Kocaeli'de "Gündeme Dair" konferansı
Yazar Abdurrahman Dilipak, "Türkiye olarak dünyadaki mazlumlar için, ülkemize sığınan savaş mağdurları için yılda 7 milyar dolar harcıyoruz. Suriyeli'yi, Somali'yi, Myanmar'ı sırtımızda taşıyoruz. Türkiye'nin bu zenginliği, sadece çabalarımızın eseri değil, Suriyelilerin, Somalilerin dualarının da bereketidir." dedi.
Dilipak, Memur-Sen Kocaeli Temsilciliğince Büyükşehir Belediyesi'nin Uluslararası Fuar Merkezi'ndeki 8. Kitap Fuarı'nda düzenlediği "Gündeme Dair" konferansında, Türkiye'nin artık Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 5 milyar dolar borç verebilecek ekonomik güce sahip olduğunu, dünyada mağdur ve mazlum insanlara yardım edebildiğini söyledi.
Batı'nın ülkelerindeki iç savaş nedeniyle başka ülkelere göç etmek zorunda kalan insanlara duyarsız kaldığını dile getiren Dilipak, "Batılılar çok merhametli, demokrat, insan haklarına saygılı, hukuk devleti' diyorlar. Yalan. O işin kandırmacası. Suriye'de her gün 100 kişi ölse 30 yılda 1 milyon kişi ölür. 19 sene önce Ruanda'da 3 ayda bir milyon insan öldürdü bunlar. 2 milyon insan sakat kaldı, 3 milyon insan ülkesini terk etti." diye konuştu.
"Bizde bu kadar yoksul varken, Suriyelilere niye yardım ediyoruz?" eleştirilerinin yersiz olduğunu savunan Dilipak, Batılıların alarak, gasbederek, Türkiye'nin ise vererek zenginleştiğini kaydetti.
Dilipak, Türkiye'nin dünyadaki mazlum ve kendisine sığınan savaş mağdurları için yılda 7 milyar dolar harcadığına işaret ederek, "Suriyeli'yi, Somali'yi, Myanmar'ı sırtımızda taşıyoruz. Türkiye'nin bu zenginliği sadece çabalarımızın eseri değil, Suriyelilerin, Somalilerin dualarının da bereketidir. Siz karşılığını Allah'tan bekleyerek kardeşlerinize yardım ettiğinizde, Allah onun karşılığını 100 katı, 700 katıyla geri verir." ifadelerini kullandı.
- "Darbe ve muhtıralardan çok çektim"
Türkiye'de yaşanan darbe ve muhtıralardan hem ülkenin hem de kendisinin çok çektiğini dile getiren Yazar Dilipak, şöyle konuştu:
"Ben darbelerin büyüttüğü bir çocuğum. 11 yaşındayken darbecileri tanıdım. 67 yaşındayım, hala darbecilerle uğraşıyorum. Hala davalarım var. Bugüne kadar 500 yıldan daha fazla mahkumiyet talebiyle yargılandım. Bütün ömrüm neredeyse mahkemelerde geçti. İşin ilginci hiç mahkum olmadım. Gıyabımda yargılayıp evime el koydular. Para cezası çarptırdılar ama ben hiç içeri girmedim. Korkmayın. Cesaretle karşı çıkarsanız, onların yapacakları bir şey yok. Sizi koruyan bir Allah var."
O günkü mücadeleler sonunda hayal bile edilemeyen günlere ulaştıklarını anlatan Dilipak, "Kasımpaşalı Tayyip, onlara inat Beştepe'de oturuyor. Yolumuza devam ediyoruz. Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız." dedi.
Abdurrahman Dilipak, paralel devletten önce bir paralel dinin örgütlendiğine dikkati çekerek, "İsrail'in varlık ve güvenliğine yönelik tehdit oluşturmayan, Batı kavramını kurumları içinde kendine bir gelecek arayan, NATO'nun ve Amerika'nın askeri ve stratejik hedefleriyle uyumlu bir Müslüman profili üretmek için uydurulmuş bir dindi. Okullar da bu dinin misyoner okullarıydı. Tarsus'ta, Harput'ta Amerikan kolejleri niye varsa, dünyada paralel okullar onun için vardır. Adamlar bize din biçiyorlar, tarih biçiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Bir soru üzerine Dilipak, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasındaki ihtilaf, istikamet noktasında değil. Dürüstlükle ilgili bir mesele de değil. Erdoğan, çok hızlı ve yüksek riskli kararlar alma iradesine sahip. İstikametleri, dertleri, umutları, her şeyleri aynı. Her ikisi de birbirine dua ederek ayrıldılar." şeklinde konuştu.
Dilipak, konferansın sonunda kitaplarını imzaladı.
YORUMLAR