Usta kalem bu kez kendi hikayesini anlatıyor

Türkiye’nin önde gelen hikayecilerinden Mustafa Kutlu’nun hayatı, verdiği röportajlar kapsamında kitaba dönüştürüldü. Safiye Önal'ın kaleme aldığı “Yaşayan Klasiğimiz Mustafa Kutlu”, bir yüksek lisans tezi olarak usta kalemi anlatıyor.

Usta kalem bu kez kendi hikayesini anlatıyor
Usta kalem bu kez kendi hikayesini anlatıyor
GİRİŞ 15.03.2025 14:18 GÜNCELLEME 15.03.2025 14:19

Türk edebiyatının yaşayan en önemli hikâyecilerinden biri Mustafa Kutlu'nun 'her bir cümlesi, insana dair umudumuzu tazeliyor' diyor Zeynep Sancar. 

Safiye Önal'ın kaleme aldığı ve Timaş Yayınları’ndan çıkan “Yaşayan Klasiğimiz Mustafa Kutlu” bugüne kadar usta yazar için yapılmış bütün çalışmaları kapsayan bir yüksek lisans tezi olarak öne çıkıyor. Kitap hakkında deneyimlerini YeniŞafak için kaleme alan Zeynep Sancar'ın yazısı şu şekilde;

İNSANA DAİR UMUTLARI TAZELİYOR

"Türk edebiyatının yaşayan en önemli hikâyecilerinden biri Mustafa Kutlu. Pek çoğumuz Türk dilinin lezzetini onun hikâyeleri ile aldık. Kimimizin gönlüne Mavi Kuş kondu, kimimize Sır şifa oldu, bazılarımız Yoksulluk İçimizde’yi zihnimizde kayıtlı tuttu. Hayat Güzeldir, Bu Böyledir dedi Mustafa Kutlu inandık ve İyiler Ölmez dedik aynı inançla. Her yıl aynı hevesle bekliyoruz yeni kitaplarını. Çünkü insana dair umudumuzu tazeliyor her cümlesi. Kim olduğumuzu, neyi yitirdiğimizi ve nerede bulacağımızı anlatır Mustafa Kutlu sabırla ve ısrarla. Ama kalemini sadece hikâyede sabitlemedi. Aynı zamanda deneme yazarı, senarist, köşe yazarı. Hayatın tam orta yerinde pek çoğumuzun farkında olmadan yanından geçip gittiği ayrıntılara dikkat kesilen, iyiliği ve güzelliği merkeze alan bir usta o. Dergi çıkarmak, ansiklopedi yazımı gibi ömür tüketen iki meşakkatli işi bihakkın yerine getirirken paltosundan ne çok yazar çıkardı. Türk hikâyesinde ne mutlu ki bir Mustafa Kutlu okulu, ekolü var.

Onun hikâye yazarlığı hakkında çok sayıda çalışma yapıldı bugüne kadar, kitaplar yazıldı, sempozyum düzenlendi, belgesel çekildi. Ancak yakın zamanda Timaş Yayınları’ndan çıkan “Yaşayan Klasiğimiz Mustafa Kutlu” ise bugüne kadar yapılmış bütün çalışmaları kapsayan bir yüksek lisans tezi. Kitabı farklı kılan ise yazar Safiye Önal’ın büyük usta ile yaptığı nehir söyleşi. İçine doğduğu aile, mahalle, muhit, zihin ve gönül dünyasını şekillendiren büyük ustaları ilk kez bu kadar açıklıkla ve detaylarıyla anlatıyor Mustafa Kutlu.

HERKESE NASİP OLMAYACAK ZENGİNLİKTE BİR ÇOCUKLUK

Mustafa Kutlu’yla Safiye Önal’ın yaptığı röportajı okurken ara ara bir Mustafa Kutlu hikâyesi akıp gidiyormuş hissiyatına kapılıyor insan, öyle tanıdık cümleler… Babasından bahsedişi, eski yazı öğretmediği için hayıflanışı, iki arkadaşı ve mahallenin köpeğiyle verdiği pozu anlatışı, babasının verdiği harçlıkla Çocuk Haftası dergisini alması, yaşadığı, büyüdüğü mahalle atmosferi, komşuları ve onların çocukları… Tıpkı hikâyelerini okurken olduğu gibi sihirli bir şekilde gözünüzde canlanıyor Kutlu’nun Erzincan’daki çocukluğu. Ki zaten bu nehir söyleşi ile büyük ustanın hikâyeciliğini besleyen o gür ve güçlü damarın görünüşte fakir ama gerçekte -hele şimdilerde- aramakla bulunmayacak zenginlikte bir çocukluk yaşamış olmasından kaynaklandığını görüyor insan.

Dedesinin hattat ve musikişinas olması kadar mahallesindeki Hâkim Hamit Bey ve çocukları da sanatçı kimliğinin oluşmasını sağlayacak tohumları atar zihnine, gönlüne.

