Özgür Özel, ayağına kadar gelen ‘bağımsız’ genel başkanlık ve sonrasındaki ‘cumhurbaşkanlığı adaylığı’ ihtimaline görünen o ki dört elle sarılmış.

Bu öyle bir sarılış ki, gözü hiçbir şeyi görmüyor…

Ne hırsızlığı, ne talanı, ne yağmayı, ne asrın yolsuzluğunu ne de yaptıklarının suç kapsamına girdiğini…

Gözünü karartmış ve ancak bir cahilin cesaret edebileceği şeyleri üstleniyor.

Kongre kararı bunlardan birisiydi.

Hatırlanacağı üzere tamamı CHP’lilerden oluşan bir grup müşteki, CHP’nin Kasım 2023’teki kurultayının şaibeli olduğunu, delegelerin çok büyük meblağlar mukabilinde satın alındığını; içinde kripto para bulunan cep telefonu, daire, dolar ve TL karşılığında oyların değiştiğini iddia ettiler…

Bu iddialar neticesinde mahkemelik olan CHP, önce Ekrem İmamoğlu’nun ayyuka çıkan yolsuzluk iddialarını boşa çıkarmak maksadıyla bir zırh gibi telakki ettikleri sözde önseçimi organize etti.

Henüz 3 yıldan fazla bir zaman varken, “cumhurbaşkanı adayımızı diskalifiye etmek istiyorlar” diyebilmek için uydurulmuş bu mizanseni, ‘olağanüstü kurultay’ kararı takip etti.

CHP içerisinden hiç kimse de “hani kurultayda şaibe yoktu, neden apar topar kurultay kararı aldın?” demedi her ne hikmetse…  

Aslında herkes ne olup bittiğini gayet iyi biliyor.

Pazarlığa muhatap kalan CHP’liler, bu en iyi bilenlerin başını çekiyor elbette.

Bunlardan biri de hiç şüphesiz ki, önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu…

Kasım 2023 tarihindeki kurultayın iptal edileceğini ve CHP’nin başına kayyım atanacağını Özgür Özel kadar Kılıçdaroğlu da gayet iyi biliyordu.

Özgür Özel, bu durumu önleyebilmek için ‘olağanüstü kurultay’ kararı alarak kaçınılmaz sonu ertelemeye çalıştı sadece.

Peki, nedir kaçınılmaz son?

Anlatalım…

CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultayı’nda Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi ve sonrasında CHP’liler tarafından bu kurultayın iptali için mahkemeye başvurulması, hukuki sürecin başladığı nokta…

Özgür Özel’in, parti tüzüğüne dayanarak 6 Nisan 2025’te yeni bir olağanüstü kurultay çağrısı yapması ise bu sürecin devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

Şimdi bu durumdan kaynaklanan sorunu adım adım ele alalım:

Eğer mahkeme, 4-5 Kasım 2023’teki kurultayın yasalara aykırı olduğuna hükmedip “mutlak butlan” kararı verirse, bu kurultay “yok hükmünde” sayılır.

Zira Türk hukukunda, bir işlem hukuken yok hükmündeyse, o işlemin sonuçları da geçersizdir.

(Ekrem İmamoğlu’nun diploması da ‘mutlak butlan’ gerekçesiyle iptal edilmişti hatırlarsanız).

Bu durumda, Özgür Özel’in genel başkanlık statüsü hukuken ortadan kalkar.

Yani, Özgür Özel’in genel başkan sıfatı, iptal kararının kesinleşmesiyle birlikte geriye dönük olarak geçersiz hale gelir.

Özgür Özel, 6 Nisan 2025’te yapılan olağanüstü kurultay kararını, CHP tüzüğünün genel başkana verdiği yetkiye dayanarak almıştı.

Ancak bu yetkinin, genel başkan sıfatının hukuken geçerli olmasına bağlı olduğunu unutmamak lazımdır.  

Bu sebeple 2023 kurultayı iptal edilirse ve Özgür Özel’in genel başkanlığı düşerse, o sıfatla aldığı tüm kararlar da hukuken geçersiz sayılır.

Türk hukukunda, yetkisiz bir kişinin aldığı kararların hukuki sonuç doğurması mümkün değildir zira…

Eğer 2023 kurultayı iptal edilirse ve Özgür Özel’in genel başkanlığı düşerse, CHP’nin meşru bir yönetim organının olmadığı gibi evlere şenlik bir durum ortaya çıkar.

İşte bu nedenle mahkeme, kurultayın iptaliyle birlikte bir “kayyım” atayabilir ve kayyım yeni bir kurultay çağrısı yapar.

İşte, Özgür özel ve CHP için yaklaşmakta olan akıbet budur!

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Kılıçdaroğlu bu durumu en iyi bilenlerden birisidir.

Esasen 6 Nisan’daki kurultayda aday olmamasının sebebi de budur.

Açık söylemek gerekirse bu aklı Kılıçdaroğlu’na kim verdiyse, turnayı gözünden vurmuştur.

Kılıdaroğlu bu hamlesiyle hem kendisini suçlayan partilileri ve medya mensuplarını yerden yere vurmuş, hem “çalanın, yüzüne tükürürler” diyerek hırsızların adresini göstererek intikamını almış, hem de bir sonraki kurultayda aday olmasına yönelik tüm itirazları şimdiden bloke etmiştir.

Özetle son kurultay amiyane tabirle ‘gazozuna’ bir kurultaydı ve Özgür Özel’in yüzüne gözüne bulaştırdığı bir acemilikle, arkasında da yine şaibe ve ciddi kuşkular bırakarak neticelendi. 

Aslında Özgür Özel de bunun farkında.

O da tıpkı İmamoğlu gibi suç üstüne suç işleyerek kendini kurtarmaya çalışmaktadır…

Acemiliği ve cahilliği, böylesine dramatik bir yanlışı yapmasının birinci sebebidir.

Yanlış yaptıkça batan, battıkça yanlış yapan bir zavallı konumundadır artık…

Şimdi, Özgür Özel’in neden Sayın Cumhurbaşkanını hedef aldığı, niçin Türkiye’nin batmasına yönelik çağrılar yaptığı, hangi sebeple sokakları karıştırmaya çalıştığı ve başta İngilizler olmak üzere gâvurlardan hangi psikoloji ile yardım istediği, sanırım çok daha net bir biçimde anlaşılıyor.

Bunların karakteri budur maalesef!

Kendileri yoksa, kıyamet kopsa umurlarında olmaz…