Nesil'den 'bir nehir yangını' çıktı
Bulanık bir nehrin, büyük bir aşk yangıyla arınarak, çok arzuladığı sonsuzluk denizine kavuşma arzusuna şahit eedebilirsiniz...
Bir şair şiirine "Ve nihayet gün doğdu" başlığı atıyorsa, adı da Mürsel Gündoğdu ise şiirinin hiç de iddiasız olmadığını haykırıyor diyebiliriz...
Kitabı açar açmaz sizi selamlayan;
"Sabrımın son demiydi şafak geceyi boğdu
Tek azığım duaydı ve nihayet gün doğdu" mısralarındaki ahenk ve ritim şairin bu iddiasında haksız da sayılmayacağını gösteriyor...
Ve hemen ardından gelip, kitaba adını veren bir nehir yangını:
"Bir muştu düştü gönle Besmele tadı ile
Başlamak nasip oldu Allah'ın adı ile" mısraları ile başlarken beyitler halinde sürüp;
"Güneş veda ederken varsın tutuşssun deniz
Yanıp yanıp kül olduk ama ölmedik henüz" diye okura veda ederken, gerek arkasından gelecek mısraların, gerekse mısraların şairinin yabana atılmaması gerektiğini ispatlamaya yetiyor...
NESİL YAYINLARININ İLK ŞİİR KİTABI
Zaten Nesil yayınları yöneticileri de bu fark ve iddiayı görmüş ki yayınevi politikasını değiştirip, ilk kez bir şiir kitabı yayınlamaya karar vermişler...
Yayınevi, şiir kitabını okurlarına şu metinle takdin ediyor:
"Her şiir, şairin yüreğinde bir yangındır.
Bir Nehir Yangını; hayata, farkındalığın ışığıyla bakan; ancak hüzünlü bir yüreğin katışıksız terennümleri ve iç çekişleridir. Modernizmin insan hayatına ve toplumun değerlerine vurduğu güçlü darbenin meydana getirdiği yıkımın hüznü, hemen hemen bütün şiirlerin satır aralarında güçlü bir sesle dile getirilir.
İnsanın derin gurbetinin hüznü bu şiirlerde bazen bir sitem, bazen bir haykırış ve çoğu zaman da vuslat anına özlemin yoğun coşkusuyla dile getirilir. Ancak bu hüzün, kalıcı ve ümit kırıcı bir durum değil, daha çok gurbette oluşumuzun meydana getirdiği, insanın var oluşuyla ilgili bir çile ve ızdırap olarak karşımıza çıkar. Hal böyle olunca hüzün, ruhu olgunlaştırıcı ve gönlü onaran bir duygu olarak şiirlerin içerisinde arz-ı endam etmektedir.
Nesil Yayınlarından çıkan Bir Nehir Yangını kitabında şair, kâinata nakış gibi işlenen güzelliklerin farkına varmanın, görünenin arkasındaki görünmeyen asıl gerçeğe sevdalanmanın ve kâinatın mayası olan aşkın efsunlu dünyasında söz söylemenin derin endişesini bütün satırlarının arkasına gizlemiştir. Bir arayış ve arınış öğretisinin kadim kültürümüze serpilen köklerine sıkıca tutunan dizeler, kaybettiğimiz değerlerin peşine kanat takan ve ötelerin ötesine özlem duyan bir yürek çırpınışını gözler önüne sermektedir.
Bir başka açıdan söyleyecek olursak Bir Nehir Yangını; bulanık bir nehrin, büyük bir aşk yangıyla arınarak, çok arzuladığı sonsuzluk denizine kavuşma arzusunun kitabıdır"
(Haber 7)