Büyü ve sihire karşı okunacak dualar

Hurafeler, yanlış inanışlar ve bid'atlar insanlığın olduğu gibi İslamlığın da en büyük baş belalarından. Yapılan tüm uyarı, ikaz ve konulan iman ölçülerine rağmen insanlığın karanlık tarafı aydınlık tarafına galebe çalabiliyor.

Karanlık güçlerden korkusu, konuyla ilgili yayınlanan değerli pek çok esere rağmen insanoğluna, aydınlık gücün çağrısını gölgede bıraktırabiliyor. Son olarak Gülhane yayınlarından neşredilen Hurafeler, Yanlış İnanışlar, Bid'atleradlı eseriyle yazar Cihat Eriş, insanoğlunu bir kez daha aydınlık gücün çağrısına kulak vermeye davet ediyor.

Ansiklopedik ve bilimsel tanımlardan yola çıkarak, yaşayan hurafeler, yanlış inanışlar ve bidatleri tanımlayarak yola çıkan yazar, daha sonra ele aldığı konularla ilgili bilimsel tahlilleri gözler önüne seriyor ve sonra da İslamiyet'in bu konularla ilgili ölcülerini okura sunuyor.

Sadece hurafe, yanlış inanış ve bidatleri hedef almıyor Cahit Eriş eserinde, hudafeci ve bidatçilerle de nasıl mücadele edilmesi gerektiğini belirtiyor. Devletin ve Müslüman halkın hurafecilere karşı amansız ve hoşgörüsüz olması gerektiğini savunuyor Eriş,  batıla ve bidatlere göz yummanın insanlığı ve toplumu bozup, yıkılmaya götüreceğine işaret ederek.. 

Sosyal hayatımızın içine sızan bidat ve hurafeler arasında başı çekenler arasında, sihir, büyü, muska,fal, tılsım, gayb gibi dinen insanı helak edici olduğu belirtilen konular geliyor malesef...

Öyle ki Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a,v) hadisinde de konunun önemi ayan beyan gözler önüne seriliyor:

Hz. Ebû Hureyre (r.a.) şöyle rivâyet ediyor:

Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.)'imiz:
-    Siz, "fertlerin (insanların) ve milletlerin mahvına sebep olan helak edici yedi günahtan sakınınız" buyurmuştu.
Ashab-ı Kiram:
-    "Yâ Resûlullâh! Bunlar hangileridir?" diye sordular.
Hz. Peygamber (s.a.v.):
-    "Allah'a ortak koşmak, SİHİR (büyü) yapmak, haksız yere bir kimseyi öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşman ile savaşırken savaş alanından kaçmak, evli ve hiçbir şeyden haberi olmayan namuslu bir kadına zina isnad (yakıştırma) ve iftirasında bulunmak. (Riyazü's-Sâlihin, c.3, Hadis no. 1645.)

Yazar büyü ve sihir konusuna kitabında hayli geniş yer arıyor ve diyor ki:

İSLAM BÜYÜYÜ REDDETMİYOR AMA KESİNLİKLE YASAKLIYOR!

İslâm dini büyük günahlar arasında saydığı büyücülüğe şiddetle karşı çıkmış, Kur'ân ve hadiste sihir kökünden türeyen kelimeler kullanılmak suretiyle bu iş açık ve kesin şekilde yasaklanmıştır.

Büyü çıkar kökenli bir uygulamadır. Büyücü Allah, peygamber, din tanımaz. Bazı durumlarda onları ve kutsal metinleri istismar etmekten de çekinmez.

Büyüde Tann'nın irade ve kudreti üstünde işler başanlabileceği iddiası vardır. Bütün bunlar büyücüye peygamberden de Tanrı'dan da daha büyük değer vermek anlamını ortaya çıkarmaktadır.

Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı tarzındaki inançlar İslâm'a ters düşmektedir. Bu yüzden bazı müslüman bilginler büyüyü, hiçbir gerçekliği bulunmadığı, aldatmacadan ibaret olduğu düşüncesiyle tamamen reddetmişlerdir.

Verdiğimiz bilgilerden de anlaşıldığına göre, İslâm Dini sihirin (büyünün) varlığını ve bir yetenek olduğunu kabul etmektedir. Ancak yapmayı ve yaptırmayı kesinlikle yasak-lamıştır. Çünkü sihir insanın yararından çok dini yönden zararınadır. 

SİHİR NASIL TAHRİF EDİYOR

İslâm bilginleri "sihir şeytanî bir iştir" der. Öyleyse sihir ile uğraşanların en yakın dostu da şeytanlardır, cinnilerdir. Oysa şeytan dinimize göre insanın en büyük düşmanıdır. İslâmın emirleri müslümanın şeytandan, şeytanın vesvesesinden ve pek çok şeytanî davranışlardan uzak kalmasını emir ve telkin eder.

Büyücülük gibi işler ise insanı Allah'tan, O'nun emirlerinden uzaklaştıracağı için dinimizde yasak kılınmıştır. Peygamberimiz, büyüyü Allah'a ortak koşmaya eş göstermiş ve büyük günahlardan biri olarak bildirmiştir. Bu itibarla sihir yapan kişi suçlu olmaktadır.

Sihir yoluyla nice körpe gençler ruhsal bunalımlara düşmüşlerdir. Nice insanlar büyücünün, cincinin tuzağına düşerek perişan olmuşlar, psikolojik ve moral yapıları alt-üst olmuştur.

