Mustafa Kutlu: Okuduklarımı biriktirmeden bağışladım
Geniş kütüphaneleri olan ilim adamlarından, araştırmacılardan ve edebiyatçılardan bahsettik. Bir de uzun yıllardır süren yazın hayatına karşı hiç kütüphanesi olmayan bir yazarımız var, hikayeciliğiyle tanıdığımız Mustafa Kutlu.
“Ömrümce kitaplarımı biriktirerek bağışlamaktan ziyade hiç biriktirmeden bağışlayan bir adamım.” diyor Kutlu ve dosyamıza farklı bir bakış açısı getirerek kütüphane konusundaki düşüncelerini şöyle anlatıyor:
Kitap toplama, kitap biriktirme normal bir hadise olarak cereyan ederken bir de bunu tutku haline getirenler var. Çok tanıdığım kişiler var. Kitaplara karşı büyük bir sevgi besliyorlar ve neredeyse hastalık derecesinde onları kıskanıyorlar. Kendi uhdelerinde, elinin altında bulundurmak istiyorlar. Bu da bence tutkulardan bir tutkudur. Sonuçta bir takım nadir kitapların toplanmasını ve kuvvetli kütüphanelerin vücut bulmasını sağlıyor. Zamanı gelince kütüphanelerin sahipleri içlerinden geliyorsa eğer bunları herhangi bir kuruluşa bağışlıyorlar. Böylece kitaplar zayi olmadan elden ele dolaşarak, birikerek daha büyük kütüphanelere ulaşmış oluyor.
Bazı zevat ise kitaplarını bağışlamıyor. Vefatlarından sonra varisleri onları peyderpey satılığa çıkarıyor. Bu kütüphanelerin dağılması da çok dramatik bir hadisedir. Buraya kadar anlattıklarım gerçekten kitap severlerin kitap toplayanların normal bir davranış olarak özel kütüphane kurmaları...
Bana gelince, ben belki bu soruya cevap veren insanların içerisinde derbederliği yüzünden kütüphane kuramamış, biraz da bir tutum yüzünden kitaplarını kendinde bulundurmaktansa ehli olanlara, sevenlere dağıtmayı şiar edinmiş birisiyim. Benim kütüphanem yok. Zaten kitap toplayan birisi de değilim, ama 54 senelik bir yazı hayatım var. Yayıncılıktan geliyorum. Dolayısıyla kitapla haşır neşir olmuş biriyim ama hiçbir zaman titizlikle kitap seçip, kitap toplayıp kendine kütüphane kurma durumunda olmadım. Okuduğum kitapları, beğenip sevdiğim kitapları beğenip sevdiğim, ehli kişilere dağıtmayı severim. Dolayısıyla biraz benimki şeye benziyor, Edip Cansever’in Yer Çekimli Karanfil şiiri vardır... Alıp sana veriyorum işte, sen de bir başkasına veriyorsun, o başkası yok mu bir yanındakine veriyor, derken karanfil elden ele. Hiçbir zaman kitap mülkiyetim olmadı.
Dolayısıyla benim tutumum da o kadar kitap severin arasında aykırı bir çiçek olarak, bir kır çiçeği olarak görülebilir. Ömrümce kitaplarımı biriktirerek bağışlamaktan ziyade hiç biriktirmeden bağışlayan bir adamım.
-
Misafir 1 yıl önce Şikayet EtÇok takdir ettim yazarımızı sadakasini kabul etsin RabbimBeğen
-
Aziz Özüölmez 2 yıl önce Şikayet EtMuhterem yazarımıza katılıyorum, kitaplarda mum gibi birbirlerini yakarak aydınlığın çoğalmasına vesiyle oluyorlar. Dolayısıyla dünya karanlıktan aydınlığa dönüşüyor.Beğen Toplam 2 beğeni