Osman Boyraz: CHP altı oku vicdanlara sapladı

AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, CHP'nin, tutuklanan HDP'liler, PKK ve FETÖ terörüne karşı yürütülen mücadeledeki tutumunu sert bir dille eleştirdi.

"Sırtını millli iiradeye değil de, dağdaki eşkiyaya dayadığını ifade edenlerin sırtını sıvazlayan CHP, Türkiye siyasetinin sırtındaki en büyük kambur haline gelmiştir" diyen Boyraz, partinin artık siyasi bir zihniyetten ziyade, marazlı bir zihniyetin temsilcisi gibi davrandığını vurguladı.

Osman Boyraz şöyle konuştu:

Kendi kurguladığı oligarşik düzene ve yaptığı her türlü hokkabazlığa ‘cumhuriyet’(!) derken, Cumhurun iradesi ile seçilmiş ve halkın gönlünde taht kurmuş bir Cumhurbaşkanını otoriterlikle itham eden CHP, siyasi bir zihniyetten ziyade; marazlı bir zihniyetin temsilcisi gibi davranmaktadır.

Sırtını milli iradeye değil de dağdaki eşkıyaya dayadığını ifade edenlerin sırtını sıvazlayan CHP, Türkiye siyasetinin sırtındaki en büyük kambur haline gelmiştir. Fakat bu millet, seçim sandığını bu zihniyetin sırtında kırıp, barajın altına atmayı da çok iyi bilecektir.

‘Milli Şef’ trajedisinden demokrasi komedisi üreten; Başkanlık sistemini bir umacı masalına dönüştürmeye çalışan CHP’nin ağzında, cumhuriyet ve demokrasi çiğnene çiğnene çürüyen sakızlara dönmüştür. ‘Tek Parti’ istibdadıyla ülkeyi açık cezaevine çevirip sonra da başkanlık sistemi otoriterliği doğurur diyebilmek, gerçekleri ters yüz etmekten başka bir şey değildir.

CHP Genel Başkanı, “Seçimle gelen seçimle gider.” derken, seçimle gelen Merve Kavakçı kürsülerden indirilirken sesi çıkmayanları hiç anmamaktadır. Şüphesiz seçim sandığı ile gelen, seçim sandığı ile gider ve fakat seçim sandığına karşı silah ve cephane sandığı ile rey toplayan şantaj çerçileri ise geldikleri gibi giderler.

15 Temmuz Gecesi sırtını; tarihe, bizi biz eden değerlere, nizama dayayanların direnişi hakkında değil de vatanına, otağına, ocağına, istiklal ve istikbaline kast edenlere karşı meydan meydan kıyam edip, kahpe kalkışmayı gecenin karanlığına gömen aziz milletimiz hakkında değil de sırtını teröriste dayamış, sefaret beslemesi sözde demokrasi havarileri için, kanlı fener alaylarının düzenleyicileri için ‘halk direnişi’ diye konuşması en hafif tabirle “halt ediş”tir.

Altı okunu her seferinde milli vicdana saplayan bu anlayışta; Milliyetçiliğin milletle bağı kopmuş, Cumhuriyetçilikte cumhurun fikirleri unutulmuştur. Vesayetçi bu zihniyette Halkçılık ise; kanun önünde birilerinin üstün ve ayrıcalıklı sayılmasıdır. İnkılapçılık’tan anladıkları her türlü menfi ideolojiyi ‘çağdaşlık’ ve ‘modernite’ ambalajları ile ülkeye sokmaktır.  

Devletçilik ise, yabancı düşünceleri milli düşüncelere tercih etmektir. Kurguladıkları toplum anlayışı üzerinden milli vicdana kasteden CHP’de Laiklik her türlü millet karşıtı uygulamanın kılıfı olmuştur.

Yeni Türkiye’de bütün kavramlar hakikatine nispetle kurumsallaşacağı için bunların millet nezdinde sermayesi ve kredisi tükenmiştir. Çırpınış ve gayretleri dışarıdan sermaye bulmak içindir; ne çare o da içeride geçer akçe değildir.  CHP için bundan sonraki süreç ya siyaset mezarlığı ya da ideolojilerin bitpazarı.