Binlerce mabedin yıkıldığı süreçte ayakta kalan cami: Hacı Edhem Bey Camii

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, binlerce mabedin yıkıma uğradığı süreçte ayakta kalan Hacı Edhem Bey Camii’ni anlattı.

Binlerce mabedin yıkıldığı süreçte ayakta kalan cami: Hacı Edhem Bey Camii
Binlerce mabedin yıkıldığı süreçte ayakta kalan cami: Hacı Edhem Bey Camii
GİRİŞ 25.01.2022 12:19 GÜNCELLEME 25.01.2022 12:19

Sanat, kültür ve medeniyeti ebedi kılar. Binlerce mabedin yıkıma uğradığı süreçte ayakta kalan Hacı Edhem Bey Camii’nin kalem işleri bir kanaviçe gibi ilmek ilmek göz nuru ile işlenmişti. Hacı Edhem Bey bu camiyi sanat ve estetik anlayıştan yoksun olarak inşa etmiş olsaydı, babasından miras bu cami Enver Hoca’nın hışmına uğramaktan kurtulur muydu?

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım

Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi

Avrupa ve Balkanlar’ın en köklü uluslarından olan Arnavutlar, 1517’den 1912’ye kadar Osmanlı devleti çatısı altında idi. Türk-Arnavut ortak tarihini yansıtan çok sayıda eser içinde Tiran’ın merkezindeki İskender Bey Meydanı’nda Osmanlı devrinden kalan iki eser dikkat çekicidir. Meydandaki müze, bakanlık binaları, Opera Binası ve İskender Bey heykeli gibi anıtsal özellik taşıyan unsurlar içinde 1793’te yapımına başlanan Hacı Edhem Bey Camii ile 1822 yılında temeli atılan Saat Kulesi ayrı bir öneme sahiptir. Öyle ki Tiran Belediyesi’nin ambleminde banisi Hacı Ethem Bey olan Tiran Saat Kulesi bulunmaktadır.

Hacı Edhem Bey Camii dış çekim

Edhem Bey Camii hakkındaki bilgileri eserdeki Osmanlıca kitabeler ve süslemeleri yapan sanatçıların kayıtlarından öğrenmek mümkün. Eserin temelini atan Hacı Edhem Bey’in babası Molla Bey’dir. Molla Bey 1808’de vefat edince oğlu Hacı Edhem Bey 1822-23’de caminin yapımını tamamlamıştır. Eserin paha biçilmez süslemeleri farklı zamanlarda, farklı sanatçılara aittir. Caminin mimarisi Osmanlı Türk mimarisi özellikleri taşımakla birlikte, usta sanatkarların elinden çıkan kalem işi renkli bezemeler Balkanlar’da görülen estetik anlayışın harikulade ürünleridir. Cami içinde kubbeyi taşıyan kemerlerde ve camii dışında son cemaat mahallinde manzara resimleri bulunmaktadır. Bu manzaralar içinde çifte minareli cami İstanbul’un siluetinden bir kesit gibidir. Böylelikle Tiran ve İstanbul arasındaki gönül bağı resmedilmiştir.

Hacı Edhem Bey Camii süsleme

ESERİ YAŞATAN HARİKULADE SANAT

  • Atalarımız yaptığımız işi güzel yapmak ve başarıyla sonuçlandırmak için şöyle demiştir: “Bir mıh bir nal kurtarır; bir nal bir at; bir at bir er; bir er bir cenk; bir cenk bir vatan kurtarır”. Hacı Edhem Bey Camii bu atasözünün ne kadar doğru olduğunu kanıtlayan bir şaheserdir. Eğer Edhem Bey bu eseri olağanüstü kılan ahşap malzemeleri özenle seçmese, sanatkarlar tüm yüzeyleri dantel gibi işleyip bir kuyumcu titizliği ve özeniyle rengarenk süslemelerle bezemeseydi, camii bugüne kadar yaşar mıydı?

Arnavutluk’u yöneten Enver Hoca’nın hışmına uğrayan diğer mabetlerin aksine Edhem Bey Camii yerle bir edilmekten son anda kurtuldu. Onu kurtaran sanatçıların el emeği göz nuru ile işledikleri şahane süslemeleri idi. Her bakımdan sanat değeri olağanüstü idi. Arnavutluk’un başkenti Tiran’da, ana meydanda altın orana sahip minaresiyle, kubbesi ve son cemaat yeriyle, köfeki taşından örülen duvarlarıyla kıymetli bir mücevher gibidir. Mütevazı büyüklükte ama ülkenin kalbinde olanca zarafeti ve ihtişamıyla “Arnavut milletinin tarihinde ve medeniyetinde ben de varım” diyen görkemli ve asil bir eserdir.

