Ebu Müslim Horasani Kürt müydü?

Emevi saltanatını yıkıp Abbasi devrini başlattığı ve Türk asıllı olduğu iddia edilen Ebu Müslim Horasani ne Türkmüş, ne de Harosanlıymış! İşte onunla ilgili tarihi bilgiler:

Ebu Müslim Horasani Kürt müydü?
Ebu Müslim Horasani Kürt müydü?
GİRİŞ 27.08.2011 17:50 GÜNCELLEME 28.01.2015 21:21
Bu Habere 31 Yorum Yapılmış

Yaşar İliksiz'in haberi

"Belgesiz tarihçilik kendi kendini aldatmanın en kolay yoludur" diyor akademik tarih kitapları yayınlamak için kurduğu Selenge Yayınlarının sahibi olarak, Türk tarihiyle ilgili birinci el kaynakları günümüz Türkçesine kazandıran ve Türk boylarına ait yazarların kaleme aldığı eserleri Türkçe'ye kazandırmayı sürdüren araştırmacı yazar D. Ahsen Batur.

Dilbilgisi uzmanlığının yanı sıra Tarih araştırmaları ile de dikkat çeken D. Ahsen Batur'un son kitabı Kürdoloji Yalanları adını taşıyor.

Girişinde L.N. Gumilev'in "Bir halkın tarihini biraz da onun düşmanlarının ne yazdıklarına bakarak okumak gerekir" sözünü taşıyan eserde, Kürt teriminin baştan sona t ile değil d ile yazımı dikkat çekiyor. "Kürdler ve Kürd tarihçiliğine kısa bir bakış", "Hint Avrupa dilleri", "Behram Çupin Kürdmüydü", "Kürdlerin tarihi 50 bin yıl öncesinden başlar!", "Acem sahabe olur da Kürd sahabe olmaz mı", "Hattiler, Hittitler kimin atası", "kim bu karduklar", "hayali bir halk: Zelaniler", "Bermekiler Kürd mü, Acem mi, Hintli mi", "Sindiler kürd mü Çerkes mi", "Abdukadir Geylani Kürd mü, Arap mı, Acem mi?", "Dürziler de Kürtmüş!", Kürt Peygamberi Zerdüşt üzerine", "Malazgirt Savaşı ve Kürdler" gibi ilginç konular tetkik ediliyor.

BATUR: BİRİNİN ÇIKIP BUNLARI ANLATMASI GEREKİYORDU

D. Ahsen Batur'un önsözü kitabın neden kaleme alındığını oldukça net olarak ifade ediyor:

"Bir Türk olarak Bozkurttan türeyiş efsanemi tarih kitaplarıma kazır, çocuklarıma okuturum; doğrudur, yanlıştır; efsanedir, gerçektir, bu yalnızca beni ilgilendirir. Çünkü tarihimin uzak geçmişteki bir dönemiyle ilgili efsane veya gerçek olay için kimseye hesap vermek zorunda değilim, kimse de bundan rahatsız olma hakkına sahip değildir.

 

Tıpkı bunun gibi, siyasi Kürtçüler de kendi gençleri için yazdıkları Kürd tarihliyle ilgili kitaplarından dolayı kimseye hesap vermek zorunda değildir. Vaktiyle yakın doğuda veya Mezopotamya'da Milat Öncesinde yaşamış herhangi bir halkı veya onlarca halkın tamamını yahut bazılarını kendilerine ata seçebilirler. Bu konuyla ilgili hayali belgeler, akla hayale gelmedik iddialar da öne sürebilirler. Tamamıyla kendilerini bağlar. Nasıl inanmak istiyorlarsa öyle inanırlar. Kendileriyle aynı ülkenin bir bölümünü paylaşıyor olmam hasebiyle, bunlar beni fazla ilgilendirmez. Kendi tarihlerini tamamen hayali bilgiler ve iddialar üzerine kuruyor olmaları onların problemi.

 

Ama romantik ve hatta militan tarihçilik, işi "bu topraklar tarihen bize aitti; sizler gelip topraklarımızı işgal ettiniz; Kürdler 10 bin kişilik ordusuyla gelip Alpaslan'ın safında yer almasalardı, siz Anadolu'ya giremezdiniz; dolasıyla Anadolu'nun kapılarını size bizler açıp verdik; biz de bu toprakların düşman istilasından kurtulması için sizin yanınızda savaştık, şehitler verdik, dolasıyla bu devletin asli unsuru ve kurucu üyesiyiz" deme noktasına getiriyorsa, artık bu iddialar beni ilgilendiriyor demektir. Çünkü hayali iddialarla başlayan bu söylentiler, bir süre sonra gençlerin kafalarında "haklılık" fikrini doğurmakta, tarihi gerçeklerle ilgisi olmayan "haklar" talep etmeye kalkışmaktadırlar ki bu durumda birinin çıkıp gerçekleri anlatması gerekiyordu"

EBÛ MÜSLİM HORASANİ KİMDİR?

