'Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi' Hazar Derneği tarafından uygulanacak

28 Şubat darbesinin 24. yıldönümünde yasakçı zihniyetin tortusu bütün ayrımcılıklarla mücadeleye devam ediliyor. Bu mücadele kapsamında Hazar Derneği gerçekleştirmekte olduğu "Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi" ile bir kez daha önemli bir çalışmaya imza atıyor. 8 Mart 2021'de başlayacak çalışma 1 yıl sürecek ve süreç sonunda bulgular raporlaştırılacaktır.

'Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi' Hazar Derneği tarafından uygulanacak
'Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi' Hazar Derneği tarafından uygulanacak
GİRİŞ 27.02.2021 16:14 GÜNCELLEME 27.02.2021 17:29
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

1993 yılından bu yana faaliyet göstermekte olan Hazar Derneği, sivil toplumdaki rolünü “Uluslararası, yerel  ve özel alanlarda hakkaniyet ve adaletin hüküm sürdüğü  dengeli bir sosyal yapının kurulması  adına kadınların eğitimine  ve toplumsal hayatta aktif  rol almalarına katkı sunmak” olarak ifade etmektedir. Bu bağlamda toplumun kültürel ve sosyolojik kodları hesaba katılarak hazırlanmakta olan “Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi”, 2007 yılında gerçekleştirilen Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Alan Çalışmasının ikinci ayağıdır.

KADEM'ın 28 Şubat kampanyası 7'den 70'e herkese o dönemi hissettirecek!



Her vatandaş eşit yaşama hakkına sahiptir

Hazar Derneği Yönetim Kurulu bu çalışmaya alan açma kararını şu ifadelerle dile getiriyor: “Makbul vatandaşlık söylemi gerilerde kalmıştır. Her vatandaş bu topraklarda eşit vatandaşlık hakkına sahiptir ve toplumca bu bilince varılması gerekmektedir. Toplumda devam eden ayrımcılıklar her kesime zarar verir, toplumsal uzlaşının önünde engel teşkil eder, kamplaşmalara yol açarak sinsice toplumu ifsad eder. Yasakların hukuken ortadan kalkmasıyla her şeyin düzeleceğini varsaymak boş bir iyimserlik. Bazı ayrımcılıklar hiç yasağa dönüşmeden var olmaya devam eder. Başörtüsü yasağı kendini 1997-2013 yılları arasında her alanda fazlasıyla hissettirmiş, birçok hak ihlaline sebep olmuştur. 2013’te mecliste başörtülü milletvekillerinin varlığıyla siyasete katılımın önünün açılması elbette çok önemli bir adımdı. Sonrasında her alanda iyileştirmelerin olmasına rağmen şu anda özel sektör başta olmak üzere birçok alanda hala ayrımcılık hissedilmekte, fakat hukuksal bir engel olmadığı için başörtülü kadınlar ayrımcılığın olmadığına kendilerini inandırmaya çalışmaktadırlar. Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi de yasaklara dair bir araştırma değil, ayrımcılık ölçme anketidir. Anket çalışmasındaki amaç her türlü ayrımcılığa dair olumlu bir perspektif kazandırmak, ayrımcılığın ne olduğunu ortaya koyup farkındalık oluşturmak, her türlü ayrımcılığın önüne geçmek için herkesi olumlu söylemlere teşvik etmektir. Çalışmanın ikinci ayağının 14 yıl sonra yapılıyor olması konu ile ilgili gelinen noktayı da gösterecek, bir mukayese imkânı sağlayacaktır. Yasaklar sonrası ayrımcılığın boyutlarının yasaklara maruz kalmamış nesle mensup Genç Hazar tarafından ele alınması da özellikle önemlidir.”

Bugüne kadar yapılmış en kapsamlı araştırma

Başörtüsü yasakları üzerine bugüne kadar yapılmış en kapsamlı araştırma olan Türkiye’nin Örtülü Gerçeği - 2007’ye dair Derneğimiz Kurucu Başkanı Ayla Kerimoğlu şu açıklamayı yapmaktadır: “Çalışmanın amacı o dönemde yaşanan başörtüsü yasaklarının eğitim ve iş alanıyla sınırlı olmadığını, kadınların yaşam alanını daraltan bir hal aldığını, kamu kurumlarından başlayan yasağın sokaklara taştığını, başörtülü eş ya da anne olmanın bile zorlaştığını göstermek; tüm bunların insan haklarına, dini yaşama özgürlüğüne, eşit vatandaş olma ilkesine, eğitim ve çalışma hakkına aykırı olduğunu yüksek sesle söylemekti. Her tanımlama bir şiddet içerir. Türkiye’nin Örtülü Gerçeği de dışarıdan tanımlanmış olmaya bir itirazdı. Kendimizi anlatma imkânı bulmamız, geleneksel değerlerle modern değerlerin nasıl da mecz edilebileceğini gösterme isteğimizdi.”

1112 denek üzerinde uygulanıyor

Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Çalışması 18-50 yaş arasındaki, lise ve üstü eğitim düzeyinde, çeşitli dönemlerde uygulanan başörtüsü yasaklarından etkilenen kadınlarla yapılmıştı. Toplam 1112 denek üzerinde ve yüz yüze görüşmelerle anket uygulaması şeklinde gerçekleştirilmiş, araştırmanın sonuçları düzenlenen bir panelle kamuoyuyla paylaşılmış ve yayınlanmıştı.







Anket 3 alanda inceleme yapmaktadır

Prof. Dr. Ayşen Gürcan danışmanlığında gerçekleşen 2021 Anket Çalışması betimsel tarama modeli olarak tasarlanmıştır. Çalışmanın nicel kısmı online anket portalı üzerinden yapılacak olup, niteliksel kısmı birebir mülakatlarla yapılacaktır. İnternet üzerinden gerçekleştirilecek olan anket için belirlenen örneklem Türkiye’de yaşayan ve hali hazırda başörtülü olan sadece Türkiye’de doğmuş büyümüş kadınları kapsamaktadır. Anket verilerinin güvenirliliği açısından çifte ayrımcılığa uğrayan mülteci kadınları dışarıda bırakmak gerekmektedir. Maalesef yabancı düşmanlığı da ayrımcılığın bir diğer alt başlığı olarak Türkiye’de çalışılması gereken bir diğer konudur. Anket genel itibariyle üç alanda inceleme yapmaktadır; eğitim hayatı, iş hayatı ve kamusal sosyal hayat.

Çalışma 1 yıl sürecek

8 Mart 2021 tarihinden itibaren bir yıl boyunca devam edecek olan çalışma, bu sürenin sonunda raporlaştırılacaktır. Aynı zamanda Türkiye’nin Örtülü Gerçeği isminde bir web sitesi kurulmaktadır. İçeriğinde yasak döneminden bugüne kadar yaşanan yasak, ayrımcılık ve mahrumiyet hikâyeleri bulunacak, böylece kapsamlı bir ihlal arşivi oluşturulacaktır. Türkiye’nin Örtülü Gerçeği internet sitesinde devamlı olarak ankete ve sonuçlarına ulaşılabilecektir. Ayrıca ihlal sürecine dair haberler, köşe yazıları ve akademik yayın arşivi de web sitesinde yer alacaktır.

Amacımız hala bir ayrımcılık yapılıp yapılmadığını tespit etmek

Başörtüsü Ayrımcılığı Anketi proje fikrini geliştiren ve şu an Genç Hazar çalışma ekibini koordine eden Sena Namlu, ayrımcılık araştırmasını ve web sitesini hayata geçirme gereğini şu ifadelerle açıklamaktadır: “Türkiye’de başörtülülere yönelik kurumsal ve toplumsal bir ayrımcılık söz konusu iken, bu denli bir ayrımcılığa karşın konuya olan akademik ilgi ve çalışmanın çok az olduğu görülmektedir. 2002’de muhafazakâr bir partinin iktidara gelmesiyle ve başörtüsüne yönelik ayrımcılık sorununun siyasi düzlemde dile getirilmeye başlamasıyla ilginin beklenenden az da olsa bu tarafa yöneldiği söylenebilir. 2013 demokratikleşme paketi sonrasında başörtülü bir kadının kamusal alanda var olmasına dair engellerin en azından hukuki düzlemde görece kaldırılmasıyla başörtüsüne dair ayrımcılığın da tamamen ortadan kalktığına dair bir algı oluşmuştur. Türkiye’nin Örtülü Gerçeği Başörtüsü Ayrımcılığı Anketini gerçekleştirme sebebimiz halen bir ayrımcılığın yaşanıp yaşanmadığını tespit etmek, eğer yaşanıyorsa da bunu göstermek ve akademik ilgiyi bu alana yöneltmektir.”

Kadınların dini tercihleri sebebiyle ayrımcılığa uğraması kabul edilemez

Proje Danışmanlarından Prof. Dr. Emel Topçu ise ayrımcılıkla ilgili önemli hatırlatmalarda bulunmaktadır:  “Ayrımcılık konusu özellikle Amerika’da siyahilerin beyazlarla aynı haklara sahip olmak için verdiği mücadele sonunda insanların bilincine yerleşmeye; 1980-90’larda da Avrupa’ya giden özellikle Müslüman kökenli insanların o toplumdaki durumları göz önüne alınarak belirginleşmeye başlamıştır. Avrupalılar insanları ayrımcılığa tabi tutarak onların potansiyellerinden tam anlamıyla yararlanamadıklarını fark etmişler ve 2000’li yıllarda uyum yasaları çıkarmaya başlamışlardır. Bu süreçte “çok kültürlülük” denen bir kavram ortaya çıkmıştır. Bu kavram her türlü kültürün kültür olduğu ve hiçbirinin ayrımcılığa uğramaması gerektiği üzerinedir. Yıllar boyu ayrımcılığa uğrayan insanlarda sonunda çeşitli nevrotik toplumsal hastalıklar ortaya çıkmış, toplumlar yaşanan ayrımcılıkları bir süre tolere edebilmiş fakat en sonunda hep patlamışlardır. Bu sebeple insanların uyum ve huzur içerisinde yaşamasını istiyorsak ayrımcılığı ortadan kaldırmamız, en azından minimuma indirmemiz gerekmektedir. Toplumun asli unsurları olan kadınların dini tercihleri dolayısıyla kullandıkları kıyafet sebebiyle ayrımcılığa uğramaları aynı zamanda cinsiyet ayrımcılığına da girmektedir. Bütün bunların ortadan kaldırılması gerekmektedir.”

YORUMLAR 1
  • Leyla 3 yıl önce Şikayet Et
    Recep Tayyip erdoğan, in gönüllere girmesi hiç kimseyi ayrıştırmadan, sevgi ile milletine ve ülkesine hizmet etmek ve başarıdan başarıya kosmaktır.polemikler ona göre değil. Simdi daha çok calisma zamani , Durmak yok yola devam.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
ABD Başkanı Donald Trump'ın yargılandığı tarihi davada sürpriz karar
Türkiye'nin Afrika açılımı sürüyor: Somali'ye uzay üssü kurulacak