  • Sanat, kültür ve medeniyeti ebedi kılar. Binlerce mabedin yıkıma uğradığı süreçte ayakta kalan Hacı Edhem Bey Camii’nin kalem işleri bir kanaviçe gibi ilmek ilmek göz nuru ile işlenmişti. Eğer Hacı Edhem Bey bu camiyi sanat ve estetik anlayıştan yoksun olarak inşa etmiş olsaydı, babasından miras kalan camiyi tamamlama görevini acele ederek özensiz biçimde yerine getirmiş olsaydı, bu camii Enver Hoca’nın hışmına uğramaktan kurtulur muydu?

Hacı Edhem Bey Camii süsleme detay

ENVER HOCA’NIN YIKIMI

1908 yılında doğan ve 1944 yılında Arnavutluk Başbakanı, ardından da Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti lideri olarak ülkenin kaderini eline alan Enver Hoca 11 Nisan 1985’te ölmüştü. Ama onun koyduğu komünist ve ateist anlayış 8 Aralık 1990 tarihine kadar devam etti. Ülke, ilk resmi ateist devlet iddiasıyla, insanları dinden tamamen soyutlama politikalarını bitirene kadar binlerce cami ve mescit yıkıldı. Ancak bugün, bu yıkımdan kurtulmayı başaran Hacı Ethem Bey Camii gibi bir elin parmakları kadar az sayıdaki eser, Arnavut ulusunun bağrında yaşamayı başarırken, 41 yıl boyunca ülkeyi yöneten Enver Hoca’dan kalan kayda değer bir eser bulunmamaktadır. 1991 yılından itibaren demokratikleşme yolunda atılan başarılı adımlar Arnavutluk’un her bakımdan gelişmesine katkı vermektedir.

Hacı Edhem Bey Camii iç süsleme

TİKA’NIN BAŞARISI

  • Edhem Bey Camii, Arnavut ulusunun 19. yüzyıldaki atılımlarına ve özlemlerine tanık olmuş, 20. yüzyılın başındaki bağımsızlık ilanının heyecanlı günleri yanında Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki parçalanmışlıklar ve hayal kırıklıklarını yaşamış, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Enver Hoca’nın diktatör yönetiminde ayakta kalmasını bilmiş ve bugün 21. yüzyıla umutla bakan Arnavut halkının muazzam gelişimini izlemeye devam etmektedir.

Hacı Edhem Bey Camii dış görüntü

Edhem Bey Camii gibi camiler sadece cami değildir. Milletlerin hayatında iyi günlerde ve kötü günlerde yaşama becerisine sahip bir varlık göstergesidir. Bir adanmış ruhun yüce eseridir. Bir medeniyet ve kültürün varlığı yanında yüceliğini kanıtlayan kıymet biçilemeyen estetik bir değerdir. Müminlerin şevkle ibadet ettikleri bir mekân olmakla birlikte sanatseverlerin iç ve dış güzelliği karşısında büyülendikleri müstesna bir eserdir.

  • Türkiye köklü bir devletin adıdır. İslam inancını kuşanan Türk medeniyeti etkileri bakımından çok geniş coğrafyalara uzanmıştır. Türkler gittiği her yerde iz bırakmış, mührünü vurmasını bilmiştir. Tarih sahnesine yeni çıkmamışlardır. Yeni yetme, köksüz, ilişkisiz ve etkisiz değildir. Tiran’daki Hacı Edhem Bey Camii, Türkler ve Arnavutların ortak tarih ve medeniyetine ait zarif bir eser olarak üstlendiği rolü çok mütevazı bir şekilde sürdürmektedir. Bu kıymetli eserin restorasyonuna katkı veren TİKA, Türkiye’nin yüz akı kurumlarından biri olarak gönül coğrafyasında çok önemli hizmetlerinden birini daha gerçekleştirmiştir. Darısı benzer özelliklerdeki diğer eserlere…
KAYNAK: YENİŞAFAK
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Son dakika: Bakan Fidan açıkladı: BRICS'ten ortaklık teklifi aldık
İstanbul'da DEM Partili iki ilçe yöneticisi tutuklandı