Eserde yer alan çarpıcı başlıklardan biri de "Ebu Müslim Horasani kimdir?"...

Türkiye Cumhuriyeti'nin ders kitaplarında dahi Türk olduğu belirtilen ve pek çok Türk tarihçisinin Türk soyundan geldiğini iddia etti Ebu Müslim Horasani'nin Kürt araştırmacılarca Kürt ilan edilmesine dikkat çeken yazar, bakın onun kimliği konusunda neler kaleme almış.

Tarihte ün yapmış kişilere sahip çıkmak, onu kendinden say­mak hemen tüm halklara özgü bir hastalıktır. İşte Horasani Müslim de onlardan biridir.

Kimine göre Türk, kimine göre Acem, kimine göre Arap, kimine göre de Kürd asıllı olan bu Ebû Müslim, gerçekten hangi mensuptur?

TÜRK OLDUĞU İDDİASI YALAN

 

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Ebû Müslim Horasani Türk değildir. Onun Türk asıllı olduğunu iddia edenlerin gösterebilecekleri tek bir tek belge, bir tek tarihi kaynak yoktur. Kürd ideologların(!) önemli şahsiyetleri sahiplenirken gösterdikleri saçma kanıtlar ne ise, Ebû Müslim Horasanî'nin Türk olduğunu söyle­yenlerin gösterebilecekleri kanıtlar da odur.  O yüzden Türk asıllı olduğu şeklindeki iddianın üzerini çizip konuya geçelim.

727 yılında kimi kaynaklara göre Isfahan bölgesindeki Cey şehrine bağlı Mâvâne köyünün mezrasında, kimi kaynaklara göre ise babasının Sencerd köyünden olması hasebiyle Merv yakınlarında, Kûfe'den getirdiği Veşîke adlı bir cariyeden Fayik mezrasında: dünyaya gelen Ebû Müslim'in gerçek adı bilinmemektedir. Fakat bastırdığı sikkelerinde geçen isminin Abdurrahman b. Müslim olduğu biliniyor.

Bartold, onun İsfahan'da dünyaya gelen Acem asıllı bir kişi olabileceğini belirtmektedir. Tarihi kayıtlara göre son derece soğukkanlı, ketum, hasûd ve kin aynı zamanda pek insafsız ve merhametsiz bir kişidir.''

Bazı kaynaklar onun bir köle ve hatta bir savaş esir olduğunu iddia ediyorlarsa da, İbn el-Esîr'e göre bir köle değil Herat veya Buşeng halkından birinin memlukü idi.

Efendisi İbrahim el-İmam'ı ziyaret ettiğinde Ebû Müslim de onunla beraberdi. Onun görünüşü, zeka fışkıran bakışları İbrahim el-İmam’ın dikkatini çekmiş ve onu efendisinden isteyerek azat etmişti. Sonraki birkaç yılı İbrahim el-İmam'ın yanında geçiren Ebû Müslim,  bir eşeğin sırtında Horasan'a gider gelir ve Emevîlere karşı propaganda yapan İbrahim el-İmam'ın mektuplarını taşırdı. Hatta bir defasında Horasan'a giderken uğradığı bir handa birkaç serseri onun eşeğinin kuyruğunu keserler, ama yıllar sonra Ebû Müslim gücünün zirvesinde olduğunda bu hanın bulunduğu kasabayı yerle bir ettirecektir.

İbn el-Esir ve İbni Kesir, Ebû Müslim'in etnik mensubiyeti hakkında herhangi bir kayıt düşmemektedirler. Mesudî ise yalnızca "bazıları onun Arap asıllı olduğunu söylüyorlar" demekle yetinmiş; ama Acemliği veya Kürdlüğü konusuna değinmemiştir. Hatta Mesudî onun Küfe yakınlarındaki Hutraniyye köyünde bir köle iken satılıp azat edildiğini kaydetmektedir. Kimilerine daha çocukken esir düşmüştü. Abbas oğullarından bazı dâiler  onu dört yüz dirheme satın aldılar. Onlardan da İbrahim el-İmam satın aldı ve onu Ebû en-Necm İsmail et-Tâî'nin kızıyla evlendirdi.  Ebû Müslim'in bu kadından iki kızı oldu. Başında daima siyah sarık vardı. Bunu Peygamberin Mekke'ye girdiği gün başında sarık olmasından mülhem olduğunu söylerdi.

