Yalanın dayanılmaz cazibesi!
ÖSYM hackledim'e inanan medya neden aynı kişinin 'yok öyle bir şey' açıklamasına inanmadı? 'Öğle namazı kaç rekat?' sorusunun getirdikleri.
Bir haberi araştırmadan yayınlamaktan daha kötüsü herhalde yalan olduğunu bile bile yayınlamaya devam etmektir. Türk basını düşene vurmanın hazzını yaşayıp yalanın cazibesine kapılıyor (mu). Yoksa hesaplaşmanın bir parçası mı oluyor?
Muhabirin yazı işlerine gönderdiği haber çok farklı bir şekilde yayınlanırsa zor durumda kalan muhabir olur. Geçmişte yaşadım biliyorum. Sanki imam haberi editör terörüne maruz kalmış…
‘Öğle namazı kaç rekattır?’ sorusunu sorup eylemci tutuklayan polis olayını polis hakkındaki başka bir soruşturmayla ilişkilendirmenin anlamı nedir?
DÜŞENE VURMANIN HAZZI
Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi Türkiye’nin kritik sınavlarını gerçekleştiriyor. Bu kritik sınavlardan biri olan KPSS’de kopya çekildiği ortaya çıktıktan sonra sınav iptal edilmiş ve ÖSYM yönetimi değişmişti.
KPSS’nın travması atlatılmadan ikinci bir iddia gündeme düştü. Yükseköğretime Giriş Sınavı’nda (YGS) şifreli kitapçık hazırlandığı iddia edildi. ÖSYM yönetimi basına dağıtılan kitapçıkta böyle bir durum olduğunu ve bunun ‘sehven’ ortaya çıktığını söylese de soruşturma devam ediyor. Milyonlarca genç heyecan ve korku ile karışık duygular içinde soruşturma sonucunu beklerken geçtiğimiz hafta farklı bir iddia ortaya atıldı. ÖSYM’nin sitesi hacklenmişti! Sistemi hacklediğini iddia eden kişi ÖSYM’nin sisteminin ne kadar zayıf olduğunu anlatan bir maille birlikte, bazı ekran görüntüleri ve kodları basın kuruluşlarına gönderdi.
Adını gizlemeyen ‘hacker’ “Sistemden sınav sorularının çalınması pek de zaman almayacak kadar basit bir durum güvenlik sistemi tam teşkilatlı değil. ÖSYM gibi bir kurumun böyle basit sistemler kullanması düşündürücü doğrusu.” yorumunu da yapmıştı. 21 Nisan tarihinde saat 14.02’de gelen bu mail yaklaşık bir saat içinde birçok haber sitesinde olduğu gibi yayınlandı. Hatta maili gönderen kişinin yaptığı imla hataları ve tamamını büyük harflerle yazdığı kısımlar da olduğu gibi yayınlandı.
Haber siteleri önlerine düşen bu maili ne araştırma ne de sorgulama gereği duymuştu. Çünkü sorunlu bir ÖSYM vardı ve sorunlu ÖSYM sitesi hacklenebilirdi.
Düşene vurmanın cazibesi ya da ÖSYM’yi yıpratmanın dayanılmaz hafifliği! Ama doğrunun hiçbir önemi yoktu!
Mail Haber 7’ye de geldi. Maili gördüğüm anda konuyu araştırmaya başladım. Önce kendi yazılımcılarımıza böyle bir hack yapılıp yapılamayacağını sordum. 3 yazılım uzmanı bir de teknik eleman, verilen bilgilerin bir hack olmadığını söyledi. ÖSYM’yi arayarak konu hakkında bilgi almak istedim. Ancak toplantıda oldukları için kısa süre içinde bilgi veremeyeceklerini söylediler.
O arada Anadolu Ajansı’dan sistemin bakım nedeniyle geçici süreliğine kapatıldığı bilgisi geçti.
“ÖSYM hacklendi iddiası gerçek mi?” başlığı altında topladığım bilgileri haberleştirdim. Haber yayına girdikten kısa bir süre sonra ÖSYM’den yazılı bir açıklama geldi. Sistemlerine bir saldırı olduğu ama sitenin hacklenmediğini belirten ÖSYM, güvenlik nedeniyle zaman zaman sistemin erişime kapatıldığını duyurdu.
ÖSYM’nin bu açıklamasına rağmen internet siteleri haberi hala hackerdan gelen bilgilerle manşetlerinde tutmaya devam ettiler. Bir tek Habertürk sitesi haberi geri çekti. Diğerleri de günün ilerleyen saatlerinde, lütfen ÖSYM’nin açıklamasına iki satır yer verdi.
