İstanbul'un 100 Sevdası yayında!
İBB Kültür A.Ş. İstanbul’un şahitlik ettiği 100 sevdayı tek kitapta bir araya getirdi.
Bizans’tan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’ten günümüze uzanan dönemi “aşk” ile anlatan kitap “İstanbul’un 100 Sevdası” adı ile yayımlandı. Kitapta, sadece kişilerin hayatında değil medeniyetlerin kuruluşunda, devletlerin tarihinde, kültür ve sanatın seyrinde imzası bulunan “sevdalar” siyaset, sanat ve edebiyat dünyasının önemli simalarının “aşk”ları üzerinden anlatılıyor.
“İstanbul’un 100 Sevdası”nda aşklarının izlerini bugün bile Ayasofya’nın sütun başlıklarında rastlayabileceğimiz İmparator Justinian ve dansçı kız Theodora’nın aşkından, Yavuz’un Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek dediği Şam güzeli ile bir kerecik bakışmasına, Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”de anlattığı Melek Ahmed Paşa ve Kaya İsmihan Sultan’ın rüyalarla gelen ebedi ayrılığından Abdülhak Hamid Tarhan’ın “hem refikam, hem validem, hem kızımdır” dediği Fatma Hanım’a, Tanburi Cemil Bey’in ölüm döşeğinde “Sizin için bâd-ı ıstırap oldum” diyerek af dilediği eşi Saide Hanım’la münasebetinden Nazım Hikmet’in kol saatinin kayışına tırnaklarıyla adını kazıdığı Piraye’nin gururlu ayrılığına, Müzeyyen Senar’ın “Hayatımda ilk defa bir erkeğin omuzlarımdan bütün yükü alarak beni sevebileceğini ondan öğrendim” dediği, ayrılsa da ölene kadar sevdiği Tevfik Hamza’dan yakın arkadaşlarının en fazla altı aylık ömür biçtiği Gönül ve Gazanfer Özcan aşkına 100 birbirinden farklı sevda hikayesi yer alıyor.
Sadece üç harften oluşan “aşk”lar anlatılmıyor
Kitapta bahsi geçen aşklar, kelimenin günümüzdeki anlamının yanısıra muhabbet, sevgi, garâm, dert, dostluk, vefa, fedakârlık, cefakârlık, diğergâmlık, vuslat ve hasret gibi kelimelerin anlamlarını da tam olarak karşılamakta.
“Senin beni buluşunda…”
“Her şeyde bir hikmet var. Ve güneşin doğuşunda ve kuşların uçuşunda ve senin beni buluşunda… Her şeyde bir hikmet var. Şikâyet Tanrı’ya isyandır ve saadet küçük şeylerde” diyerek, küçük şeylerden payına büyük bir aşk devşiren Behçet Necatigil gibi nice şair, yazar, sanatkârların; dünyaya hükmeden padişahların maşuklarına yazdıkları mektup ve şiirlere, söz ve bestelere de bu kitapta rastlamak mümkün.
Şiirlerle şarkılarla bu güne gelen sevdalar
İstanbul’un 100 Sevdası, yazar Kadriye Kaymaz ve Eser Postallı tarafından yayıma hazırlandı. Kitapta erken dönemin sevdalarına dair izler şiirler, mektuplar ve seyahatnameler ile sürülürken, 19. yüzyıldan itibaren yerini hatırat, roman ve röportajlara bırakmış. Geniş bir zaman diliminden seçilen “100 Sevda”nın hikayeleri, yazılı ve sözlü kaynaklardan edinilen bilgilerle teyit edilmiş.
Sevdalarını Anlattıktan Sonra Vefat Ettiler
İstanbul’un 100 Sevdası kitabı hazırlanırken, evlerinin kapılarını açarak kendi ağızlarından sevda hikayelerini anlatan Kamuran Eyice ve Gönül Ülkü kitap henüz yayınlanamadan vefat etmiş.
Kitapta onlarla ilgili şu notlar düşülmüş:
“Hikayelerini dinlemek üzere Semavi Eyice’yi evinde ziyaret ettiğimizde Kamuran Eyice henüz hayattaydı. Rahatsızlıklarına aldırmadan bizimle oturdu, sedef ojeli parmakları arasında tuttuğu sararmış fotoğrafların hikayesini, sevimli bir canlılıkla anlattı. Görüşmemizden iki ay sonra. Vefat haberini aldık. Allah rahmet eylesin.”
“Aşklarına dair konuşmak üzere kendisini aradığımızda, telefonun diğer ucunda nazik ve mütevazı bir sanatçı, eşini çok özleyen bir kadın bulmuştuk. Kitabın basımına beş kala, üzüntüyle aldık Gönül Hanım'ın vefat haberini. Ruhu şâd olsun."