Yargıtay başkanı Arınç'ın arkadaşı çıktı

Yargıtay Başkanlığı seçiminde ilk turda başkan seçilen Nazım Kaynak'ın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sınıf arakadaşı oladuğu ortaya çıktı. Arınç mutluydu..

Yargıtay başkanı Arınç'ın arkadaşı çıktı
Yargıtay başkanı Arınç'ın arkadaşı çıktı
GİRİŞ 02.06.2011 21:05 GÜNCELLEME 02.06.2011 21:05
Bu Habere 6 Yorum Yapılmış

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa'daki hemşeri dernek başkan ve yöneticileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Arınç Nazım Kaynak'ın Yargıtay Başkanlığı'na getirilmesini değerlendirdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa'daki hemşeri dernek başkan ve yöneticileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Nazım Kaynak'ın Yargıtay Başkanlığı'na getirilmesini değerlendiren Arınç, "Biraz önce yemekte söylediler, çok mutlu oldum. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in görev süresi dün bitti.  Bugün sabah yapılan ilk turda benim güzel kardeşim sınıf arkadaşım Nazım Kaynak Yargıtay Başkanı oldu. Çok güzel Kahramanmaraşlı, Yurtta beraber kaldığımız, her şeyine emin olduğum pırıl pırıl bir Anadolu delikanlısı. Yıllardır Yargıtay'daydı zaten. Haberciler merak ediyordur. Kimdir bu adam diye. O benim sınıf arkadaşım. 6. Hukuk Dairesi'nde hukuk genel kurulunda çalışmış birisi. Birinci turda seçildi.
 
Hasan Gerçeker, 60. turda seçilmişti. Hatta telefon dinleme kayıtlarına düştü bir aralar. "Ne olur bir oy bir oy" diye... Bir yerler harekete geçiriyordu. Çok şükür, birinci turda. Allah'a hamdolsun ki Türkiye bu cesaretli adımlarla, bu anayasa değişikliğiyle, çok şeyler kazandı. İnşallah 12 Haziran'dan sonra gücümüz olursa destek büyük olursa bu yoldan şaşmayacağız. Doğru bildiğimizi bağırmadan, çağırmadan yapacağız. Neye mal olursa onun gereğini yapacağız diyeceğiz" dedi.

"KİMLİKLERİNİ İFADE ETMEYEN, KÜLTÜRLERİNİ ANAYASAL HAKLARI VERMEDİĞİMİZ İNSANLARDAN HERŞEY BEKLENİR"

Terörün bir sebep değil sonuç olduğunu ifade eden Devlet Bakanı Arınç, "Terör bir sebep değil bir sonuç. Bu sonuca yol açan onlarca sebep var. Eğer bu sebeplerle mücadele etmezseniz sonucu ortadan kaldıramazsınız. Tıpkı bir insan vücudundaki rahatsızlık gibi bir çıbanın çıktığını düşünün. Bir hastalık belirtileri çıktığında doktorlara gidersiniz tahliller yapılır. Sonunda derler ki, sizin rahatsızlığınız şu bunlara sebep olan sebeplerde şunlar.

Bunları yok etmemiz lazım. Aynen böyle. Bir hastalık bir sonuç olarak teröre baktığımızda buna yol açan belki 10 tane sebep sayabiliriz. Bir insan kendi kimliğini rahatlıkla ifade edemiyorsa, kimliğini ifade ettiği zaman hakaretle karşılaşıyorsa, yasakla karşılaşıyorsa, buna isyan eden bir insanın neler yapabileceğini tasavvur edebilirsiniz. Ben Şerafettin Elçi'nin Bayındırlık Bakanı olduğu zaman ben Kürt'üm ve Türkiye'de şu kadar Kürt yaşıyor sözünü söylemesinden dolayı 80 darbesinden sonra cezaevinde yattığını bilirim.

