Bakan Ergün'den güçlü Türkiye şifresi

Başiskele ilçesinde kurulu temizlik ürünü imal eden Hayat Kimya Ticaret AŞ'yi ziyaret eden Ergün, işçilerle yemek yedi.

Fabrika yemekhanesinde işçilere hitap eden Ergün, Türkiye'nin yatırımlarını, üretimini, istihdamını artıran ve geçmişteki ekonomik dengesizlikleri ortadan kaldıran bir manzara sergilemeye başladığını dile getirerek, ''Sevinerek söylüyorum ki, son yıllarda birçok firmamız yeni yatırımlar yaptılar, yeni yatırımlar yapmaya ve kapasite artırmaya karar alıyorlar. Bunlar da karşımıza yeni istihdam imkanları olarak çıkıyor'' diye konuştu.

İş yerlerinde önemli değişimler yaşanmasından, firmaların makine, teçhizat bakımından ileri teknoloji yatırımı yapmasından, daha çok teknik eleman ve işçi istihdamından büyük mutluluk duyduğuna işaret eden Ergün, şöyle konuştu:

''Son zamanlarda Kocaeli'ye baktığımızda otomobil fabrikaları ve diğer tesisler yeni üretim bantları oluşturuyor, bazı fabrikalar kapasitelerini 100 bin araçtan, 200 bin araca çıkarma çalışmalarını sürdürüyor. Bazıları üç vardiya açarak üretimlerini artırma kararı alıyor. Binlerce istihdam alanını böylece açmış oluyoruz. Genç bir nüfusa sahibiz, bu genç nüfusumuzu iyi bir eğitime tabi tutabilir ve onlara iş fırsatları oluşturabilirsek o zaman bu genç nüfus üzerinden güçlü bir Türkiye inşa edebiliriz. Genç nüfusumuzu Türkiye'yi büyütecek ve dünyanın en güçlü ülkelerinden biri haline getirecek potansiyel olarak görmemiz gerekiyor, böyle de görüyoruz.''

Ergün, daha sonra Hayat Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yahya Kiğılı, Başkan Yardımcısı Mehmet Avni Kiğılı ve Yönetim Kurulu üyesi Yıldırım Aktürk ile fabrika alanını gezerek, yeni yatırımlar hakkında bilgi aldı.

-GALERİCİLERİ ZİYARET-

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, fabrika ziyaretinin ardından İzmit'teki Oto Ticaret Merkezi'nde galericilerle bir araya geldi. Burada bir restoranda, galericilerin sorunlarını dinleyen Ergün, sıfır otomobil satan firmaların, ikinci el otomobil satmasına ilişkin, ''Birinci el araç satan firmalar, ikinci el araç satma faaliyetlerini yoğunlaştırdıysa bu bazı sıkıntıları doğurur. Galericiler bundan dolayı araç bulmakta sıkıntı yaşadıklarını bildirdi. Üzerinde biraz hassasiyetle durmak, birinci el araç satan firmaların ikinci el satışlarıyla ilgili dikkatli takibe ihtiyaç olabilir'' diye konuştu.

Türkiye'de ikinci el otomobil pazarının da çok geniş olduğuna dikkati çeken Ergün, kredi imkanlarının ve vadelerin artmasının sıfır otomobil almayı kolaylaştırmasına rağmen kendisi de dahil bir çok insanın ilk otomobilini ikinci el aldığına işaret etti.

''Türkiye'nin neresine gidersek gidelim, ikinci el pazarında bir canlılık var'' diyen Ergün, Kayseri'den yeni bir organizasyonla ikinci el pazarıyla ilgili bir örgütlenme çalışması yürütüldüğünü, kendilerinin de örgütlenmenin hukuki alt yapısının oluşması açısından destek verdiğini bildirdi.

Ergün, şöyle devam etti:

''Otomotiv sektörü Türkiye'de lokomotif haline geldi. Daha önce tekstil ve demir çelik ön plandaydı. Bunlar yine öncü ama otomotiv bir numaralı sektör haline geldi. Türkiye ciddi bir üretim potansiyeline ulaştı. 1 milyon 100 binin üzerinde üretim var. Önümüzdeki yıllarda üretim kapasitesi 2 milyona çıkacak, daha sonra da 4 milyon hedefleniyor. Türkiye 2023 yılında 4 milyon otomobil üreten bir üretim merkezi haline gelecek. Bu sadece iç pazar için değil, ihracat için de önemli. Türkiye'de üretilen otomobillerin yüzde 80'i yurt dışına gidiyor. Ama iç pazar da çok gelişiyor. 2010 yılında 510 bin sıfır otomobil satıldı. İkinci eller bu rakama dahil değil. Hafif ticari ve ağır ticarilerle birlikte 2010 yılında 800 bin sıfır araç satıldı.''

