'Sapanca infazları bizim örgütün işi'

'Sapanca üçgenindeki infazlar örgütün işiydi' 28.04.2009 Gizli tanık Poyraz, 1993-94 yıllarında öldürülen Kürt işadamlarının Sedat Peker ve Veli Küçük'ün işi olduğunu iddia etti. Gizli tanık, bu itirafı Peker'in sağ kolundan duyduğunu anlattı.

'Sapanca infazları bizim örgütün işi'
'Sapanca infazları bizim örgütün işi'
GİRİŞ 29.04.2009 09:42 GÜNCELLEME 29.04.2009 09:42
Bu Habere 8 Yorum Yapılmış

Ergenekon iddianamesinde yer alan ifadede bir dönemin cinayetlerinin arka planı da ortaya çıkıyor. 1993-94 yılları arasında Sapanca bölgesinde arka arkaya Kürt işadamlarının öldürülmesinde Sedat Peker ve Ergenekon tutuklusu general Veli Küçük'ün parmağı olduğu iddia edildi. Gizli tanık Poyraz, Sedat Peker tarafından öldürtülen hayranı ve adamı Tolga Atalay'ın kendisini telefonla aradığında, "Abi bu teşkilatın içinde beraber koşturduk, dikkat et sıra sana da gelebilir, bilmediğin çok şey var. Peker, Veli Küçük'le hareket edip çok iş yaptı. Sapanca kavşağına atılan cesetlerin tamamı bizim teşkilatın işiydi. Öldürülenlerden biri de Behçet Cantürk'tü. Beni kullandılar şimdi de kalemimi kırdılar" dediğini aktardı.

"BENİ İNFAZ EDECEKLER"

İkinci iddianamenin ek klasörlerine ifadeleri yansıyan gizli tanık Poyraz, organize suç örgütü lideri olmaktan hükümlü Sedat Peker'in, içkili bir ortamda aleyhinde konuşan Tolga Atalay'ı (Peker) Muğla'nın Datça ilçesine götürtüp öldürttüğünü iddia etti. Poyraz, Atalay'ın, öldürülmeden önce kendisinden yardım istemek için telefonla arayarak şunları söylediğini belirtti: "Abi belki yetişirsin belki yetişemezsin, Sedat Peker benim kalemimi kırmış, biz seninle uzun süredir dostuz, sen benim abimsin, beraber çok koşturduk, bu teşkilat içerisinde senin bilmediğin daha çok olaylar oldu, bunları bilmeni ve senin de kendine dikkat etmeni istiyorum. Sedat Peker, Veli Küçük'le beraber hareket edip, bizi kullanarak çok işler yaptı, tıpkı senin de bildiğin gibi Nihat Yazıcı, Zarif İlhan ve Halim Kırnap'ın öldürülüp yok edilmesi gibi çok olaylar oldu. Bu olaylar çok daha büyüktü. Sapanca kavşağına atılan cesetlerin tamamı bizim teşkilatın işiydi, ben de bu olayların bizzat içerisinde yer aldım. Bu öldürülüp atılan şahıslardan birisi Behçet Cantürk'tü. Beni bu olaylarda o kadar çok kullandılar, şimdi de kalemimi kırdılar ve belki beni infaz edecekler, sen benim abimsin, bir süre sonra sıra sana da gelebilir, kendine dikkat et" dediğini aktardı. Poyraz, "Konuşma içinde Behçet Cantürk'ün ismini en az 5- 6 defa telaffuz etti. Bu şekilde konuşurken 'abi kapı açılıyor' dedi ve telefon kapandı" dedi.

