Aileler en ağır ceza hızla verilsin istedi
Olayda zarar gören beş çocuğun avukatlığını yapan Gökdemir: Adalet hızla tecelli etmeseydi çocuklar ve aileleri daha fazla zarar görecekti.
Karaman’daki tecavüz vakasının birkaç boyutu var. Karaman’da 10 erkek çocuğa cinsel istismar davasında soruşturma 40, duruşma 1 gün sürdü ve karar 508 yıl 3 ay hapis cezası olarak çıktı. Olayda zarar gören beş çocuğun avukatlığını yapan Cihat Gökdemir'in Star Gazetesi'ne verdiği röportaj ise şöyle:
ADAM TAM BİR PSİKOPATTI!
Bu konuyla ilgili mi?
Hayır, bambaşka bir konuda. Bunun üzerine Muharrem Büyüktürk ailelere “ben ayrılıyorum, buradan gideceğim” deyince aileler “aman hocam, çocuklar açıkta kalır, biz bina tutalım, bir katını sen kullan, öbür katlarda çocuklar kalsın, sen de onların başlarında durmaya devam et” diyorlar. Bu esnada bu kişiyi biriyle evlendiriyorlar. Üç katlı binanın ilk katına eşiyle birlikte o yerleştiriliyor.
Hatta eski eşi olan hanımefendi duruşmaya geldi ve “bu adamın tam bir psikopat olduğunu, iki ay evli kaldıklarını ve hiç birlikte olmadıklarını, aynı odada bile yatmadıklarını, daha sonra korkusundan o evde yokken gizlice evden kaçtığını” anlattı.
Bu esnada baro avukatları sordular “siz evde psikopattı diyorsunuz ama buraya gelen tüm öğretmenler, müdürler, müdür yardımcıları bunun çevresinde sayılan sevilen biri olduğunu, öğrencilerin onu çok sevdiğinden bahsettiler” dediler. Kadın şu cevabı verdi: Evet kapıdan içeri girdiği anda psikopattı, dışarı çıktığında bambaşka biriydi.
Çift kişilikli biri olduğunu, dışarıda kendini farklı yansıttığını, insanları aileleri de bunun yanılttığı anlaşıldı.
“ENSAR KAPANACAK, TAYYİP ALTINDA KALACAK”
Bahsi geçen barolar ve siyasi çevreler, gerçeğin ortaya çıkmasını ve cezanın hemen verilmesini değil de ötelenmesini neden istemiş olabilirler ki?
Vardığım kanaate göre, davanın uzamasını isteyenlerin amacı suçlunun yargılanması değil davanın uzamasıydı. Duruşma öncesinde ve sonrasında mahkeme salonu dışında “Ensar yıkılacak, Tayyip altında kalacak” gibi bir slogan atıyorlardı. Biz avukatız, onlar da meslektaşlarımız. Bir davaya böyle yaklaşırsanız siyasileştiririsiniz. Halbuki davanın amacı gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Dosyada gerçeğin ortaya çıkarılması için her tür teknik rapor ve ifade tanımlanmış, mağdur aileleri başta olmak üzere herkes karara varılmasını bekliyorken bunu geciktirmenin ne anlamı olabilir? Gerçeğin ortaya çıkarılmasının çocuklara ne faydası olabilir ki.
ZAMAN GAZETESİ DE SAPIĞA ATIF YAPMIŞ
Peki. 2013-2015 arasında yani uzun süren bir istismar var, üstelik çok sayıda çocuk söz konusu. Nasıl anlaşılmıyor? Daha sonra Konya Ereğli’ye giderken de 7 çocuğu yanında götürmüş bu sapık?
Sadece Ereğli de değil, Kayseri’ye ve başka yerlere de götürüyor. Çanakkale’ye götürüyor, sömestr tatilinde gezdiriyor. Ve herkes bunu bir öğretmenin çocukları bir tür faaliyet kapsamında gezdirdiğini düşünüyor. Çocukları bu amaçla gezdirirler çünkü. Zahire göre hareket edildiği için insanlar çocuklara iyilik yaptıklarını düşünerek bu kişilere yardımcı da olabilir. Kimsenin aklına aksi bir durum gelmiyor. Nitekim Zaman gazetesi Muharrem Büyüktürk’ün bir yazısını yayınlamış. (Kupürden okuyor): “Zaman içinde kaybolmuş kimseleriz. Peki bu vakitler taşra için ne ifade ediyor, diyerek Muharrem Büyüktürk’ün yazdığı bir yazıdan alıntı yapılarak bu alıntı Zaman gazetesinde yayınlanıyor.
MAĞDURLAR BİRBİRİNİ BİLMİYOR
Gizliliğin hakkı verildi mi peki gerçekten? Çocuklar mahkeme salonuna getirildi mi, ya da başka bir sistemle dinlendi mi?
Hayır. Asla. Hakim bu konuda çok hassas davranmıştı. Duruşmaya başlamadan önce de taraflara çok güzel bir biçimde açıkça söyledi: “Arkadaşlar bu konu çok hassas. Burası küçük bir yer. Bu çocuklar burada yaşamaya devam edecekler. Ailelerin maddi durumu iyi olan, şehir değiştirme gücü olan aileler değil. Çocuklar burada büyüyecek. Gizlilik kararını o yüzden verdim. Sizden ricam duruşmadan dışarıya onlarla ilgili en ufak bir bilginin dahi çıkmaması. Ben hastanede muayeneye çocukları ve aileleri birbiriyle bile karşılaşmayacak şekilde gönderdim. Adliyeye geldikleri günleri de ona göre ayarladım. Her birinin gününü saatini ayırdım onları karşılaştırmadım. Farklı kapılardan girip çıkmalarını sağladım. Mağdur çocuklar birbirini bile bilmiyor”.