Sami Efendi'nin hayatını anlatan site yayında
Son devirde yetişmiş en büyük âlim ve velîlerden Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.)'nun hayatını ve menkîbelerini anlatan internet sitesi yenilenen tasarımıyla yayına girdi!
Sami Efendi'nin hayatını ilk kez bu kadar kapsamlı bir şekilde ele alan site, video ve sohbetlerle zenginleştirilerek gönüller sultanının sevenlerinin beğenesine sunuluyor.
Sitede, "Asırların Nadir Yetiştirdiği Bir Velî" olarak bilinen Sami Efendi'nin, hayatı, menkîbeleri, kitaplarından pasajlar, kendi sesinden yaklaşık 30 dakikalık sohbeti ve pek çok bilgi bulunuyor.
Sami Efendi'nin en yakın talebelerinden, Medine'ye hicret yoldaşı ve 20 yılı aşkın bir süre yakın hizmetini görmüş Ömer Öztürk'ün anlatımıyla, Sami Efendi ile ilgili pek çok konunun işlendiği sitede, hazretin şehit edilişleri de ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Neden Sami Efendi Hazretlerinin Hayatı?
Hz. Mahmud Sâmi Ramazanoğlu (k.s.)’un hayatının niçin anlatılması gerektiğini; hazretin ihvana kılavuz tayin ettiği ma’nevi görevlisi Muhterem Ömer Öztürk şöyle anlatıyor:
“Mesele önderin seçimi meselesidir. Önder tabii ki Resûlullah (s.a.v.)'tir, ama onun yaşayışını hayatında tatbîk etmiş insanları da tanıyıp bilmemiz onların yaşayışlarını da öğrenmemiz gerekir. Böylece Allah Resûlü (s.a.v.)’in getirdiği dinin diğer insanlar tarafından Nebi (s.a.v.)’in emir buyurduğu şekilde yaşanabilir olduğu görülmüş olur. “Bunu ancak Nebi (s.a.v.) yaşamıştır” deyip kurtulamayız.
Resûlullah (s.a.v.) “Âlimler nebîlerin varisleridir.” buyuruyor. Nebî (s.a.v.)’e vâris olan hakîki alimlerin hayatlarını bilmek gerekir. Abdülkâdir Geylânî (k.s.) Hazretleri Âlim’i beşinci mertebede gösteriyor; yani İslam, îman, îkan, irfân ondan sonra âlim. Nebî (s.a.v.) O âlimi kastediyor.
Ezher Üniversitesi hocalarından, Mısırlı bir büyük âlim; üstâdımın kim olduğunu sormuş, hâl ve kelâmlarından bahsetmemi istemişti. Ben de “Efendi Hz.’nin her gün en az on kez abdest aldığını -ben on tanesini biliyorum, belki daha fazla alıyor- abdest alırken hanımının odasından geçtiğini, odasından geçerken de her seferinde seslendiğini ve bunun en az 60 sene sürdüğünü anlattım. Çünkü Hz. Sâmi (k.s.) her kalkışı bir sefer kabul ediyor. Resûlullah (s.a.v.)’in “Seferden dönüşte ailenizin yanına haber vermeden girmeyin” emrine uymak için her kalkışında eşine haber veriyordu.
Bunun üzerine Mısırlı Âlim ayağa kalkarak “Vallahi Sahibü’z-zaman’dır bu zât; sünneti bu kadar kapsamlı bir şekilde anlayıp tatbîk etmek ancak ona mahsûstur, ondan başkası bunu yapamaz.” dedi.
Mısırlı âlim şöyle devam etti: “Ben Medine’ye gelince seni tanımak istedim. -beni
Türkiye’de İslâmî Gençlik hareketi başlattı diye duymuş, görüp tanıyayım istemiş- Şimdi seni görmüş, Üstad’ını da tanımış oldum. Ancak bu dönemde insanlara deniyor ki ‘İslâm’ın hükümlerini bu devirde bir insanın hayatında tam olarak uygulaması imkânsızdır.’ 96 yıllık ömürde (hicri seneye göre) sünneti yaşamış bir kimsenin hayatını ümmete anlatmanız lazım. Allah (c.c.) bunu size sorar. 20. Asrın neredeyse tamamını yaşamış (1892-1984). Onun hayatını Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’e anlatmanız lazım ki insanlar 20. asırda da, cehaletin zirveye çıktığı devirde de, teknolojiyi ilim gibi gösterdikleri zamanda da sünnete uygun bir hayatın yaşanabilir olduğunu anlasın.”