Ak Parti'den BDP'ye: Başbakan He-Man değil
Milletvekillerin Öcalan'la görüşmesini değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bu yangına kim su dökmek isterse "buyrun dökün" diyeceklerini ifade etti. BDP'lilerin "Başbakan isterse sorunu çözer" açıklamasına da tepki gösteren Çelik, "Başbakan He-Man değil" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP'li Ayla Akat Ata'nin İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan'la görüşme yapmasını değerlendirdi.
Hüseyin Çelik, özetle şunları söyledi:
"1984 yılından beri terör dediğimiz bir yangın var. Canlarımızı, mallarımızı yakıyor. Çocukların genç yaşta toprağa düşmesinden müzdarip oluyoruz. İktidar olarak bu yangını söndürmeye çalışıyoruz. Terör örgütü var oldukça, ellerinde silahla Türkiye'ye saldırmaya devam ettikçe, terörle kararlı mücadele devam edecektir.
Hard Power ve Soft Power diye iki güç vardır. Üçüncü güç olarak da smart power, akıllı güç olarak tanımlayabiliriz. Duygularınızı aklın önüne geçirirseniz felakete süreklersiniz. Türkiye'nin üniter yapısını pazarlık yapmayız. Bu yangına kim 'bir kova su da ben dökmek istiyorum' derse 'buyrun' diyoruz. Çocuklarımız ölmesin. Sevgileri büyütelim, nefreti büyütmeyelim. Bütün derdimiz budur.
Tek amaç terör örgütüne silah bıraktırmaktır. Silahların susması değildir. Yangın olmasa da itfaiye teşkilatı vardır. Bir terörist, terör faaliyeti varsa güvenlik güçleri onun üzerine gider. 'Güvenlik güçleri silah bırakacak mı?' sorusu abesle iştikal eder. Bu yangını kim söndürürse müteşekkir oluruz.
Siyaset kurumu bu işte muhataptır. CHP de BDP de muhataptır. Çözüme katkı sunmak isterse BDP'ye eyvallah deriz. Hala vakit çok geç değil, BDP silahlı örgütün vesayetinden kurtulabilirse barışa katkıda bulunabilir. Başbakan ve hükümet bu sorunu çözmek için taşın altına elini değil, gövdesini koymuştur. BDP'liler 'Başbakan isterse bu sorunu çözebilir' diyor. Başbakan He-Man değil. Terörü Türkiye'nin gündeminden çıkarmaya kararlıyız. Türkiye'nin bütünlüğünü kimseyle müzakere konusu yapmayız."
"BAŞBAKAN BİLE YAZILANLARA HAYRET ETTİ"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da cevapladı. Bir gazetecinin, "İmralı'daki görüşmelerin ardından bugün bazı gazetelerde kesin mutabakata varıldığından söz ediliyor. Üzerinde uzlaşılan kesin, nihai bir mutabakat var mı?" sorusu üzerine, Çelik şunları söyledi:
"Bugün gerek köşe yazarlarının yazdığı yorumlar var, gerekse de haber alarak yer alan çok sayıda yazı var. Bunları Sayın Başbakana da sorduk, Sayın Başbakan bile bu yazılanlara hayret etti. Herhalde bu konuda en çok bilgiye sahip olan Sayın Başbakandır. Ne oldu, ne bitti, ne konuşuldu, kim geldi, kim gitti? Dolayısıyla gazeteler oturuyor, bazı şeyleri hayal ediyorlar, bazı temennilerini yazıyorlar, istediklerini yazıyorlar, istemediklerini yazıyorlar. Dolayısıyla buradaki yazılanların büyük bir kısmının gerçekle bağdaşmadığını sadece ifade etmekle yetineyim. Böyle bir mutabakat...Daha dün gitti, kiminle neyin mutabakatını yapacaklar. Netice itibariyle orada mutabakatı yapacak olan BDP'li milletvekilleri değil. Devlet adına orada görüşenler eğer bir sonuç alırlarsa, netice itibariyle PKK'nın silah bırakması, dağdaki PKK'lıların ne olacağı vesaire meseleleri ile ilgili bir gelişme olursa bu kamuoyu ile paylaşılır. Ama şu anda İmralı'daki ile devlet görüşüyor, devletin yetkili şahısları görüşüyorlar. BDP'lilerin yaptığı görüşme de devletin bilgisi dahilinde olmuştur, devletin izni dahilinde olmuştur. Bundan, böyle çok büyük anlamlar çıkarmak çok da anlamlı değil."
