Çelik: Kılıçdaroğlu istenen kelleyi verdi!
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik gündeme ilişkin yaptığı değerlendirme toplantısında Hakan Şükür'ün teklifinin mümkün olamayacağını dile getirirken, Gülseren Onanç'ın istifası ile ilgili de '' İstenen bir kelle vardı onu da Kılıçdaroğlu verdi'' şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle;
Hakan Şükür'ün iyi niyetli önerisinin gerçekleşmesi mümkün görünmüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un Diyarbakırspor olması bugün itibari mümkün değil.
Karadeniz ve Ege Bölgesi'nde arkadaşlarımız ziyaretler gerçekleştirdiler, kanaat önderleri ile buluştular, esnaf ziyaretleri gerçekleştirdiler. Kamuoyu oluşturmak kolay değil zamanla taşlar yerine oturduğu zaman bu bölgelerimizdeki endişelerde yok olacaktır. Her iki bölgedeki vatandaşlarımızı ikna etmek bizim boynumuzun borcudur.
CHP'li Gülseren Onanç'ın istifası CHP'nin iç meselesidir. Hava güneşli dedi diye bir parti görevlisinin görevinden alınmasını aklım almıyor.Çözüm sürecine yönelik desteği açıklaması ulusalcı kesmin hoşuna gitmedi ve bu kesim bir kelle istedi Sayın Kılıçdaroğlu da bu kelleyi verdi. Öte taraftan Sezgin Tanrıkulu'nun olaya bakış açısı belli. Onun yerinde asla olmak istemem.
Bütün illerde, genel manada AK Parti'nin oy oranını koruduğuna dikkati çeken Çelik, "AK Parti, 2011 seçimlerindeki oyunu koruyor. AK Parti en kötü olduğu ilde, 2011'deki oy oranındadır. Üzerinde olduğu il var ama altında olduğu il yok" diye konuştu.
"ÇIKIŞ PROTOKOLÜ" İDDİALARI
Çelik, bugün bazı gazetelerde adına "çıkış protokolü" denen bir protokolden söz edildiğini hatırlatarak, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in İstanbul'da yaptığı açıklamada böyle bir protokolün olmadığını ifade ettiğini vurguladı.
"Böyle bir protokol yoksa ya bu nedir? sorusu akıllara gelebilir. Ben ona cevap vereyim" diyen Çelik, şöyle devam etti:
"Yapılan şey şudur; 1996 yılında çıkan 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 10. maddesinin (d) bendine göre yapılan bir çalışma var şu anda. Daha önce EMASYA protokolü de bu kanunun sözünü ettiğim ilgili maddesine dayandırılarak çıkarılmıştı. Hükümetimiz döneminde EMESYA protokolü iptal edildi. Yapılan işin mahiyetini, bu okuyacağım bölüm ifade eder. Orada ne yazıyorsa o yönde bir çalışma yapılıyor. İlgili bölüm şu; (Birden fazla ili içine alan olaylarda ilgili valilerin isteği üzerine aynı veya farklı askeri birlik komutanlarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda, iller veya kuvvetler arası işbirliği koordinasyon, kuvvet kaydırılması, emir komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususlar, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslara göre yürütülür)."
Bugün gazetelerde yer alan ve adına "çıkış protokolü" denen şeyin protokol olmadığını vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kanuna göre, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arasında sözünü ettiğimiz hususlarla ilgili olarak esasların belirlenmesinden ibarettir. Bununla ilgili yapılan bir çalışma medya tarafından ele geçirilmiş, neticede yapılan bir çalışmadır. Belki daha ham haldeyken, çalışma devam ederken elde edilmiş haberdir, bu bir protokol değildir. Sözü edilen esasların belirlenmesidir. EMASYA protokolü ortadan kalktıktan sonra bu alanda bir boşluğun varlığı hissedildi ki bu süreçte üzerine vazife düşen, iş düşen bu sürecin olmazsa olmazları konumundaki İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı bu anlamda bazı esasların belirlenmesiyle ilgili olarak bir çalışma yürütüyor, işin özü budur"
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Çelik, "Yapılan çalışmadan, Türkiye'den çıkışın esaslarını anlasak doğru olur mu?" sorusuna, "Burada yapılan şudur; kimin ne yapacağıyla ilgilidir. Polis teşkilatımız, korucular, jandarma teşkilatımız İçişleri Bakanlığına, kara, hava ve diğer unsurlar Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlıdır. Burada belirlenecek esaslar, koordinasyonun düzenli yürümesi için herhangi bir sıkıntıya meydan verilmemesi için ortaya konacak esaslardır" yanıtını verdi.
EGE VE KARADENİZ BÖLGESİNİN ÇÖZÜM SÜRECİNE DESTEĞİ
Çelik, Ege ve Karadeniz bölgelerinde çözüm sürecine desteğin artırılması için özel bir program yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine, bu bölgelerde sürece ilişkin daha fazla kafa karışıklığı olduğunu ifade ederek, diğer bölgelere göre sürece daha az destek olunduğunu hatırlattı.
Son anketlerin ardından Karadeniz ve Ege bölgelerine, bakan ve AK Parti genel başkan yardımcılarının gönderildiğini belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Hem Karadeniz bölgesi, Doğu ve Batı Karadeniz dahil olmak üzere hem Ege bölgesine arkadaşlarımız gittiler, araziye indiler. İl başkanlıklarımızın düzenlediği toplantılar yaptılar. STK'larla, medya mensuplarıyla bir araya geldiler. Kanaat önderlerini ziyaret ettiler. Esnaf ziyaretleri yapıldı. Dolu dolu programlar gerçekleştirildi. Kamuoyu algısını yönetmek çok kolay değil. Biz, üzerimize düşeni yapıyoruz. Ben, önümüzdeki süreçte de taşlar yerine oturduktan sonra bu bölgelerimizde bir endişe olmayacağına inanıyorum. Türkiye'deki genel desteğin yüzde 70'lere vardığını ifade etmiştim. Türkiye'nin her vilayetinde, her konuda aynı oranlarda bir destek veya aynı oranlarda karşı duruşun olması tabi ki söz konusu değil. Bunu da saygıyla normal karşılıyoruz. Ege bölgesindeki insanımızı, Karadeniz bölgesindeki insanımızı da ikna etmek, süreci daha iyi anlatmak bizim boynumuzun borcudur. Onların böyle bir algısı varsa, bana göre eksiklik onlar da değil. Bizim daha çok çalışma ve gayret içinde olmamız gerekiyor. Bunu da yaptık ve yapıyoruz."