Kürtçenin resmen yasak olduğu günleri bilirim. Diyarbakır cezaevinde bu sebeple doldurulan insanlara ne işkenceler yapıldığını bilirim. Gözümle görmedim ama bilirim. Kürtçe konuşsa bir insan bugün dünya üzerinden 6 bin 692 tane ana dil olarak konuşulan dil var. Kürtce bunlardan çok daha yaygın. Edebiyatı olan. grameri olan. alfabesi olan bir dil. Bunu inkarla, retle yola çıktığınız zaman buna tepki gösteren bir insanın nerede duracağını tahmin ediyorsunuz? Kimliklerini ifade edemeyen, kültürlerini, anayasal haklarını vermediğiniz insanlardan her şey bekleyebilirsiniz.

Terörle mücadelede bugüne kadar kullanılan yöntemler netice vermiyor. Neden? Çünkü bir yerlerde hata yapılmış. O zaman bu hataları süratle telafi etmemiz lazım. Silahla mücadele, silaha karşı silah, daha güçlü silah, oradan 3 kişi olursa oradan 5 kişi, böylece hesaba dayalı bir mücadelenin 30 yıl sonra bile çok güçlü bir netice vermediğini düşününce biz demokratik açılım sürecinde iki sene çalıştık.

Günün birinde sebepler dağa sıçmaya yol açıyorsa burada bir yerlerde hata yapılmıştır denmesi gerekiyor. Bu hatayı telafi etmek hükümete ve devlete düşen görevdir. "İki konuda biz bir şey yapabiliriz" diye düşündük. Bir insan kendi kimliğini rahatlıkla taşımalı. Edebiyatı yazısı, alfabesi, dili, forklörü neyse yani günlük hayatta bir insan neler yapabilecekse, neler yapması gerekiyorsa bunu yapmalı. Bu insanlar bu ülkenin bir parçası hem Cumhuriyeti kuran insanlar hem de bin yıldır Anadolu toprakları üzerinde kardeşçe yaşamış birbirlerinin kucağında şahadet şerbetini içmiş insanlar.

Şehitliklere gittiğinizde bunları göreceksiniz. Eskiden hiç ayırt etmemita seçildi. Hasan Gerçeker, 60. turda seçilmişti. Hatşler hiç isyan etmemişler. Yabancı güçlerle bir araya gelip ayrılık tohumlarına kapılmamışlar. Hepsi birbirlerini kardeş yapan çok şükür vatan sevgisi imandandır düşüncesiyle çok şükür memleketimizde bir Kelime i tevhit düşüncesi etrafında birleşerek Müslümanlığın bizi birbirimize kardeş yaptığı inancıyla yıllarca hemen hemen bin sene bu topraklarda ayrılık içinde değil birlik içinde olmuşlar. 10 yıl önce bu Kürt sonunu konuşamazdınız" dedi.

"HABUR'DAKİ ÇİRKİN GÖRÜNTÜLER AÇILIMI BERBAT ETTİ"

Doğu ve Güneydoğu'ya yatırım yapmak isteyenlerin örgüt tarafından baskı gördüğünü ve tehdit edildiğini anlatan Arınç, "Terörle mücadelede silahla sonuç almak mümkün olmadı. Çünkü bİn 500 orada, 2 bin 500 orada Kandil'de eylemcinin olduğu zaman zaman Türkiye'ye girerek eylem yaptığı ve Türkiye içinden dağa çıkmaların son bulmadığı gibi bir gerçek var. Daha detaylarına giremem. Bizim yapabileceğimiz tek şey var. Alacağımız ekonomik sosyal ve siyasi tedbirlerle terörle mücadelede yeni bir sayfa açmamız lazım.

Öyle şeyler yapmalıyız ki artık hiç bir Kürt genci dağa çıkmaktan vazgeçmeli. Dağa çıkmayı istememeli. Orada olanlardan silah bırakarak terör eylemlerine son verecek bir kararla Kandil'den aşağıya inmeli. Mahmur'da olanlardan oradan gelenlerin kesinlikle eyleme karışmadıklarını bildiklerimiz. Yani eylem yapmışsa yani öldürme eylemlerine katılmışsa, belki onları yargılamadan bırakmak mümkün değil ama bir şekilde çıkmış, bizim kayıtlarımızda istihbaratımızda hiç bir eylemle bağlantısı olmadığı bilinenler, oradan geleceklerse gelebilmeliler.

