İnternet etiği, kaset haberciliği

İnternet gibi doğası özgürlük olan bir mecrada Türkiye’nin ilk Okur Temsilcisi olma şansını yakaladım. Ruhunu özgürlük oluşturan internette en ciddi yaptırım aracının vicdan olduğunu düşünürsek ve artık milyonlarca yazar, içerik üretici, pijamalı gazetecinin denetlediği ve içerik paylaştığı bir alanda gerçekten de çok daha hassas olmak gerekiyor. İnsanlar yüz yüze söyleyemedikleri şeyleri klavye başında pervasızca söyleyebiliyorlar. Ve bu söylenenler havada kalmıyor…

İnternette içerik çok daha hızlı yayılıyor. İnternette insanlar çok daha rahat yalan söyleyebiliyor. İnternette içerik daha sonra değiştirilebiliyor. İnternette içeriğe daha sonra da kolayca erişilebiliniyor.

Yukarıda yazdıklarım internette yayın yaparken bugüne kadar oluşturulmuş etik kodların dışında meydana gelen yeni durumlarla ilgili karşılaşılan sorunlar. Bazı meselelere okurlarımızın da desteğiyle çözüm bulmaya çalışırken, bazı konularda elimden bir şey gelmedi.

Sık sık bu köşeye taşıdığım sosyal medya ve etik konularına bu hafta da değinmek istiyorum.

“Minnesota Üniversitesi'nden medya etiği ve hukuk profesörü Jane E. Kirtley, şu uyarıyı yapıyor: “Sosyal paylaşım ağları haber fikirleri açısından önemli kaynaklar olabilir, ancak hiçbir haber sadece internet üzerinden yapılmamalıdır. Kirtley'in en temel tavsiyesi de şu: Doğrulatın, doğrulatın, doğrulatın.”

İbrahim Tatlıses’in yan odasından twitter mesajları yazan bir adamla ilgili haber ve ÖSYM’nin sitesinin hacklendiği yönündeki haberler internetten gelen bilgileri sorgulamadan haber yapmanın vahametini gösterir örnek nitelikteki haberlerdir.

Habercilik yaparken evrensel etik kuralları aşağı yukarı aynıdır. Bazı ülkelerin kendilerine has özellikleri olabiliyor. Türkiye’de de kutuplaşmış medya, medya etiği konusunda taşların yerine oturmasının önünde engel. İnternet henüz emekleme aşamasında olduğu için bu mecrada sorunlar biraz daha fazla. Zamanla çözüleceğini umuyorum.

KASET HABERCİLİĞİ

Son dönemde bir kaset furyasıdır aldı başını gidiyor. Özel hayattı, değildi tartışmalarını ayrı bir kenara koymak lazım. Yatak odalarına konulan gizli kameralarla yapılan çekimleri bu kategoride değerlendirmek bile yanlış. Elbette ki topluma örnek olacak kişilerin özel hayatları merak edilir, haber yapılır. Ancak buradaki kayıtlar apayrı.

Ancak… Servis edilen bu kasetler yarın bir gün, bu insanlar devlet kademelerinde görev aldıklarında kullanılma ihtimalleri yok mudur? O zaman, kasetleri ellerinde bulunduranlar farklı amaçlar için kullanamaz mı? Onlarca adamı takip edip, evlerine girip gizli kamerayla kaydetmek, bunları medyaya servis etmek birkaç kişinin yapacağı iş değil. Kim ve neden soruları şimdilik bu köşeyi ilgilendirmiyor.

Diyeceğim şu ki, bu görüntüler yayınlanamaz ama bu görüntülerin varlığı, neden çekildiği, kimin çektiği haber konusudur.

İhsan Aydın - Haber 7
ihsan.aydin@haber7.com
http://ihsanaydin.net/