ATALAY'DI TOLGA PEKER OLDU

Poyraz, öldürülen Tolga Atalay'ın (Peker) profilini ise şöyle aktardı: "Aslında Tolga'nın soyadı Atalay idi. Yani gerçek adı Tolga Atalay idi. Annesi ve babası ayrı yaşıyordu. Tolga da uzun süredir Sedat Peker'in yanında kalıyordu ve çocukluk arkadaşı idi. Sedat Peker gayrimeşru âlemde ismini iyice duyurduktan sonraki süreçte, yani babalar üstü baba konumuna geldikten sonra Tolga Atalay, Peker soyadını almak istediğini söyledi, zaten Peker de Tolga'yı çok seviyordu. Böylelikle Tolga Atalay mahkeme kararı ile soyadını değiştirerek Tolga Peker yaptırdı. Tolga Peker yakışıklı, genç ve devamlı sosyete barlarında gezen, kabuğuna sığmayan, Murat Tok ile de samimi olan birisiydi. O dönemlerde Sedat, Tolga'ya artık söz geçiremez duruma gelmişti. Tolga ile Murat birlikte eğlenirken Tolga, Sedat Peker'in arkasından hazmedemeyeceği bir çok beyanda bulunmuş. Sedat Peker, Tolga'ya 15-20 gün hiçbir şey olmamış gibi davranmış. Bu süre sonrasında Sedat, Tolga'ya kendisini tatile göndereceğini ve Datça'da bir otel ayarladığını söyleyerek parasını verip tatile göndermiş. Arkasındanda Atilla Peker ve Murat Tok'u aynı yere göndermiş." 

Gazi baskını bilgisi yurtdışından geldi

1995'teki Gazi baskını ve Ümraniye olaylarıyla ilgili emniyet raporu Belçika ile Hollanda'dan gelen DHKP/C örgütünün arşivinden yararlanılarak hazırlandı..

İddianame eklerinden 95. klasörde, 12-15 Mart 1995 tarihleri arasında Gazi Mahallesi'ne düzenlenen baskın ile Ümraniye olaylarının, Ergenekon soruşturmasına ilişkin çok çarpıcı bilgiler sunuluyor. Gazi Mahallesi baskını ve ardından çıkan Ümraniye olaylarıyla ilgili olarak, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü imzalı ve 2 Aralık 2008 tarihini taşıyan 'Gazi Mahallesi ve Ümraniye ilçeleri olayları Değerlendirme Raporu'unda, Gazi baskını ve Ümraniye olaylarının, Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde, Türkiye'nin Gümrük Birliği anlaşmasına imza atmasını protesto etmek amacıyla tezgahlanan bir provokasyon olduğuna ilişkin deliller sıralandı. Sivas'ta 33 aydının otelde yakılması olayı da aynı süreçte, Alevi Sünni çatışması yaratarak, toplumda infiale yol açmak için yapılan provokasyonlara örnek olarak gösterildi. Olayların tertiplenmesi sırasında, Marksist, Leninist ve bölücü örgütlerin işbirliği yaptıklarına ilişkin güçlü ibarelerin bulunduğu belirtilen raporda, taksi şoförünün öldürülmesi, silahların başka hiçbir olayda kullanılmaması gibi ayrıntıların, olayın sol örgüt tarafından yapılma ihtimalini zayıflattığı anlatılıyor.

DHKP/C ARŞİVİ

Raporun hazırlanmasında, olayların yaşandığı döneme ait Meclis Araştırma Raporu ile yasadışı DHKP/C örgütünün Belçika'dan getirilen arşivinden, ayrıca olaylar sırasında görev yapan resmi görevliler ile görgü tanıklarının ifadelerinden yararlanıldığı vurgulanıyor. Raporda, olayların gelişimi şöyle anlatılıyor: 12 Mart 1995 Pazar. Gazi Mahallesi'ne gelen biri kadın üç kişi, üç kıraathane ve bir pastaneyi tarayarak, içeride oturanların üzerine, Kalaşnikoflarla kurşun yağdırdı, olayda bir Alevi yurttaş öldü. Saldırganların kaçtığı taksi, Küçükköy'de yakıldı. Yaralanarak bagaja kilitlenen şoför de öldü. Ertesi gün cenazelerin kaldırıldığı sırada, kalabalık üzerine ateş açıldı, olaylarda birçok kişi yaşamını yitirdi.

'OSMAN GÜRBÜZ YAPTI'

İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın, Haziran 2008'de polis yetkilileriyle birlikte Belçika'ya giderek DHKP/C'nin arşivini incelediği, ayrıca Hollanda'dan da benzer bir arşivin Türkiye'ye verildiği belirtilen raporda, 17 Aralık 1997 tarihinde, bir örgüt mensubunun tuttuğu notun içeriğine dikkat çekiliyor. Raporda, DHKP/C'nin arşivindeki bu kayıtların tutulma tarihinin, Ergenekon operasyonunun yapılmasından yıllar önce olmasına dikkat çekiliyor. Ayrıca, Ergenekon kapsamında ifade veren 9 numaralı gizli tanığın da 1995 yılında Gazi Mahallesi'nde kahvehane taranması olayını Veli Küçük'le birlikte hareket eden Osman Gürbüz'ün gerçekleştirdiğini, aynı oluşumun içinde Sedat Peker'in de bulunduğunu beyan ettiği anlatılıyor. Polis, 2008'de tutuklanmadan önceki sorgusunda, Osman Gürbüz'e, Gazi baskınının yanında, Doç. Dr. Hablemitoğlu'nun öldürülmesine ilişkin de sorular yöneltti. Gürbüz, cinayette tetiği çektiği, sonra da İzmir'de bombalanarak öldürüldüğü iddia edilen İbrahim Çiftçi ve bu olayla ilgili ayrıntılı bilgiler veren seri katil Durmuş Anuçin'i tanımadığını söyledi.

KAYNAK: SABAH
YORUMLAR 8
  • HAKAN TÜRKEŞ 15 yıl önce Şikayet Et
    1995 gazi olayları bu ülkede belki bir devletin. onlara boyun eğmeyerek batıdan öç için uyuşturucu satmasının intikamı olabilir.pkk pisliklerinin o dönemden sonra ağır darbeler yediği bir gerçektir.pkk ve sol örgütleri kullanan onları besleyen türkiyede yeniden kaos ortamına çekmek isteyen pislikler o zamnlar batıda elini kolunu sağlayarak saraylarda oturtan pislik batı vardı.şimndide öyledir,sonrada öyle olacaktır.ermeni diosparasının bile para ile bir gizli servis aracılığı ile çatlı kardaşımıza pusu kurduğu söylenebilir.bunu hazırlayanlar utansın.bu ül
    Cevapla
  • HAKAN TÜRKEŞ 15 yıl önce Şikayet Et
    çatlının öldürüldüğü kesindir.aşiret ne yaptı onu bilemem. bu ülkede zamanında birçok mit elemanı öldürüldü.neden bunlar batının istihbaratınamı çalışıyordu acaba,yoksa bu ülkede uyuşturucu rantı oluşturan gizli ellerin güç elde etme meselesimi idi.bu ülkede bir çok olaylar oldu bunu bilen bir çok insan var.ama gazi olayları dış servislerin işi olduğu ve bu ülkede bazı vatanseverleri kaza süsü ile öldürdükleri şehid ettikleri gün gibi aşikardır.biz bu ülkede bazı debgelerin çok hassas olduğunu biliyoruz batı ise bunların pamuk ipliğine bağlı olduğunu biliyor.
    Cevapla
  • HAKAN TÜRKEŞ 15 yıl önce Şikayet Et
    dhkpc yi kim kullanıyorki bu şekilde itiraflar geliyor. zamanında bu ülkede birçok dost müttefik dediğimiz batı ülkelerinin pislik ajanları her türlü provakasyonu yapmaya başladılar.gazi olayları bunların ve ülkedeki uzantıların işidir.zamanında bu ülkede mit,jitem,özel kuvvetler arasında bu yüzden bazı sorunlar olmuş olabilir.cem ersever ve bazı jitem elemanları bu ülkede belki haindiler belki kahraman belki dış istihbaratlara çalıştılar,belki bu vatan için çalışıp öldüler.belki özel kuvvetler tarafından sorgulandılar,belki batı gizli servisleri tarafından.
    Cevapla
  • ali seba 15 yıl önce Şikayet Et
    SAKARYA. Burası Sakarya, Burda Herşey Var ! Kimin Ne Olduğu Belli Değil ki :) :) Akıllı ol Körfezz :) :) :) :) TATANGALAR
    Cevapla
  • ali özkan 15 yıl önce Şikayet Et
    ARAŞTIRILMALI. ittihat terakki den beri türkiyede yapılan bütün cinayetler ,katliamlar, öldürülen ermeni vatandaşlar,darbeler tekrar gündeme getirilip araştırılmalı.batıya bilim için gönderilen zevatların neden bilimi almayıpta devlet kurtarıcılığına soyunduğunu,ve bunun için neden siyonistlerle işbirliği yaptıkları araştırılmalı.ve yemin dahi edebilirim ki abd deki ikiz kulelere yapılan saldırı dahi ittihat terakki fikrinin abd uzantısıdır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Türrkiye İsrail'e karşı devrede! Hesap vakti yaklaşıyor
Alman hükümeti Eurofighter iddiasını yalanladı