yansıma ihtimali taşıyabilir.
Yine de Türkiye'deki S-400'ler için Suriye ve Azerbaycan gibi ülkelerin zaman zaman gündeme geldiği, Türkiye ve Rusya arasında S-400'lerin 3. ülkelere satışını yasaklayan anlaşma olsa da burada, özellikle de Suriye'de Rusya'nın ikna edilebileceği dillendirilebilir.
Orta Doğu'da F-35 sahibi tek ülke olan İsrail'in, Türkiye'nin F-35 sahibi olmasını istemeyeceğini ve bu anlaşmaya engel olmak için lobi faaliyetleri yürütecekleri de ortada. Fakat Amerika'nın Türkiye'yi dengeleyici bir unsur olarak görmesi ve Tel Aviv'in Washington'un sözünden çıkmasını engellemek adına anlaşma, ABD elinde bir koza dönüşebilir.
TÜRKİYE EN AVANTAJLI SEÇENEĞE YÖNELECEK!
ABD ile ilişkiler ilerletiliyor. Avrupa ile keza aynı şekilde hem de Yunanistan'a ve Rum kesimine rağmen. Suriye'de merkez hükümet ile ortak harekat merkezi kuruluyor ki bu durum İsrail'de derin endişeye sebep olmuş durumda. Somali'ye bakıyoruz Türkiye, ABD'ye rağmen savunma alanında tercih edilmiş. Sudan'a bakıyoruz Türkiye'nin desteklediği ve savunma desteği verdiği hükümet, Batı destekli darbecileri hezimete uğratmış.
Diğer taraftan Türkiye'nin stratejik öneminin nişanesi olarak, Amerika ve Avrupa arasında Ankara'yı kendi saflarına çekme yarışını gösterebiliyoruz. Yerli ve Milli savunma hamlesiyle tam bağımsızlığa adım adım yaklaşan Türkiye'nin önüne çıkan tüm seçeneklerde kendisi için en avantajlı olana yöneleceği de ortada. Sözlerime burada son verirken, Ramazan Bayramı'nızı tebrik eder, hayırlı bayramlar dilerim. Kalın sağlıcakla.
Yorumlar24