İLEM 3. Yazı Kampı tamamlandı
İlmi Etüdler Derneği’nin üçüncüsünü düzenlediği Yazı Kampı; 4, 5 ve 6 Ocak tarihlerinde 6 oturumda tamamlandı. “Yaşamak ve Yazmak’’ teması konuşmalar gerçekleşti.
Bilindiği üzere İLEM, iki yazı kampı gerçekleştirmiş ve yazı üretiminin püf noktaları konuşulmuş ve etkinlikler büyük ilgi toplamıştı.
Yazı-eser üretimine dair geniş yönlü bir etkinlik olan Yazı Kampı’nın üçüncüsü de büyük bir ilgiyle karşılandı. 3 gün boyunca devam eden programın ilk gününde Halil Berktay ve Kurtuluş Kayalı konuk oldu. İkinci gün Önder Küçükural, Necip Tosun misafir olurken; son gün ise Seval Şahin ve Aykut Ertuğrul konuşmacı olarak yer aldı. Programın kapanışında Ahmet Şahin ve Ali Tan tarafından katılımcılara özel konser gerçekleştirildi.
Moderatör eşliğinde ve söyleşi şeklinde düzenlenen program İLEM Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Macit'in açılış konuşmasıyla başladı. Macit, Yazı Kampı’na duyulan ilgiden memnun olduklarını, İLEM Yazı Kampı’nın bir gelenek haline gelmesi için çabaladıklarını vurguladı.
Macit’in konuşması sonrasında "İnsanın Halleri" teması ile birinci gün oturumları Halil Berktay’ın açılış konuşması ile başladı. İlk oturum Ercüment Asil moderatörlüğünde " Nasıl mı Yazıyorum? Bilmem. Düşüneyim Bari." başlığı ile devam etti. Berktay “Yazılarımda düşünsel bir devamlılık mevcuttur. Bu devamlılık düşünsel mekan devamlılığıdır. Yıllar önce yazdığım yazıları da güçlü hafızam sayesinde unutmuyorum. Bu, yazılarımda düşünsel evren devamlılığını sağlamış oluyor.” dedi.
Orijinal Bir Şey Üretmek
"Türkiye’de Akademisyen, Yazar ve Mütefekkir" başlıklı ikinci oturumda Mesut Bostan moderatörlüğünde Kurtuluş Kayalı’nın konuşması gerçekleşti. Kayalı konuşmasında, “Akademisyenler tasviri metin yazarken, düşünce adamları ise tahlili metinler yazıyor. Tahlil ve tasvir birbirinden farklıdır. Türkiye'de ise birçok insan siyaset içerisinden konuşur ve güncel siyaset içerisinde kalarak orijinal bir şey üretmek mümkün değildir.” şeklinde ifade etti. Bu konuşmalar ile ilk gün oturumları sona erdi.
“Yazının Hikayesi” temalı ikinci gün ise Özgür Küçükural konuk olduğu "Akademia’da Özgünlüğe Yer Var mı?" başlıklı oturumla başladı. Küçükural “Bu mesleğe gelene kadar harika düşüncelerinizi yazmakla görevlendirildiniz. Fakat bu ödevlerle akademiye girdiğinizde yapacağınız ödevler buna tamamen zıt. Lisede, ortaokulda, üniversitede kompozisyon ödevleri yaptık. Fakat yayın yapmakla bu faaliyet çok farklıdır.” dedi.
Günün ikinci oturumunun konuğu olan Necip Tosun, Cengiz Yalçınkaya’nın moderatörlüğünde "Günümüz Öyküsü" başlığı üzerine konuştu. Tosun’un “Benim öyküye yönelmem, bir yazarın yazmaya yönelmesi öncelikle bir ortamla ilgili. Siz o ortamı bulduğunuzda artık yavaş yavaş yazı hayatına yöneliyorsunuz. Örneğin biz Mavera dergisine gittiğimizde Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt’la edebiyat konuşuyorduk.” dedi. Sonrasında yazma sürecinde önemli olanın okumak olduğunu dile getirildi. Bu konuşma ile ikinci günün oturumları sona erdi.
Üçüncü günün ilk oturumunda ise “Kültür ve Yaşantı" başlığı ile Cemile Rümeysa Mehani moderatörlüğünde Seval Şahin konuşmalarını gerçekleştirdi. Şahin, “Fikirlerimizi değiştirmek kötü bir şey değildir. Bourdieu’nün Fransa'daki akademisyenleri incelerken söylediği “self-reflexivity” diye bir kavram var. Bourdieu araştırmanın her aşamasında dönüp kendimize bakmamızı tavsiye eder.” dedi.
İLEM 3. Yazı Kampı'nın son oturumunda "Türkler Ejderhalardan Korkar mı?" adlı söyleşide Okan Erdağı’n moderatörlüğünde Aykut Ertuğrul’un birikimlerine kulak verildi. Ertuğrul “Her öykünün kendi içinde bir tutarlılığı var. Öykünün kendi iç dinamiği yazarken oluşur ama gerçeklik değil metin içi tutarlılık bir denge unsurudur. Metnin bir yerinde yağmur yağdıracaksan öylece yağdırılmaz önce kara bulutların görülmesi lazımdır der Rasim Özdenören.” ifadelerini kullandı.
Ahmet Şahin ve Ali Tan'dan Musiki Dinletisi
İLEM 3. Yazı Kampının kapanışı Ahmet Şahin ve Ali Tan’ın katılımcılara özel verdiği musiki dinletisi ile gerçekleşti. Bütün program esnasında alınan notlar, anlık olarak İLEM Twitter hesabından paylaşıldı.