Bakılacak yüze utanılacak söz söyleme
"Adam mısın sen? Erkek olsaydın da yapsaydın..." diyen kadınlar, "Ömrümü yedin! Sen ne biçim kadınsın?" diyen kocalar... Tartışmalarda söylenen sözler eşler arasındaki sevgi ve saygıyı da yıkar gider.
Zeynep Kaçmaz'ın haberi
Sözler adeta birer kurşuna döner aşkı öldürür.Tartışmalar ve kavgalar, evliliğin tuzu biberidir. Dozunda olduğu sürece, evliliğe renk ve heyecan katar. Ancak o esnada bazı iletişim hataları yapılıyor ki kavga daha da büyüyor. Eski defterler açılıyor, suçlamalarda bulunuluyor, sorun hâkimiyet ve baskı ile çözülmeye çalışılıyor. Ne var ki o andaki kızgınlık ve öfke ile çoğu zaman ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyor. Öyle kelimeler sarf ediliyor ki adeta "bu söz kavgada bile söylenmez" dedirtecek türden. 'Beğenmiyorsan kapı orada. Çık git!', 'Seninle evlenmekle hata ettim', 'Kadın olsaydın annemi idare ederdin', 'Sen ne işe yararsın ki!' 'Şikâyetten başka bir şey bilmezsin zaten', 'Ömrümü yedin!', 'Annem demişti, bununla evlenilmez diye...', 'Senin için saçımı süpürge ettim.', 'Adam mısın sen?', 'Erkek olsaydın da yapsaydın', 'Bıktım senin ilgisizliğinden!'
Evlilik ve aile danışmanı psikolog Filiz Bayraktar, tartışmada eşlerin birbirini rencide edecek, onur kırıcı sözleri asla sarf etmemesi gerektiğini söylüyor.
Bayraktar, evlilikte tartışma sırasında yapılan en büyük yanlışın eşin meziyetlerinin görmezden gelinip, hatalarının abartılması olduğunu belirtiyor. Kavgada çoğu zaman asıl konudan uzaklaşıldığını ifade eden Bayraktar, eşlerin, durumu hâkimiyet kurma şekline dönüştürdüğünü söylüyor. İki tarafın da genellikle birbirini dinlemediğini aktaran Bayraktar, "Olay kişileştirilir, aşırı tepki verilir. Kişi, o yaşa gelinceye kadarki öğrendikleri, algıladıkları, düşündükleri tartışma kalıplarının doğru olduğunu savunarak eşinin her söylediğini yanlış görür ve kavga gittikçe büyür, şiddetlenir." diyor. Bayraktar, tartışmaya ayrıca bağırma, küfürlü ve ağır sözlerin dâhil edilmesi halinde saygının da yitirileceğini belirtiyor. Onur kırıcı söz ve davranışların kişide yaralar açtığını aktaran Bayraktar, "Saygı biterse sevgi de biter." ifadesini kullanıyor.
Kadınlar eski defterleri açıyor erkekler ise dinlemiyor
Kadın ve erkekler, tartışma esnasında farklı konuları gün yüzüne çıkarıyor. Psikolog Bayraktar'a göre kadınlar, en küçük kavgada dahi eşinin ailesi ile olan ilişkisi ve kayınvalidesi ile anlaşmazlıklarından bahsediyor. Eşinin kendisini anlamadığını önemsemediğini dile getiriyor. 'Sen zaten sorumsuzsun, hiçbir şeyle ilgilenmiyorsun' ifadeleri ile eşinin konuşmasına fırsat vermeden suçlamalarda bulunuyor. Özellikle de 'eski defterleri' karıştırması kadını haklı olsa dahi haksız duruma düşürüyor. Erkekler ise kadınların aksine konuşmak istemiyor ve dinlemiyor. Sorunu hâkimiyet ve baskı ile çözmeye çalışıyor. Eşini itaatsiz olarak suçluyor, başka kadınlarla kıyaslıyor.
Eşinizle yaptığınız tartışmayı savaşa çevirmeyin
Önce dinleyin. İtirazın ne olduğunu anlayın ve sakince cevap verin. Bağırarak konuşmayın.
Sorunu açık ve net bir şekilde anlatın. Hasıraltına itilmeden çözüme gidin. Aksi takdirde biriken bu sorunlar yanardağ gibi beklenmedik bir zamanda patlayabilir.
Topluluk önünde tartışmayın, eleştirmeyin. Hakaret etmeyin ya da hakarete hakaretle cevap vermeyin. Asla vurmayın, itmeyin, şiddet gösterilerinden sakının.
Eşler birbirini sonuna kadar dinlemeli. Eleştirmeden fikirlerinizi söyleyin.
Doğru çözümü bulmak için ortak karar vermeye ve saygı çerçevesi içinde tartışmayı sonlandırmaya çalışın.
Yapıcı eleştirilerde bulunun, yıkıcı eleştirilerden uzak kalın. Amaç birlikteliği bozmak değil, daha iyi bir paylaşıma götürmek olmalı. Tartışmanın bedeli, eşi kaybetmek pahasına kazanmak değildir.
Eşinizi başkaları ile kıyaslamayın.
Çözüme ulaşılmışken eşe söylenecek herhangi bir 'sen de şöyle yapmalıydın' gibi ifadeler, yeni bir sorunu beraberinde getirir. Sevgiyi gösterecek bir davranışta bulunmak veya sevgi sözcükleri tartışmayı bitirecektir.
En küçük tartışma veya kavgayı çevrenizle özellikle de anne-babanızla paylaşmayın, anlatmayın. Eşler kavga esnasında yaşanılanları unutur, ancak anne-babada bir önyargı oluşabilir.