Mutlaka eylemsizlik silah bırakmak terör örgütünün silahlı faaliyetlerine son verecek, bir takım yasal tedbirler almak ve bunu özendirmek lazım. Eylem yapmaktan vazgeçmeleri halinde terör sorunun büyük bir ölçüde çözüleceği yönünde bir anaç var. Bunun için yola çıktığımızda hem CHP'den hem MHP'den hem de başka yerlerden büyük bir dirençle karşılaştık. Hadi bakalım tam 35 kişi gelmek istiyor. Gelsinler dediğimiz anda Habur'da yaşanan çirkin olay ve görüntüler adeta bu işi berbat etmek için bir yerlerin hazırlık yaptığını gösterdi.

Onlar eyleme karışmamış insanlar olarak Türkiye'ye geliyorlardı. Geleceklerdi sadece ifade verecekti ve serbest bırakılacaktı. Çünkü TCK'nın 221'inci maddesi bunu öngörüyordu. Ondan sonra "ben artık döndüm, örgütte değilim eylem de yapmadım, bundan sonra da yapmayacağım" demeleri tekrar aramıza katılmaları için bir sebep olacaktı. Ama örgüt liderine bir selam göndermek, onun propagandasını yapmak ve bizim arzu etmediğimiz yani terörün bitirilmesi konusunda atacağımız adımların tam aksine iş bir şova dönüştü.

Bu Türkiye'de çok büyük tepkiyle karşılandı. Maalesef arkası gelmediği gibi, süreci olumsuz etkileyen çok çirkin çok yanlış birilerinin işi berbat etmek için adeta rol aldığı bir gösteriye dönüştü. Tabi demokratik açılım orada bitmedi. "Demokratik açılım bitti" diye kahkaha atan bir DTP'li bir bayan vekili hatırlıyorum. Birileri zaten istiyordu bunu. Başladığı yerde bitsin. Yine bu çatışmalar devam etsin. Yine cenazeler gelmeye devam etsin.

İyi niyetli çabalarımızın başta büyük zorluklac seçildi. Hasan Gerçeker, 60. turda seçilmişti. Hatrla karşılaştığını biliyoruz. Ama biz yolumuza devam ettik. Bugün arama kontrol noktaları 100'den 3'e inmiştir. Yaylalara çıkış serbest bırakılmıştır. köye dönüş teşvik edilmektedir. Terör mağdurlarına şu ana kadar 1.5 katrilyon para ödenmiştir. Ve ödemeler devam etmektedir. Bugüne kadar terörle mücadeleye 300 milyar dolar harcandı, bunun karşılığında yüzlerce hastane, yüzlerce havaalanı, köprü ve iş sahası açılırdı. " diye konuştu.

"DARBE YAPANLARDAN HESAP SORMAK MUHTEŞEM BİR ŞEY"

Zor günlerin yaşandığını kaydeden Devlet Bakanı Arınç sözlerine şöyle devam etti: "Meclisin araştırma komisyonu bulabildiği bilgileri kitap haline getirdi. Meclisin matbaası bu kitabı basmadı. Ve komisyon raporunu dışarıda bir matbaaya bastırdılar ve bu rapor mecliste görüşülmedi. Öyle güçlü çevreler var ki bu işlerin önüne geçerlerdi. Meclis araştırma raporu piyasadaki bir kitap evi tarafından basıldı. Benim elimdeki kitap da odur.

Bunlar yaşandı, ama şimdi bütün kuyular açılıyor. Asitle mi öldü, toplu olarak mı? Bütün savcılıklar faili meçhul cinayetlere bakıyor. Hamdolsun ki bizim meclisteki gücümüz ve halkın yüzde 58 oyuyla darbecileri koruyan hükümler de anayasadan çıkmış oldu. Yaşı ne olursa olsun darbenin güçlü generallerini "gel bakalım, sen bu işi neden yaptın?" diyebiliyor. Çok şükür. 8-10 sene evvel bunu biri söylese "geç kardeşim senin üstün açıktı" herhalde "kötü rüya görmüşsün" diyeceklerdi. Bak şimdi bir tanesinin ömrü yetmedi. Allah taksiratını affetsin. Öbürlerinden bir tanesi aceleyle Gata'ya yattı.

