Ergenekon davasında gizli celse talebi

Ergenekon davasının 124. duruşmasında çok ilginç bir gelişme yaşandı. Gizli celse talebinde bulunan Ümit Sayın salondaki diğer sanıklar dışarı çıkarılınca çarpıcı itiraflarda bulundu. Sayın, darbe ile ilgili Tolon ve Eruygur'un ismini verdi.

Ergenekon davasında gizli celse talebi
Ergenekon davasında gizli celse talebi
GİRİŞ 07.12.2009 13:29 GÜNCELLEME 07.12.2009 13:29
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci ''Ergenekon'' davasının 124. duruşması başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, Hayrettin Ertekin ve Selim Akkurt dışındaki emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık katıldı. Tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk de duruşmada hazır bulundu.

Duruşmada tutuklu sanıklardan Ümit Sayın'ın talebi doğrultusunda diğer sanıklar dışarı çıkartılarak bazı beyanları alındı.

Sayın, ikinci ''Ergenekon'' davasının tutuksuz sanıklarından emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'un,''TSK içinde bir yapılanmadan söz ettiklerini, bu yapılanmanın gidişata dur diyeceğini belirttiklerini'' iddia etti.

Ümit Sayın, Eruygur'un ''Bu yapılanmanın sivil kanadında görev alması konusunda'' kendisine de teklifte bulunduğu ve teklifi kabul etmediğini ileri sürdü.

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Ümit Sayın, ''Tolon, bana, 'ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma olduğunu', bu yapılanmanın gidişata 'dur' diyeceğinden bahsetti. Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söz alan tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu ile ilgili kendilerine yeni bilgi ve belgelerin ulaştığını ifade ederek, ''buna ilişkin dosyanın Adalet Bakanının masasında olduğunu'' savundu.

Haşıloğlu'nun Çatalca Sulh Ceza Mahkemesi'nde görevli olduğu sırada eşinin dayısı Eyüp Aytemur adına Çatalca İcra Müdürlüğü'nden ucuz taşınmaz satın alma girişiminde bulunduğunu ifade eden Cengiz, bu amaçla Çatalca İcra Müdürüne ''baskı uyguladığını'' öne sürdü.

Cengiz, 14 Mayıs 2007 tarihindeki taşınmaz için yapılan ihaleye katılınarak 120 bin TL bedeli Haşıloğlu'nun ödediğini, bunun için 40 bin doları kuyumcudan bozdurduğunu savunarak, ardından bu taşınmazın üzerine yapılacak olan inşaat ruhsatının iptal edildiğini kaydetti.

Cengiz, ''Taşınmazın yasa gereği yeniden satışa çıkarıldığını duyan Haşıloğlu'nun, bir yargıç olarak bu gibi durumlarda ödenen teminatın iadesinin yasaya göre mümkün olmadığını çok iyi bildiği halde tayin edildiği Beşiktaş Adliyesi'nden Çatalca Adliyesi'ne gelmiş, İcra Müdürünü çağırmış, onu, memurları dışarı çıkartıp boşalttığı savcılık katındaki bir odaya kapatarak, 'Satış kararı vermişsin, aynı gün seni görseydim öldürebilirdim. Bu gün teminatı geri vereceksin, yoksa tayin telin yarın elinde olur. Ben şimdiye kadar istediğim yerde çalıştım. İstediğim kişiyi istediğim yerde çalıştıracak ve istediğim yerde çalışacak kadar kuvvetliyim' diyerek tehditte bulunmuştur'' dedi.

İcra Müdürünün bu olayın ardından Gaziantep'e sürüldüğünü ifade eden Cengiz, saptadıkları bu olguları değerlendirmesi amacıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na başvurduklarını, konunun da CHP'li bazı milletvekilleri tarafından soru önergesi şeklinde TBMM gündemine getirildiğini anlattı.

Cengiz, Haşıloğlu'nun fiilinin kamuoyu tarafından da öğrenildiğini belirterek, bu durumun, yalnız kendi  güvenlerinin kaybolmasına değil, kamuoyunda da Haşıoğlu'na karşı ciddi kuşkular duyulmasına yol açtığını savundu.

Cengiz, Haşıloğlu'nun davadan çekilmesini istedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de, tutuklu sanıklardan Ümit Sayın'ın dilekçe vererek ''gizli oturumda dinlenmek istediğini, ancak mahkemenin bu yönde bir karar vermediğini gerekçesiyle heyetin reddini talep ettiğini'' kaydetti.

Başkan Şengün, verdikleri kısa aranın ardından taleplere ilişkin kararlarını açıkladı.

DİĞER SANIKLAR SALON DIŞINA ALINDI

Reddi hakim talebinin kabul edilmediğini ifade eden Başkan Şengün, Haşıloğlu'nun da davadan çekilmediğini açıkladığını dile getirdi.

