Beddua “bumerang” gibidir ey Hasan İmamoğlu!
- GİRİŞ31.03.2025 10:25
- GÜNCELLEME31.03.2025 12:36
Beddua “bumerang” gibidir ey Hasan İmamoğlu!
28 Şubat’ın karanlık günleriydi.
Her fırsatta “Kahrolsun Şeriat!” sloganları atan laikçi şizofrenler, “Kahhâr” olan Allah’tan, kendi koyduğu kuralları kahretmesi için gece gündüz beddua ediyorlardı.
İşte böyle bir atmosferde, Kayseri’de bulunan Hunat Camii’nde “kesintisiz dua eylemi” başlatılmıştı.
Sabah namazında bir araya gelen insanlar, Siyonist işgal altındaki Kudüs’ten, Budist Çin zulmü altında ezilen Doğu Türkistan'daki Türklere ve laikçi baskıya maruz bırakılan başörtülülere kadar, dünya mazlumları için dua ediyorlardı.
Görkemli bir şekilde gerçekleşen bu dua eylemlerinin 9’uncusuna katılan dönemin RP'li Kayseri İl Genel Meclisi Üyesi Kasım Okut,
“Devlet yetkililerini uyarıyoruz. Ülkenin bin bir çeşit sorunu varken, iç ve dış düşmanlar varken, milletin diniyle, imanıyla, inancıyla meşgul olmayın. Sizi o makama getiren, aybaşında maaşınızı veren halktır. Omuzunuzdaki o rütbeler de millete aittir. Bizi idare eden devlet adamlarını millet için hayırlı işler yapmaya muvaffak eyle” diye hayır duası ettikten sonra…
Devamında;
“İslâm düşmanlarını, millet düşmanlarını helâk eyle” diyerek, art niyetli insanlara beddua etti.
Haftalarca edilen hayır dualarını görmezden gelen dönemin “mütareke medyası” anında harekete geçerek,
“yönetici ve rütbelilere beddua ediliyor” söylemiyle RP'li Okut'u hedef tahtasına oturttu.
Savcılık, “komutanlara beddua” diye bir suç tanımı olmadığı için, emekli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Okut’u “Görevli olmadığı halde cami içerisinde cemaate dua ettirmek”ten gözaltına aldı.
Mahkeme de derhal tutuklama kararı vererek, demir parmaklıkların arkasında gönderdi.
Baskıya dayanamayan RP yönetimi de kesin ihraç talebiyle Okut’u disipline sevk etti.
Ertesi yıl…
Bir şiir okuduğu için hapse mahkûm edilen dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cezası Yargıtay’ca onandı.
Merhum Necmettin Erbakan Hoca, hukukçu kurmayları aracılığıyla FP'lilere gönderdiği mesajında “Bir Tayyip gider bin Tayyip gelir. Önemli olan birlikteliğimiz” diyerek, gerginlik çıkarılmamasını istedi.
O dönem FP Bolu Milletvekili olan Mustafa Yünlüoğlu ise;
“Zalimin zulmü varsa, mazlumun göğe yükselen ahuzarı ve bedduası vardır. Beni susturabilirsiniz, ama gönlümü susturabilir misiniz?" dedi, fakat beddua etmedi.
Çok geçmeden…
Çankaya’da oturduğu halde postalcıların sözünden çıkmayan Süleyman Demirel’in ülkedeki kaosun baş sorumlusu olduğunu öne süren dönemin TBMM Başkanvekili Kamer Genç,
“Ülkenin kurtuluş Demirel'in kısa sürede ölümüne bağlıdır’’ ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanlığı, “Cumhurbaşkanı'na bedduayla karışık hakaret ettiği” gerekçesiyle, Kamer Genç hakkında fezleke düzenlenebilmesi için gerekli ‘‘soruşturma izni’’ni derhal vererek, hapisle yargılanmasının yolunu açtı.
