Hanefi Avcı: PKK'lılar da bu ülkenin yurttaşı
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Türk bayrağının indirilmesiyle ilgili "Fazla büyütülmemeli" dedi.
Haliç'te Yaşayan Simonlar adlı kitabını yazdıktan sonra adı Türkiye gündemine oturan Hanefi Avcı, daha sonra Devrimci Karargah davasından tutuklanarak cezaevine konmuştu.
Habertürk'ten Muhsin Kızılkaya Hanefi Avcı'yı cezaevinde ziyaret etti. Avcı, Diyarbakır'da yaşanan bayrak indirme olayıyla ilgili "PKK'lılar da yurttaşımızdır, bu ülkenin değeridir, bayrak olayı fazla büyütülmemeli" ifadelerini kullandı.
İşte Hanefi Avcı'nın sözlerinden çarpıcı bölümler;
Cemaatle hesaplaşmada araç olarak kullanıldığınızı düşünüyor musunuz?
Genelde Cemaat'e eleştirel yaklaşanlar bana geliyor. Doğrunun bilinmesi önemli. Ben hâlâ aynı noktadayım. Şimdi onlar da benim bulunduğum noktaya geldi. Bu durumda onlar beni değil, ben onları kullanıyorum.
Cemaat her şeye nasıl hâkim olabildi?
Cemaat ilerde yapacağı operasyonlarda Emniyet içinden kendisine karşı çıkabilecek kişileri teker teker harcamakla işe başladı. Sahte ihbarlar ve komplo teorileriyle emniyet müdürlerini devre dışı bıraktılar. Ben buna itiraz edince de kurban ettiler.
'PKK'LILAR DA BU ÜLKENİN YURTTAŞLARI'
Uzun yıllar Güneydoğu'da istihbaratçı olarak görev üstlendiniz. Sizce barış olacak mı?
Kavgayı kiminle yapıyorsan onunla barışırsın. PKK militanları bu ülkenin yurttaşları. Onlar da değerlerimiz. Şimdi onlarla konuşabiliriz. Bayrak indirme olayı büyütülecek bir olay değil. Kurcalarsanız ateş her yeri yakar. Ateşe benzinle gidenler var. Onlara dikkat edelim, hepimizi yakarlar. Hükümet çözüm süreciyle ilgili elini çabuk tutmalı. Yavaş davranıyor, anlamıyorum niye. Oysa çok güzel bir ortam var. Kürtler Türkiye'yi bölmek istemediklerini söylüyorlar. Ben mesleğim gereği örgüt elemanları gibi düşünebiliyorum. Bu beceriyi kazandım. Türkiye samimi olursa PKK dağdan iner. Bugünkü reformları 20 sene önce yapsaydık dağda PKK olmazdı.
KCK operasyonları da bu hukuksuzluğun bir devamı mıydı?
KCK'da suçlu insanlar da vardır, suçsuz insanlar da. Ancak gördük ki hepsini aynı torbaya koyup hapse attılar. Onların hakkındaki iddialar dünyanın hiçbir mahkemesinde delil olamaz. ODATV davasında ben ve gazeteciler Ahmet Şık ile Nedim Şener örgüte yardım ve yataklıktan suçlandık. Devrimci Karargâh'tan 15 sene verdiler. Rüzgâr tersine dönmeseydi ODATV davasından da 15 sene vereceklerdi bana.
CEMAAT ULUDERE'Yİ MİT'E YIKMAK İSTEDİ
Uludere hadisesini nasıl görüyorsunuz?
Bir kaza ve hata operasyonu olduğu kesin. Cemaat olayı MİT'e yıkmak için "İstihbaratı MİT verdi" bilgisini yaydı. Bu olayda bile Cemaat fırsatçılık yaptı. Her olayı düşman gördükleri insanları cezaevine yollamak, attırmak için fırsat görüyorlar. Danıştay baskını, Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri, Muhsin Yazıcıoğlu cinayetleri, Uludere hadisesi gibi önemli olaylarda aynı taktik kullanıldı. Bugün Malatya Zirve Yayınevi olayında gerçek failler dışarı çıktı, onların suçladıkları adamlar içerde.