Aynı gün saat 18.02’de aynı mail adresinden gelen ikinci mail ise hiçbir yayın kuruluşu tarafından dikkate alınmadı. İkinci mailde hesabının birileri tarafından ele geçirildiğini söyleyen kişi haberlerin geri çekilmesini istiyor ve özür diliyordu; “(…) Haberleri geri çekmenizi istiyorum ve bir özür mesajı sunuyorum tüm medya kuruluşlarından tüm öğrencilerden tüm halktan böyle bir haberden dolayı özür diliyorum. (…) Yani hack olayı ‘ÖSYM’yi hackledim’ diyen kişi tarafından da yalanlanmıştı.
Ancak internet siteleri yalanın cazibesine kapılmış olmalı ki haberlerini olduğu gibi devam ettirmekte ısrar ettiler. Haberciliğin en temel ilkesi hiçe sayılarak gün boyu okurlarına yalan haber okutan internet sitelerini, kopyala yapıştır yapmak daha kolay olduğu için araştırma zahmetine katlanmadı diyebiliriz belki. Ancak ikinci maili de kopyalayıp yapıştırabilirlerdi. Ona da zahmet etmediler.
Fakat beni asıl şaşırtan ise bu haberin ertesi gün Milliyet, Taraf ve Cumhuriyet gazetelerinde yayınlanması oldu.
BİR GARİP HABER
Muhabir hazırladığı haberi gazetede gördüğünde bazen tanıyamaz. Hazırladığı haber ile yayınlanan haber arasında dağlar kadar fark vardır. Yazı işlerine verdikten sonra farklı bir şekilde basılmış haberler nedeniyle sıkıntılar yaşadım. O duyguyu iyi bilirim yani.
Haber 7’nin akşamdan alıntıladığı ‘İmamın köyü karıştıran anonsu’ orijinalinde ‘İmamın oyunu yatsıya kadar’ başlığıyla yayınlanmıştı. Haberi spotu şöyle; “Caminin halılarını satmayı teklif eden muhtara uyan köy imamı pişman olunca cami hoparlöründen kendini ihbar etti. Ahali şikayetçi oldu. Kaymakamlık soruşturma başlattı”
Ama haberin içinde bu bilgi teyit edilmediği gibi nasıl bir işbirliği yapıldığı da belirtilmemiş. İmamın itiraf mı ettiği yoksa ihbar mı ettiği anlaşılmıyor. Haberi okurken ‘Acaba muhabiri zor durumda bırakmak isteyen bir yazı işleri vakası mı?’ diye aklımdan geçirdim. Medya Etiği Platformu’ndaki arkadaşlara konuyu aktardığımda ağırlıklı görüş ‘Evet, haberi satmak isteyen bir editör vakasına benziyor’ görüşü ağırlıklıydı.
HANGİ MEZHEBE GÖRE?
‘Öğle namazı kaç rekat?’ diye sorarak eylemci yakalayan polisle ilgili haberin spotu aynen şöyle; “Van'da camiye saklanan göstericilere 'Öğle namazı kaç rekat?' diye soran Emniyet Amiri Kenan Özkan'ın 'uyuşturucu çetesine yardım'dan yargılandığı ortaya çıktı.”
Saklanan bir şey bulunmuş gibi yazılan bu spot ve haberin kendisi polisi yargılar bir üslup taşıyor. Sanki polis yargılandığı davadan suçlanmış gibi kaleme alınan haber, gözaltında kullandığı üslupla birleştirilmiş ve ortaya hoş olmayan bir haber çıkmış.
Bir okurumuz “Neden öğle namazı kaç rekattır sorusuna 4 diye cevap veren çocuğun aslında şafi mezhebine göre doğru cevap verdiğini belirtmiyorsunuz?” diyerek haberimize eleştirilerini yöneltiyor. Böyle bir haber yapılırken, farklı mezhepler dikkate alınmalı ve haberin içinde bu bilgilere yer verilebilirdi. Okurun bu uyarısı üzerine yaptığım kısa bir araştırmada okurun verdiği bilgiyi teyit edemedim. Yine de bu konuda ahkam kesecek bilgiye sahip olmadığımı belirtmeliyim.
YALANA İZİN YOK
Haber 7’nin bazı kuralları var; “Her gelen maile balıklama atlama, ufo, uzaylı haberlerine dikkat et” gibi… Geçen gün bir uzaylı haberinin neden girildiğine dair küçük bir tartışma yaşandı. Haberin kaldırılmasına karar verildikten birkaç gün sonra olayın asparagas olduğu ortaya çıktı. Haber 7’de haber ‘Şimdi Haber 7’ye girebilir’ başlığıyla verilmişti. Ben Haber 7’yi bunun için seviyorum.
İhsan Aydın - Haber 7
OKUR TEMSİLCİSİ
ihsan.aydin@haber7.com
http://ihsanaydin.net/
http://twitter.com/iaydin