Kutlu, “Mahallemize Refahiyeli Hâkim Hamit Bey taşındı. Hamit Bey, çok muhterem bir adamdı. Üç tane oğlu vardı: Çağlayan, Ercüment, Atalay. Bunlarla arkadaş olduk biz tabi hemen yan yana. Hamit Bey çocuklarına harçlık verirdi, o çocuklar kitap alırlardı paralarla. Ve onların evinin bodrum katında bir kütüphane yaptık biz. Hatta biz orada Karagöz oynattık, Karagöz perdesi yaptık. Mahallenin daha küçük çocuklarına Karagöz oynattık beş kuruşa. Yüz para vardı, delikli yüz para. Oradaki kitaplar, macera kitapları falan var. Tarihi romanlar, Feridun Fazıl Tülbentçi’nin, Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun. Bende tarih sevgisi oradan başlamıştır.” diye anlatıyor o günleri ve devam ediyor: “Biraz da milliyetçilik, meselâ bu Nihal Atsız’ın Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor falan orda okuduk onları. Ta o yaşımızda bir tarih merakı, Kahramanlar Geçiyor dizisi, iyi hatırlıyorum yani. Münif Fehim’in çizdiği kapak resimleri, bana oradan da bir resim merakı geçmiştir. Onları takliden ben de çiziyordum, daha ilkokuldan itibaren resim merakı da vardı bende. Futbol bir, resim merakı iki. Ondan sonra sinema girdi araya, kitap da vardı tabi. Kitap okuma alışkanlığını ben o zamanlar edindim. Hâkim Hamit Bey’in çocuklarının benim dünyamdaki olumlu etkisini, kitap sevgisini unutamam yani. Allah razı olsun onlardan.”

MUSTAFA KUTLU’NUN HAREKET NOKTASI

Lise yıllarında idealist öğretmenlerinin desteği ve yönlendirmesi ile dört dilde duvar gazetesi çıkarırlar birkaç arkadaş. Mahalli gazetelerde şiirler yazar Mustafa Kutlu.

Üniversite çağlarında artarak devam eder okuma ve sinema merakı. Düşünce dünyasını şekillendiren en önemli belirleyicilerden biri olan Nurettin Topçu ismi ile o dönem tanışır.

Böylece hayatındaki ilk en önemli kırılma noktalarından birini yaşar. O günleri nehir söyleşide şöyle anlatıyor: “Ben Hareket mecmuasını ilk defa amcamın oğlu Ruhi Bey’in elinde gördüm. Bir Şubat tatilinde, o bana gösterdi. Sonra fakülteye geldiğimde baktım ki Hareket’in afişleri asılmış, Hareket çıkıyor. Böylece Hareket mecmuasını okumaya başladım ve Nurettin Topçu’nun fikriyâtı beni çok etkiledi. Yani hem ahlaki bakımdan hem adalet bakımından. Bende çok isyankâr bir ruh vardı çünkü, haksızlıklara isyan eden, gelir dağılımına isyan eden, şuna buna. O düşünceme çok istikâmet verdi, Nurettin Bey’in derinliği. Tabii o zamanlar ne kadar anlıyorsam, daha henüz çocuğuz yani. Çünkü Nurettin Bey büyük bir filozoftur. Türkiye’nin tek filozofu bana göre. Dergideki şiirler, hikâyeler falan beni çok sarmıştı.”

Kutlu’nun hayatında iz bırakan bir başka büyük isim olan Orhan Okay’ın Nurettin Topçu’nun talebesi oluşu da hoş bir tevafuktur.

“Fakülteye geldiğimde, girip çıkıyorum Orhan Okay’ın odasına, baktım Orhan Okay’ın masasında da Hareket var. Dedim “Hocam, ben bu dergiyi okuyorum. Aaa öyle mi?” dedi. Sonradan anladım ki Orhan Okay da Nurettin Topçu’nun talebesi ve Hareket camiasından. Dedim, “Valla çok beğeniyorum.” Dedi ki, “O zaman bu dergiyi çıkaran arkadaş buraya geldi, Erzurumlu Ezel Erverdi, seni tanıştırayım onunla.” Böylece hayatımın kırılma noktası oldu. Ezel Erverdi ile Orhan Okay’ın odasında tanıştık.” Bu tanışıklıkla Kutlu, hayranı olduğu dergi ve düşünce iklimine dahil olur.

“Yaşayan Klasiğimiz Mustafa Kutlu” elbette bu nehir söyleşiden ibaret değil. Kutlu’nun sanat anlayışının bütün yönleriyle incelendiği monografide usta yazarın sanat ve edebiyat hakkındaki mülahazalarına yer verilmiş. Aralarında dostlarının da bulunduğu yazar, akademisyen ve yayıncılardan oluşan 20 kadar isim de Mustafa Kutlu’nun edebiyat ve sanat dünyamıza katkılarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunmuş.

Safiye Önal’ın hazırlayıp sunduğu Yaşayan Klasiğimiz Mustafa Kutlu adlı kitabı Kutlu’nun kendi hikayesini okurla buluştururken şunu da okura bir kez daha hatırlatıyor: Kutlu hepimizden biri, bu yüzden bizi hikayelerinde öyle içten anlatıyor.

KAYNAK: YENİŞAFAK
Kadriye Ebrar Etirli Haber7.com - Editör
Haber 7 - Kadriye Ebrar Etirli

Editör Hakkında

2000 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik' bölümünde henüz okurken HaberAnkara ve AnkaraMasası'nda çalıştı. 2022 yılındaki mezuniyetinin ardından Beyaz TV'de 'Haber Editörü' pozisyonunda görev aldı. 2024 yılının Şubat ayından itibaren Haber7'deki Gündem Editörü kariyerine devam etmektedir.
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Gerilim had safhada! Kanada'dan ABD'ye F-35 tehdidi
Şinasi Yurtsever için AKM'de tören: Ahmet Kural gözyaşlarına boğuldu!