Kadının vakti eşinin değil çocuğunun!
Diyarbakır'da çalışan kadınlarının eğilimiyle ilgili yapılan bir araştırmada, kadınların bvakitlerini eşlerine değil çocuklarına ayırdıkları ortaya çıktı.
Dicle Üniversitesi (D.Ü) Öğretim Üyelerince yürütülen ''Özel Sektörde Çalışan Kadınların Eğilimi '' anket çalışmasında, yoğunluğundan dolayı kocasına vakit ayıramayan eğitimli kadın çalışanların yüzde 64'ünün vaktinin çoğunu, çocuğunun eğitimi için ayırdığı belirlendi.
Dicle Üniversitesi (D.Ü) İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Refik Korkusuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, D.Ü İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahar Burtan Doğan ile ''Diyarbakır'da Özel Sektörde Çalışan Kadınların Eğilimi'' ile ilgili anket çalışması gerçekleştirdiklerini söyledi.
Güneydoğu'da yüksek oranda entelektüel, bilgi birikimine sahip, kendi ayakları üzerinde duran ve yıllarca aldığı eğitimin somut sonuçlarını görmek isteyen bir kesimin bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Korkusuz, eğitimli ve sigortalı olarak 10 bini aşkın kadın çalışanın bulunduğu Diyarbakır'da bu kadınların hayata bakışı, sıkıntıları, yasal haklarından haberdar olup olmadıkları ve yaşam şekillerine ilişkin bilgi edinmek amacıyla anket çalışması hazırladıklarını belirtti.
Korkusuz, bu kapsamda yüzde 29'u sağlık, yüzde 25'i eğitim, yüzde 10'u finans ve geriye kalanların ise ticaret, sanayi, kültür ve sanat sektörlerinde çalışan 361 kadına yönelik hazırladıkları 60 sorunun, İİBF'de okuyan 100 kız öğrencilerce özel sektörde çalışan eğitimli kadınlara ikna edilmelerinin ardından birebir yöneltildiğini kaydetti.
BÖLGE KADINI PARASINI KOCASINA VERMİYOR
Korkusuz, bölgede bugüne kadar yoksul, ezilen, sömürülen hak kaybına uğramış şiddet görmüş kadınlara yönelik araştırmalar yapıldığını, bu nedenle insanlarda bölgede çalışan kadına ilişkin, ''sürekli kocasının emir ve itaati altında olduğu, kendisine has özel düşüncesinin olmadığı, kazandığı parayı kocasına veren'' kanaatinin yaygın olduğuna dikkati çekerek, uyguladıkları anket sonuçlarının ise bunu doğrulamadığını söyledi.
Anket sonucunda baktık ki çalışan kadın parasını kocasına vermediğini, kazancından kendisinin istifade ettiğini belirten Korkusuz, kadınların yüzde 61'i kazancının kendisinde kaldığını, yüzde 17'sinin ücretini annesine, yüzde 10'unun babasına ve yüzde 9'unun da eşine verdiğini belirtiğini bildirdi.
Kadınların, ''Fedakarlığı kocalarına değil çocuklarına yaptığını'' anlatan Korkusuz, şöyle konuştu:
''Çalışan kadın çocukları için parasal fedakarlık yapıyor ama kocası için yapmıyor. İş yoğunluğundan kocasına vakit ayıramayan eğitimli kadın çalışanların yüzde 64'ü vaktinin çoğunu çocuğunun eğitimi için ayırdığı ortaya çıktı. Bölgede kocasından çok çocuğuna vakit ayırarak fedakarlık gösteren eğitimli çalışan anneler kendilerini çocuklarının eğitiminin asli bir unsuru olarak görüyor. Çocuklarının eğitiminde annenin daha etkili olduğunu düşünüyor. Bu bilinç çok önemli. Batı'da genelde çocuğun eğitiminde anne ve babanın ortak rolünden söz edilir. Ancak bu bölge kadını eğitimde 'anne' önemli diyor. Bölgede çalışan kadınlar çalışmayan kadınlara göre çocuklarının eğitimi ile daha fazla ilgileniyor. Çalışan kadınların yüzde 41'i çocuklarının eğitimiyle ilgilendiğini söylüyor. Yüzde 37'si yoğunluğundan dolayı eşiyle vakit geçiremediğini ifade ediyor. Araştırmada eğitim düzeyi arttıkça istihdamın arttığını gözlemledik. Kadınların yüzde 84'ü lise veya üniversite mezunu. Bölge eğitim seviyesinin yükselmesi ülkenin diğer kesimleri gibi iş bulma imkanlarını artırıyor. Ankete katılanların yüzde 50'si aldığı eğitim ile yaptığı iş arasında bir bağlantı olduğunu ifade ediyor.''
