Türkiye’de Objektif Gazetecilik

  • GİRİŞ11.04.2025 09:16
  • GÜNCELLEME12.04.2025 10:40

Objektif gazeteciliğin tanımlaması ile gerçekleştirilme şekilleri Türkiye’de çok farklı bir biçimde karşımıza çıkıyor.

Yalan söylediğinde, hükümeti karaladığında objektif…

Yalan söyleyenin yalanını ortaya çıkarıp doğrusunu ifade ettiğinde ise; “yandaş” oluyorsun.

Yabancı ülkelerden, vakıflardan fonlanınca objektif; yerli ve millî çizgide durunca, ülkenin ve milletinin menfaatlerini gözettiğinde “yandaş” oluyorsun. 

Hükümetin yaptığı doğru işleri dile getirdiğinde “yandaş” veya “AKP’li”, sabaha kadar muhalefet siyasetçilerinin olmayan özelliklerini bile manipülasyonlarla var gibi gösterdiğinde, onların adeta bülbüllüğüne soyunduğunda objektif oluyorsun. 

Haber yapmamak için, sorunlu yargısal dosyalarda isim geçirmemek için muhataplarından para talep ettiğinde objektif, cesur ve tarafsız; milletin 100 yıllık menfaatine yapılanlar “geleceğimizi garanti alıyor” dediğinde ise yandaş oluveriyorsun.
“Bunları neden yazıyorsun?” diyenler olacaktır muhakkak…

Söyleyeyim…

Özel bilgim dün Haber 7’nin de manşetindeydi…

Yasa dışı bahis soruşturması kapsamında geçtiğimiz günlerde tutuklanan ve kayyım atanan Flash TV, Payfix ve PozitifBank’ın eski Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kork’un iddiasına göre; dün sabah saatlerinde gözaltına alınan gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan, Murat Ağırel’in yazdığı yasa dışı bahis konusunu ele alan kitabına isminin yazılmaması, gazetelerindeki köşe yazılarında ve televizyon programlarında da isminin anılmaması karşılığında kendisinden yüksek bir meblağda para talebinde bulunmuş.

Rakam gerçekten ciddi derecede yüksek bir meblağ…

Erkan Kork teklifi kabul etmeyince yazılarda, programlarda ve kitapta ismi yer almış.    

Bir de bu objektifler; Sinan Ateş davası görüldüğü esnada ekranlardan ve köşelerinden davanın sanıklarından Serdar Öktem’in avukat olması nedeniyle yasal olarak vermek zorunda olmadığı telefon şifresini, vermemesini gerekçe göstererek kendisini ‘delilleri karartmakla’ suçlamıştı…

Ancak dün sabah gözaltına alındıktan sonra götürüldükleri İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde kendilerine ait Apple ve Android dijital cihazlarının (cep telefonu ve dijital cihazlar) şifrelerini Emniyet’te kolluk güçleriyle paylaşmadıklarını öğrendim.

Şimdi bu iddiaların odağındaki isimler yukarıda yazdığım tanıma göre ‘objektif gazeteci’…

Bunları ortaya çıkaranlar ise ‘yandaş’…

Ama nedense sadece Türkiye’de oluyor böyle şeyler… 

Bu ara sürekli “ele verir talkını, kendi yutar salkımı” veciz sözüne özne teşkil edecek gündemlere muhatap olmak zorunda kalıyoruz. 

Birilerini aklamak için hukuki sürece bilerek ve isteyerek etki etmeye çalışan, algı oluşturmak amacıyla tevdi ve MASAK raporlarının bir kısmını manipüle ederek paylaşan, can alıcı bölümleri izleyicisi ve okuyucusundan saklayan, gazetecilik adı altında etki ajanlığı yapan bu objektifler suçsuz olduklarını düşünüyorlarsa bence dijital cihazlarının şifrelerini versinler ki; arkadaşlarının kendine inandığı gibi aklanma süreçleri de hızlansın…

Soykan ve Ağırel’in yargılaması mahkemenin verdiği karara göre adli kontrol şartıyla ve yurtdışı çıkış yasağı tedbiriyle tutuksuz olarak devam edecek. 

Aklamaya çalıştıkları insanlarla ilgili de sabırlı olmalarını tavsiye ediyorum. 

Eğer suçları yoksa zaten çıkarlar…

Bu kadar panik niye?

TÜRKİYE'NİN İLK "İKLİM KANUNU” İLE NELER SAĞLANACAK?

Bu konuda sosyal medyadan mesaj yoluyla çok fazla soru alınca konuyu araştırmaya başladım. 

Kanunda yapay gıda ve etin teşvik edilmesi, hayvancılığın sınırlandırılması, ülkenin geleceğine yönelik tehditler var mı? 

Hepsini araştırmaya gayret ettim.

Öncesinde de Paris İklim Anlaşması’nın tüm maddelerini okudum. 

Önemli gördüğüm konulara dair bulduğum cevapları aynen yayınlıyorum.

İklim Kanunu hangi sektörleri ilgilendirecek?

