Hariri'nin emanetine sahip çıkıyor!

Hüseyin İpek, Muhammet Hariri'yi anlattı.

Hariri'nin emanetine sahip çıkıyor!
Hariri'nin emanetine sahip çıkıyor!
GİRİŞ 24.04.2014 18:43 GÜNCELLEME 25.04.2014 22:15

MUHAMMET HARİRİ(Mehmet İPEK)

1908 yılında Antakya'da doğdu.1965 yılında vefat etti.

Üçü erkek üçü kız olmak üzere altı çocuk sahibidir. Abisi Cemil İPEK ile birlikte müzikle iştiğal etmişler. Adeta birbirleriyle tatlı rekabet ortamında yarışmışlar yeri geldiğinde atışmışlardır. Nüktedan bir kişiliğe sahip olan Hariri halk arasında Hariri Hoca olarak anılagelmiştir. Şu anda adı SARIMIYE olan camide görev yapmıştır. Cemil İPEK'in çocuklarından yine müzisyen ve bestekar olan Sadık Ayhan İPEK ve bir dönem Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü olan Haluk İPEK'te Muhammet Hariri'nin yeğenleridir.

Babası Sadık Hariri hoca idi. Çocukluğu ve gençlik yılları savaş ve işgal yıllarına rastladığından sıkıntı içinde geçti.Bu yüzden okuyamamış,okuma yazma öğrenememiş,ancak Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş,dini bilgileri öğrenmiştir.

"Müzik yeteneği ve ilgisi güçlü olduğundan gazelhan ve mevlithan oldu.İşgal yıllarında hayatını bu yolla kazandı. Bütün müzik makamlarını bilirdi. Müthiş taklit yeteneği vardı.Mizah yönü kadar şairliği de güçlüydü. Özellikle irticalen şiir söylemede ve cille atmada üstüne yoktu. Hatay'ın anavatana katılmasından sonra bir mescide imam oldu, ölümüne kadar bu görevde kaldı. 1965 yılında Ankara'da hastahanede kalp yetmezliğinden vefat etti. Halk arasında "Yemek Mevlidi" adıyla anılan ve kendisinin mevlid makamıyla okuduğu manzumesiyle tanınmıştır. Yemek mevlidindeki tarif ve övgülerin anlattığının aksine yemeğe düşkün değildi, zayıftı. Tek iptilası sigara ve nargile idi."
Mehmet TEKİN(Güneyde Kültür Dergisi)
Haririnin Ankara Radyo evinde 40' ın üzerinde bestelenmiş eseri mevcut olup bunlardan bazıları şu şekildedir;

Gül kuruttum

Tütüncüden tütün aldım

Pınara vurdum kazmayı

Meryem

Mavilim

Lofçalı

Yüksek minare

Kırmızı gül

Aman aman Bağdatlı

Uzunkavak

Bu eserler 1946 yılında derlenmiştir.

Musa Eroğlu'nun söylediği aşağıdaki türkünün güftesi ve bestesi Muhammet Hariri'ye aittir.

Kime Ne Söyleyim

Yine karlar yağdı gönül dağıma
Kime ne söyleyim kime ne deyim
Yaz ayında gazel düştü bağıma
Kime ne söyleyim kime ne deyim

Gürledi bulutlar yağmadı yağmur
Gözlerim yaşlıda yollarım çamur
Yare gidem dedim yetmiyor ömür
Kime ne söyleyim kime ne deyim

İpek mehmet yandı aşkın narın
Gözgöze gelmedim nazlı yarınan
Bunca ömrüm geçti ahu zarınan
Kime ne söyleyim kime ne deyim.

Yemek Mevlidi

Mahallede Sille Selavat

Çorbadan biz başlayalım evvela,

Çorba gibi yoktur hiç taam latif,

Hem latiftir hem de hazmı pek hafif.

Çorbanın tadı asıl makarnası

Şimdi su böreği gelir arkası.

Arkasına gelir tatar böreği,

Dayanır mı ona halkın yüreği?

Daha arkasına gelir puf börek,

Arkadaşıdır onun da şişbörek.

Acı köfte hem de yoğurtlu tirit,

Yüz dönersem olayım uyuz it!

Öteden geliyormuş bak mahulta,

Dursun orda bakınız şimdi halta.

Ne zarar gördünüz ol makarnadan

Getirin kimse görmeden arkadan.

Ne sözün var etli yağlı pilava,

Karnın açtır doldur ondan bir tava.

Eyeğiyle karnabahar turşusu,

Ola idim o güzelin komşusu.

Patatese lezzet verir domatis,

Yüz dönersem olayım pis oğlu pis!

Her yemeği leziz olur yağlı et,

Vücuda kuvvet verir hem de sıhhat.

Çok yemeği leziz olur patlıcan,

Bulur isen kurban olsun ona can.

Arkadaşıdır ol mübarek kabak,

Rast gelirsen midene atmaya bak.

Lahana,fasulye hem ıspanak

Öte gitme doldur ondan bir tabak.

Bazısına konur anında nohut,

Yiyenin kanı çalar tabbura ut.

Her yemeğe karışır sarımsak,soğan

Turpta yersen o gece örtme yorgan!

Şimdi sıra geldi ol tatlılara,

Kısmetini git o taraftan ara.

Ne sözün var tatlı şirin züngüle,

Şıllığandan ola ki yüzün güle.

Çırpılı olmuş ziyaret kerepiç,

On beş tabak olsa dahi yetmez hiç.

Kadıya benzer kadayıful azim,

On tabak yetişir azizim ondan kâzim.

Asıl kadayıf ekmek kadayıfı,

Sebabı azim doldursunlar safı.

Cismi latif kendisi hem mübarek,

Üstünü kaymakla döşemek gerek.

Yağlı külçe ile hem üzüm hoşaf,

Sükut eyle söylenir mi ona laf.

Içine doğranırsa ona portakal,

Yüz dönersem olayım uyuz çakal.

Şimdi olsa bir gazili benet,

Olur ancak o da sofraya ziynet.

Ne sözün var kaymak ile güllaça,

Rast gelirsen ola bir karnı aça.

Tatlılarda padişahtır baklava,

Evinizde var ise çıksam ava.

Kanı beyaz kanı şirin künefe,
Hazır olsa bakınız şimdi keyfe

Süner ise mübareğin peyniri,

Ona can verir Muhammet Hariri.

Simit ile yağ ile tatlı helva,

Yüz dönersem onu yüzüne sıva.

İşekembede bunlar ederse kavga,

Sade kahve yetişir ayırmaya.

Kazan dibi bir de ol muhallebi,

Onu yemeyenlerin çıksın dibi.

Kurabiye ile hanım göbeği,

Yüz dönersem olayım av köpeği.

Okuyanı, dinleyeni, yiyeni,

Pirzoladan karnı doyar ya Gani.

 

KAYNAK: MEDYA HATAY
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
NATO genel sekreterinden Türkiye açıklaması
Düşünmeye Ne Zaman Başlamak Lazım?