RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Dijital Dünya Çalıştayı'nda konuştu
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi dijital diktatörlüğe ve siber zorbalığa karşı her türlü hukuki mücadele kararlılıkla sürdürülecektir. Nasıl ülkemiz sınırlarımız içinde teröre ve terör faaliyetine izin vermiyorsak, dijital ve sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade etmemiz mümkün değildir." dedi.
Şahin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının destekleriyle Anadolu Yayıncılar Derneğince, Dolmabahçe Çalışma Ofisinde düzenlenen Dijital Dünya Çalıştayı'nın açılışında konuştu.
Türkiye'de lisanslı yayın yapan 1289 özel radyo ve televizyon kanalı olduğunu ifade eden Şahin, yayıncılık alanının karasaldan dijitale doğru hızlıca geçiş yaptığını, geleneksel yayıncıların bu gelişmelere uyarak dijitalleşme yolunda hızlıca adımlar attıklarını söyledi.
Şahin, cep telefonları ve tabletlerle dijital medyanın takibinin her yerde ve her an yapılabildiğini dile getirerek, artık dijital uzantısı olmayan klasik yayın organının kalmadığını, basılı gazetelerle başlayan haberciliğin mobil cihazlar aracılığıyla herkese ulaştığını, halk gazeteciliği ya da vatandaş gazeteciliği kavramlarının akıllı cihazlarla gelişerek medyayı güçlendirdiğini kaydetti.
Şahin, yerel yayıncılık alanının etkin ve verimli bir şekilde gücünü hissettirdiğini dile getirerek, "Karasal ortamda 151 yerel televizyon, 786 radyo yayın yapıyor. Türkiye'de birçok Avrupa ülkesinden daha fazla yerel medyada faaliyet gösteren radyo ve televizyon bulunmaktadır. Bu da bizi memnun etmektedir. Yerel radyo ve televizyonlarımız geniş yelpazede izleyici ve dinleyiciyle buluşuyor, iletişim teknolojilerinin gelişimiyle de her yerde her zaman çok kısa sürede de kendi alanıyla ilgili bilgi aktarımını rahatça yapabilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
"DİJİTAL PLATFORM YAYINCILIĞINDA ÇOCUKLARIN KORUNMASI İÇİN ÖNLEMLER ALIYORUZ"
Son yaptıkları kamuoyu araştırmasından bazı verileri paylaşan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, şunları ifade etti:
"Kamuoyu araştırmamıza göre, Türkiye'de dijital yayın platformlarını kullananlar yüzde 25'lere çıktı. 18-24 yaş aralığındaki gençlerimiz yüzde 43 oranında dijital yayıncılık platformlarını takip etmektedir. Bu yaş grubundaki öğrencilerin dijital yayını izleme oranı ise yüzde 52'dir. Dijital yayın mecralarına bağlanma yüzde 63 oranıyla en çok akıllı telefonlarla sağlanmaktadır. Dijital yayınlar günde en az 2 saat izlenirken yüzde 60 oranıyla en çok dizi filmlerinin takip edildiği görülmektedir. Seç izle platformlarından izlenenlerin ilk 10'da yer alanların dizi olduğu ve bunların içerisinde de 4 yerli yapımın izlendiği görülmektedir. Bu veriler bizi bir taraftan sevindirirken bir taraftan da düşündürmektedir. Gördüğümüz kadarıyla bu yaş grubundaki gençlerimiz, özellikle gelişim çağındaki çocuklarımızın böyle bir alanda çok hızlı bir şekilde var olmaları ve takip etmeleri bizlerin omuzlarına büyük yük yüklemektedir."
Araştırmaya katılanların yüzde 42'sinin dijital platform yayıncılığında çocukların uygunsuz içeriklerden korunması için gerekli önlemlerin alınmadığını düşündüğünü anlatan Şahin, önlemler alındığını, kanunların ve yönetmeliklerin çıkarıldığını ve uygulanmaya devam edildiğini söyledi.
Şahin, "Fakat algı olarak bu alanların denetlenmediği veya bu alanlarda boşluk olduğu şeklinde bir yaygın kanaat oluşmakta. Bunların giderilmesi için de ilerleyen süreçte çalışmalarımıza devam edeceğiz." dedi.
Pandemi sürecinde televizyon ve radyo dinleme alışkanlıklarının arttığını dile getiren Şahin, bununla birlikte dijital mecraların takibinin de artarak devam ettiğini söyledi.
Şahin, internet üzerinden yapılan dijital isteğe bağlı platformların Türkiye'de aldıkları lisansla güvenle izleyici ve dinleyicilerle buluştuğunu, artık herhangi bir çekincede bulunmadan kendi alanlarıyla ilgili rahat yayın yapabildiklerini kaydetti.
Bu alandaki platformların bugün mali ve hukuki sorumluluklarıyla yayınlarını sürdürdüğünü dile getiren Şahin, bu alanın düzenlenmesi ve denetlenmesi görevinin de RTÜK'e verildiğini anlattı.
Bu görevi aldıktan itibaren hızlıca yönetmeliği çıkardıklarını belirten Şahin, bugün Türkiye'de 46 uluslararası ve yerli kuruluşa bu anlamda lisans verdiklerini, mevcut 903 medya hizmet sağlayıcı kuruluşa da diğer ortamlardaki yayın lisansları ve haklarına istinaden internet ortamında yayın izni verildiğini aktardı.
Türkiye'deki mevzuat çalışmalarının hızlı bir şekilde tamamlandığını ve bu gelişmelerin birçok Avrupa ülkesi ve Amerika'daki bazı çalışmalara kaynak teşkil ettiğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
"Türkiye'deki büyük uluslararası yayıncılık kuruluşlarının yapmış olduğu faaliyetler sebebiyle çıkan kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde Türkiye'den çekileceği, Türkiye'de artık faaliyet göstermeyeceği şeklinde, bunu özellikle belirtiyorum sosyal medyada ne duruma geldik görelim diye, bu tür yalan yanlış bilgiler olmasına rağmen, gördüğünüz gibi bugün Türkiye'de yeni yapılan düzenlemelerle birlikte gerçekten çok geniş yetkilerle birlikte uluslararası kuruluşlar faaliyetlerini devam ettirmektedir. Sadece uluslararası kuruluşlara değil, yerel aktörlere de çok ciddi desteklerimiz bulunmakta. Onlarla işbirliği halinde bu görevimizi yerine getirmekteyiz. Tabii ki ulusal güvenliğimizle milli ve manevi değerlerimizin korunması, ayrıca çocuk ve gençlerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımızı zararlı yayın içeriklerinden korunması adına yürüttüğümüz çalışmalarımız devam ediyor."
Ebubekir Şahin, 2018 yılında Avrupa Birliği Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifliğinin yenilendiğini, Türkiye'nin bu direktifliğe ilk uyum sağlayan ülke olduğunu da vurguladı.
Türkiye'nin yayıncılık alanında farkını ortaya koyarak birçok batılı ülkenin öncesinde bu yükümlülüklerini yerine getirdiğinin altını çizen Şahin, Avusturya, Danimarka, İsveç, Hollanda, Litvanya, Letonya, Lüksemburg, Portekiz gibi ülkelerin ancak 2021 Ocak ayında bu mevzuata uyum sağlayabildiklerini bildirdi.
Bunun da Türkiye'nin bu alandaki gelişmeleri ne kadar yakından takip ettiğini gösterdiğini belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dijital alan yeni güvenlik sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Ucu bucağı bilinmeyen, ancak özgürlüklerin sınırsız olmaması gereken internet yayıncılık alanında ve sosyal ağlarda, kişi hak ve hürriyetlerinin kolayca ihlal edilebiliyor olması, ciddi anlamda düşünülmesi gereken bir konudur. Sanal tehdit hiç olmadığı kadar hayatımıza girmiş durumdadır. siber güvenlik konusu ayrı bir dal haline gelmiştir. Üst Kurulumuz özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin koruması adına bu alanda faaliyetlerini, kendi alanına düşen görevlerini yerine getirmiştir ve getirmeye de devam edecektir."
"14-18 YAŞ ARASINDA SOSYAL MEDYA KULLANIM ORANI YÜZDE 97"
RTÜK Başkanı Şahin, sanal alemin hayatın bir parçası olmasıyla birlikte çocukların yeni medya kullanım alışkanlıkları ve siber zorbalık konusunda bir araştırma yapıldığını da anlatarak, şunları kaydetti:
"14 yaş ile 18 yaş arasında çocuklarımızın sosyal medya kullanma oranı yüzde 97. Bu çok büyük bir rakamdır. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri de öğrencilerimizin yine yüzde 56'sının internete bağlandığında tek başına olduğu ve çevrim içiyken hoşlanmadıkları kişi veya içerikle karşılaştıklarında yüzde 44 oranında yalnız olduğu yönünde veri var elimizde. Aynı zamanda her dört öğrenciden biri internette hoşlanmadığı içerikle karşılaştığında bu durumu hiç kimseyle paylaşamamaktadır. Öğrencilerin internette en fazla rahatsız oldukları konunun siber zorbalık olduğu, yaptığımız araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Araştırmaya katılan öğrenciler uygunsuz internet reklamlarından ve yalan, asılsız haberlerden fazlasıyla rahatsız olduklarını belirtmiştir. Gençler arasında yeni medya kullanımının artması, bu alanda bilinçli bir medya tüketicisi olmalarını da gerektirmektedir. Bunun için medya okuryazarlığını ve dijital okuryazarlığı önemsiyoruz. Milli Eğitim müfredatında yer alan medya okuryazarlığı dersini dijital çağın gerçeklerine uygun hale getirerek yeniden güncelledik. RTÜK olarak çocuklarımızın bilinçli medya tüketimiyle ilgili sadece çocuklarımızın medya okur yazarlığına tabi tutulmasının yeterli olmadığını düşünmekteyiz. Ailelerin de bilinçli medya tüketicisi olmaları anlamında ciddi çalışmalar yürütmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi dijital diktatörlüğe ve siber zorbalığa karşı her türlü hukuki mücadele kararlılıkla sürdürülecektir. Nasıl ülkemiz sınırlarımız içinde teröre ve terör faaliyetine izin vermiyorsak, dijital ve sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade etmemiz mümkün değildir. İnsanların tacize uğradığı, dolandırıldığı, onurlarının kırıldığı, linç edildiği, her türlü haklarının çiğnendiği bir dünyaya teslim olmamız asla düşünülemez. Sosyal medya alanı sınırsız bir alan değildir. Sınırları belli olan gerçek hayatta da karşılığı olan suçlarla cezalandırılması gereken bir alan olduğunu tekrar belirtmek isterim."
Şahin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı iletişim Bakanı Fahrettin Altun başta olmak üzere, faaliyetlerine destek veren herkese teşekkürlerini sundu.
"DİJİTAL MEDYA KONUSU ÇOK ÖNEMLİ"
Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan da çalıştayın gerçekleşmesi için verdiği desteklerden dolayı Fahnettin Altun'a teşekkür ederek sözlerine başladı.
Burhan, dijital medya konusunun çok önemli olduğuna işaret ederek, çalıştaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Nasıl böyle bir çalıştay gerçekleşti? Öncelikle serzenişlerden başladı. 'Korsan, kaçak yayınlar var. Biz yerel medya mensupları vergimizi ödüyoruz, RTÜK tarafından denetleniyoruz ancak birtakım yeni televizyonlar çıktı, Facebook'tan, Twitter'dan yayınlar var. Bu yayınlar denetlenmiyor.' gibi serzenişler oldu. Birinci sıkıntı reklam boyutu. İkincisi hukuki mevzuattan kaynaklanan eksiklikler var. Geleneksel medya, televizyonlar, gazeteler herhangi bir sıkıntı ortaya çıksa ya RTÜK tarafından denetlenir ya da mahkemeler var. Burada yapılan herhangi bir haber insanların hayatlarını olumsuz etkileyebilir. Denetimde de sıkıntı vardı, bu yönde şikayetler vardı. Bunları da dikkate almak gerekiyordu. Yine geleneksel medya, gazeteler, televizyonlar tiraj kaybediyor mu, izlenme oranlarında, reklamlarında azalma var mı gibi bir takım endişeler vardı. Hakikaten bu da bir gerçeklik. Bunların da ele alınması gerekiyordu."
Bu alanın çok geniş ve büyük bir alan olduğunu dile getiren Burhan, "Bu konularla ilgili konunun uzmanları burada. Biz yerel medya olarak milli, yerli, bu ülkeye bağlı, Cumhuriyet, ezan, bayrak, demokrasi diyen bir kuruluşuz. Ülkenin değerlerinin yanındayız. 20 yıldır sivil toplum çalışması yapıyoruz." diyerek, sözlerini tamamladı.