Danla Bilic, “Çağdaş” Zorbalar ve Hükümet

  • GİRİŞ13.04.2025 09:04
  • GÜNCELLEME13.04.2025 16:23

Danla Bilic… 6 milyondan fazla takipçisi olan internet fenomeni bir genç kadın. “Türkiye’nin en ünlü insanlarından biri” desek abartmış olmayız.

Akli melekeleri yerinde, eğitimi yeterli, parası ve kitlelere erişim gücü var. Yani “çaresiz” biri değil.

Ama bunca gücüne rağmen, kendisine yönelen erkek şiddeti karşısında çaresiz kalmış…
Eski erkek arkadaşı Berk Çetin isimli şahıs, Danla Bilic’i defalarca darp etmiş, taciz etmiş. Hem de Bilic’in polise ve savcılığa başvurmasına ve şahıs hakkında uzaklaştırma kararı verilmiş olmasına rağmen..!

Saldırgan, birkaç ay içinde tam beş kez uzaklaştırma kararını ihlal etmiş. Genç kadının evini basmış. Kendisini ve şoförünü tehdit etmiş. Kılık değiştirerek gittiği mekanlara girmiş. Tekme tokat darp etmiş….

Öyle ki Berk Çetin’in kamuya açık bir alanda Danla Bilic’e tokat ve yumruk attığı bir görüntü basına yansıdı. Herkes, “bir kadına herkesin içinde bunları yapan biri kapalı kapılar ardında neler yapar” diye düşündü. Sonunda Danla Bilic, yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaşınca insanlar ayağa kalktı. Polis, tacizci saldırganı kıskıvrak yakaladı. 

Ancak kafamızda bir soru asılı kaldı:

Milyonlarca insana ulaşabilen, son derece güçlü bir kadının bile başına bunlar geliyorsa, şiddete maruz kalan diğer kadınlar neler yaşıyor acaba?

Bunca yasal düzenlemeye, hükümetin bunca hassasiyetine rağmen, zorbalar nasıl oluyor da bu kadar pervasız hareket edebiliyorlar? Kanunu, devleti yok sayacak gücü nereden buluyorlar? Sırtlarını hangi kodamanlara dayıyorlar ki kanun karşısında bu kadar pervasız olabiliyorlar?

KADIN DÖVEN ÇAĞDAŞLIK

Danla Bilic vakası iki açıdan önemli… 

Birincisi Bilic, Batı tarzı yaşamı benimsemiş seküler kesimin göz bebeklerinden biri. Kendisi de yaşam tarzı ve değerler itibarı ile o kesime dahil olduğunu gururla gösteriyor, hatta politik pozisyonlar bile alabiliyor. En son CHP’nin tartışmalı boykot çağrısına verdiği destek ile gündeme gelmişti. Kendisine taciz ve şiddet uygulayan eski erkek arkadaşı Berk Çetin’in de aynı sosyal çevreye dahil olduğu ve benzer değerleri paylaştığı anlaşılıyor. Üstelik bu olay tek de değil… Birkaç gün önce aynı kesimden “boykotçu” şarkıcı Kaan Tangöze’nin eşi şiddet gördüğü için karakola sığınmıştı. Tiyatrocu Fırat Tanış’ın sevgilisi de “dayak yedim” diye şikayetçi olmuştu. Hepsi aynı derecede “muhalif”, aynı derecede seküler tipler… 

Zaten çelişki de bu noktada başlıyor… 

Ak Parti’nin çıkardığı 6284 sayılı yasayı görmezden gelip kafayı İstanbul Sözleşmesi ile bozanlar, bir yandan “İstanbul sözleşmesi yaşatır” diye slogan atıp diğer yandan cinsiyetçi şiddeti iliklerine kadar yaşıyorlar.

Bir yandan muhafazakarları suçlayıp diğer yandan yakınlarındaki kadınları dövüyorlar.
Kadınlar gözlerinin önünde şiddete maruz kalıyor, görmezden geliyorlar, üç maymunu oynuyorlar. Yetmiyor, ticaret ilişkileri ile, aile ilişkileri ile, para ilişkileri ile şiddet faillerini koruyorlar.

Bunca haksız iftiralara maruz kalın muhafazakar çoğunluk ise insanları ayırt etmiyor. Kadınların siyasi görüşüne, yaşam tarzına takılmıyor, tüm mağdurları aynı hassasiyet ile savunuyor. Failin de kimliğine göre tavır almıyor. Zorbalık yapan kişi ister dindar olsun ister seküler ister ateist, şiddeti kınıyor.

Şimdi, manzara bu iken…

Yıllarca dindarlara olmadık iftiraları atanların şu rezaletlerde azıcık olsun kendi sözde “özgür” yaşam tarzlarını eleştirmesi gerekmez mi?

