'Tarihi surlar gereken ilgiyi göremiyor'
Marmara Üniversitesi (MÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, İstanbul'daki tarihi surların bir kısmının gereken ilgiyi göremediğini belirt
Bozlağan ''Topkapı Sarayı'nın ön bahçesi, Sultanahmet'ten giriş yapılan o meşhur kapıları olağanüstü bakımlı fakat sarayın arka kısmına baktığımızda maalesef bunu göremiyoruz'' dedi.
Bozlağan, son olarak ABD'li Sarai Sierra'nın cesedinin bulunduğu, bakımsız ve güvensiz olduğu gerekçesiyle eleştirilen surların önünde AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Surların içindeki galerileri gösteren Bozlağan, buraların evsizler tarafından derme çatma olarak kapatıldığını ve zarar gördüğünü söyledi.
Topkapı Sarayı'nın, dünyadaki önemli saray komplekslerinden biri olduğunu belirten Bozlağan, ''Hatta Sur-u Sultani'yi göz önünde bulundurursak en büyüğü. Yasak Şehir'den, Kremlin'den ve Buckingham'dan daha büyük. Bunlar ki dünyanın en büyük saray kompleksleri olarak kabul edilirler. Topkapı, Sur-u Sultani'yi göz önünde bulundurursak hepsinden daha büyük'' diye konuştu.
Bozlağan, surların da Topkapı Sarayı'nın önemli bir parçası olduğunu vurgulayarak, buranın saraydan ayrı düşünülmesinin en önemli nedeninin demiryolu olduğunu söyledi.
Sultan Abdülaziz'in demiryoluna verdiği önem sonucu, rayların sarayın bahçesinden geçirildiğini ifade eden Bozlağan, şöyle devam etti:
''Topkapı Sarayı'nın ön bahçesi, Sultanahmet'ten giriş yapılan o meşhur kapıları olağanüstü bakımlı fakat sarayın arka kısmına baktığımızda maalesef bunu göremiyoruz. Buralar sarayın arka kısmına, Gülhane'ye dahildir. Buralar Sultan Abdülmecit'ten önce çok nezih, bahçe düzenlemelerinin yapıldığı, ağaçlarıyla ve çiçekleriyle meşhur yerlerdendi. Aslına bakılırsa söz konusu saha çok geniştir. Peki, 'Bugünkü durumun nedeni nedir?' diye sorulacak olursa, bunun sebebi yukarıdan geçmekte olan demiryoludur.''
Bozlağan, demiryolunun yapıldığı dönemdeki tarihi korumacılık bilincinin yeterli olmadığını belirterek, günümüz dünyasında böyle bir uygulamanın kabul edilemez olduğunu ifade etti.
-Tarihi surlar ve Ayasofya-
Prof. Dr. Bozlağan, İstanbul'daki surların yaklaşık 20 kilometre uzunluğunda olduğu bilgisini vererek, sonradan yapılanlarla tarihi nitelik taşıyanların birbirinden ayrılması gerektiğini söyledi.
Bozlağan, tarihi yapılara yaklaşımdaki zihniyetin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Biz tarihi eser konusunda ikiyüzlü olamayız, yani bizim için Ayasofya ne kadar kıymetliyse bu surlar da o kadar kıymetli. Ayasofya da Roma'dan kalma bir ibadethane, bir cami... Oraya duyulan hürmet kadar bu surlara da saygı gösterilmeli. Surlara yapışık halde duran yapıların hepsinin yıkılması lazım, bunlara zaman içinde müsaade edilmiş. Bunlar popülist yaklaşımların birer sonucudur.''
Surlara bitişik inşa edilen konutların geçmişinin 1920'lere kadar uzandığına da vurgu yapan Bozloğan, tarihi nitelik taşımayanların tamamen yıkılması gerektiğini söyledi.
-İstanbul'daki müze ve tarihi eserlerin denetimi-
Prof. Dr. Recep Bozlağan, çalışmaların daha iyi ve zamanında yapılması için tek elden yürütülmesi gerektiğini aktararak, kentteki bütün surların ve müzelerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi denetimine verilmesi gerektiğini söyledi.
Hizmet konusunda parçalı bir yapı olduğunu ifade eden Bozloğan, ''Tarihi mekanların sorumluluğunun tek bir kuruma verilmesi lazım, bunu da en iyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapabilir. Hem kaynaklarıyla hem de şehri tanımasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu sorumluluğu rahatlıkla alabilir'' şeklinde konuştu.
Bozlağan, tarihi surlar konusunda zaman zaman önemli çalışmalar yapıldığını da anımsatarak, ''1988'den başlayarak kara surlarında kapsamlı bir çalışma başlatılmıştı. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı zamanında da deniz surlarında kapsamlı bir çalışma yapıldı'' diye konuştu.
Surların içinde çok sayıda galerinin varlığına işaret eden Bozlağan, ''Buralara restorasyon çalışması sonucu belli bir fonksiyon kazandırılabilir. Önünde bulunduğumuz yerde galeriler var, bunlar kültür-sanat amaçlı olarak, yeme-içme mekanları olarak değerlendirilebilir. Buralar ressamlar, müzisyenler sokağı olabilir'' dedi.
Surlar bölgesinde kalan bahçelerin aslına uygun olarak dizayn edilebileceğini aktaran Bozlağan, surların gece-gündüz aydınlatılabileceğini belirtti. Bozlağan ayrıca Sur-u Sultani'yi diğer tarihi mekanlara bağlayacak yaya yollarının yapılması gerektiğini dile getirerek, Anadolu'da birçok şehrin kültür yolları oluşturduğunu anımsattı.
Söz konusu şehirlerin duyarlılığına dikkati çeken Bozlağan, ''İstanbul'un çok daha fazla duyarlı olması lazım. Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş zamanında başlatılan yayalaştırma çalışmalarının daha da genişletilmesi lazım'' dedi.
-''Banliyö seferleri Yenikapı'ya kadar olmalı''-
Bozlağan, tarihi surların onarılması çalışmalarının acilen başlaması gerektiğini söyleyerek, öncelikle yapılması gerekenin, Marmaray'ın kullanıma girmesiyle banliyö seferlerinin Yanikapı'ya kadar yapılması olduğunu belirtti.
Recep Bozlağan, ''Bu konuda birtakım tedbirler alınması lazım. Banliyö seferleri Yenikapı'ya kadar olmalı. Tedbirler alındıktan sonra seferler durdurulabilir. Tarihi kimliğe uygun olarak bu bölgede restorasyon çalışmaları yapılabilir. Bu surlara sahip çıkmamız gerekiyor'' ifadelerini kullandı.
Surların Roma döneminden kaldığını hatırlatan Bozlağan, Bizans kavramına karşı çıktığını belirtti. Bozlağan, toplumun ve yöneticilerin Bizans kelimesine karşı ön yargılı olduğunu anlatarak, ''Bu surlar, Bizans surları olarak yaftalanmış durumda. Halbuki bu devlet yıkılana kadar kendisini Bizans olarak tanımlamamıştır. Böyle bir kavram yoktur. Alman bir tarihçinin ortaya attığı bu tanımlama maalesef bugüne kadar gelmiştir. Dolayısıyla bu surlar, Roma surlarıdır, bu surlara Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve birçok Osmanlı sultanı değer vermiştir'' şeklinde konuştu.