Türkiye'nin yakın siyasi tarihine ışık tutan 4 kitap
Mustafa Güler'in kaleme aldığı, "2050 Yılında Türkiye ve Dünya", "Rakamlarla AK Parti Döneminde Türkiye", "Türk Dünyası" ve "Merkez Sağ" kitapları KDY Yayıncılık'tan okuyucuyla buluştu.
Mustafa Güler'in, Türkiye'nin yakın siyasi tarihine ışık tutan kitapları KDY Yayıncılık'tan okuyucuyla buluştu.
MERKEZ SAĞ
Tanıtım bülteninden: Bu çalışmamda, merkez sağ anlayışının oluşumunu, gelişimini ve dinamiklerini ele aldım. Merkez sağ partiler, Türkiye’yi hem kalkındırmış hem de devletle milleti önce barıştırmış, sonra kaynaştırıp bütünleştirmiştir. Merkez sağ, dışlanmış, kenarda köşede kalmış milyonları merkeze taşıdı. Bunu bir kere değil defalarca yaptı. Devletler, vatandaşlarından ne kadar çok saygı ve sevgi görüyorsa o ölçüde güçlüdür. Ne kadar çok vatandaş, devletini içselleştirmişse, “Devletimle gurur duyuyorum,” diyorsa devlet o kadar varlıklıdır. Merkez sağ, devletle millet arasında tutkal oldu. Önce, halktan kopuk tek parti iktidarı tarafından dışlanan, itilen kakılan Hasoları, Memoları iktidara taşıdı. Sonraki devirlerde, cuntacıların, darbecilerin ezdiği ve küstürdüğü kitleleri merkeze getirdi. Ülkeyi hızla kalkındırdı, sanayileştirdi. Merkez sağın yönetimde olduğu yıllarda yakalanan büyüme oranları, Japonya, Almanya ve Kore gibi kalkınmış ülkelerin oranlarından düşük değil. Peki, bugün neden bu ülkelerden geriyiz? Çünkü darbe girişimleri, ihtilaller, muhtıralar ve postmodern müdahaleler hem kalkınmayı hem de demokratikleşmeyi kesintiye uğrattı. Memleketi tapulu malları gibi gören mutlu azınlık, darbelere ve darbecilere destek oldu. Kendi yaşam tarzlarını herkese dayattılar. Kendi yaşam tarzları dışındakileri, gericilik olarak değerlendirdiler. İstenen düzeyde kalkınma oranları yakalayamamanın faturasını da merkez sağ iktidarlara kestiler. Türkiye engelleri aşarak, zorluklardan geçerek geliyor. Türkiye’yi “Büyük Türkiye” yapacak olan merkez sağın dinamizmidir.
TÜRK DÜNYASI
Tanıtım bülteninden: Türk Devletleri otuz iki yıldır bağımsızlar. Elinizdeki kitabın ilk hedefi son otuz iki yılın sağlıklı ve objektif değerlendirilmesi. “Türk Dünyası” hedefinin neresindeyiz? Araplar, Slavlar, Latinler, Anglosaksonlar, Almanlar, büyük milletler. Her biri farklı tarihî maceralar yaşayarak bugün bulundukları noktaya gelmiş. Araplar, çoğu birbirine düşman yirmi iki devlete bölünmüşler. Kimisi fiilen bölünmüş, kimisinde iç savaş var. Bazıları işgal altında. Bilim ve teknoloji üretmekten çok uzaklar. Slavlar, farklı milletler hâline gelmişler.
İkinci hedefimiz, “Bu milletler niçin bu noktalara geldi?” sorusuna yanıt bulabilmek. Farklı tecrübelerden yararlanarak, “Türk Dünyası oluşturabilmek için doğru stratejiler belirlemek.” Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar Türk Dünyası” hedefi gerçek olabilir. “21. Asır, Türk Asrı olabilir.” Doğru hedef ve stratejiler belirleyebilirsek, bunlara uygun hareket edersek, emek verirsek başarılı olabiliriz.
