Türkiye Suriye'de neyi doğru yaptı? İsrail Gazze'de neyi yanlış yapıyor?
- GİRİŞ17.04.2025 08:29
- GÜNCELLEME18.04.2025 08:45
Strateji temelde üç aşamadan oluşur. Hamle öncesi araştırma, hamle sonrası olacak etkileri düşünmek ve hamleyi doğru zamanda yapmak. Önümüzde iki örnek var. Biri başarılı Suriye örneği. diğeri uzun vadede yeni çatışmalar doğuracak Gazze.
ÇATIŞMANIN ÖNÜNE GEÇMEK DOĞRU HAMLEYDİ
Türkiye iç savaşın başından bu yana mazlumların yanında olan bir ülke konumundaydı. Demokratik talepleri olan muhalifleri destekledi. Akdeniz'e ulaştırılması planlanan SDG koridorunu sona erdirdi. Tüm bunlar yaşanırken herkesin aklındaki soru devrik Baas rejimiyle, Türkiye arasında topyekün bir savaş çıkıp çıkmayacağı üzerineydi.
Türkiye için savaş kazançlı değildi. Çünkü iyi ilişkiler yürüttüğü Rusya, denge politikasıyla yaklaştığı İran, Irak'ta güçlü bir konuma sahip olan Haşdi Şabi ve bölgedeki terör örgütleri Ankara'nın karşısında konumlanmıştı. Türkiye'nin böyle bir savaşa askeri gücü yetebilirdi belki ama hem ciddi kayıplar verilebilirdi hem de ekonomik anlamda büyük bir zarar yaşanabilirdi.
Tüm bu haklı gerekçelerle Türkiye, Suriye'ye savaş ilan etmedi. Rejimin de Türkiye'ye savaş açacak bir askeri gücü bulunmuyordu. Müttefiklerini de buna ikna edemezdi çünkü İran, Rusya ve Türkiye arasında farklı coğrafyalarda işbirliği ve diplomasi devam ediyordu.
Ankara bu anlamda iyi niyetini göstermek için, Suriye'de yönetim değişikliğinden birkaç hafta önce rejimle görüşme olabileceğini açıkladı. Ancak sahayı doğru okuyamayan Esed yönetimi masaya oturmayı reddetti. Terör örgütlerinin varlığını hiçe saydı ve düşmanca tavrını sürdürdü. Bunun üzerine, Halep'e yönelik başlatılan operasyon, Şam'da sonlandı ve rejimin devrileceği kesinleştiğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "bu iş bitti" mesajı geldi.
BEŞAR ESED İKTİDARI NEDEN KAYBETTİ? TÜRKİYE'NİN ROLÜ VAR MI?
Baas'ın yıkılmasında kuşkusuz ekonomik sebepler, Esed'i koruyan ülkelerin kendi sorunlarıyla ilgilenmesi, İsrail'in Hizbullah'ı yok edecek duruma getirmesi başlıca unsurlardı. Ayrıca enerji ve petrol sahalarının SDG kontrolünde olması da maaşları ödemelerini zorlaştırdı. Bunlara uluslararası yaptırımlar da eklenince halk desteğinin zayıfladığı Esed devri kapandı.
Türkiye, tarihsel arka planda Suriye'ye yabancı değil. Farklı mezheplerin bir arada yaşaması konusunda da bir takım provokasyonların sergilendiği zamanlar haricinde hiçbir idare sorunu olmadı.
Suriyeli savaş mağdurlarına sınırların açılması da Suriye halkının gözünde Türkiye'yi kurtarıcı konumuna getirdi. Bu sebeple Rus ve Amerikan birliklerine ait araçlar sokaklarda taşlanırken, Türk askerine yönelik halk tepkisi olmadı. Türkiye, Suriye'yi işgal etmeyi, toprak bütünlüğünü bozmayı, yönetimi değiştirmeyi hedeflemedi. İşkence altında olan baskıcı ve tek parti sistemiyle yönetilen rejime karşı, haklarını talep eden bir halkın yanında oldu kısaca.
İSRAİL'İN FİLİSTİN'DEKİ HATALARI YENİ SAVAŞLAR DOĞURABİLİR
Suriye'de rejim değişikliği yaşanırken, İsrail'in Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria'ya yönelik saldırıları yoğunlaştı. On binlerce sivil öldürüldü. Neredeyse sağlam bina kalmadı. Altyapı harap edildi. Netanyahu attığı geri dönülemez adımlarla Filistin halkının nefretini kazandı. Şimdi Tel Aviv bir çıkış yolu arıyor ancak çok geç. Çünkü Gazze'ye atılan her bomba yeni bir intikam duygusunun filizlenmesine neden oluyor. İsrail'in artık bu konuda umduğu tek şey, 1.5 milyon insanın bölgeden tamamen sürülmesi.
Bölgede Amerikan destekli bir geçiş hükümetinin kurulması, Hamas'ın silah bırakması, Abbas yönetiminin idareyi alması, Arap Koalisyonu'nun idaresi, hiçbiri Filistinlilerin İsrail yönetiminin gerçekleştirdiği katliamlara karşı içinin soğuması için geçerli bir sebep değil. Bu saatten sonra bölge halkı sürülmedikçe yaşadıkları her ev bir hücre evine dönüşebilir. Bunun farkında olan Netanyahu, askeri ve uluslararası meşruiyet bağlamında sivilleri tamamen yerinden edemeyeceği için çareyi Trump'ın planında arıyor.
Trump ise Netanyahu'ya çok ama çok kızgın. Çünkü artık Netanyahu'yu savunabilecek bir pozisyonda değil. Dünyada bunu yapabilecek bir lider de kalmadı. Dolayısıyla artık birliktelik pozlarının yerini parmak sallayan ve "makul ol" diyerek azarlayan Trump aldı.
İsrail'in kendi güvenliğini de sağlaması için yapması gereken tek bir şey kaldı. Ateşkesin sağlanıp bağımsız Filistin devletinin kurulmasına müsade etmek. Eğer bunu yaparlarsa, uluslararası anlamda Filistin'in silah üretimini de denetleyebilirler. Aksi halde on yıllarca sürecek yeni savaşlara hazır olmaları gerekiyor. Ve onlar için kötü bir haber var.. Karşılarında kaybedecek bir şeyi olmayan, sokak savaşında tecrübe kazanmış, şehitliğin dünyadan daha hayırlı olduğuna inanan bir halk var.. Yalnızca savaşçılar değil. Mescid-i Aksa için canlarını, mallarını, evlatlarını feda eden bir halk var.
Yorumlar9