Özkes: CHP dine öcü gibi bakıyor!

CHP’de parti meclisi üyeliği ve bir dönem milletvekilliği yaptıktan sonra 7 Haziran seçimlerinde tekrar milletvekili seçilmesine rağmen partisinden istifa eden emekli müftü İhsan Özkes, Akit’e konuştu.

Özkes, CHP’nin dine ve dindarlara bakışında değişen bir şey olmadığını söylerken, bazı CHP’li vekillerin Peygambere hakaret tiviti atması üzerine Kılıçdaroğu’nu aradığında Kılıçdaroğlu’nun bu durumu normal karşıladığını anlattı.

DİNİ ANLATMAK İÇİN CHP’DE BULUNDUM

- CHP’de siyaset yapmayı tercih etmenizin sebebi neydi?

- Ben emekli bir müftüyüm. Hayatını camilerde, Kur’an kurslarında, cami mihrabında, kürsülerinde geçirmiş, hadiste yüksek lisans yapmış, Riyazü’s Salihin’e şerh yazmış biriyim. Dini bilen, elinden geldiğince yaşamaya çalışan biriyim. CHP’de parti meclisi üyesi olarak bulundum 5 yılı aşkın bir süre. Bir dönem de vekillik yaptım. Tamamen dinin evrensel olduğu düşüncesiyle hareket ediyorum ve bulunduğum ortamlarda dini anlatmak amacıyla CHP’de bulundum.

- Bu düşünceniz de amacınıza ulaştınız mı?

- Ben ne kadar böyle bir yaklaşım içerisinde olsam da, yakınlık kurmak ve bir şeyler anlatmak için didinsem de; seni sen olduğun için kabul etmeyen bir yapı var. Dine ve dindarlara, parti içinde bana öcü gibi bakan bir kesim var CHP’de. Bunu CHP’lilerin tamamı için söyleyemem elbette ama parti içinde asli unsur olarak görülen kesimlerin dine ve dindarlara karşı çarpık bir bakışları var. Bunlar dinle ve dindarla sorunu olan kişiler. Hatta içlerindeki bazı kişiler açıkça dinsizliği savunuyorlar. Siz onların söylediklerini görmezden geliyorsunuz, sabrediyorsunuz ama bu düşmanlık sürekli hale gelince artık tahammül edilmez oluyor. 

CHP’ye dini anlamda katkıda bulunduğumu sanıyorum ama bugün bakınca benim yaptıklarımın partinin vitrini olarak kullanıldığını ya da bazı şeylerin üstünü kapatmak için makyaj malzemesi olarak kullanıldığını görülüyorum. İşin göz boyaması kısmındaymışım gibi hissettim ve bunun üzerine tavrımı koyup ayrıldım. 

RAHATSIZ OLDUM

- Bu kanıya nasıl vardınız? Ne gibi şeyler yaşadınız parti içinde?

- Örnek olarak; Taksim’de LGBT Ramazan ayında bir yürüyüş yapıyor, orada; “Recep’le Şaban’ın aşkına Ramazan engel olamaz” şeklinde doğrudan din düşmanlığı içeren pankartlar açılıyor ve o yürüyüşte iki tane de CHP’li milletvekili var. Aynı zamanda bu iki vekil de benim bölgemden. Birisi de TOMA’nın üstüne çıkıyor. Bu olay beni çok sarstı çünkü ben bu insanlarla aynı toplantılara katılıyorum, aynı partide siyaset yapıyorum. Ve ben bu durumdan çok rahatsız olmaya başladım.

PARTİ İÇİNDEKİ EZAN DÜŞMANLIĞINA SESSİZ KALDILAR

7 Haziran seçimleri öncesinde CHP’den bir milletvekili aday adayı CHP’nin iktidara gelmesi durumunda ezanın sesinin kısılacağını söyledi. Ben bu durumdan duyduğum rahatsızlığı Sayın Kılıçdaroğlu’na defalarca kez ilettim ve bu sözleri söyleyen şahsa bir yaptırım uygulanması gerektiğini dile getirdim. Beni il başkanına yönlendirdi, Gürsel Tekin’le görüştüm ama neticede bana bir genel başkan yardımcısı, ‘eğer biz bu şahsa bir yaptırım uygularsak partide çok ciddi bir rahatsızlık olur’ dedi. Düşünebiliyor musunuz; ezanı susturmak gibi bir söylemde bulunan kişiye ‘sen bunu nasıl yaparsın’ dediğinizde sorun olurmuş. Seçimlerden önce dinden imandan bahsedeceksiniz ama dine ve dindarlara dil uzatan kişiye hiçbir şey yapmayacaksınız. Genel başkan tarafından ya da genel başkan yardımcıları tarafından bu duruma tepki gösterilmesini bekledim ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. 

