Osmanlı Devleti'nin Yahudi bankerlere cevabı!
Genellikle olayların arka planına önem vermez, yaşanan hadiselere öncesi ve sonrası yokmuş gibi tepki gösteririz. Oysa bugünü anlamak için meselelerin başlangıcından itibaren seyri hakkında fikir sahibi olmamız gerekir.
Filistin Meselesinin Tarihi Köklerine Dair / Dr. Ömer TELLİOĞLU
Bu bağlamda, Filistin’de olan biteni anlamak ve Filistin’de bir Siyonist Yahudi devleti kurulması çalışmalarının fiili olarak ne zaman başladığı sorusuna cevap bulmamız gerekmektedir.
MEĞER 1855'E UZANIYORMUŞ !!!
Tarih 1855. Ünlü Yahudi işadamı, İngiliz kraliçesinin arkadaşı Moses Montefiore Kudüs'ten arazi almak için sultandan bir ferman elde eder, ikinci derece Mecidiye nişanı ile de taltif edilir (Montefiore, Rothschildlerin İngiltere ayağı Mayer Rothschild ile bacanaktır ve Avrupa’nın en zengin Yahudilerinden biridir). Kırım Savaşı’nın masraflarını karşılamak için Rothschildlerle görüşmeler yapılmaktadır ve tam da bu sırada Montefiore'nin Filistin için Padişah ile görüşmek üzere İstanbul’a gelişi manidardır.
Montefiore İstediği araziyi Kudüs eski Mütesellimi Dizdar Ahmed Ağa el-Aselî'den satın alır. Bu girişim 1948'de ilan edilecek olan Siyonist devletin ilk köşe taşıdır ve bundan dolayı büyük bir önemi haizdir.
Montefiore, İngiltere Hariciyesinin bütün imkânlarını kullanarak Mehmed Ali Paşa'nın idaresinde olduğu dönemde, 1839'da 200 kadar köyü satın alarak Filistin’de özerk bir Yahudi bölgesi oluşturmak ister ama başaramaz. 1856'da 200 köy alamaz, ama hemen Kudüs surlarının dışında Yafa kapısının karşısında aldığı arazi üzerine ilk Yahudi mahallesini (Sonradan ismi Yemin Moşe olacak) kurmayı başarır. Hâlbuki kendisine, üzerinde fakir Yahudilerin tedavi edileceği bir hastane yapması için arazi alma izni verilmişti.
Bundan sonra arkasında Rothschildlerin ve diğer Yahudi kapitalistlerin bulunduğu projeler Saraya sunulur. 1867'de Macaristan Hahambaşısı Josef Natonek 16 maddelik bir plan sunar Babiali'ye, Filistin'e Yahudi göçüne izin verilmesi ve kolonizasyon için. Ve der ki; "bu projeyi gerçekleştirmek için Almanya'da zengin Yahudiler tarafından bir şirket kurulmuştur".
1879'da İstanbul’a Laurence Oliphant diye bir adamı yollar aynı Yahudi çevreler: Laurence Oliphant. Oliphant İngiliz gazeteci, parlamenter biridir, ama Yahudi değildir. Hristiyan Siyonisttir. Bu Oliphant başından itibaren yukarıda bahsettiğimiz Moses Montefiore’nin hizmetindedir.
OSMANLI'YA SUNULAN 33 MADDELİK SİYONİST PROJE
33 maddelik bir projedir Oliphant’ın projesi ve 4 milyon dönüm arazi istemektedir Şeria Nehri’nin doğusunda yer alan Belka Sancağı’ndan. Daha doğrusu sancağın tamamıdır istediği. Arazi için para mühim değildir. İstenen verilecektir. Ancak yöneticileri, polisi, mahkemeleri, bankaları vesairesi olan, içişlerinde bağımsız bir idare ister.
İlginç olan şey bu teklifin Saray tarafından teslim alınarak görüşülmek üzere Meclis-i Vükelâ’ya havale edilmesidir. Çünkü devlet 93 harbinden yeni çıkmıştır, Berlin Konferansı ile Osmanlı topraklarının bir kısmı paylaşıma sunulmuştur. Borçlar ödenemez durumdadır. Ve Osmanlı devleti Yahudi bankerlere muhtaçtır.