Bir tanesinin ise kaybedecek bir şeyi yok. "İsterseniz siz gelin ben size konuşayım" demeye başladı. Darbe yapana "gel bakalım sen bu haltı niye işledin? Sen bunu neden yaptın? Milletin seçilmiş hükümetine karşı onları haklarından mahrum edecek, anayasal düzeni ortadan kaldıracak bu darbeyi niye yaptın?" diye soruyor. Bu muhteşem bir gelişme Ama bunu biz sağladık. CHP oylamalara katılmadı, aleyhimizde bulundu.

MHP tüm oylamalara katılmadı, BDP katılmadı. Bizim 336 tane oyumuz olmasaydı milletin önüne götüremiyorduk. 6 kişi daha hayır oyu verse böyle bir şey olmayacaktı. Çok şükür vekiller sadakat gösterdiler. Oyumuzu verdik. Ve milletin önüne gelince, bir gürültü olmaz milleti bölüyorlar, memlekete şöyle yapıyorlar, hakaretler, tehditler ama millete sökmedi. Yüzde 58'i verdiniz ve memlekette bugün yeni bir dönem açıldı"

Diyarbakır Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Şehmuz Seviş ise Bursa'daki doğu ve Güneydoğu kökenli insanların sosyal, ekonomik ve siyasal yönden istedikleri yerlere gelmeleri konusunda engel olunduğunun aşikar bir gerçek olduğunu ileri sürdü.

Başkan Seviş, "Ustalık döneminde AK Parti, baş örtüsü, Alevi ve Kürt sorunu ve yeni anayasayı mutlaka düzenleyecektir. Doğu ve Güneydoğu'da anneler eşarplarını yerlere atmış durumda. Artık anneler bu kanın durmasını istiyor. Evlat acısı dünyanın en büyük acısı. Kürt sorunun çözümü, bu gözyaşını dindirmesi sizin döneminizde gerçekleşecektir" dedi.

 
 
    

 

KAYNAK: İHA
YORUMLAR 6
  • mustafa yavuz 13 yıl önce Şikayet Et
    yüksek yargı hiçbir siyasi eğilimin,mezhebin meşrebin. arka bahçesi olmamalı.yüksek yargı sadece işiyle uğraşmalı.ülkeyi yönetmeye kalkışmamalı.hareketleri ve kararları yasalar ve hakkaniyete uygun olmalı.haklının hakkını bir an önce alması için çok çalışıp kısa zamanda dosyaları sonuçlandırmalı.
    Cevapla
  • Murat Turk 13 yıl önce Şikayet Et
    Yargi. Yargiyi da Ele Geçirdik.. Şimdi Laik Kesim Böyle Der..
    Cevapla
  • alat asim 13 yıl önce Şikayet Et
    ARINÇ SEVİNDİYSE BENDE SEVİNİRİM. Kişileri tanımam, resmine bakar, konuşmalarını dinler, içime siner ise partime oyumu veririm, vekilim uygun görüyorsa , uygundur. Eywallah.
    Cevapla
  • TARAFSIZ SAHA 13 yıl önce Şikayet Et
    ÖNEMLİ OLAN SENİN BEMİM ARKADAŞIM DEĞİL...ANAYASAYI AK PARTİ DEĞİŞTİRİRSE KİMİN ARKADAŞI OLDUĞUNA GEREK KALMAZ......BİR AN ÖNCE HERŞEYİ DÜZELTİN..9 YIL GEÇTİ...KALAN:4 YIL. kim oraya gelirse gelsin yetimin hakkı,adaleti gelsin...ben isterdim ki oraya gelecek birinden şüphe etmeyelim...acaba bu iyi mi kötü mü..anayasa değişrse arınçın arkadaşı hepimizin arkadaşı olur..
    Cevapla
  • efe7511 13 yıl önce Şikayet Et
    demokrasinin güzelliği... Aklın yolu bir..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
KARGU İHA zırh delici harp başlığıyla hedefi tam isabetle vurdu
İsrail'in  Ortadoğu toplumlarına vurduğu büyük darbede Türkiye'ye düşen!