KILIÇDAROĞLU PEYGAMBERE HAKARETİ NORMAL KARŞILADI

- Sayın Kılıçdaroğlu parti içinde toplumca hoş karşılanmayan şeyleri engellemeye çalışmıyor muydu?

- Bu konularda hep sessiz kalıyordu. İçten içe yaşananları onaylar gibi bir tavrı vardı. Bununla ilgili bir diğer örnek ise bir Tunceli milletvekilinin Peygamberimiz hakkında attığı bir hakaret tivitiydi. Haşa Peygamberimizden ‘7. yüzyılda küçük bir çocuğu yatağına alan’ diye bahsediyordu. Hemen tivit yazan vekili aradım açmadı. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu’nu aradım. Hem bu tivitin gerçeği yansıtmadığını hem de Peygamber Efendimiz’i hedef alan bir durum olduğunu ben bu duruma tepki göstereceğimi ama asıl tepki vermesi gerekenin genel başkan olarak kendisi olduğunu söyledim. Orada Sayın Kılıçdaroğlu, ‘toplumun bu mevzuyla ilgilendiği yok. Bu mevzuyu bizimkiler abartıyor’ dedi. Yani bana sen aşırı tepki veriyorsun demek istiyor. İmalı bir şekilde bunun önemli bir şey olmadığını, normal bir durum olduğunu söylemek istedi. 

7 HAZİRAN’DA DIŞ GÜÇLER, PARALEL VE CHP İŞBİRLİĞİ YAPTI

- 7 Haziran seçim sürecini CHP’nin içinde yaşayan birisi olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Ülkemizin geleceği konusunda çok karanlık bir ilişki ağını gördüm. 7 Haziran seçimlerinde bir işbirliği vardı. Dış güçlerin, bazı medya gruplarının, Paralel Yapı’nın, Gezi’de önemli rol oynayan aşırı sol grupların bir işbirliği halinde hareket ettiğini ve CHP’nin de bu işbirliğine bilerek ya da bilmeyerek öncülük ettiğini, parti içinde olan birisi olarak fark ettim ve bu durum benim uykularımı bölüyordu. Bu duruma kayıtsız kalmam benim kimliğimi ve kişiliğimi inkâr anlamına geleceği için istifa ettim. 

CHP SEÇMENİ PARTİ İÇİNDE OLANLARI BİLSE CHP’YE OY VERMEZ

- CHP’ye oy veren insanlar bunları görmüyor mu sizce?

- Hayır, ben yaşadıklarımı anlatsam, CHP’nin gerçek yüzü ortaya çıksa zihinlerdeki bütün algı tersine döner. CHP’ye oy veren 100 kişiden 80’i CHP’de neler olup bittiğini bilmiyor. CHP’liler CHP’nin içinde ne olup bittiğini bilseler eminim çoğu CHP’ye bir daha oy vermez. 

KILIÇDAROĞLU SAMİMİ DEĞİLDİ

- Sayın Kılıçdaroğlu sizi partiye davet ederken samimiydi? Yoksa sizi partiye seçim yatırımı olması için mi çağırdı?

- O gün tabii samimi olduğunu düşündüm. Halkla barışmak istediklerini, dinle ve dindarla barışmak istediklerini düşündüm. Ülkenin normalleşmesi açısından siz de bu güzellikte payınızın olmasını istiyorsunuz. Fakat daha sonra yaşananları gözden geçirince bunun sadece bir göstermelik olduğunu, burada samimiyetin olmadığını görüyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nun da samimi olmadığını gördüm. Çok yaşadığım şeyler var ama bunların çoğunu da anlatamıyorum.