KÜRT OLDUĞU İDDİASI NEREDEN ÇIKTI?

Kürtlerin sahiplendikleri meşhur İbni Hallikân da esasen Mesudî'den farklı bir görüş belirtmemektedir: "İnsanlar, Ebû Müslim'in etnik mensubiyeti konusunda farklı görüşlere sahiptirler.  Kimilerine göre Arap’tır, kimilerine göre Acem'dir ve kimile­re göre de Kürd'dür." 

Sanıyorum siyasi Kürdçüler de buradaki kimilerine göre de Kürd'dür" ifadesine dayanarak söz konusu iddiayı- ortaya atmaktadırlar.

Gerçi İbni Hallikân, kime göre Kürd, göre Arap, kime göre Acem olduğu konusunda herhangi bir kavnak göstermemektedir ve muhtemelen duyduğu bazı söylentilere istinaden ve Ebû Delame'nin bir beytinde "zalimin tekisin ve ataların Kürd'dür" mısrasına dayanarak eserine böyle bir cümle girdirmiştir. İbni Tıktaka da Ebû Müslim'in soyunun çok karışık ve ihtilaflı olduğunu, mevcut durumda gerçek nesebini tespit etme imkânının bulunmadığını belirtmektedir.

Hatta bir defasında kendisine nesebi hakkında sorulduğunda “Annem, Umeyr b. Butayn el-Icelî'nin cariyesiymiş. Umeyr onunla yatmış ve bana hamile kalmış" demiş, bir başka defasında ise “Yaptığım işler, nesebimden daha önemlidir" cevabını vermiştir.

- Tarihçi Hasen İbrahim, onun gençlik çağına geldiğinde Abdullah b. Abbas'ın oğlu Sallîyt'in çocuklarından olduğunu iddia ettiğini belirtmektedir. Ama bu düpedüz bir yalandı ve nitekim Halife Mansur onu öldürtmeden önce suçlarını sayarken sırf kendisine asil bir aileden olduğu süsünü vererek teyzesi Asiye ile ev­liğini yüzüne vuracak ve sahtekârlıkla suçlayacaktır.

Aslında Ebû Müslim'in etnik mensubiyeti konusuna dikkatli yaklaşmak gerekir. Çünkü İbni Kesâr, el-Bidâye ve’n Nihâye- adlı eserinde, onun ismi hakkında farklı varyantlar vermektedir.

GERÇEK ADININ NE OLDUĞUNU TESPİT ETMEK GÜÇ

Onun kaydına göre Hatib "Onun adı Abdurrahman b. Şirun”,  İbni İsfendiyar "Ebû Müslim el-Mervezi”, Ebû Nuaym el-Isbahani "Tarih-i lsbahan"da "Onun adı Abdurrahman b. Osman b. Yesar’dın  Isbahan'da doğmuştur" derken, başka bir rivayette "Onun adı İbrahim b. Osman b. Yesar b. Sündüs b. Hüzün'dür. Zercumehir’de dünyaya geldi. Lakabı Ebû İshak'tı. Kûfe'de büyüdü. Babasının emanet ettiği İsa b. Musa es-Serrac tarafından yedi yaşındayken Kûfe'ye götürüldü. İbrahim el-İmam onu Horasan'a gönderdiğinde "Adını ve lâkabını değiştir" dedi" dendiğini belirtmektedir ki, bu farklı rivayetlere dayanarak onun gerçek adının ne olduğunu tespit etmek hayli zordur. Bartold'un sikkesi üzerinde yazılı kitabeye dayanarak adının Abdurrahman b. Müslim olduğu görüşü de şüpheyle karşılanmalıdır. Çünkü Ebû Müslim, piri kabul ettiği İbrahim el-İmam'ın tavsiyesiyle Horasan'a giderken adını değiştirdiğine göre, Abdurrahman b. Müslim onun gerçek adı değildi. Ebû Müslim ise zaten onun lâkabıdır. Muhtemelen Abbasi halifeliğinde ikinci adam durumuna yükseldikten sonra, vaktiyle halka kendisini takdim ettiği ismi değiştirmemiş ve kestirdiği sikkelerde onu kullanmıştır. Onun biraz da hilekâr olduğunu kitapta göreceğiz.