Ümit Sayın da ishal ve grip olduğunu belirterek, hastaneye gitmek istediğini söyledi. Sayın, daha sonra kapalı oturumda her şeyi açıklayacağını ifade etti.

Başkan Şengün de diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkları salondan dışarı çıkartarak, Ümit Sayın'ı salondaki kürsüye çağırdı. Şengün'ün, ''Evet seni dinliyoruz. Nedir söylemek istediklerin?'' demesinin ardından Ümit Sayın, daha önce kendi yazılı talebi üzerine savcı Zekeriya Öz'e ifade verdiğini, bu oturumda da ona ilaveler yapacağını söyledi.

Sayın, askeri okuldaki öğrencileri vasıtasıyla ve gittiği konferanslar nedeniyle tanıştığı komutanlar tarafından kendisine  TSK içerisinde gizli bir yapılanma olduğunun söylendiğini anlattı.

Adının ''Ergenekon'' olduğunu bilmediği bu örgütlenmenin, sivil toplum örgütleriyle koordineli olarak çalıştığını ve düzenli olarak gizli toplantılar yapıldığını ileri süren Sayın, ''Konuştuğum komutanlar Türkiye'deki durumun iyiye gitmediğini, bu örgütlenmenin bu gidişe bir dur diyeceğini söylediler. Komutanlar muhtıra verilmesini savunuyorlardı. Tolon da dahil...'' dedi.

Sayın, önceden Genelkurmay Psikolojik Harp Dairesi Başkanı olan Tümgeneral Can Teler ile yaptığı konuşmayı anlatarak, ''Bana 'komutanların bir takım görüşmeler yaptığını, askeriye içinde birtakım toplantılar yapıldığını, özel telefonlar kullanıldığını' söyledi. 'Askeriye içinde bir hareket olduğunu, bu gidişe 'dur' denileceğini' belirtti'' dedi.

TOLON VE ERUYGUR İLE GÖRÜŞMELER

Sayın, yine 2006 yılında Merkez Orduevi'nde emekli orgeneral Hurşit Tolon ile de görüştüğünü ifade ederek, şunları anlattı:

''Bana ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma olduğunu, bu yapılanmanın gidişata dur diyeceğinden bahsetti. Beni Şener Eruygur ile tanıştırdı. Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti. Konuştuğum diğer komutanlar bana görev üstlenmem konusunda bir şey söylemedi. Sadece Eruygur, 'sivil kanadında yer alır mısın?' dedi. Ben de alamayacağımı söyledim.''

Genelkurmay istihbaratından emekli Tümgeneral Alaattin Parmaksız'ın da Genelkurmay istihbaratının bu konudan haberi olduğunu söylediğini öne süren Sayın, 2006 yılında Kadıköy'de aynı internet sitesinde yazı yazdığı tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk ve emekli Tümgeneral Reha Taşkesen'in de bu örgütlenmeden söz ettiğini savundu.

''EN AYRINTILISINI KIVRIKOĞLU ANLATTI''

Tutuksuz sanıklardan Kemal Alemdaroğlu ile 2004 yılında rektörlük binasında yaptıkları konuşmayı açıklayan Sayın, ''Bana bu yapılanmadan söz etti. Sivil toplum örgütleriyle bağlantısı olduğunu söyledi. 'Görev alır mısın' dedi. Katılamayacağımı söyledim. Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile de 2005 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde görüştük. Bana en ayrıntılısını da Hüseyin Kıvrıkoğlu anlattı. Örgütlenmenin 'Encümen-i Danış' olduğunu, toplandıklarını söyledi. Encümen-i Danış içerisinde büyükelçiler, komutanlar ve devletin üst kademesindeki insanların bulunduğunu, görevi sırasında da böyle toplantılar yapıldığını söyledi'' diye konuştu.

Başka komutanlarla yaptığı görüşmelerde de 'gidişata dur' demek için toplantılar yağıldığını söylediklerini ifade eden Sayın, ''Konuşmalar sırasında Ergenekon adı hiç geçmedi. Bu örgütlenmenin Ergenekon olup olmadığını bilmiyordum. Bir örgütlenme olduğunu, sivil toplum kuruluşlarıyla, Encümen-i Danış ile koordineli olarak toplantılar yapıldığını biliyorum. Ama ben bu örgütün üyesi değilim. Ergenekon adını basından duydum'' dedi.

Ana dava iddianamesini ile ikinci dava iddianamesini okuduktan sonra ordu içerisinde bir yapılanma olduğu kanaatine vardığını belirten Sayın, ''Gerek Özden Örnek'in günlükleri, gerekse diğer deliller, TSK içerisinde bir örgütlenme olduğunu gösteriyor. Zaten ikinci dava darbe üzerine açılmış'' diye konuştu.

