Küre Yayınları'ndan yeni kitaplar
Küre Yayınları arasından çıkan "Cemaatin Sınırları", "Çok Odalı Ev" ve "Felsefi Antropoloji" kitapları okuyucuyla buluştu.
CEMAATİN SINIRLARI
Sosyal Radikalizmin Eleştirisi
Felsefi antropolojinin kurucularından Helmuth Plessner, 1924 tarihli bu eserinde Ferdinand Tönnies’in “cemaat” ve “cemiyet” kavramlarından hareketle sosyal radikalizmi eleştiriyor. Plessner, modern toplumlarda imtiyazsız alt-gruplar arasında kök salan ve insanlar arasında aracısız ilişkilerin mümkün olduğu inancına dayanan sosyal radikalizmin, cemaat ideali uğruna cemiyeti reddetme eğilimi taşıdığını belirtiyor. Cemaatin beşeri hayat formu olarak sınırlarını ortaya koymayı hedefleyen Plessner’e göre, cemiyetin reddi bir yandan kitle toplumunun anonimliğinden kurtulma cazibesini taşırken öte yandan fanatizme dayalı otoriter siyasetin yükselişi tehdidini barındırmaktadır.
Cemaat idealine duyulan sempati bugün de kimlik siyasetinde ve liberalizm eleştirisinde kendini hissettirmektedir. Geçerliliğini halen koruyan Cemaatin Sınırları sosyal bilimlere ilgi duyanların göz ardı edemeyeceği bir eser.
FELSEFİ ANTROPOLOJİ
Göttingen Dersleri 1961 Yaz Dönemi
Alman filozof ve sosyolog Helmuth Plessner, felsefi antropolojinin bir disiplin olarak şekillenmesinde öncü rol oynamıştır. Plessner’in 1961 yaz döneminde Göttingen Üniversitesi’nde verdiği derslerin notlarını bir araya getiren bu eser, felsefi antropolojiye giriş hakkında ondan kalan yegâne metindir. Felsefi antropolojinin teşekkülü, konumu ve işlevi, dil ve çevre problemi, insanın dünya-çevre ilişkisi, ölüm meselesi, kişi ve rol kavramları gibi konulara odaklanan bu eser, Plessner’in felsefi antropolojisine kapsamlı bir bakış sunmaktadır.
“Plessner’in bu eserde ortaya koyduğu şey, –adı henüz konmamış da olsa– felsefi antropolojinin ta kendisidir.”
- Till Greite, Zeitschrift für Kulturphilosophie
“Beden ve ruh arasındaki ayrıma, onların karşıtlığı ve ahengine odaklanmak, bu kitabı oldukça cazip kılan çarpıcı bir yaklaşımdır.”
- Wolfgang Hellmich, Zeitschrift für philosophische Forschung
ÇOK ODALI EV
Lübnan Tarihine Yeniden Bakış
Lübnan dünyanın en bölünmüş ülkelerinden biridir. Din temelli bölünmüşlüğün yanı sıra kendi içlerinde de hizipleşmiş Hristiyan ve Müslüman Lübnanlılar güçlü bir ortak kimlik bilinci oluşturamamışlardır. Kamal Salibi, modern tarih disiplini ışığında, ülkesindeki cemaatlerin Lübnan ulusu hakkında geliştirdikleri muhtelif tasavvurlara kaynaklık eden tarihsel mitleri mercek altına alıyor. Lübnan’ın siyasi bir birlik duygusu geliştirebilmesi için ülkedeki toplulukların ortak tecrübesindeki gerçekliğe bel bağlaması gerektiğinin altını çiziyor. Lübnan tarihini ülke dinamiklerini anlamaya yönelik bir bakışla yeniden yorumlayan Salibi, modern milliyetçiliğin temeli olan muhayyel cemaatlerin oluşumunu da ustalıkla ortaya koyuyor.
"Çok Odalı Ev, birleştirici olmayan kimlik anlayışlarının ve söylemlerin nasıl eleştirilebileceğine ve aşılabileceğine dair yollar gösteriyor. (…) Belli bir zaman ve yerde bir toplumu oluşturan farklı unsurları kendi şartları içinde anlamaya davet ediyor."
- Engin Deniz Akarlı
"Lübnan’ın en önemli tarihçisi Salibi’nin bu eseri son derece kıymetlidir zira ülkenin sadece geçmişine değil bugününe ve yarınına da ışık tutmaktadır."
- Albert Hourani
"Salibi Lübnan’ın bağımsız bir devlet ve belki ulus olarak varlığını meşru bir zemine oturtuyor. Lübnan’ı ‘Osmanlı dönemi Arap dünyasında benzersiz bir olgu’ yapan tüm özellikleri gözler önüne seriyor."
- Middle East Studies Association Bulletin