Pek telaffuz edilmez ama Osmanlı devleti Batılı devletlere borçlu değildir. Bu devletlerdeki Yahudi banka ve sermayedarlardan istikraz yapılmıştır. Devletler sadece garantördür ve durumu siyasi bir baskı aracı olarak istismar etmektedirler.
Oliphant’ın teklifi, onun nazırlar ve ilgili çevreler nezdinde giriştiği bütün lobi çalışmalarına rağmen 1880 yılında Meclis-i Vükelâ tarafından; “Devlet içinde devlet demek olduğundan reddine karar verilmiştir” denilerek reddedilir.
ADIM ADIM İSRAİL’E!
Bu teşebbüsler neticesinde Filistin’den toptan geniş araziler alınarak, Siyonizm idealine dayalı bir varlık oluşturulamayacağı anlaşıldığından bu sefer Baron Edmund de Rothschild devreye girer. 1882 yılından itibaren Filistin’e gönderdiği temsilciler vasıtasıyla parça parça araziler almaya ve bu arazilere kurulan kolonilere göçmen Yahudiler iskân etmeye başlar.
Ve bu şekilde on binlerce dönüm arazi elde edilir. İrili ufaklı onlarca koloni kurulur. Bu kolonilerde okullar, havralar, imalathaneneler, posta teşkilatı tesis edilir. Hatta aralarında tedavül ettirdikleri kâğıt para bile basarlar.
Bu tarz yerleşim belirli bir hacme ulaştıktan sonra yeni bir aşamaya geçilmek istenir. İşte bunun için devreye sokulan aktör Theodor Herzl’dir. Herzl 1896 yılında Yahudi Devleti kitabını yayınladı. Bu kitap, 1867’de Josef Natonek, 1879’da Laurence Oliphan’tın projelerinin oldukça tekâmül ettirilmiş halinden başka bir şey değildi. Onun İstanbullara gelip talep ettiği şey Oliphant’a talep ettirilen ile aynı şeydi ve arka planında aynı Yahudi sermaye çevreleri ve aynı emperyalist devletler vardı.
Farklı olan, artık Filistin’de bir Yahudi varlığı oluşturulmuştu. Bu Siyonist varlığın hukuki bir statüye ve özerk bir kimliğe kavuşturulması istenmekteydi.
Siyonistler Sultan II. Abdülhamid’den Filistin’den özerk bir Yahudi bölgesi elde edemeyeceklerini idrak ettikten sonra, İttihatçılarla işbirliği yaparak onlara destek vermeye başladılar. 1908 ihtilaline verdikleri destek ile İttihatçılardan Filistin’de istediklerini alabileceklerini uman Siyonistler hayal kırıklığına uğradı.
Başlarda Siyonistlere Filistin’de bir takım kolaylıklar sağlayan İttihatçılar, kısa süre içinde Sultan II. Abdülhamid zamanındaki kısıtlamaları yeniden uygulamaya koydular. Bundan dolayıdır ki Siyonistler I. Dünya Savaşı’nda İngilizlerin yanında yer aldılar ve Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı savaştılar. Filistin cephesinde de aynı şey cereyan etti. Filistin’deki Siyonist Yahudi varlığı Osmanlı ordusunu arkadan vuracak bir tehdit unsuru haline geldi. Atlit kolonisi İngiliz istihbarat üssü olarak kullanılmaktaydı. Bundan dolayı Cemal Paşa Filistin’deki bütün kolonileri boşaltarak, Yahudileri Halep taraflarına sürgün etti. Bir kısım Yahudi de Mısır’a geçerek İngiliz saflarında Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmaya başladı.
1917 yılında Siyonistler İngiliz hükümetine Balfour deklarasyonu olarak bilinen bildiriyi yazdırdılar. Osmanlı ordusunun mağlup olarak 1917’de bölgeden çekilmesi ile Filistin tarihinde yeni bir dönem başladı. Cemal Paşa tarafından Filistin dışına sürülen Yahudiler geri döndü ve dünyanın değişik bölgelerinden organize edilen göçlerle Filistin’de 50 bin civarında olan Yahudi nüfusu çoğaltılmaya çalışıldı. Filistinlilerin arazileri, köyleri, evleri gasp edilmeye başlandı. Böylece 1917’den 1948’e kadarki merhale devreye girdi. Yaklaşık 93 yıl devam eden süreç, İsrail devletinin ilanıyla sonuçlandı.