Evlilik kararınız pişmanlığınız olmasın!
Evlilik arefesinde olan ve kafasında bir çok sorunu çözememiş gençler ne yapmalı? İşte yanıtı.
Yaşama ilişkin önemli kararlardan biri olan evlilikte, evleniyorum ama doğru mu yapıyorum? Acaba nikâh masasına oturacağım kişi doğru kişi mi? Başka birini tercih etsem hayatım daha iyi mi olur acaba? Bu sorular nikâh masası yolculuğunda zihninizi meşgul ediyor mu? İlişkilerde yaşanan kararsızlıkların ruh sağlığına direkt etki ettiğine dikkat çeken uzmanlar önemli uyarılarda bulunuyor.
Birine bağlanma isteğimiz ve bağlılıktan anladıklarımız geçmiş deneyimlerimizi tekrarlama isteği ya da tekrarlanmasını önlemek üzerine kuruludur diyen Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Hastanesi Uzman Psikologu Nazende Ceren Öksüz, ilişkilerde yaşanan kararsızlıkların ruh sağlığımızı etkilediğini vurguluyor.
Nazende Ceren Öksüz evlilik öncesi kararsızlıkla ilgili şöyle konuşuyor;
Evlenelim gerisini akışa bırakalım anlayışı yanlış!
“Şüphesiz ki evlilik insanın yaşamıyla ilgili verdiği en büyük kararlardan biridir. Evliliğe adım atan bir çift, yeni bir düzen ve daha önemlisi bir aile yapılanmasına ilk adımı atmış demektir. Hiç kimsenin boşanmak üzere evlenmez. Her ne kadar boşanmalar artsa ve git gide normalize edilse de “biz evlenelim, sonrasını akışına bırakalım” gibi bir yaklaşımla kişiler hayatlarını kökten değiştirme kararı almazlar. Evlilik kararını hayatımıza sevgi, heyecan, huzur, mutlu bir gelecek umudu katacağını kişilerle alırız. Bu kavramlar yaşamdaki doyum için olmazsa olmazlardandır.
Peki, herkes için bu duyguların kaynakları aynı mıdır?
Bir kişinin heyecan verici bulduğu bir ilişki bir başkası için monoton olabilir. Bir çiftin “çok mutluyuz” dediği evlilik dışarıdan bakan bir kişi için kâbus gibi görünebilir. Tek doğru hiçbirşeyde yoktur.
Peki, mutlu evlilik için insanlar neleri referans almalıdır?
Her zaman söylediğimiz gibi iç dinamiklerimize bakmak lazım. Geçmiş deneyimlerimize, ilişki kurma biçimimize, kendimize duyduğumuz güven ve saygıya bakmak lazım. Geçmiş deneyimlerimiz derken çok geçmişe, yaşamımızın ilk yıllarına dayanan bir süreçten bahsediyorum.
Evlilikte bir başkasına bağlı, kendi başımıza özgür olmayı bilmeliyiz
Evlilik bağı kurulurken kişi bir başkasına bağlı ama kendi başına özgür kalabilmeyi öğrenirse, ileride uzun soluklu, huzurlu ve dengeli bir evlilik hayatı yaşama olasılığı yüksektir. Bu kişiler, eşleriyle kolayca yakınlık kurabilirken terk edilmekle ilgili gereğinden fazla kaygı duymazlar. İlişkileri uzun sürelidir, kendilerine ve diğer insanlara güvenebilirler.
Eşleriyle yaşadıkları sorunlarda karşı tarafla empati kurabilir, affedici olabilirler. Kaygılı ve kararsız bir bağlanma stiline sahip bireylerse, eşlerine fazlasıyla yakın durma eğilimi gösterirken aynı oranda terk edilme kaygısı yaşarlar. Eşlerini abartılı boyutta kıskanırlar. Bu nedenle sürekli partnerlerini kontrolk etmeye çalışırlar. Derin, şiddetli, fakat kısa süreli ilişkiler kurarlar. Ayrılıkları travmatik algılayabilirler. Kendilik saygıları değişkendir. Evlilikten beklentileri de değişken ve belirsiz olabilir.
Kafanız sıklıkla karışıyorsa bir uzmana başvurun
Kişiler bağlanma isteğinden ve bağlılıktan anladığı geçmişi yaşama isteği ya da tamamen geçmişi silme isteği ile ilişkilerini zora sokabilmektedirler. Oysaki insan kendi davranışlarının sorumluluğunu alacak iradeye sahiptir. Geçmişimiz bizi etkilese de onların esiri değiliz. Eğer yaşadığınız romantik ilişki ya da evliliğinizde bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünüyorsanız ve kafanız sıklıkla karışıyorsa psikolojik yardım almanız uygun olacaktır. Bir çift terapistine başvurarak yaşamınızı kendiniz ve partneriniz için daha güzel hale getirebilirsiniz.