İşte insan, bir kelimeyi veya kelime grubunu devamlı okuduğu zaman, o anda yaydığı bu elektromanyetik dalgaları âdeta bir şifre şekline sokmaktadır ki bununla da o şifreye en yakın yapı ve konumdaki bir cin ile temas kurmuş olmaktadır...

İşte bu temas sonunda o şifre durumundaki elektromanyetik dalgalar, kendisine en yakın yapıdaki uygun etki etmekte ve iyi düzenlenebildiği takdirde onu istenilen şeyi yapmaya mecbur etmektedir.

İnsanın belirli bir kelime veya kelime grubununa belirli oranda devam etmesi durumunda beyin vasıtasıyla yaymış olduğu elektromanyetik dalgalar, o dalga boyuna uygun yapıdaki cini istenilen şeyi yapmaya mecbur bırakıyor, demiştik... İşte cinin kendisinden istenileni yapmaması halinde ise, o kişinin o duaya veya kelime grubuna devamı halinde yaydığı elektromanyetik dalgalar vücut yapısı, bazı ışınlardan yapılmış olan cinin (tahribine) yani kaba bir tabirle yanmasına yol açmaktadır...

Nasıl ki radyo istasyonunun yaptığı yayın ve onun yaydığı radyo dalgaları başka bir istasyonun daha kuvvetli şekilde yaptığı yayınla bozulmakta ve aynı şekilde insanın bu çalışmalarla yaptığı elektromanyetik dalgalar da cinlerin ölümüne yol açmaktadır...

Peki neden büyü ve sihir yapar insanlar?

"İlk çağlardan beri insanlar sihir ve büyü konusuyla ilgilenmişler, bunları uygulayarak toplumu sömürmüşlerdir. İnsanları çıkarları uğruna sömüren bu tipler büyü ve sihirlerini çeşitli amaçlarda kullanmışlardır. Halâ kullanmaya da devam etmektedirler.

Bunları şu başlıklarda toplayabiliriz:

1.    İki kişiyi birbirine yaklaştırmak ya da uzaklaştırmak için yapılan "SICAKLIK veya SOĞUKLUK" büyüsü,
2.    İnsanın bazı güç ve organlarını çalışamaz hale getirmek amacıyla yapılan "BAĞLAMA" büyüleri,
3.    Karşısındakini hasta etme, deli etme, sakatlama ve kötü- rüm haline getirmek amacıyla yapılan "DÜŞMANLIK" büyüleri,
4.    Yapılan büyünün tesirini kaldırmak için yapılan "KARŞI BÜYÜLERİ" v.b.

Daha başka amaçlar için de büyücülere sihirler yaptırılmaktadır.

SİHİRBAZLAR UMDUKLARINA EREMEZLER

"Büyü ve sihir işi ile uğraşanlar, üç kuruşluk maddi çıkar ve dünyalık için insanlıklarından kopacaklarını aynı zamanda da büyük günah kazanacaklarını unutmamalıdırlar" diyen yazar konu ile ilgili görüşlerini şöyle sürdürüyor:

"Unutulmamalıdır ki; her gün namaz ve dualarda, her yerde ve her zaman Allah'a sığındıktan ve Allah'ta koruduktan sonra hiçbir sihirbazın sihiri de büyüsü de etkili olamaz.

Çünkü Kur'ân-ı Azimüşsan'da "Sihirbazlar Allah'ın izni olmadıkça onunla hiçbir kimseye zarar verici değillerdir" buyurulur. Yunus Sûresi 77'nci âyetinde de, "Sihirbazlar umduklarına eremezler" denilmektedir ki, şüphesiz doğrudur. (Bakara Sûresi, âyet, 102.)

SİHİRE KARŞI OKUNACAK DUALAR

Sonsuz kuvvet ve imanı tam olan bir müslüman Cenâb-ı Hakk'ın azametine, kudretine sığınarak O'nun ilâhi kelâmında- ki Fâtiha, İhlâs, muavezeteyn (Felâk ve Nas) gibi sûrelerini, Ayet-el Kürsî gibi âyetlerini sık sık okuyarak ona iltica eder, (O'na sığınırsa) o kişiyi Yüce Allah korur. Ihlâsı tam olan ve bu ayetleri okuyan müslümana sihir etki yapamaz!

Hz. Aişe (r.a.)'den rivayet edilmiştir:

"Hz. Peygamber (s.a.v.) her gece yatağına geldiği zaman iki elini birleştirerek avucunun içine; Kulhüvallâhü Ehad, Kul eûzü Birabbi'l Felâk, Kul eûzü Birabbin-nâs ve Âyet-el-Kürsî sûrelerini okuyup ellerine üflerdi. Sonra iki eliyle vücudundan elinin yetiştiği yerleri sıvazlardı. Elleri ile başını, yüzünü, vücudunun ön kısmını meshetmeye başlardı. (Sonra vücudunun arka tarafını mesh ederdi.) Ve böyle okuyup üfleyerek vücudunu mesh etmeyi üç defa tekrarlardı. (Sahîh-i Müslim ve Tercümesi, Mehmed Sofuoğlu, c. 7, s. 47. Dipnot: 34.)

Kur'ân-ı Kerîm bu sığındırıcı 3 sûre ile son bulmuştur. Bunlar, bütün insanlığa ihsan edilmiş en güzel, en veciz ve en yüce anlamlı sığınma, korunma dualarıdır.

Konuyla ilgili teferuatlı bilgiye ve diğer hurafe ve bidatlarle ilgili geniş açıklamalara yazarın kitabından erişebilirsiniz.

(Haber 7)

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden sipariş şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz