FETÖ üyesine bile kumpas kurmuş
ŞAHİN OKTAY - Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede yer alan bir iş adamının ifadeleri, örgütün daha fazla para elde etmek için kendi üyelerine bile kumpas kurabileceğini gözler önüne serdi.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, eski 11 emniyet mensubu ile örgütün Bursa'daki faaliyetlerini yürüten 3 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" suçlarından cezalandırılmaları istendi.
İddianamede "tanık" sıfatıyla ifadesine yer verilen iş adamı M.U, her ay düzenli 140 bin avro ödeyerek 2013 yılına kadar örgütün Arnavutluk'taki faaliyetlerini finanse ettiğini belirtti.
FETÖ'nün daha fazla himmet alabilmek için kendisine ve ailesine "akaryakıt kaçakçılığı" kumpası kurduğunu ileri süren iş adamı, Arnavutluk'a ek olarak Yeni Zelanda faaliyetlerinin finanse edilmesi için örgütün sözde Yalova imamı tarafından talep edilen 1 milyon liralık himmeti veremeyeceğini söylemesi üzerine 2013'te FETÖ'cü polislerce kendisine ve ailesine operasyon düzenlendiğini iddia etti.
İş adamı, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturmayı kapatması için dönemin Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı E.Ö'ye farklı tarihlerde toplam 900 bin lira verdiğini öne sürdü.
M.U, İnegöl'de muhasebecilik yapan İsmail Ç'nin 2010'da kendisini örgütün Bursa'daki faaliyetlerini yürüten ve önde gelenlerinden Vedat, Mustafa ve Cuma isimli kişilerle tanıştırdığını kaydetti.
- "Yaklaşık 3 milyon lira ödedim"
Bu kişilerle tanıştıktan sonra İsmail Ç'nin telkinleri ve yönlendirmesiyle Bursa merkez ve İnegöl'de örgütün birçok etkinliğine katıldığını aktaran iş adamı, genellikle Osmangazi Üniversitesi ve Ulu Cami'nin yan tarafındaki sokakta dergaha benzeyen tarihi bir konakta yapılan toplantılara, örgütün Bursa sorumlusu Cansun Sarıyıldız'ın başkanlık ettiğini bildirdi.
İş adamı M.U, zaman ilerledikçe toplantılarda hayır işlerinden, himmet toplamaktan, yurt içinde ve dışındaki okullarda okuyan ve yurtlarda kalan öğrencilerin masraflarından söz edilmeye başlandığına dikkati çekerek, bahsettiği kişilerin bir toplantıda kendisini Arnavutluk'a götürmek istediklerini söylediklerini anlattı.
Toplantıdan sonra Arnavutluk'a gittiklerini, burada örgütün okullarını gezdiklerini ve faaliyetleri hakkında bilgiler verildiğini anlatan U, şöyle devam etti:
"Döndükten sonra, Bursa'da rutin düzenlenen cemaat toplantısına katıldım. Bu toplantıda Cansun hoca bana her ülkenin bir imamının olduğunu, Arnavutluk ülkesinin de imamının kendisi olduğunu, Arnavutluk'taki okulların ve bu okullarda okuyan öğrencilerin masraflarını Bursa'nın karşıladığını, bundan sonra Arnavutluk'un masraflarını mensubu olduğum ailenin karşılamasını söyledi. Karşılık olarak 'Ne yapmam lazım, ne kadar bir yardımda bulunmam lazım?' diye sorunca 'Her ay düzenli himmet adı altında 140 bin avro vereceksin ve bu parayı aksatmadan ödeyeceksin.' dedi. Bunun üzerine 'Ben zaten yıllardır cemaatin bütün hayır işlerine para ödüyorum.' dedim. Cansun hoca ise 'Artık senin sabit bir sorumluluğun olacak, sana bu yüzden Arnavutluk'taki faaliyetlerimizin masraflarını ödemeni söylüyorum.' dedi. Ben de 'Bu konuda size söz veremem ancak yıllık zekat ve hayrım ne kadarsa bunu ödeyebilirim.' dedim. Cansun hoca da 'Sen ne yap ne et, bu parayı düzenli ödemeye çalış.' dedi. Bu şekilde Arnavutluk'taki Fetullah Gülen cemaatinin faaliyetlerini finanse etmek için yaklaşık 3 milyon lira ödedim. Bu paraların bir kısmını çek, bir kısmını ise nakit olarak elden İsmail Ç. ile Mustafa ve Vedat hocaya verdim."
- "Üzerine düşeni yapmadığın müddetçe iş yerine daha çok polis gelir"
Kocaeli Emniyet Müdürlüğü tarafından kendisine operasyon yapılan 2013'ün Temmuz ayına kadar bu şekilde yardım yaptığını aktaran U, şunları kaydetti:
"Yardımları düzenli olarak yaparken benden tek seferde yaklaşık 1,5 milyon avro istediler. Bu kadar param olmadığını, zaten cemaate her ay düzenli himmet ödediğimi söyledim ve şahısların teklifini kabul etmedim. Bundan sonra benim ve ailemin petrol istasyonlarına polisler, vergi memurları ve kamu kuruluşlarına ait görevliler gelmeye ve denetimler yapmaya başladı. Sık sık denetlemeler oldukça Vedat, Mustafa ve çevremdeki cemaate yakın kişiler, 'Sen üzerine düşen şeyleri yapmadığın müddetçe senin iş yerlerine daha çok polis ve vergi memuru gelir, sen cemaatin ne olduğunu halen anlamış değilsin' dediler."
İş adamı U, ailesine ve şirketlerine Bilecik, Kütahya ve Manisa'da operasyonlar yapıldığını ve her operasyondan sonra isimlerini saydığı kişilerin kendisinden "himmet" adı altında birçok kez para aldığını öne sürerek, şunları kaydetti:
"Benden para istedikleri zaman, 'Bizim adliyede ve poliste birçok adamımız var, sana ve ailene her konuda yardımcı olabilecek gücümüz var.' dediler ancak herhangi bir yardımlarını görmedim. Bu konular ile uğraşırken, yine daha önceden tanıdığım ve ailemin Yalova'daki benzin istasyonuna da sık sık gelip giden, cemaat adına ailemden himmet ve kurban yardımları alan, Yalova imamı olduğunu bildiğim Aydın isimli kişi, İstanbul'daki iş yerime geldi. 'Bursa'ya bir sürü yardımın olmuş, bildiğin gibi Bursa'nın ülkesi Arnavutluk'u sen finanse ediyorsun, Yalova'da senin ve ailenin ticari faaliyetleri var. Yalova da Yeni Zelanda ülkesindeki Fetullah Gülen cemaatinin faaliyetlerini finanse ediyor. Bundan dolayı bize de 1 milyon lira vereceksin, ayrıca bir de yurt yaptıracaksın, senin hakkında İzmit'te soruşturma olduğundan haberim var, soruşturmayı yapan polisler bizim abilerimiz olurlar, ne dersek kırmazlar.' dedi. Ben de 'Aydın hocam ben zaten Bursa'ya yeteri kadar para veriyorum, Yalova'ya para veremeyeceğim.' dedim. Karşılık olarak, 'O zaman seni Bursa'daki abilerin kurtarsın.' diyerek sinirli bir şekilde yanımdan ayrıldı."
- "Başsavcıya 500 bin lira verdim"
FETÖ'nün Aydın'daki faaliyetlerini yürüten, o dönem bayisi olan M.A'nın İstanbul'a yanına geldiğini, hakkında İzmit polisi ve savcılığı tarafından soruşturma yürütüldüğünü, dönemin Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı E.Ö'yü çok iyi tanıdığını, isterse bu konularda yardımcı olabileceğini söylediğini anlatan iş adamı, şöyle devam etti:
"Bunun üzerine M.A. ile Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı'nın makamına gittik. Durumu başsavcıya anlattım. Başsavcı da konuyu araştıracağını ve M.A. aracılığıyla beni bilgilendireceğini söyledi. Sıkıntı olması durumunda kendisini arayabileceğimi söyledi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra M.A. aradı ve başsavcının konuyu araştırdığını, ben ve ailem hakkındaki soruşturmayı Körfez Savcısı'nın yürüttüğünü, başsavcının da o savcı ile görüştüğünü ve bu konu hakkında yardımcı olacağını söylediğini anlattı. Birkaç gün sonra M.A. İstanbul'daki iş yerime geldi, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı'nın hakkımda yürütülen soruşturmayı kapatacağını, bundan dolayı 500 bin lira para istediğini, bu para ile İstanbul Kadıköy'de bir ev almak istediğini, emekliliğine kısa bir süre kaldığını, İstanbul'a yerleşeceğini söyledi. Ailemle bu konuları enine boyuna konuştuk, gerek Bursa'da cemaat adına faaliyet yürüten isimlerini saydığım hocalar gerek Aydın'da cemaat adına faaliyet yürüten MA'nın adliye, polis ve kamu bürokrasisi alanındaki faaliyetlerini, bu kurumlardaki gücünü bizzat gördüğümden dolayı bu şahısların bana ve aileme her türlü suçu isnat ederek, ailemi telafisi imkansız sıkıntılara sokabileceklerini ve buna da güçlerinin olduğunu gördüğümden hakkımdaki soruşturmayı kapatmak için başsavcıya istediği 500 bin lirayı ödemeye karar verdim. Daha sonra MA'yı aradım ve parayı vereceğimi söyleyerek iş yerime davet ettim. İş yerinde hepsi 200 liralık banknot olan toplam 500 bin lirayı siyah renkli bir poşetin içerisine koydum ve M.A'ya verdim."
İş adamı, şirkete ait araçla Kocaeli Adliyesi'nin önüne gittikleri M.A'nın başsavcının yanına yalnız gittiğini bildirerek, "M.A, içerisinde 500 bin lira bulunan siyah poşeti alarak adliyeye girdi. Yarım saat, 40 dakika sonra eli boş bir şekilde yanımıza geldi ve parayı başsavcıya verdiğini, başsavcının polislere ve dosya savcısına gerekeni söylediğini, bundan sonra polis veya savcı tarafından rahatsız edilmeyeceğini söylediğini anlattı." iddialarında bulundu.
Başsavcının Didim'de bulunan yazlık arsasının 300 bin liraya alınması için M.A'nın kendisi ile yine iletişime geçtiğini iddia eden iş adamı, "Bu arsayı araştırdığımda değerinin 100 bin lira olduğunu öğrendim ve arsayı 3 katı fiyatına yani 300 bin liraya satın aldım. Tapusunu da başsavcının akrabası olan M.Ö. isimli kişi adına yaptım. M.A, başsavcının vekaleti ile bu arsayı M.Ö'ye devretti. Bu arsanın parasını 300 bin lira nakit para olarak M.A'ya iş yerinde elden verdim. Bu süreçte yine M.A. beni arayarak başsavcının İstanbul Erenköy'de ikamet eden kızının 100 bin liraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek benden tekrar para istedi. Bunun üzerine başsavcının kızına vermesi için M.A'ya 100 bin lira parayı nakit olarak iş yerimde verdim." dedi.
- "Samanyolu TV'yi açarak 'Bu kanalı daha dikkatli izlersin' dedi"
Başsavcı E.Ö'nün hakkında yürütülen soruşturmayı kapattığını düşündüğü sırada 2013'ün ortalarında kendisine ve ailesine yapılan operasyon sonucu 4 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olduğunu belirten U, "Fetullah Gülen cemaatinin Arnavutluk'taki faaliyetlerini finanse etmek için her ay düzenli ödediğim 140 bin avro haricinde istedikleri 1,5 milyon avroyu vermediğim için ben ve ailem hakkında soruşturma başlatıldı. Hakkımda yürütülen bu soruşturma, mensubu olduğum ailemin, Fetullah Gülen cemaatine ödemiş olduğu himmet parasının çok fazla miktarda istenmesinden ve bu parayı benim ve ailemin ödememesinden kaynaklandı. Soruşturma tamamen Fetullah Gülen cemaatinin Bursa imamları ile Aydın'da cemaat adına faaliyet yürüten M.A'nın yargı ve polis teşkilatındaki mensuplarınca tertip edilmiş bir soruşturma." ifadelerine yer verdi.
İş adamı U, soruşturma konusunun vergiyle ilgili bir konu olduğunu ancak kendisinin suç örgütü kurmak ve yönetmek, ailesinin de suç örgütü üyesi olmaktan gözaltına alındığını ve tutuklandığını öne sürerek, şunları söyledi:
"Kocaeli Emniyet Müdürlüğünce yapılan operasyon kapsamında sabah 05.30'da gözaltına alındım. Evimde polisler tarafından arama işlemleri yapıldığı sırada beni, eşimi ve çocuklarımı televizyonun karşısına oturttular. Televizyonun kumandasını alan bir görevli Samanyolu TV'yi açarak 'Bu kanalı daha dikkatli izlersin.' dedi. KOM Şube Müdürlüğüne getirilirken ekip otosuna bindirilmeden önce uzun boylu, görsem tanıyabileceğim, beni yakalamaya gelen polislerin 'komiserim' diye hitap ettikleri bir kişi bana 'Yalova'nın sözünü keşke dinleseydin, eğer dinlemiş olsaydın bunların hiçbirisi senin başına gelmezdi' dedi."
YORUMLAR