Şair şiiri aramaz
İlk kitabı Bilirkişiler Beklenir Lakin Yayınevi etiketiyle okurla buluşan Hasan Özpolat’ın şiirlerini daha önce Dergâh, Şarkî, Lirik, Akatalpa, Butimar gibi dergilerde görmüştük. Özpolat, “Şiirin yalnızlık işi olduğuna inanıyorum” diyor.
Yeni Şafak'tan Merve Akbaş'a konuşan şair Hasan Özpolat şunları söyledi:
İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?
İlk eserim Tavan Arası adıyla 2018’de Dergâh dergisinin Şubat sayısında yayımlanmıştı. Şiirimi dergiye gönderdiğimde yayımlanacağını düşünmemiştim. O dönemde Dergâh dergisinin kıymetli editörü Ali Ayçil beni arayıp şiirin bu sayıda yayımlanacağını haber vermişti. Bu anlamda ilk şiirimin Dergâh gibi köklü bir dergide yayımlanacak olması beni gururlandırmış ve aynı zamanda çok heyecanlandırmıştı.
Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?
Böylesi bir dönemde kitap yayınlamak hem zor hem de emek isteyen bir süreç. Bu kitabın yayımlanmasına kadar geçen süreçte yaklaşık dört yıla yakın bir emek söz konusu. Kitabım bir kutu içerisinde elime ulaştı. Kutuyu açtım şöyle gelen kitapları süzdüm önce. Bu bahsettiğim emek sürecini düşündüm. Açtım kitabı, büyük bir heyecanla sayfalarını çevirdim. İlk eserim ve belki de çocuğuma bırakacağım en güzel miras olacak diye düşündüm.
Kitabınızı ilk kime imzaladınız?
Bu kitabı eşim ve kızıma ithaf ettim. Bu açıdan bakacak olursak ilk imzam onlarındır. İlkin kitabı eşim ve kızım için imzaladım.
ÜNİVERSİTEDE ŞİİRLE YAKINLAŞTIM
Yazmaya nasıl başladınız?
Lise zamanlarımdan itibaren şiiri karşı her zaman bir ilgim vardı. Ama şiirden önce şarkı sözleri yazıyordum. Yine o zamanlarda amatörce şiir denemelerim oluyordu. Okuduğum her şair bana şiirin altın kapılarını aralamaya başlamıştı. Edebiyat bölümünü de bu ilgimden ötürü tercih etmiştim. Üniversite yıllarında şiirle daha da yakınlaştık. O dönemde üniversite hocam Mehmet Sümer de bir şair idi. Onun yönlendirmeleri ve desteği ile şiirimin sınırlarını genişletmeye başladım.
Gece mi yazarsınız, gündüz mü?
Ben, şiir yazmanın kesin bir vakti olmadığına inanlardanım. Şairin içine gündüz vakti sokakta yürürken bile şiir düşebilir. Düşebilir diyorum çünkü bana göre şiir insanın içine düşer. Şair şiiri aramaz. Şiirin yalnızlık işi olduğuna inanıyorum. Yalnızken şiirin şairin içine düşmesi daha kolaydır. Çünkü onu engelleyebilecek bir şey yoktur. Fakat yazma zamanlarımı gözden geçirdiğimde genellikle gece yazdığımı söyleyebilirim. Gece şiiri yazar, gündüz de o şiir üzerinde işçilik yaparım.
Defter mi, bilgisayar mı?
Günümüzde hepimiz aslında cebimizde birer bilgisayar taşıyoruz. Defterlerimiz, kitaplarımız, birçok ihtiyacımız onun içerisindedir. Az önce de söylediğim gibi şiirin şairin içine düşeceği vakit belli olmadığı için daha çok o cep bilgisayarları yardıma koşuyor. İçime düşen ilk mısraları ya da şiirin tamamını önce cep bilgisayarlarına kaydediyorum. Daha sonra işçiliğini yapabilmek adına bilgisayara geçiriyorum. Bunu yadırgayanlar olabilir fakat defter ve kalemle pek haşır neşir değilim.