İstanbul’un kültür mabedi: Kariye Camii
İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginliğinin bir parçası olan Kariye Camii, 6. yüzyıla uzanan köklü bir geçmişe sahip. Dünya sanat tarihine damga vuran kültür mabedi, mozaikleri ve freskleriyle dikkat çekiyor.
Dünya sanat tarihine damga vuran bir kültür mabedi olan Kariye Camii'nin tüm detaylarını Sanat Tarihi Araştırmacısı Elif Kabalıoğlu ile yaptığımız özel röportajımızda konuştuk.
KARİYE CAMİİ İLK OLARAK NE ZAMAN İNŞA EDİLDİ VE YAPIYA NEDEN KARİYE İSMİ VERİLDİ?
“Mekanın önemi anlamak için tarihte bir yolculuk yapmamız gerekiyor. 6. Yüzyıla gideceğiz, biz ilk yapılan surların dışındayız. Niye böyle bir yer tercih edilmiş? Burası ilk başta manastır kompleksi olarak düşünülüyor. Hristiyan din adamlarının insanlardan uzakta, dünyadan uzakta kırsal alanda, Allah’a daha yakın oldukları bölgelerde bulunmaları orada yapılaşmalarını gerektiren bir konum halinde. Ondan dolayı o zamanlarda burası “kırsal alan, vatan anlamında, köy anlamında” Khora olarak isimlendiriliyor. Bu manastır kompleksi ayrı ayrı yüzyıllarda beş defa onarımdan geçiyor ve günümüzdeki şeklini almasında ve kilisenin bugünkü halini almasını sağlayan aynı zamanda burada mezarı olan Theodora Metokhites.”
YAPININ MİMARİ AÇIDAN ÖNEMİNİ DEĞERLENDİREBİLİR MİSİNİZ?
“Mekanın mimari anlamda önemiyle birlikte yapının ikonogrofik anlamda, Hristiyan anlatısı açısından önemi büyük. Çünkü, kendisinden sonrakilere öncül olmuş şekilde freskler ve ikonografik anlatımlar var. Şöyle bir durum var, Hristiyanlık yeni gelmiş ve Hristiyanlığın halka indirgenmesi gerekiyor. Fakat halkın okuma yazması yok, İncil’in her tarafa ulaştırılması sıkıntılı. Peki, halka nasıl anlatılacak İsa’nın vahileri, İncil’in yazıları nasıl ulaşacak, insanlar nasıl iman edecekler? Tabii ki resim ile ve resmin dili ilk başta mozaik olacak. O küçücük tesseraeların birleşmesi ile beraber, ustaların o nadide muazzam çalışması ile beraber Hristiyanlığın ikonografisi, İncil’in anlatıları dile gelecek. İnsanlar büyülenecek, etkilenecek ve en önemli sahneler anlatılacak. Daha sonralarında biz bunun nüvelerini batı sanatında tablolarda göreceğiz, heykellerde göreceğiz. Böyle bir sanatın başlangıcını biz erken dönem kiliselerinde görmekteyiz. Theodora Metokhites, burada basit bir sanatsal bir anlayış yansıtmıyor. Aslında bir dinin yayılmasını sağlıyor. Öyle bir gücü var, burada gördüğümüz her bir fresk ve mozaiğin.”
FRESKLERİN ÖNEMİNİ NEYE GÖRE BELİRLEYEBİLİRİZ?
“Fresklerin önemi inanan kişiye hitap etmesi ile birlikte artmakta. İnanan kişi baktığı zaman ruhu tatmin olacak, duygulanacak, dünyadan sonrasını öğrenecek ve ona göre hayatını devam ettirecek. Yani kilise öğretisini burada çok güzel bir şekilde vermek zorunda. Burada gördüğümüz tüm freskler ve mozaikler Theodora Metokhites’in planladığı şekilde yapılıyor. Karşımızda “Son Yargı” sahnesi var. Bu alandaki en önemli fresklerden bir tanesi. Görüyoruz ki bir melek tarafından zaman dürülmüş, güneş ve ay dürülmüş bir vaziyette. Yani Sur’a üfürülmüş artık dünyevi yaşam sona ermiş. Peki, Hz. İsa ne yapıyor? Hz. İsa tahtında oturmuş, sağında azizler ve peygamberler, yanında Vaftizci Yahya ve annesi Hz. Meryem bulunmakta. Altta Hz. İsa’nın kerubim melekleri ile taşınan tahtı var. En altta yargı yapılıyor görüyoruz terazi var. Bir tarafta cehenneme gitmek üzere olanlar, bir tarafta yargısı gerçekleşip cennete gitmek üzere olanları görüyoruz.”
KAHİRE HAKKINDA HİÇBİR BİLGİSİ OLMAYAN BİR KİŞİ YAPIYI ZİYARET ETTİĞİ ZAMAN NELER ÖĞRENEBİLİR BURADAN?
“Buraya inan bir Hristiyan'ın buraya geldiğinde mozaik ve freskler baktığında hiçbir şey bilmiyorsa Hz. İsa hakkında, Hz. Meryem hakkında, Hz. Meryem’in ataları hakkında, Hz. Zekeriya hakkında, Beytüllahim hakkında… Hiçbir şey bilmeyerek buraya gelen bir Hristiyan, o gün içerisinde buradan bütün hikayeyi, Hz. Meryem’in hayatı, annesi ve babasının hayatı, çocuk sahibi olmaları, Hz. Zekeriya’nın çocuk sahibi olması, Vaftizci Yahya’nın hikayesini, Hz. İsa’nın bütün hayat hikayesini buradan öğrenerek ayrılır.”
MASUMLARIN KATLİ TASVİRİ
“Bu görmüş olduğunuz öğreti sahnesi çok önemlidir ve batı sanatında sıklıkla işlenen bir konudur. “Masumların Katli.” Hz. İsa’nın doğacağını üç müneccimden haber alan Kral Hirodes, hemen iki yaşındaki çocukların öldürülmesi emrini verir. Hz. İsa’yı bulma arzusu ile çünkü Hz. İsa’nın bir imparatorluk, yeryüzü imparatorluğu sahibi olacağı zannındadır. Burada öldürün emrini veren Hirodes’i, öldürülen çocukları ve gözyaşı döken annesini görmekteyiz.”
THEODORA METOKHİTES'İN KARİYE KİLİSE MAKETİNİ SUNMA SAHNESİ
“Naos bölümünün giriş kapısının üstünde esas kişimizi görmekteyiz. Theodora Metokhites’i görüyoruz. Theodora Metokhites, Hz. İsa’ya sunu yapar şekilde. Hz. İsa’ya Khora Kilisesi’ni yani Kariye Kilisesi’ni sunmakta. Bu freskte dikkat çeken bir unsur da Theodora Metokhites’in kıyafeti. O dönemin kıyafeti ve Bizans dönemi kıyafetleri ile pek özdeşleşmeyen bir kıyafet görüyoruz. Üstünde bir kaftan ve kafasında bir sarık bulunuyor. Dönem Selçuklu dönemi ve Bizans ile Selçuklu arasındaki ilişkilerin sanata yansımasını görüyoruz.”
KARİYE KİLİSESİ’NİN CAMİYE DÖNÜŞÜMÜ
Doğu Roma İmparatorluğu’nda saray kilisesi ve şapel olarak kullanılan yapı, İstanbul’un fethinden sonra camiye çevriliyor. İstanbul’un Fethinden sonra bir müddet kullanılmayan yapı, bölgede ibadet edecek mescit eksikliği yaşanması nedeniyle Sultan II. Beyazid’ın sadrazamlarından Atik Ali Paşa tarafından, 1511 yılında camiye çevriliyor.
Cami olarak ibadete açılan yapının duvarlarında bulunan mozaik ve fresklerin üzerleri 2cm kalınlığında ince bir alçı ile örtülerek kapatılıyor. Yapının orijinal haline zarar gelmeyecek şekilde bir köşesine minare ve güneydoğu köşesindeki iç kısmına bir de mihrap ekleniyor.