ERKEN YAŞTA ÇALIŞMA HAYATINA GİRİYORLAR
Korkusuz, ankete katılan çalışan kadınların yüzde 69'unun 18-24, yüzde 18'inin 25-35, yüzde 11'inin ise 13-17 yaşlarında çalışma hayatına girdiğini ilettiğini belirterek, ankete katılan kadınların yüzde 46'sının ekonomik, yüzde 25'inin daha iyi bir yaşantı, yüzde 9'unun meslek sevgisi, yüzde 8'inin sıkılmamak, yüzde 11'inin ise aldığı eğitimin boşa gitmemesi için çalışma hayatına katıldığını dile getirdi.
Korkusuz, kadınların yüzde 48'inin işinden asla ayrılmak istemediğini, yüzde 31'inin paraya ihtiyaç duymaması halinde işten ayrılabileceğini ifade ettiğini vurgulayarak, ''Güneydoğu'da çalışan eğitimli kadın kocayı değil, işini hayatının merkezine koyuyor. Evlenirse işini bırakacağını söyleyenlerin oranı çok düşük. Çalışma hayatını kendileri için büyük bir avantaj olarak görüyorlar.'' dedi.
AZ ÇOCUK YAPMA EĞİLİMİNDELER
Korkusuz, anket uyguladıkları kadınların yüzde 60'ının çalışan kadın için ideal çocuk sayısının 2 olarak bildirdiğini, hiç çocuk sahibi olmaması gerektiğini savunan kadınların da düşük seviyede de olsa bulunduğunu ifade ederek, Güneydoğu'da kadın çalışanların çocuk yapmama veya en azını yapma eğiliminde olduğunu söyledi.
Türkiye'de istatistiklere göre doğurganlık oranı en yüksek yerlerden biri olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çalışan kadınların çocuklarının diğer kadınların ortalamasının çok altında olduğuna dikkati çeken Korkusuz, çocuk sahibi kadınların yüzde 41'inin tek, yüzde 45'inin 2, yüzde 11'inin ise 3 çocuğu bulunduğunu kaydetti.
Kadınların çalışma hayatının kendilerine büyük bir avantaj sağladığını, bu sayede evde söz sahibi olduklarını ifade ettiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Çalışıyor olmalarının toplumdaki itbarlarını artırdığına inanıyorlar. Anketimizde maaşı asgari ücret düzeyinde olan kadınların yanı sıra maaşı 15 bin TL'nin üzerinde olan kadınlar da bulunuyor. Güneydoğu Anadolu bölgesi için bugüne kadar kalıplaşmış, ezilen ve sömürülen kadın profilinin dışında 10 binlerce çalışan kadın var. Bölgede eğitimli, öz güveni yüksek, aile içinde söz sahibi, işini yapan ve bunun yanı sıra evinde de mutlu bir anne ve mutlu bir eş olmak isteyen on binlerce kadın var.''
ANKET SONUÇLARININ GERÇEKÇİLİĞİ
İİBF Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Doğan da, İİBF'de okuyan 100 öğrencinin özverili ve gönüllülük esasıyla yürüttükleri anketin masaya bırakılan değil bire bir yöneltilen sorularla gerçekleştirilmesi bakımından son derece gerçekçi sonuçlar ortaya koyduğunu söyledi.
Doğan, anket çalışmasında kadın çalışanların ve işverenin farklı tepkileriyle karşılaştıklarını ifade ederek, son derece titiz ve yorucu bu çalışmanın ileride yürütülecek sosyolojik araştırma ve çalışmalara kaynak oluşturmasını amaçladıklarını belirtti.
Anketin çalışanlarda kendilerine sağlayacağı avantajlar ve dezavantajlara ilişkin merak uyandırdığına dikkati çeken Doğan, şöyle konuştu:
''Anketimizi çalışanların yüzde 50.7'si üniversite mezunu olan bir grupla yürüttük. Kadınlar 'niçin bu çalışmayı yapıyorsunuz', 'bu çalışma sonunda ücret artışı olacak mı', 'bu anketin bize ne faydası olacak' gibi sorular yöneltti. Çalışanların yüzde 10'un altında kalan ilkokul veya ortaokul mezunu kadınlar ise daha çekimser davrandı. Anketin kendilerine getirisini değil de götürecekleri üzerine soru sordular. 'Anketin sonunda işimden olur muyum', 'niçin bana soruyorsunuz', 'benim çalışma hayatımda eksikliğim mi var' gibi şüphe içeren sorularla karşılaştık. Ancak ankete cevap vermek istemeyen kadın yoktu. Anket sonucunda eğitim seviyesi arttıkça ücretin de arttığını gördük. Çalışan kadınlarda doğurganlığın az olduğunu belirledik. Çocuklarını çok önemsediklerini ve çocuklarının eğitimi ile yakından ilgilendiklerini tespit ettik. Kültürlü ve donanımlı bir annenin kendisi gibi donanımlı bir çocuk yetiştirmek istediğini fark ettik. Kadın aldığı eğitimin hayatına getirdiği öz güven ve ekonomik özgürlüğü çocuğuna da yansıtmak istiyor. Bunu misyon ediniyor. Ne kadar yoğun bir iş yaşamı olsa da kadının çocuğunu ihmal etmediğini gördük.''