Kenan Evren'in bir garip gençleştirme operasyonu
Alanınızda dünyanın sayılı uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Eyice, Kenan Evren tarafından görevinden alınışını ve o yılları anlattı.
Prof. Dr. Semavi Eyice, 80’li yıllarda Orgeneral Kenan Evren tarafından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu üyeliğinden henüz 58 yaşında ‘gençleştirme’ gerekçesiyle uzaklaştırılmış ama yerine kendisinden 10 yaş büyük bir akademisyen alınmış. 35 yıllık ayıp, Prof. Eyice’ye 93 yaşında verilen ‘şeref üyeliği’ ile düzeltildi. Eyice, kuruma hizmetsiz geçen yıllara hala üzgün.
Kendi alanınızda dünyanın sayılı uzmanlarından biriyken, ülkenizi temsil ettiğiniz kurumdan gerekçesiz olarak çıkarılsanız ne hissederdiniz? Ya da çalışmalarınızdan dolayı Alman, Fransız, Belçika devlet nişanlarıyla ödüllendirilip ABD’den Avrupa’ya sayısız üniversiteden öğretim üyeliği daveti aldığınız sırada Türkiye’de 50’li yıllarınızda ‘Yaşlısın’ denilerek emekli edilseniz ne düşünürdünüz? Peki bir süre sonra ‘Ya pardon, biz sizi kovmuştuk ama gördük ki size ihtiyacımız var. Yeniden bizimle çalışır mısınız?’ diye sorulsa yanıtınız ne olur? “Tamam çalışayım ama beni neden kovmuştunuz?” demez misiniz? Türk Tarih Kurumu’ndan gerekçesizce uzaklaştırıldıktan sonra tekrar üye yapılan Prof. Dr. Semavi Eyice de onu yaptı. Ve ikinci kez üyelikten çıkarıldı... Bugün yaklaşık 30 yıl sonra gelen ‘özür’ ve ‘şeref üyeliği’ Prof. Eyice’nin kırık kalbini onarır mı bilemeyiz ama Türkiye en verimli çağında dünya çapındaki bir bilim insanının bilgisinden ve uluslararası saygınlığından bir nesil boyunca yararlanma şansını yitirmiş gibi.
İSTANBUL’U EN İYİ BİLEN ADAM
Prof. Dr. İlber Ortaylı onu “Eğer bir İstanbul tarihi yazılacaksa, en iyi yapacak kişi Semavi Eyice üstadımızdır” diye tanımlıyor. Prof. Eyice, Bizans Sanat Tarihçisi, Türk-İslam Sanatları ve İstanbul uzmanı olarak dünyanın aranan isimlerinden biri. Bugün 93 yaşında, hala İstanbul ile ilgili akademik araştırma veya yeni tartışma konuları olduğunda dünyanın öbür ucundaki bir ülkede bile olunsa onun bilgisine başvuruluyor. Çünkü Prof. Dr. Yıldız Demiriz’in deyimiyle dünya ona “İstanbul’u hiç kimse bütün dönemleriyle ondan daha iyi bilemez” gözüyle bakıyor.
İstanbul Üniversitesi Bizans Kürsüsü kurucusu ve İslam Ansiklopedisi İstanbul maddelerinin yazarı olan Prof. Dr. Semavi Eyice, 1970 yılında kabul edildiği Türk Tarih Kurumu’ndan, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Halil İnalcık ile birlikte üyelikten uzaklaştırılan ünlü akademisyenlerden biriydi. Prof. Eyice’nin kurumdan uzaklaştırılması talimatını, daha sonra 7. Cumhurbaşkanı olan ve darbeyi yapan dönemin Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren vermişti.
SEMAVİ BEY’DEN ÖZÜR DİLEDİK
80’li yıllardaki Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altında yer alan Tarih Kurumu’ndan bu şekilde uzaklaştırılan Prof. Dr Semavi Eyice, 2015 yılında aynı kurum çatısı altındaki Atatürk Kültür Merkezi tarafından ‘şeref üyeliğine’ alındı. Yıllar sonra Semavi Eyice’yi neden üyeliğe kabul ettiklerini sorduğumuz kurum başkanı Prof. Dr. Turan Karataş “Semavi Bey’e haksızlık yapıldığını hissettik” diyerek yanıt veriyor: “Semavi Bey’i Atatürk Kültür Merkezi Şeref Üyesi yaparak vaktiyle aynı çatı altında bulunduğumuz Türk Tarih Kurumu’nun yaptığı hatayı düzeltmek de istedik. Bu bir özür de denebilir ama umarım Semavi Bey’i üzüntüsünü giderebilmişizdir”
Yıllar sonra gelen bir özür ve şeref üyeliğiyle bir hata düzeltildi ama Semavi Eyice’nin üzüntüsü büyük: “O yıllar benim akademik olarak en verimli çağımdı. Bu kurumu, yabancı dillere hakimeyitim ve akademik bilgim ile tüm dünyada başarıyla temsil ediyordum. O sırada gerekçe bile bildirilmeden kovuldum. Şimdi şeref üyesi olarak 93 yaşımda ne kadar faydam olur bilemem ama yine bilgi ve tecrübemi paylaşarak elimden geleni yaparım”
GENÇLERİ GETİRDİK EFENDİM
Türk Tarih Kurumu’ndan çıkarıldıktan sonra İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Anıtlar Kurulu üyesi olarak Kenan Evren ile bir süre sonra karşılaştıklarını belirten Semavi Eyice, aralarında geçen ilginç konuşmayı da şöyle anlatıyor:
“Kenan Evren’e ‘Paşam, Türk Tarih Kurumu’nda neden böyle bir tasfiyeye gittiniz?’ diye sordum. ‘Gençleştirdik efendim kurumu’ dedi. ‘Paşam ben ihtiyar mıydım, henüz 50’li yaşlardaydım. Yerime de sanat tarihçisi olarak benden 10 yaş büyük bir ismi üye yaptınız’ dedim. Suratıma baktı, kaldı. Evren Paşa önce bizi attı, yerimize yeni üyeler koydu. Aradan dört yıl geçti, Halil İnalcık ve beni Türk Tarih Kurumu’na yeniden davet edip üye yaptılar. Yaptılar ama ben neden atıldığımı anlayamadığım için mahkeme kanalıyla Evren Paşa’ya ‘Türk Tarih Kurulu’ndan hangi gerekçeyle atıldım?’ diye sordum. Bunu sormak hakkım değil mi? ‘Vay efendim, sen bunu nasıl sorarsın?’ Ben bunu Paşa’ya sordum, dönemin kurum başkanı da bu sorum üzerine Türk Tarih Kurumu’ndan beni ikinci kez kovdu. Düşünün ben çalışmalarımdan dolayı Alman Arkeoloji Enstitüsü’ne ve Amerikan Arkeoloji Enstitüsüne asli üye yapılıyorum, Fransız Devlet nişanı Legion d’Honneur’u alıyorum, Belçika Kraliyet Akademisi üyesi yapılıyorum ama aynı dönemde Türkiye’de Türk Tarih Kurumu’ndan atılıyorum”