Beddua etmenin suç sayıldığı o günlerde “Bu adam ölse de kurtulsak” diyenlerden ziyadesiyle alınan dönemin Başbakanı Bülent Ecevit de “Ben onlara beddua etmeyeceğim. Allah onlara uzun sağlık versin’’ sözleriyle, kendisi hakkında edilen bedduaların önüne geçmeye çalışıyordu.
Derken…
3 Kasım 2002 seçimlerinde “halk devrimi” yaşandı ve AK Parti iktidara geldi.
Partililere hitap eden Başkan Erdoğan’ın ilk tavsiyesi “Vatandaşın bedduasını almayın” oldu.
Kendilerinin “bedduayla değil duayla yürüdüklerini” söyledi.
*
Kendi iktidarlarında bedduayı suç sayanlar ise Erdoğan ve arkadaşlarına her fırsatta beddua yağdırdı.
Fakat “CHP kadar kafana taş düşsün” diyen Deniz Baykal’dan tutun da çok sayıda muhalifin bedduası her seferinde dönüp sahibini vurdu.
2013 yılında gerçekleşen “17 ve 25 Aralık darbe girişimi” sırasında, beddua etme nöbeti FETÖ’cü alçaklara geçti.
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, “Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin” diyerek bildiği tüm çirkin ifadeleri, Erdoğan ve dava arkadaşları için sıralarken…
Ruhunu 1 dolara satan haşhaşiler ise kaldıkları yurtlardan tutun da Kabe’ye kadar, bulundukları her yerde “Uzun Adam” dedikleri Başkan Erdoğan’ın ölmesi için “beddua seansları” başlattı.
Gece kalkıp en çok beddua eden FETÖ’cü öğrenciye, sabah kahvaltısında iki yumurta verildi.
“Arkamızda milyonların duası var. Filistinli, Mısırlı, Somalili, Açeli, Myanmarlı mazlumun duası var. Yüreği paramparça Suriyeli annelerin duaları var” diyen Başkan Recep Tayyip Erdoğan ise;
“Bugüne kadar her belayı nasıl defettiysek, bugün karşılaştığımız musibetleri de aynı şekilde başımızdan savuşturacağız. Sizin hayır dualarınız; o bedduaları, o saldırıları da sandığa gömecektir” diyerek, edilen duaların bu kötücül bedduaları defedeceğini söyledi.
FETÖ’nün bedduaları tutmayınca, bu defa “İslam dininin genleriyle oynayan” ve “kedicik” dedikleri genç kızları tuzağına düşürüp aileleri perişan eden Adnan Oktar çetesi, Erdoğan’a yönelik beddua seansları başlattı.
Adnan Oktar grubuna ait A9 TV’nin sosyal medya hesaplarından lanet içerikli beddua mesajları paylaşıldı.
Tabii “bumerang” gibi olan bu beddualar her seferinde dönüp sahibini vurdu.
*
Şimdi de yıllarca sağa- sola beton döktüğü için “kalbi taşlaşan” Ekrem İmamoğlu'nun müteahhit babası Hasan İmamoğlu, oğlunun yaptığı yolsuzlukları görmezden gelerek akıllara durgunluk veren bir beddua etti.
Trabzon’da bayram namazının ardından gazetecilere konuşan Hasan İmamoğlu,
“Bizi bu kadar perişanlığa sürükleyenler, çoluk çocuğunun ciğerinden et yiyerek iyileşmeye uğraşsın ve iyileşemesin” şeklinde, benzerine ancak Siyonist Yahudilerin ve Hıristiyan barbarların muharref kitaplarında rastlanılacak skandal ifadeler kullandı.
Fakat Hasan İmamoğlu’nun gözden kaçırdığı bir şey vardı.
“Beddua” eğer edilen kişi buna “müstehak” ise yerini buluyor..
Yok, eğer lâyık değilse, o beddua dönüp sahibini buluyor…
Dolayısıyla Hasan İmamoğlu son 23 yılda beddua edenlerin akıbetine baksa gerçeği görecek ama…
O, henüz oğlu Ekrem’in yaptığı 560 milyarlık yolsuzluğu bile göremiyor!
Umarım canı yanmadan gözleri açılır ve yaptığı hatayı anlar!
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar156