Marmara'nın en büyük gölünde bin 600 yıllık bazilika bulundu

Bursa Büyükşehir Belediyesinin İznik'te başlattığı "Tarihi Kültürel Mirası Tespit ve Havadan Fotoğraflama Çalışmaları" sırasında çekilen görüntülerde tesadüfen fark edilen bazilika ile ilgili ayrıntılar belli oldu.

Marmara'nın en büyük gölünde bin 600 yıllık bazilika bulundu
Marmara'nın en büyük gölünde bin 600 yıllık bazilika bulundu
GİRİŞ 27.01.2014 11:41 GÜNCELLEME 27.01.2014 16:42

Bitinya, Roma, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan İznik'in adını verdiği gölde kıyıdan yaklaşık 20 metre açıkta ve 2 metre derinlikte, erken Hristiyanlık mimarisinin özelliklerini taşıyan, Roma dönemine ait yaklaşık bin 600 yıllık bazilika keşfedildi.

Bursa Büyükşehir Belediyesinin İznik'te başlattığı "Tarihi Kültürel Mirası Tespit ve Havadan Fotoğraflama Çalışmaları" sırasında çekilen görüntülerde tesadüfen fark edilen bazilikanın, M.S 740 depremindeki çökmenin etkisiyle göl sularına gömüldüğü tahmin ediliyor.

Bazilika; içi, ortadaki yüksek, yanlardakiler daha alçak olmak üzere iki sıra sütunla üç salona ayrılmış, dikdörtgen biçiminde büyük kilise olarak tanımlanıyor.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İznik ve çevresindeki hava çekimlerinden elde edilen fotoğraflarda, "Senato Sarayı" olarak tanımlanan alanın 500 metre kadar doğusunda ve göl kıyısından yaklaşık 20 metre açıkta son derece belirgin şekilde anıtsal bir yapı kalıntısının fark edildiğini belirtti.

Doğu-batı doğrultusunda uzanan bu yapıya ilişkin daha sonra yine havadan detaylı görüntüleme çalışmaları yapıldığını anlatan Şahin, "Kalıntılar üzerinde daha sonra yapılan detaylı görüntüleme çalışmasında, Hristiyanlık'ta bazilika olarak adlandırılan yapı kompleksinin su altında bulunduğunu tespit ettik. Yerinde yaptığımız incelemelerde suyun yaklaşık 2 metre aşağısında çökmüş şekilde bir bazilikanın olduğu ortaya çıktı. Bu bazilika, bugüne kadar bilinmeyen bir yapıt. Bu şekilde tesadüfen de olsa keşfedilerek tekrar ortaya çıkarılmış oldu" diye konuştu.

Şahin, M.S 313 yılında Roma İmparatoru Konstantin döneminde Hristiyanlık'ın resmi din olarak kabul edildiğini, bu tarihten sonra Hristiyanlık'la ilgili dini yapıların inşasına izin verildiğini hatırlatarak, ibadet yeri olarak bazilikal planlı kiliselerin bu süreçte ortaya çıktığını belirtti.

"1999 depreminde Gölcük'te olduğu gibi bir çökme oldu"

Roma döneminde mahkemelerin ve pazar yerinin de bulunduğu "bazilika" ismi verilen yapı kompleksininin, kilise mimarisine aktarıldığını ve erken Hristiyanlık döneminde çok büyük kiliselerin inşa edildiğini anlatan Mustafa Şahin, şunları kaydetti:

"Ebatlarına, ölçülerine baktığımız zaman çok büyük bir yapının söz konusu olduğunu görüyoruz ki yapının etrafını zaten, göl kıyısında olmuş olsa gerek bir teras duvarı çevrelemekte. Bu tür büyük yapıları erken Hristiyanlık döneminde inşa ettiklerini biliyoruz. Bu nedenle bu yapının MS 4'üncü yüzyıl civarında inşa edildiğini düşünüyoruz. Yaklaşık bin 600 yıllık bir yapı söz konusu. İznik çok ciddi depremler geçirmiş, Bu depremlerden en büyüğü 740'larda olan deprem. Öyle tahmin ediyoruz ki; 740 depreminde bina yıkıldı ve yıkılmanın yanı sıra göl kıyılarında da 1999 depreminde Gölcük'te olduğu gibi bir çökme söz konusu oldu ve bu çökme neticesinde kilise tamamen yıkılarak gölün içerisine gömüldü. Bugüne kadar keşfedilmeyi bekliyordu."

Şahin, bazilikalarda en az üç koridorun bulunduğunu, bunların "nef" olarak isimlendirildiğini ve ortadakinin diğerlerine göre daha geniş olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Gördüğümüz yapı da doğu-batı istikametinde yerleştirilmiş ve artı apsisi var ve bunlar bir araya geldiği zaman biz burada bir kiliseden, bazilikadan söz edebiliyoruz ki zaten bu plan daha sonra bazilika plan olarak adlandırılıyor ve literatüre bazilika plan olarak geçiyor. Yine hava fotoğraflarından anladığımız kadarıyla arkada 'narteks' ismi verilen son cemaat yeri var ve daha sonra avlu olarak adlandırabileceğimiz bir diğer bölüm var. Apsisin hemen iki yanında köşeli odalar ise kutsal eşyaların saklandığı yerler olarak biliniyor. Bizdeki Kutsal Emanetler'de olduğu gibi, bizim dinimizde de kutsal eşyalar var ve belli günlerde onlar camilerde açılıyor, mesela Hırka-i Şerif gibi. Benzer durum Hristiyanlık için de geçerli."

"Burası bir su altı müzesi haline getirilebilecek bir potansiyele sahip"

Fotoğraflarda belirgin şekilde görülen temel duvarlarının yanı sıra binanın içinde, çok sayıda yapı taşının gelişigüzel dağıldığına da değinen Şahin, bunun deprem ve sonrasındaki çökme olayı hakkında fikir verdiğini belirtti. Şahin, şöyle dedi:

"Gelecekte burada yapılacak su altı araştırmaları, hatta izin alınabilirse belki su altı temizlik çalışmaları, yapıyı tamamen açığa çıkartacaktır ve öyle tahmin ediyorum ki bu çöküntünün altında yapının zemini, yani bu mozaik de olabilir, mermer kaplamalarla yapılan bir zemin de olabilir. Şu an için onu söylemek mümkün değil. Açığa çıkartılıp, burası bir su altı müzesi haline getirilebilecek bir potansiyele sahip."

"Alan, dalışa yasak hale getirilmeli"

Şahin, göldeki su seviyesinin iklim koşulları nedeniyle 1-2 metre çekildiğini, ayrıca ısının düşmesinden dolayı suda planktonlardan kaynaklanan görüş seviyesini düşüren herhangi bir engelin olmadığına da değinerek, bütün bunların görüntülemeyi kolaylaştırdığını ifade etti.

Prof. Dr. Şahin, yüzyıllardır göl sularının altında sessizce keşfedilmeyi bekleyen bazilikaya ilişkin bilgileri en kısa zamanda yetkili mercilere ulaştıracaklarını belirterek, kalıntıların bulunduğu alanın dalışa yasak hale getirilmesi ve birinci derece arkeolojik sit kapsamına alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

Hristiyanlık dünyasının önemli olaylarına sahne olan İznik'te, Senato Sarayı'nda MS 325 yılında I. Konsil, M.S 787 yılında de İznik Ayasofya Kilisesi'nde 7. Konsil toplantıları yapılmıştı.

KAYNAK: AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İsrail'den tehdit mektubu! Aldığı cevapla şoke oldu!
Arda Güler tek bir hareketiyle maça damga vurdu! Dünya onu paylaşıyor