Otomobil sahipliğinin her geçen gün arttığına vurgu yapan Ergün, önümüzdeki beş yıl içerisinde sadece sıfır otomobilde 1 milyon iç pazar beklendiğini söyledi. Türkiye'de orta gelir seviyesi yükseldikçe, kredi imkanları kolaylaştıkça, vadeler uzadıkça otomobil sahipliğinin de artacağını anlatan Ergün, insanların ilk sahip olmak istediği şeylerden birinin otomobil olduğunu ifade etti. Ergün, ''Kalite arayışı da artmaya başladı. Eskiden sağ taraftaki ayna lüks sayılırdı. Daha sonra camların otomatik olması, klima, park sensörleri gibi özellikler lüks sayılmaya başladı. Şimdi bunlar da değişiyor, çünkü bilgi, görgü değişti, Türkiye çok değişti. Şimdi herkesin otomobil sahibi olma arzusu son derece yüksek, bu da otomotiv sektörünün geleceğinin ne kadar parlak olduğunu gösteriyor'' dedi.

-İÇ PAZARDA YERLİ OTOMOBİL-

Ergün, iç pazarda Türkiye'de üretilen otomobillerin, yerli markaların, model ve tasarımların daha çok pay alması gerektiğini savunarak, 510 binlik pazarın üçte birinin Türkiye'de üretilen otomobillerden oluştuğunu, bu otomobillerin tüketici kitlesini tatmin etmeye yetmediğini kaydetti. Ergün, şu değerlendirmede bulundu:

''Firmaların toplumu tatmin edecek yeni model ve markalar üretmesi gerekiyor. Bir kısmı yeni yatırımlar yapıyorlar. Bir kısmına da 'İster tek başına, ister ortak, nasıl olursa olsun, artık Türkiye'ye ait bir model, marka ve tasarım ortaya koyun' diyoruz. Türkiye bunu yapacak teknolojik ve finansal birikim ile pazar imkanına sahip. Ben eminim Türkiye'nin bugün üreteceği bir model ve marka, şu anki marka ve modellerin en güzel tasarımlarından aşağı olmayacaktır. Hatta daha iyi olacaktır. Türkiye kusursuz otomobil üretilen bir yer. Hiçbir markanın otomobili kusurundan dolayı geri çağrılmadı. Japonya, Kore, Almanya ve Fransa'da üretilen binlerce otomobil üretim hatasından dolayı geri çağrıldı. Türkiye'nin teknik elemanı, teknolojisi, mühendisi, ustası son derece titiz ve dikkatli. Türkiye iyi bir üretici ülke. Bunun için bir çok firma üretim kapasitesini artırıyor. Hyundai üretim kapasitesini artıracak. Toyota, Adapazarı'ndaki fabrikasının üretim kapasitesini artırma kararı aldı. Belki Japonya'daki gelişmelerden dolayı biraz erteleyebilir. Ford yeni yatırımlar yapıyor. Honda'nın yeni yatırımı, istihdamı var.''

Diğer markaların da Türkiye'ye gelme arzusu olduğunu söyleyen Ergün, ''Arzumuz, bir odak proje olarak Türkiye'de önümüzdeki dönemde bir otomobil markası ve modelini hayata geçirmektir. Bunun için fizibilite çalışmaları, araştırmalar bir noktaya geldi. İnşallah bu ayın sonunda raporunu getirecekler. Raporu hazırlayanlara açıkça, 'Bize bu iş nasıl olmaz' diye rapor getirmeyin, 'Bu iş nasıl olur' diye rapor getirin dedik. Türkiye'de yeni bir marka ve model otomobili yollarda görmeye başlayacağız. Bunun ilk etapta yüzde 20'lik pazar payına sahip olabileceğine inanıyorum.''

Ergün, İran, Endonezya, Malezya, Rusya gibi bir çok ülkenin Türkiye'yi beklediğini, ortaklık kurmak istediğini, Türkiye'nin üretim gücüne, teknolojik kapasitesine, sektörlerin dinamizmi ve tasarım kabiliyetlerine inandığını ifade ederek, şunları ifade etti:

''Türkiye'nin potansiyelini gördükleri için bu taleplerde bulunuyorlar. Hedefimiz yalnızca bu da değil. Birçok firmayla ön çalışması yapıldı. Türkiye, 2023 yılına kadar orta ölçekli yolcu uçaklarının üretimini yapacak. 110 kişilik ve daha küçük yolcu uçakları üretimine geçeceğiz. 2023'e kadar savaş uçağı üretimini de yapacak bir teknolojiye sahip olacağız. İnsansız hava aracı üretiminde önemli bir mesafe aldık. İnsansız, istihbarat amaçlı hava aracı üreten az sayıda ülkelerden biri haline geldi. Bunun insansız savaş uçağına dönüşümüyle ilgili imkan ve teknolojiler yapılabilir noktaya geldik. Türkiye kendi uydusunu üretiyor, başka yerlerden fırlatılıyor. 2023 yılına geldiğimizde kendi uydumuzu da kendimiz fırlatacağız.''