Başbakan Yıldırım canlı yayında: (2)
Başbakan Binali Yıldırım, "Parlamenter sistem de bir sistemdir ama bizim sistemimiz parlamenter sisteme de benzemiyor. Bizimki ne parlamenter sistemi ne başkanlık sistemi, bizimki darbe sistemi." dedi.
Yıldırım, İzmir Saat Kulesi önünde gerçekleştirilen Habertürk TV - Bloomberg HT ortak canlı yayınında "Türkiye'nin Referandumu-Gençler Başbakana Soruyor" adlı programa katıldı.
Yıldırım, "AK Parti'nin iktidar olduğu dönemde yaptığı icraatları parlamenter sisteminde yaptığını, neden devam edilmediği" sorusu üzerine, çok partili sistemin başladığı 1950'den itibaren tek başına iktidarların olduğu dönemlerde Türkiye'nin kalkınma oranlarının dünya ortalamasının üzerinde bulunduğunu ifade etti.
AK Parti iktidarında Türkiye'nin kalkınma oranının yüzde 5,95 olarak gerçekleştiğini, dünya ortalamasının ise yüzde 2,9 oranında olduğunu kaydeden Yıldırım, "Büyüme iki katını bulmuş. Tamam parlamenter sistemde de var ama Türkiye'ye süreklilik lazım. Bir kazanacak, bir sonraki dönem kazandığını kaybedecek, tekrar kazanacak, tekrar kaybedecek. Mehter gibi bile olmuyor, mehterde iki ileri bir geri gidiyorsun, elde bir kalıyor. Bunda bir ileri, iki geri." dedi.
Başbakan Yıldırım, parlamenter sistemde dönemsel olarak başarı sağlanabileceğini, eğer Türkiye 1992'den bu tarafa tek parti iktidarı ile yönetilseydi, Türkiye'nin 3 kat değil 5 kat büyüyeceğini kaydetti.
- "Mevcut sistem darbe sistemi"
Parlamenter sistemde seçimlerde vatandaşların hükümeti seçmediğini, başbakanın kim olacağının bilinmediğini kaydeden Yıldırım, "Parlamenter sistem de bir sistemdir ama bizim sistemimiz parlamenter sisteme de benzemiyor. Bizimki ne parlamenter sistemi ne başkanlık sistemi, bizimki darbe sistemi. Darbe yapanlar anayasayı parlamenter sisteme göre yaptılar ama cumhurbaşkanının yetkilerine gelince, oraya başbakandan fazla yetki koydular."
Yıldırım, mevcut sistemde başbakanlığın sorumluluğunun bulunduğunu, cumhurbaşkanın sorumluluğunun olmadığını, cumhurbaşkanının halkın seçmeye başlamasıyla sistemin fiilen değiştiğini kaydetti.
Mevcut sistemde iki tane patronun olduğunu ifade eden Yıldırım, "Nereye kadar gideceğiz, bugün iyi gidiyor, aynı partideyiz. Cumhurbaşkanımızla 70'li yıllardan beri yol arkadaşıyız ama bu gelecekte böyle olacak anlamına gelmiyor. Çünkü geçmişte yaşanan sorunlar ortada. Bu çift başlılık, iki irade, Türkiye'ye kaybettiriyor, işin özü o. Burada bir iradeyi teke indirmek, milletin yetki verdiğinin ülkeyi yönetmesi. Olay bundan ibaret."
- "Yeni sistem uzlaşmayı getiriyor"
Yıldırım, cumhurbaşkanının partisinin meclisin çoğunluğuna sahip olmaması halinde çatışma olup olmayacağı yönündeki soruyu ise şöyle cevapladı:
"Olmaz, onların tedbirleri değişiklikte var. Halkın tercihi neyse o. Belediyelerde de oluyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li ama meclisi AK Parti üyeleri daha fazla. Sıkıntı yaşıyor ama uzlaşmak zorunda. Sıkıntı yaşıyor ama neden bırakmıyor. Bu sistem uzlaşmayı getiriyor."
Yapılacak değişiklikle vatandaşların hem milletvekillerini hem de cumhurbaşkanını seçeceğini, halkın milletvekillerine yani meclise ve cumhurbaşkanına iki yetki vereceğini belirten Yıldırım, "Yeni sistem görev alanlarını net olarak tanımlıyor, başka bir deyişle kuvvetler ayrılığını keskin çizgilerle belirliyor. Mevcut sistemde o yok. Mevcut sistemde hükümet meclisten çıkıyor, meclisten çıkan hükümet meclisin tepesine çöküyor, istediğini yaptırıyor, bir anlamda meclis, hükümetin emrinde çünkü meclis çoğunluğuna hakim olmadan hükümet kurulamıyor." ifadelerini kullandı.
- "Cumhurbaşkanı meclisle uzlaşacak"
Yeni sistemde meclis ile cumhurbaşkanının anlaşmama şansının olmadığını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyor ki cumhurbaşkanı, 'bana yetki verdin', ne yapacağı belli, onu yapacak kanuni araçları da var elinde. Ne zaman bir anlaşmazlık olur, bir kanun çıkarırlar, derler ki 'filanca işi iptal ediyorum.' Bu kanuna karşı cumhurbaşkanının bunu Anayasa Mahkemesine götürme yetkisi var. Anayasa Mahkemesi, anayasal güvenceye bakıyor. İptal ediyor veya tamam diyor. Bu da yetmez başka bir araç daha var elinde. Cumhurbaşkanı onu da kullanabilir, diyebilirki 'seçime gidiyorum.' Yalnız o çok önemli bir karar, seçime gitme kararı verdiği an meclis de otomatik olarak seçime gidiyor. Seçimler aynı gün yapılıyor. Belediye seçimleri gibi. Kendisini seçime götürecek bir karara karşı meclis ne yapacak? Anlaşacak, uzlaşacak yani bu sistem uzlaşmayı getiriyor. Aynı hakkı meclise de getiriyor."
- "ABD'yi kopyalamak zorunda değiliz"
Yıldırım, "Başkanlık sistemi denilince akla Amerika'daki uygulamalar, başkanın yetkileri geliyor. Başkanın karar verme ve kararnameleri alma yetkisi nasıl sınırlandırılabilir? Hangi noktalarda karar verebilecek cumhurbaşkanı? Başkanlık sistemi gündeme geldiğinden beri özellikle CHP'nin 'başkan gelecek, tek kişi ülkeyi yönetecek" vb söylemleri var. Mesela Trump geldi, belirli kararlar aldı ama kongre bu kararları uygulamadı, bazılarını geri çevirdi." şeklindeki soruyu, "Biz Amerika değiliz, Amerika da Türkiye değil. Her ülkenin kendine özgü yönetim geleneği, stili var. Amerika'nın daha 228 yıllık tarihi var. Bizim tarihimiz binlerce yıl geriye gidiyor. Dolayısıyla biz Amerika'yı kopyalamak zorunda değiliz. Ben sizin dediğinizi anladım, yani başkana çok mu yetki veriliyor, her istediğini yapacak, önüne kimse geçemeyecek, astığı astık, kestiği kestik.. Böyle bir şey yok. Okumuyorlar okumadıkları için de millete anlatmıyorlar." şeklinde cevapladı.
- "Kanun yapma yetkisi meclisin"
Başbakan Yıldırım, "Kararnamelerde bir sınırlama var mı?" sorusunu "Var" diyerek yanıtladı.
Cumhurbaşkanın görevinin ülkeyi yönetmek, meclisin görevinin de yasa çıkarmak olduğunu anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Mesela gençlerle ilgili bir yasa çıkaracak. Bu yasayı meclisin çıkarma yetkisi var, cumhurbaşkanın bununla ilgili bir yetkisi yok. Kanun yapma yetkisi meclisin, çıkan kanuna göre işlevi yerine getirmesi cumhurbaşkanını işi. Cumhurbaşkanı bu işlerini nasıl yapacak? Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yapacak. Tıpkı şimdi sistemde olduğu gibi bakanlar, başbakan, bakanlar kurulu, bakanlar kurulu kararı var. Yönetmelik, tüzük, başbakanlık genelgesi var. Bunların mecliste bir işi yok. İhtiyaca göre, Türkiye'nin bir bölgesinde salgın hastalık var, hemen bir karar alacaksın, oraya müdahale edeceksin. Bu senin işin. Meclisin işi değil. Efendim 'özgürlükleri genişletmek istiyoruz', 'karar verdim özgürlükleri genişletiyorum', veya 'özgürlükleri kısıtlıyorum'. Bu cumhurbaşkanının yapacağı iş değil, meclis yapacak. Anayasada kanunla yapılması öngörülen konular, asla cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yetkilerine dahil değildir, bir. İki, bir konuda kanun çıkmışsa, aynı konuda cumhurbaşkanı kararname çıkarmışsa, geçerli olan kanunun üstünlüğü vardır, kararname geçersizdir. Buna rağmen inat etti cumhurbaşkanı, kararnameyi uyguladı, kanunu gözardı etti. O zaman yargıya gidiyor. Anayasa Mahkemesine gidiyor, Anayasa Mahkemesi doğrusu neyse onu söylüyor. Hukuki denetim var."
Başbakan Yıldırım, kanunların kararnamelerden daha üstün olduğunu dile getirerek, aykırılıkta kanunların geçerli olduğunu vurguladı.
Yıldırım, "Hiçbir şekilde temel hak ve hürriyetlerle ilgili, siyasi haklarla ilgili cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Olağanüstü çıkarıyor. Ama hemen meclise gönderecek. Anayasa Mahkemesi denetimine de açık. Şu anda değildi. Yeni sistemde açık. Hemen meclise gönderiyor, meclis hemen görüşüyor, kabul ederse geçerli, etmezse bitti, olağanüstü hal kalktı. Kabul ettiği halde olağanüstü hale göre olağanüstü hal kararnamesi çıkarır cumhurbaşkanı. Bunları meclise gönderir. Meclis bunları 3 ayda onaylarsa geçerli, onaylamazsa ortadan kalkıyor. Yeni sistemde onaylasa da onaylamasa da geçerli. Boşluk var, onu da kaldırıyoruz. Her şey kıskıvrak bağlanmış." diye konuştu.
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı bakanları atar, tayin eder. Şu kadar bakanlık kurdum, adları da bunlar. Buralara da şunları atadım. Cumhurbaşkanı yardımcısını atar. Büyükelçileri, üst düzey devlet yöneticilerini atar. Kim bunlar, müsteşar var, genel müdür var, büyükelçileri atar, valileri, kaymakamları atar. Yaptığı budur. İş yapacağı ekibini, beraber çalışacağı ekibini tayin eder. Bunu yapmasın mı bir cumhurbaşkanı? Bakan, işte bir önceki dönemden 35 tane bakanlık var, indirir 20'ye veya 14'e, ihtiyaca göre. Adlarını değiştirir. Türkiye'nin ihtiyacı değişmiştir, bilişim teknoloji bakanlığına veya sanal gerçeklik diye bir bakanlığa ihtiyaç vardır, onu kurar. Toplumun ihtiyacına göre, teknolojik gelişmelere göre, görevini vatandaşa hizmetini daha iyi yapabilmesi için lazım gelen işleri yapar. Şimdi bunlar diyor ki 'efendim bir kararname ile anayasayı rafa kaldırır. Ya izan, ölçü yok bunlarda. Efendim bir kararnameyle eyaletlere... Bir kararnameyle kahveleri kapatır, muhtarlıkları lağveder, minibüs hatlarını iptal eder. Bunları söylüyorlar bugünlerde. Bir kararname ile milletin elindeki tapuları toplarlar, yerine gayrimenkul gelir sertifikası dağıtırlar. Öyle abuk sabuk şeyler."
(Sürecek)
YORUMLAR