5 TL'ye kazak, 1 TL'ye gömlek! Dudak uçuklatıyor
5 liraya kazak olur mu? 3 bin liraya markalısını aldığımız gömlek, nasıl oluyor da sokakta 1 liradan satılıyor? İşportacıların madeni Güngören, Merter gibi yerlerdeki tekstil atölyelerinin elinde kalan mallar, 25 kuruşa düşen fiyatlardan alınıp işportaya çıkıyor.
5 liraya kazak, 1 liraya gömlek olur mu? Hem de paketi açılmadan. Cevabımız Türkiye’de evet. Çoğumuzun, metro çıkışlarında, işlek caddelerde tanık olduğumuz hazır giyim işportasında öyle seçenekler var ki göreni şaşkına çeviriyor. Markaların başarılı taklitlerine alışkın gözlerimiz; ‘Gel vatandaş gel bitiriyoruz’ haykırışına aşina kulaklarımız şimdilerde 1 ila 10 lira arasında satılan tekstil ürünlerine tanık oluyor.
ELDE KALAN, İHRAÇ FAZLASI VE DEFOLU
Peki maliyeti ne kadar ki bir kişi 5 liraya kazak satabiliyor? Piyasadan öğrendiğimize göre hemen hepsi firmanın elinde kalan veya defolu mallar. Bayrampaşa, Güngören, Sultanbeyli, gibi İstanbul’un tekstil atölyelerinin yoğun olduğu yerlerde dolaşan işportacılar, satılmamış veya ihracat fazlalarının peşine düşüyor. Bazen nakit paraya ihtiyacı olan atölye sahibi yok pahasına elden çıkabiliyor. Merdivenaltı üretim yerlerindeki sudan ucuz ama sağlıksız malları da hatırlatalım. 25 kuruşa kadar düşen rakamlardan binlerce ürün anında alıcı buluyor. Toplu satışta çocuk tişörtünün 50; kazakların 75, eşofmanın 80 kuruşa geldiğini öğreniyoruz.
GÜNDE 140 LİRA KÂR
Kabaca hesapla, 5 liradan satılan bir kazak 4.25 lira; 100 adet üründe 425 lira kâr getiriyor. 1 liralık gömleğin tanesi 30 kuruşa alınıyor ve günde 200 adetten fazla gidiyor. Günlük 140 lira net kâr bırakan gömlek seyyarda aylık 5 bin liradan fazla gelir sağlıyor. Kısacası doğru ürünle, doğru zaman ve yerde olursan ayda 5 bin liradan fazla kazanırsın. 'Tüm bunlar gerçek mi?' diyenlere, 'Burası Türkiye, girişimcilikte sınır yok. Eksiği var fazlası yok' cevabıyla söze başlayalım.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Hadi Karasu'ya konuyu danışıyoruz ve normal şartlar 5 liraya kazak satılamayacağını ve genelde elde kalan ürünlerin işporta pazarına düştüğü bilgisini veriyor.
DENETİMSİZLİK ZARAR VERİYOR
Karasu manzarayı şöyle özetliyor: “Kurumsal firmalar yasalara harfiyen uyarken, kontrolsüz bir kesim var. Amaç ucuza üretip günü kurtarmak. Haliyle pazarda ‘Bu kadar da olmaz’ dedirten şeyler görebiliyoruz. Kayıtdışılık, merdivenaltı üretim gibi örneklerle denetimsizlikten beslenen bir sistem, 2017'de 17 milyar dolar ihracat yapan hazır giyim sektörüne de zarar veriyor.”
UCUZLUĞUN ADRESİ GÜNGÖREN
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, bu tür ürünlerin daha çok Güngören’de elinde mal kalan firmalardan temin edildiğini aktarıyor. Tanrıverdi, “Çoğunun bedeninde veya renginde problem oluyor. Bazıları defolu. Adamın acil paraya ihtiyacı var, elden çıkarması gerekiyor. Benzeri sebeplerden dolayı bu mallar ucuz satılıyor” diyor. Tanrıverdi, ilgili kişilerin nakit para avantajıyla da çok ucuza toptan alım yaptıklarını paylaşıyor.
Feylesof Sokak'a gidin
Beyoğlu’ndan Hakan Yavuz nokta atış yapıyor: “Giyimkent’e gidin haftada 3 -4 kez mal bulursun. Dolapdere Feylesof Sokak'a gir, merdivenleri çıkarken sağlı sollu merdivenaltı üretim yapan yerlere uğra manzarayı gör. Ama oradaki gerçekler acıdır." Yavuz bir şekilde konuyu değiştirmeyi de biliyor: " Sen 5 liraya tezgah açar, vatandaşın da neyi sevdiğini bilirsen ayda 5 bin liradan fazla kazanırsın."
Ne anladık?
Bir tarafa göre ucuza üreten; diğerine göre pahalıya satan suçluydu. Düğümü çözmek isteyen kahramanımız 'orhanorhun' defalarca işten kaytararak piyasaya ulaşmıştı. Kayıtdışı istihdam, merdivenaltı sağlıksız ürünler ve dahasının hiç günahı yoktu. Suçluya gelince, tüm bunlar kahrolası kasımpatıların yüzünden olmuştu. Başıboş saatlerin düzeltiyorum, iz sürmenin yorgunluğuyla haberini tamamlayan bizim aslan parçası, diğer sektörlerin kapısında belirmişti. Aman Allahım! Bir insan ancak bu kadar kapıda belirebilirdi.
Atölyelerde tanıdık bul malı kap
İş merkezleri ve plazaların gözbebeği Mecidiyeköy’deyiz. Burada oluşan açık hava pazarı, hazır giyimden kozmetiğe kadar ‘ne ararsanız var’ mantığı ile hizmet veriyor. İş saatlerinde iğnenin kendine düşecek yer bulamadığı semtte, günde 3 vakit giyim işportası açan Hamdi T., mesaisinin önemli kısmını tekstil atölyelerinde geçirdiğini söylüyor. “Kimi zaman şirket sahibi kimi zaman da çalışanı ucuz malı bize haber eder” diyen Hamdi T. müşteri portföyünü şöyle açıklıyor:
“Güngören, Bayrampaşa gibi yerlerde tanıdıklarımız var. Birbirimizi biliriz, adamın elinde mal vardır, 50 kuruştan 200 adet tişörtü anında satar parasını alır. 200 dediğimize bakma firma bir defasında 5 bin 10 bin ürünü elden çıkarır piyasasını yapar.”
NAKİT PARAYA İHTİYACI OLAN SATAR
Beşiktaş’ta işportacı A.Y. artık internetten bile mal alındığını belirterek, "Çorap 75 kuruş, kapri, 1.75 TL, eşofman 80 kuruştan gidiyor. Hatta buralara uğramana da gerek yok. Firma sayfasına gir, en az 100 adet sipariş ver ve hatta kapıda öde" diyor. Turistik yerlerde 2 liradan da tezgah açtığını öve öve bitiremiyor. Şimdi hazır olun; 75 kuruş kârla sattığı 100 gömlekten 75 lira kazanıyor. Ve malların tümü 30 dakikada tükeniyor(muş). Öyle diyorlar kendileri.
YORUMLAR
5 Yorum Var