Kanun teklifi şehirleri, altyapıyı, tarımı, hayvancılığı, yeşil alanları, su kaynaklarını koruyacak; enerji, sanayi, ulaştırma gibi sektörleri teknolojik ve çevre dostu yapıya kavuşturacak bir yaklaşımla hazırlandı. Teklif ile çevrenin, ekonominin, toplumun ve halk sağlığının iklim bazlı olumsuz sonuçlara dirençli hale getirilmesi sağlanacak.

Su yönetimi ve arazi tahribatının önlenmesi için neler yapılacak?

Orman, tarım, mera ve sulak alanlarda iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için ilgili kurumlarca hazırlanan strateji ve eylem planları doğrultusunda su kaynaklarının etkin yönetimi sağlanacak. Denizel ve karasal korunan alanların niteliği ve oranı yükseltilecek. Kuraklık, erozyon ve arazi tahribatının önlenmesi için ulusal düzeyde rehabilitasyon çalışmaları plan ve program çerçevesinde daha etkin bir şekilde yürütülecek.

 “İklim Kanunu tarımsal faaliyetleri bitirecek, yapay gıda getirecek” iddiası doğru mu?

İklim Kanunu’nun hazırlık süreci, hazırlanma gerekçesi dikkate alındığında hiçbir şekilde hayvancılığın ortadan kaldırılacağı, sürdürülebilir protein adı altında böcek bazlı bir beslenme düzenine geçileceği gibi bir durum söz konusu olmayıp bu iddialar tamamen hayal ürünüdür. Kanun aksine, organik tarımı ve hayvancılığı desteklemekte ve bu yaklaşımı gıda güvenliği bağlamında öncelemektedir.

Kanunla vatandaştan karbon vergisi mi alınacak?

Hayır. Kanunda vatandaştan vergi alınmasına ilişkin bir düzenleme asla yer almamaktadır.

Kanunla kömür, petrol kullanımı tamamen kalkacak mı?

“Kanunla kömür, petrol kullanımının tamamen kaldırılacağı” iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Kanun, çevre dostu temiz enerjiyi teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Kanundaki tüm maddeler ülkenin kalkınma önceliği ve toplumsal refahı dikkate alınarak hayata geçirilecektir.

Kanunda yer alan karbon ayak izi ne getirecek?

Karbon Ayak İzi, bir ürünün üretiminde ortaya çıkan emisyon faaliyetleriyle, çevreye verilen zararı ifade eden sera gazı emisyonunun karbondioksit karşılığıdır.

Bu kapsamda, kanun teklifinde de görüleceği üzere sadece üretim yapan kurum ve kuruluşların imalat sürecinde yeni ve temiz teknolojiler kullanarak karbon ayak izini azaltması yükümlülüğü söz konusudur. Bu noktada aynı ürünün üretim aşamasında daha az enerji ve maliyetle üretilmesi kastedilmektedir. Metinden de anlaşılacağı gibi bireysel, toplumsal ve sosyal açıdan özgürlüklerin kısıtlanmasına dair herhangi bir düzenleme, hüküm veya durum söz konusu değildir. Tamamen kurum ve kuruluşların özellikle ürünlerin sanayideki üretim aşamasında enerji verimliliği ile yeni teknolojilerin kullanılarak üretilmesi, doğal kaynakların ve çevrenin korunmasından bahsedilmektedir.

En fazla manipüle edilen, karmaşık veya kafa karıştıran konuların cevaplarını burada yayınlamaya çalıştım. 

Daha detaylı bilgiye ulaşmak isteyenler için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında ve web sayfasında yayınlanan ‘14 soruda ilk iklim kanunu’ başlıklı bilgilendirme içeriklerine bakmalarını öneriyorum. 

Ferhat Murat  / Haber7

 

Yorumlar8

  • Necmettin Gülşen 1 hafta önce Şikayet Et
    İklim kanunu ile ilgili verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim sağolasınız...
    Cevapla
  • Recep IŞIK 1 hafta önce Şikayet Et
    Eyyy kötü tutkularını atmış RUHUNU faziletlerle donatmış en HACCAK ve GÜZEL İNSAN ALLAH CC.senden sende ALLAH CC.DAN hoşnut ve RAZI olarak ALLAH CC.dön,HOŞNUT ve RAZI olduğu HAS kulları arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE(CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz,KUTSAL DEĞERLERİNİ HER ŞEYİN ÜZERİNDE SEVEN DEĞERLİ VATAN ve MİLLETİNİN HAS evladı ağabeyim.SELAM VE DUALARIMLA ALLAH A EMANET OLUNUZ.
    Cevapla
  • HAYRIYE CANDAN 1 hafta önce Şikayet Et
    Teşekkürler
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Türkan 1 hafta önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık kardeşim
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • hasan 1 hafta önce Şikayet Et
    hükümete sallarsa iftira atarsa sözde gazeteci muhalif cephede çok itibar görüyor para kolay kazanılıyor yani para ile tetikçilik
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat