Kudüs'teki yüzyıllık hesap
Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının zamanlaması bölgedeki uzun vadeli hesapları ortaya çıkardı.
ABD Başkanı Donald Trump, son günlerde yaşadığı siyasi çıkmazdan kurtulmak ve seçim sürecinde siyonist lobisine verdiği sözü tutmak için Müslümanların ilk kıblesi Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımaya ve ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşımaya karar verdi. İslam dünyasında büyük tepkiyle karşılanan bu kararın hayata geçirilme tarihinin belirlenmesi ise tesadüfi değil. İngiliz ordusunun 9 Aralık 1917’de Osmanlı Devleti’nden aldığı Kudüs, işgalinin 100. yılında bu sefer ABD’nin kirli planlarının merkezi oldu. İngiliz komutanı Edmund Allenby’in 11 Aralık 1907’de törenle karşılandığı Kudüs’te, bu kez ABD’nin hamlesi sonrasında gösteriler düzenleniyor.
Haçlı seferlerinin yıl dönümü!
Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmeye kadar götüren 100 yıllık planın başında da bugün ABD ile ittifak yapan İslam ülkelerinin ihanetine benzer bir ihanet yaşanmıştı. Bugün Erdoğan’a yapılan saldırıların aynısı 100 yıl önce Abdülhamid Han’a karşı planlanmıştı. Filistin’de siyasî olarak teşkilatlanarak bir devlet kurma fikrini ortaya atan Theodor Herzl önderliğindeki Yahudiler Sultan II. Abdülhamid ile görüşmelerinde hiç sonuç alamayınca devreye yine İslam ülkelerini soktu. Önce Abdülhamid Han’a baskıyla İkinci Meşrutiyet ilan ettirildi, ardından Yahudilere toprak alımı serbest bırakıldı. İttihatçıların devletin toprak bütünlüğünü koruma çabaları neticesinde yeniden kısıtlamalar getirdiğinde ise Yahudiler Akdeniz’e paralel Hayfa-Gazze hattına yerleşmişti. 1917 yılı sonunda Filistin’i işgal eden İngiltere tarafından yayınlanan Balfour Deklarasyonu, Yahudilere Filistin’de bir devlet sözünü de taahhüt etmişti.
SUUDİLER 100 YIL ÖNCE DE ALDATILDI
1. Dünya Savaşı başladığında Osmanlı’ya bağlılığını bildiren Mekke Emiri Şerif Hüseyin, bir yandan da İngilizlerle anlaştı. İngilizlerin Şerife bağımsız bir Arap krallığı sözü verdiği bu anlaşmada Filistin ve Kudüs zikredilmemişti. İngiliz taahhüdüyle hareket eden Şerif Hüseyin ve taifesinin aldatıldıklarını anlaması uzun sürmedi. Sykes-Picot Anlaşması’nın ifşa edilmesiyle Filistin’de uluslararası bir idare planlandığı ortaya çıktı. Herzl’in ölümünden sonra Siyonistlerin lideri olan Chaim Weizmann 1. Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Siyonizmi uluslararası platforma taşıyarak, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’yle daha yakın ilişkiler kurarak 2 Kasım 1917’de Balfour bildirisinin yayınlanmasını sağladı. İngiltere Dış İşleri Bakanı Lord Arthur J. Balfour’un adıyla anılan ve Yahudilerin Filistin’de bir yurt edinmelerini içeren bu mektupla Yahudiler emellerine ulaşmak için bir adım daha atmış oldu. Bu bildirge ile Araplara haklarının korunacağı teminatı verilmesine rağmen buna uyulmadı. Bu arada İngiliz ordusu komutanlarından Meraşel Allenby Filistin’i işgal hareketine çoktan başlamış ve Kudüs’ün güneyinde Bi’rü’s-sebi (Be’er Sheva) bölgesini ele geçirmişti. 11 Aralık’ta şehre girdiğinde ise Haçlı seferlerinin henüz bittiğini ifade etmiş ve böylece Kudüs’teki 730 yıllık İslam hâkimiyeti son bulmuş oldu.
ERDOĞAN: KUDÜS MÜSLÜMANLARIN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR
Söz konusu girişime en sert tepki gösteren ülkelerden biri Türkiye oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs'ün Müslümanların "kırmızı çizgisi" olduğunu belirterek, "İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak, bu konunun sonuna kadar takipçisiyiz. Eğer böyle bir adım atılacak olursa; hemen, beş on gün içerisinde İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi'ni İstanbul'da toplayacağız. Kaldı ki bu, bizim diplomatik ilişkilerimizi İsrail ile koparmaya kadar gidebilir." dedi.