Kolay kazanılan para, içki masası, kumar, bahis, uyuşturucu, bolca estetik ve lüks tüketim… Bunca “çağdaşlığın”, en sonunda mide bulandırıcı bir zorbalık ürettiğini görmek çok mu zor?

ZORBALARI KORUYAN İHANET EDER

Gelelim Danla Bilic vakasındaki ikinci önemli detaya …

“Suçun oluşumunda cezalardan daha önemli olan ekonomik ve sosyal faktörlerdir” diye her zaman yazıyorum.

Bunu böyle yazınca herkes yoksulluğun suça yol açtığını söylediğimi düşünüyor ve itirazlar geliyor.

Oysa kastım tam tersi. Türkiye’de yoksulluk değil, zenginlik ve kolay para kazanma imkanları suça yol açıyor.

Öyle ya, misal Danla Bilic vakasındaki bu zorba kim?

Uzaklaştırma kararını beş kez delebilecek cesareti ve gücü nasıl kendinde buluyor?
Arkasında kimler var? Kimlere güveniyor?

Polisle veya yargı ile ne tip ilişkiler kuruyor da böyle pervasız olabiliyor?
Kazdığınızda bu tip insanların her birinin arkasından şaibeli servetler, rüşvetler, yolsuzluklar, gayrimeşru ilişkiler çıkıyor…

En beteri ise bu rezilliklerin sonunda toplanıp Ak Parti’nin hanesine yazıyor olması!

Oysa Ak Parti döneminde kadına yönelik şiddete dair son derece önemli tedbirler alındı.

Mevzuatımız dünyanın en ileri yasalarını içeriyor. 6284 sayılı yasa, polisin özel eğitimi, kadınlara özel ihbar hattı ve koruma hizmetleri hepsi Ak Parti icraatı. En son KADEM’in girişimleri ile ısrarlı takip bile suç kapsamına alındı. Ve biz bunu suç sayan az sayıdaki ülkeden biriyiz.

Devletin kadına yönelik şiddete dair hassasiyetini Sayın Bakanlar Ali Yerlikaya’dan,  Mahinur Özdemir Göktaş’tan ve Yılmaz Tunç’tan bizzat dinledim. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın ve kıymetli eşleri Emine Hanım’ın bu konudaki net tavırları ise zaten herkesin malumu. Hükümetin kadına yönelik şiddete sıfır tolerans politikasının bire bir şahidiyiz.

Peki o zaman nasıl oluyor da bir şahıs tam beş kez uzaklaştırma kararını ihlal ettiği halde hala elini kollunu sallayarak gezebiliyor, genç bir kadına musallat olabiliyor?
Demek ki emniyet bürokrasisinde veya yargı makamlarında birileri görevini layıkı ile yapmıyor. Faturası ise hükümete çıkıyor.

Açık diyelim: Güç karşısında sinerek veya güçlü insanlarla kirli ilişkiler kurarak mazlumlarım hakkını yiyen her kim varsa Cumhurbaşkanımıza, devletimize ve halka ihanet ediyor demektir.

Kimsenin demokratik Türkiye’nin büyük ideallerini sekteye uğratma hakkı yok. Ne bu ülkedeki tek bir mazlumun hakkının yerde kalmasına müsaade edebiliriz, ne de çirkin zorbaların hukuk sistemimizi istismar etmesine. Yeni yüzyılın sahibi Türkiye, -kimliği ve görüşü ne olursa olsun- kadınlarının kaderini üç beş tane nüfuzlu zorbanın insafına terk edemez.
 

Gaffar Yakınca / Haber7

Yorumlar63

  • Doğruya doğru 14 saat önce Şikayet Et
    Genelde bu zorbalıklar seküler kesimde olduğuna göre demek ki suçlu laik seküler eğitim sistemi olduğuna göre çözüm; ALLAHÜ TEALA'nın insanlığa seçtiği İslam dışında hiç bir iyilik İslamda hiç bir kötülük yoktur anlayışıyla İslama yönelmektir vesselam !..
    Cevapla
  • Ali966 17 saat önce Şikayet Et
    En çok "hırsız vaaar!!" diye,hangi meslek erbabları bağırır acaba?
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Bir vatandaş 18 saat önce Şikayet Et
    Kadını dövüp ertesi gün bir Atatürk kazağı ya da gömleği giyer askeriyiz dersiniz iş biter.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Kompataro 19 saat önce Şikayet Et
    Çalmayın, şiddet azalır
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Huseyin 19 saat önce Şikayet Et
    İslam'ın güzelliği ni bir gün anlarlar umarım
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat