Özgürgün: Asıl tehlike rum tarafında

Dışişleri Bakanı Özgürgün, yaptığı yazılı açıklamada, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos'un, Apostolos Andreas Manastırı'nın restorasyonu konusunda basına yansıyan açıklamalarını eleştirdi.

Hrisostomos'un bir din adamına yakışmayan söylemlerde bulunduğuna işaret eden Özgürgün, şunları kaydetti:

''Bir kabadayı edasıyla Kuzey Kıbrıs'ta bulunan Apostolos Andreas Manastırı'nın restorasyonunu kendisinin üstleneceğini ve bunu izinsiz bir şekilde fiili olarak hayata geçireceğini söyleyen Başkiskopos, ayrıca Rum halkına restorasyon gerçekleşene kadar Manastırı ziyaret etmemeleri çağrısı yapmaktadır. Hrisostomos bununla da kalmayıp, Kuzey'deki dini eserlerin yıkılmaya terk edildiğini iddia ederek, Apostolos Andreas Manastırı'nın yıkılmasına asla izin vermeyeceklerini ifade etmektedir.''

Başpiskopos 2. Hrisostomos'un söyleminin gerçek dışı iddialar ve haddini aşan söylemler olduğunu kaydeden Özgürgün, Apostolos Andreas Manastırı'nın bugüne kadar restore edilememesinin tek sorumlusunun, bu yönde yapılan tüm proje ve çalışmaları engellemek için büyük çaba sarf eden Başpiskopos'un kendisi olduğunu vurguladı.

-''Kültürel miras konusunu siyasete alet ediyor''-

Özgürgün, şöyle devam etti:

''Nitekim, sürekli olarak tüm dünyaya Apostolos Andreas Manastırı'nın çökme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu propagandası yapan Hrisostomos'un, geçmişte bu Manastır'ın Kıbrıslı Türkler tarafından restore edilmektense çökmesini tercih ettiğini ve ayrıca aslında Manastır'ın yıkılma tehlikesiyle de karşı karşıya olmadığını belirtmiş olması kendisinin bu konudaki samimiyetsizliğinin en açık örneğidir. Üzülerek görmekteyiz ki her konuda olduğu gibi, Hrisostomos, kültürel miras konusunu da siyasete alet etmekten çekinmemektedir.

Kuzey'deki dini eserlerin yıkılmaya terk edildiği şeklindeki mesnetsiz iddiaya cevaben ise Kıbrıs Türk tarafının izolasyon nedeniyle sahip olduğu kısıtlı imkanlar çerçevesinde adanın ortak kültürel mirasının korunması için üzerine düşeni Rum tarafının tüm engellemelerine rağmen fazlasıyla yaptığını hatırlatmakta fayda görmekteyiz. Esasen, adada tehlike altında bulunan dini eserler Güney Kıbrıs'taki Müslüman-Türk kültürel mirasıdır. Adada var olan kültürel mirasın koruyuculuğuna soyunmuş olduğu gözlenen Hrisostomos'un Güney'de yok olmakla karşı karşıya bulunan bu eserler hakkında aynı hassasiyeti göstermemesi manidardır.''

Apostolos Andreas Manastırı'nın restorasyonu konusunun, BM gözetiminde faaliyetlerine devam eden Kültürel Miras Teknik Komitesi bünyesinde ele alınmasına ilişkin olarak adadaki iki taraf arasında bir uzlaşıya varıldığını belirten Özgürgün, şöyle devam etti:

''Anlaşılan, konunun en kısa zamanda çözümlenerek siyasi bir propaganda malzemesi olmaktan çıkacağı endişesi duyan Başpiskopos bu açıklamaları yapma ihtiyacı duymuştur. Hrisostomos'un tüm provokasyonlarına rağmen, Kıbrıs Türk tarafının adanın ortak kültürel mirasının korunması için elinden gelen tüm çabayı göstermeye devam edeceğini bu vesileyle bir kez daha vurgulamakta fayda görmekteyiz.''