DÜNYA AYAKTA
ÇİN'DEN TEPKİ
Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma planının, "bölgedeki mevcut gerginliği körükleyeceği" uyarısını yaptı.
FRANSA: ABD'NİN PLANI ENDİŞE VERİCİ
Trump'ın "Kudüs planına" karşı çıkan diğer bazı ülkelerin ve uluslararası kuruluşların tepkileri şöyle:
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD'nin tek taraflı olarak Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ihtimalinin endişe verici olduğunu kaydetti.
ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi yaparak bu endişesini ileten Cumhurbaşkanı Macron, Kudüs'ün statüsüne ilişkin kararın Filistin ve İsrail tarafları arasında yürütülecek barış görüşmelerinde ele alınması gerektiği vurguladı.
FAS KRALI'NDAN TRUMP'A MESAJ
Fas Kralı 6. Muhammed, Trump'a bir mesaj göndererek Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacakları yönündeki iddialardan duyduğu endişeyi bildirdi.
Kral 6. Muhammed, Trump'a gönderdiği mesajda, "Arap ve İslam ülkelerinin halkları, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma niyetinden büyük endişe duyuyor." ifadesine yer verdi.
Fas Dışişleri Bakanlığından yapılan açılamada da ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma girişiminin bölgede güvenlik ve istikrarı tehdit ettiği uyarısında bulunuldu.
IRAK: KÖTÜ SONUÇLARI OLUR
Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasını kabul etmediklerini belirtti.
İbadi, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması halinde kötü sonuçlar doğurabileceği uyarısı yaptı.
Başbakan İbadi, "ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasını kabul etmiyoruz. Bunun olumsuz yansımaları konusunda uyarıda bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.
ÜRDÜN: TEHLİKELİ YANSIMALARI OLUR
ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Ürdün Kralı Abdullah, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak kapsamlı bir çözüm dışında herhangi bir karar alınmasının tehlikeleri konusunda uyarıda bulunarak, "Kudüs'ün bölgedeki ve dünyadaki barış ile istikrarın anahtarı" olduğunu dile getirdi.
Böyle bir kararın Ortadoğu'nun güvenliği ve istikrarı üzerinde tehlikeli yansımaları olacağına dikkati çeken Kral Abdullah, bu durumun Müslümanlar ve Hristiyanların duygularını tahrik edeceğini ve ABD yönetiminin barış sürecini devam ettirme gayretlerini zayıflatacağını belirtti.
TUNUS: KUDÜS'ÜN YASAL VE TARİHİ KONUMU KORUNMALI
Tunus da Kudüs'ün yasal ve tarihi konumunun muhafaza edilmesinin zorunlu olduğu vurgusunu yaptı.
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Tunus Dışişleri Bakanı Hamis el-Cihinavi'nin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile telefonda görüştüğü aktarıldı.
Görüşmede ikilinin, Kudüs'ün yasal ve tarihi konumunun korunmasının zorunlu olduğunu vurguladığı bilgisi paylaşıldı.
-
kayra-keskin 6 yıl önce Şikayet Etbence abd ve ab bu konuda çoktan gizli bir anlaşma yapmışlardırBeğen Toplam 1 beğeni
-
araplar 6 yıl önce Şikayet Etkardeşlerim biz bu arap ülkelerinin hangisiyle hareket edebiliriz ? kusura bakmayın ama yine ihanet eden onlar. Allah aşkına birlikte hareket edebileceğimiz kim var şu arap coğrafyasında. kafar falan filan demeyin onlar para babası onlar da yarın satarBeğen Toplam 2 beğeni
-
osman 6 yıl önce Şikayet EtDevlet gümrükte yahudi mallarına zorluk çıkarsın vergi artırsın, ayasofyayı camiye çevirsinBeğen Toplam 2 beğeni
-
Hakan 6 yıl önce Şikayet EtBen onu bunu bilmem. Bize anlatılan bazılarına hikaye gelen alametleri yaşıyoruz. İnşaallah kaybedenlerden olmayız.Beğen
-
ali 6 yıl önce Şikayet EtBöylece sözde haçlı-Hristiyan seferlerinin de Yahudi-Siyonistler tarafından planlandığı kanıtlanmış oluyor.Beğen Toplam 2 beğeni