MÜKEMMEL ARAPÇA VE FARSÇA BİLİYORDU

 

Ebû Müslim'le ilgili detaylı bilgi verenlerden biri de Ez-Zehebi’dir. Zehebî'ye göre Ebû Müslim Şam'dan Horasan'a kadar eşek sırtı seyahat eden, sonra orayı ele geçiren, bir devleti yıkıp başka devlet kuran bir hükümdardır. Aynı yazarın başka bir kaydında Arapça ve Farsça'yı mükemmelen konuştuğu belirtilmekte, fakat etnik mensubiyeti hakkında herhangi bir not düşülmemektedir.  Onun Arapça ve Farsça'yı mükemmelen konuştuğunu kaydeden tarihçi Ez-Zehebî ve İbni Hallikân, eğer Ebû Müslim Kürtçe'de konuşuyor olsaydı, herhalde onu da belirtirlerdi.

(Haber 7)

Kitapla ilgili teknik bilgileri görmek için bu linki kullanabilirsiniz

YORUMLAR 31
  • fatih DEMİR 13 yıl önce Şikayet Et
    YUNAN VARSAYALIM NOLACAK..?. İslamda ırk ve renkler pekte önem arzetmez(türkiye)hariç.ancak ebu muslim farısi'dir.(iran)
    Cevapla
  • mustafa mutlu 13 yıl önce Şikayet Et
    diyelim ki Kürd..eee. sonra,sizin hiç başka işiniz yokmu?Araştır ma cı...elinizde kimlik cetveli...o Türk,o Çingene,o Arab,o Tatar...yaşayanları fişleyip bitirdiniz,şimdi mevtalara geldi sıra araştır ma cı...Lütfen böyle eserleri okumayalım arkadaşlar,ne de değer verelim,para kazanma sevdasına karalanmış kağıtlar.Biz büyüklerimizden insanları milliyetleri ile sınıflandırmayı öğrenmedik,insan olsun ahlaklı olsun yeter dedik...eğer hakikaten araştıracak bir konu arıyorsan sayın araştır ma cı..al sana denizler kadar derin bir konu...atalar hangi sebepten millet fişlemesine gitmemişler?
    Cevapla
  • hanif koray 13 yıl önce Şikayet Et
    ebu müslim horosani kür mü bilmem ama.... kürdlerin türklerden çok önce islamla şereflendikleri, tıpkı farsiler gibi kürdilerin de türklerin hocaları oldukları, türklerin anadoluda yerleşmesinde islam kardeşliğini en güzel şekilde örneklendirdikleri, yetişdirdikleri alimleri, kürd dilini sanatını, kültürünü islam ile zirveye taşıdıklarını ve türklerin onlara olabn borcunu ödemede hayli müşkil durumda kalacakalrını bu sebeble minnettar olunması gereken bu yüce ahlaklı halk eğer şu adam kürd diyorsa, kızmadan küsmeden evet olabilir demenin doğru olacağını biliyorum. sadece ebu müslim mi, kaldı ki pek muteber de sayılmaz, pek çok alim her millet sahiplenir, ne var bunda?
    Cevapla
  • ortaçağ 13 yıl önce Şikayet Et
    :). Malazgirte 10 bin kürt katıldı çanakkaleye 100 bin kürt katıldı hatta Türkleri ergenekondan kürtler çıkardı madem böyle şimdiki türk-kürt kavgası niye?Kürtler o kadar cahil demekki iyi landırıyor dış mihraplar.Bırakın artık kürtleri bize zorla sevdirmeye tanıdığım kaç kürt varsa hepsi hava...
    Cevapla
  • celadet buti 13 yıl önce Şikayet Et
    meşhur olmanın yolu. Bugünlerde meşhur olmanın en güzel yolu kürtlere saldırmak ve o tağuti kahvmiyetçilik duygları kabartmaktan geçiyor.tamam da sen türk olmuşsun da ne olmuş.bir marfifetmi ki türk yada arap,ingiliz olmak.sen mi tercih ettin doğarken.insan ancak başarılarıyla övünebilir.kazandıklarıyla gurur duyabilir.kendi iradesi dışında gerçekleşen ve ancak Allah'ın takdiriyle olan birşeyle kendinen pay çıkaramaz.İblisin Adem'e yaptığı gibi.neymiş ateş topraktan daha üstünmüş.kim demiş Allah için üstünlük kıstasları ayetlerle akıl ve mantıkla belirlenmiş gerisi hep boş.bırakın da müslüman olan kürt kardeşlerinizle uğraşmayı artık.siz hangi haklara sahipseniz onlarında o haklara sahip olmasını arzulamanız üstünüze bir kulluk vazifesidir.pkk örgütünü bahane etmeyin lütfen
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Netanyahu'yla görüşen Trump, aralarında geçen 'Gazze' diyaloğunu anlattı
Yeni Zelanda askerlerinden Gelibolu'daki törene damga vuran dans!