"MHP VE CHP 20 ÖZERK BÖLGE TEKLİFİNE KARŞI ÇIKMIYOR"
Hüseyin Çelik, başka bir gazetecinin "Daha önce de görüşmeler bağlamında benzer süreçler yaşanmıştı. Bunun daha ileri adım olduğu söylenebilir mi? Bir sonraki görüşmede ne beklemeliyiz? Bu görüşmelerin devamı hükümet adına, devlet adına neye bağlı, nasıl devam edebilir?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Arkadaşlar, bu işin özü şudur. Abdullah Öcalan'a 'Sen Kürt halkı adına ne istiyorsun?' diye bir soru Falan sorulmuyor. Veya BDP'lilere 'Ne yaparsak siz bu işten vazgeçersiniz?' diye bir soru sorulmuyor. Biz, diyoruz ki 'Niçin silah alıp elinize dağa çıktınız?'. 'Kürt halkının varlığı inkar ediliyor, Kürtçe yok sayılıyor. Benim kendi ana dilimi kullanmama müsaade etmiyorsunuz. Annem benimle cezaevinde istediğim anadilimde konuşamıyor. Anadil öğretimi yoktu, kendimden sonraki nesillere aktaramıyorum, kültürümü yaşatamıyorum'. Neticede Kürt kelimesi bile bir tabu muydu? Dolayısıyla 'demokratik yollarla benim bazı düşüncelerimi ve görüşlerimi ifade etmeme müsaade edilmiyor, dolayısıyla silahtan başka benim yolum yok' diyorlardı. Peki bugün böyle bir ortam var mı? Bugün Türkiye'de demokratik bütün yollar açıktır. TBMM çatısı altında terörü kutsamadan, terörü meşru görmeden, terörü bir çözüm aracı olarak teklif etmeden herkes istediği her şeyi görüşebilir."
Hüseyin Çelik; MHP ve CHP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda samimiyetsiz davrandığını, BDP'nin Türkiye'yi 20 özerk bölgeye bölme teklifine karşı çıkmadıklarını söyledi. Çelik şunları ifade etti:
"Bakın size, ilginç bir şey söyleyeyim. Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışıyor. Burada MHP'nin ve CHP'nin samimiyetsizliği ile ilgili bir konuda size bilgi vereyim. AK Parti, başkanlık sistemi ile ilgili bir teklif getiriyor, 'derhal AK Parti bunu çeksin' diyorlar. BDP'nin getirdiği teklif nedir biliyor musunuz? Türkiye'yi 20 özerk, bölgesel yönetime ayırmak. Bunun adı eyalet sistemidir. Ha konuşabilir mi? Bana göre konuşabilir. Şiddet içermeden bunu teklif edebilir mi, eder. O söyler, sen kabul eder misin, o ayrı bir olay. Bakın BDP bu teklifi getiriyor, CHP ve MHP 'bunu geri çekin, biz bunu bir anayasa konusu yapmayız' demiyorlar. 'Bunu çekin' demiyorlar. Ama AK Parti Başkanlık sistemini getirdiği zaman 'bunu çekin' diyorlar. Dolayısıyla arkadaşlar bunun adı küçük siyasettir. Biraz önce söyledim, dağarcığında ihanet ve hıyanet kelimelerinden başka kelime bulunmayanlar, bu memlekette anaların gözyaşının ne anlama geldiğini de bilmiyorlar. Kan olacak, şiddet olacak, şehit cenazeleri olacak, terörist cenazeleri olacak, etki olacak, tepki olacak, tez olacak, anti-tez olacak birileri de buradan nemalanacak. Yıllar yılı siyasi varlık sebebini bu çatışmaya bağlayan siyasi hareketler var. Bu onların ekmeğini keser arkadaşlar. Bakın ben size içten bir şey söyleyeyim; Türkiye'de PKK terörü bitsin, terör diye bir şey olmasın, BDP marjinal bir parti olur. BDP güç kaybetsin, MHP marjinal bir parti olur. Dolayısıyla bize her fırsatta, bizi ihanetle, vatanı satmakla, teröristlerle kucaklaşmakla, teröristlere prim vermekle, onlara taviz vermekle suçlayanlar, aslında tekrar söylüyorum, bu tezgahtan, bu oyundan, bu olup bitenden nemalananlardır. Türkiye'nin bunu bitirmesi lazım. Ya biz bunu bitiririz, ya da bu terör meselesi bizim canımıza okumaya, yavrularımızın ölmesine, canlarımızın kaybolmasına, mali kaynaklarımızın heba olmasına devam eder."