Koğuş arkadaşı olan, tutuklu sanık Emin Gürses'in kilisede Sevgi Erenorel ile yaptıkları bir toplantıya ilişkin bilgiler de veren Sayın, ''Erenerol, Emin Gürses'e, Şener Eruygur'un da başında olduğu bir yapılanma ve örgütlenmeden bahsetmiş. Şener paşanın TSK'nın, sivil toplum örgütleriyle koordinasyonunu sağlamak için ADD'nin başına geçeceğini söylemiş'' diye konuştu.

Sayın, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine, ek ifadesini ''etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için verdiğini'' söyledi. İfadesini kendi iradesi ile verdiğini belirten Sayın, en büyük baskıyı 'İtirafçı olma' diye ablasından gördüğünü anlattı.

Tutuklu sanıklar Mehmet Demirtaş ile Oktay Yıldırım arasında yapılan bir konuşmaya da kapı arkasından şahit olduğunu belirten Sayın, ''Hangisi söylüyordu tam olarak hatırlamıyorum ama bombalardan bahsediyorlardı. Kendilerinin olduğu ortaya çıkarsa fena olacağını söylüyorlardı. Oktay Yıldırım ise seri numaralarının farklı olduğu belirterek, 'korkma, bir şey olmaz' diyordu. Ben içeri girince sustular'' iddiasında bulundu.

GİZLİ TANIK İTİRAFI

Sayın, bu davanın gizli tanıkları arasında yer aldığını, basın organlarında çıkınca da kendi isteği üzerine duruşmalardan muaf tutulduğunu belirtti.

Savcı Pekgüzel'in kendisinden ele geçirilen dijital verilerin şifrelerini istemesi üzerine Sayın, dijital verilerin 2000 yılında ABD'deyken oluşturulduğunu, şifrelerini hatırlamadığını kaydetti.

Savcı Zekeriya Öz'e verdiği ifadesinde kendisi ve ailesinin can güvenliği ile ilgili endişesi olduğunu söylediği hatırlatılan Sayın, ''Eğer böyle bir örgüt varsa TSK hakkında böyle konuşarak can güvenliğimi tehlikeye soktuğumu düşünüyorum'' diye konuştu.

Savcının ''Bu konuları neden size anlatıyorlardı?'' sorusu üzerine, Ümit Sayın, ''Görüşmelerimizde konu hep Türkiye'nin geldiği duruma varıyordu. İnsanlara güven sağlayan bir yapım var. Bu nedenle bana anlatıyorlardı'' dedi.

Duruşma sırasında Sayın'a heyet tarafından dosyadaki gizli tanık ''Anadolu'' olarak alınan ifadesi, okuması için verildi. Sayın'a öğleden sonraki oturumda bu ifadesine ilişkin sorular yöneltilecek.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 4
  • ATAMAN 14 yıl önce Şikayet Et
    sonunda olacak-biraz daha gayret. Bu insanlar eninde sonunda çözülecekler.Bu neden oldu diye düşünecek olursak ,dünkü sorgulamadan sonra emekli kuvvet komutanları da bazı şeyleri artık itiraf etmek zorunda kaldılar Artık bunlar da utanmaya başladılar.Yalan söylemekten se bazı şeyleri üstü yarı açık-yarı kapalı söylediler.Bundan sonra içerdeki piyonlarda artık biçak kemiğe dayandığı için çözüleceklerdir.
    Cevapla
  • Özer Günay 14 yıl önce Şikayet Et
    Konuşun Şöyle Bakalım. Bu kadar sustuğunuz yeter.Bilenler konuşmadıkça bunlar daha çok cesaret alır...
    Cevapla
  • ERDEM ESİN 14 yıl önce Şikayet Et
    ÇORAP SÖKÜĞÜ. En son Perinçek çözülecek ve diyecek ki: Evet pkk yı biz kurduk besledik, emrimde nice askerler emekli muvazzaf ayırmaksoızın görev yaptı!
    Cevapla
  • ali salihoğlu 14 yıl önce Şikayet Et
    Evet Nihayet Başladılar Konuşmaya.. Kuvvet komutanlarının da sorgulanması inkarda direnen sanıkların direncini kırmaya başladı anlaşılan.İçlerinde kendilerine yapılan içi boş telkinler sayesinde kurtulma ümidi taşıyanlar, son gelişmelerle birlikte artık devletin ve savcıların bu işi çözdüklerini ve üstüne gitmeye kararlı olduklarını görmüşlerdir ve artık hesaplaşma zamanının geldiğini görüyorlar.Çünkü alınabilecek muhtemel cezaları nedametle hafifletme yoluna girme eğilimi başlamıştır.Bu işin sonu şimdiden görünmeye başladı hayırlısı.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Konya'da görülmemiş bir kar fırtınası! Görüntüler gündem oldu
Son dakika... Mermer ocağında facia: Bir işçi öldü!