RAKAMLARLA AK PARTİ DÖNEMİNDE TÜRKİYE
Tanıtım bülteninden: Türkiye’nin bugün kullandığımız manada, kalkınma ve ekonomik olarak tam bağımsız olma mücadelesi, 2. Abdülhamit devrinde başladı. Birbirlerinin antitezi olarak gösterilen 2. Abdülhamit ve Atatürk aslında aynı çizginin devamıdır. Bu çizgiye zaman içinde “merkez sağ” dendi. Merkez sağın hedefi memleketi kalkındırmak, halkın refah seviyesini yükseltmektir.
Bu hedeflere ulaşmanın yolu hizmet siyasetinden ve bağımsız dış politikadan geçiyor. Türkiye’yi, dünyanın en kalkınmış devletleriyle aynı seviyeye getirmek, ülkenin bölgeleri arasındaki kalkınma ve refah farklarını minimum düzeye çekmek, merkez sağın başlıca gayeleri oldu. 2. Abdülhamit, Atatürk, Celal Bayar, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Tayyip Erdoğan yaşadıkları dönemde, hizmet siyasetine liderlik ettiler, Türkiye’yi kalkındırmak ve halkın refah düzeyini yükseltmek öncelikleri oldu. Türkiye’yi bugünkü seviyesine getiren bu şahsiyetlerin, her konuda aynı düşündüğü, benzer frekanslara sahip oldukları elbette söylenemez. Bu şahısların ortak özelliği, milleti merkeze koymaları, Büyük Türkiye sevdalısı olmalarıdır.
Bu çalışmamda, merkez sağın bugünkü temsilci Ak Parti’nin yirmi yıllık iktidar dönemini objektif olarak ele aldım. Yaptığı hizmetleri, Türkiye’ye kazandırdığı eserleri ve yapamadıklarını ya da eksik yaptıklarını ortaya koymaya çalıştım. Merkez sağın kronik sorunu, yaptığı hizmetleri yeterince anlatamamasıdır. Çalışmamın faydalı olacağını umuyorum.
2050 YILINDA TÜRKİYE VE DÜNYA
Tanıtım bülteninden: 1950’nin dünyası 1900 yılının dünyasından, 2000 yılının dünyasıysa, 1950’den çok farklıydı. 2050 yılındaki de bugünkünden çok farklı olacak. 1900 yılında Birleşik Krallık süper güçtü. En kudretli rakibi Prusya idi. ABD, doğu yarım küreden izole durumdaydı. Avusturya-Macaristan, Rusya ve Osmanlı varlıklarını sürdürmeye çalışan eskimiş imparatorluklardı. 1950 yılında iki süper güç vardı. ABD ve SSCB (yani komünist Rusya). Avusturya ve Osmanlı İmparatorlukları yıkılmış, yerlerine, daha mütevazı yüzölçümlerine sahip Türkiye ve Avusturya kurulmuştu. Birleşik Krallık ve Fransa sömürge imparatorlukları tasfiye sürecindeydi. Almanya ve Japonya çökmüş haldeydi. Almanya hem küçülmüş hem de bölünmüştü. 1800 yılına baktığımızda 1900’den farklı bir dünya görürüz. Fransa yükselen güçtür. Napolyon tüm Avrupa’yı fethetmektedir. Birleşik Krallık, Amerika’daki kolonilerini henüz kaybetmiştir. Gerileme trendine girdiği düşünülmektedir. Üç yüz yıl önceye gidip 1500 yılına baktığımızdaysa, Osmanlı tek süper güçtür.
2050’de dünya nasıl olacak? Çalışmamızda özellikle ekonomi, demografi ve jeopolitiği baz alarak 2050 yılının dünya haritasını oluşturduk. Hangi ülkeler süper güç olacak, hangi ülkeler bölünecek, hangi rejimler yıkılacak? Hangi devlet neden zayıflayacak ya da güçlenecek?