İmam hatipli gencin rahibe adayı aşkı

Mahmut Coşkun, kendini sinemaya vermiş bir isim. Yeni vizyona giren "Uzak İhtimal" filminde öyle bir konuyu işledi ki filmi izleyenler, şaşkınlığını gizleyemedi. Coşkun, yaptığı film kadar abisi Ahmet Hakan ile ilişki kurularak değerlendirildi.

İmam hatipli gencin rahibe adayı aşkı
İmam hatipli gencin rahibe adayı aşkı
GİRİŞ 29.10.2009 08:40 GÜNCELLEME 29.10.2009 08:40
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Nursel TOZKOPARAN'ın röportajı

Şimdi okuyacağınız röportaj “Uzak İhtimal” dahilinde kalmış bir aşk öyküsü.

Bir tatil kasabası sakinliğinde. Issız bir sahil şeridi, deniz sakin, hırçın dalgalar yok, bulutların ötesinden güneş nöbetini aya devrediyor.

Ay ışıkları yakamoz oluşturuyor.

Birbirine bakan iki pencereden cılız ışıklar yanıyor.

Tüllerin ardına gizlenmiş birbirinden haberdar iki sevdalı uzaktan seyrediyorlar birbirlerini.

Kız mendilini atmıyor pencereden ancak kolyesini düşürüyor farkında olmadan.

Yüreğinize düşen hüzün yerini gözyaşlarına bırakmıyor.

Aşıklar kavuşmuyor mutlu sonla bitmiyor…

Ama…

Kader diyorsunuz böylesi aşk hikayeleri de var…

Uzağımızda değil.

kullanUzak İhtimal filmi işte bende bu hisleri bıraktı.

Uzak İhtimal rahibe adayı Clara ile müezzin Musa’nın hikayesini anlatıyor.

İlk kez dini temaların simgelerin yoğunlukta olmasına rağmen “dini film” kategorisine girmeyecek ancak bir müezzinin de hayatın içine nasıl dahil edileceğini görüyorsunuz.

Yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun en çok okunan köşe yazarı Ahmet Hakan Coşkun’un kardeşi.

Ödüllerden ödüllere, festivalden festivale koşan Uzak İhtimal aldığı ödülleri fazlasıyla hak eden bir film… Madalyonun öbür ucunda sivri dilli ağebeyi Ahmet Hakan olunca ister istemez pek çok eleştiriyi, karalamayı da beraberinde getirdi. Tüm ünlü şöhret kişilerin gölgesinde kalan kardeşler gibi Mahmut Fazıl’ı da “kardeşinin üzerinden PR” yapıyor haksızlıklar edilmeye çalışıldıysa da filmin başarısı bütün bu olumsuzlukların üzerini kapattı.

Uzak İhtimal gösterimde. İzlemeyen varsa vizyondan kalkmadan biran önce seyretsin derim…

Kanal 7’den bu yana tanıdığım taa o zamanlardan dostlar arasında  “Fellini” adını verdiğimiz Mahmut Fazıl Coşkun’la filmi kendisi üzerine herşeyi konuştuk.

Keyifli okumalar.

 AİLEME KARŞI SORUMLULUK HİSSETTİĞİM İÇİN MÜHENDİSLİK OKUDUM

- Lise yıllarında ya da üniversite yıllarında film yönetmeni olacağım diye bir hedefin var mıydı?

- Lisede yoktu. Lise son sınıfta Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabını okumuştum.Kitabın çok etkisine girdiğimi ve o kitabı bir film gibi okuduğumu hatırlıyorum. Kitabı okuduktan sonra  bir şeyler hissettim.Şu anda sinemanın içinde olanlar,çok fazla film oluncada etraf da, ulaşma imkânı da kolay olunca,  film seyrederek  bu işe giriyorlar. Ben de öyle olmadı, bende daha içeriden gelen bir duyguydu.  Tutunamayanları okuyunca çok net  hissetmiştim ama ifade edememiştim. Lisede matematik bölümünde okudum. Alana göre bölüm seçiyorsun, devlet üniversitesi dışında da bir imkân yok. Bende matematik mezunu olunca dolayısıyla mühendislik seçtim. Üniversiteye gittikten sonra ilk yıllarında ben bu işi yapamayacağım kararına varıp yolumu ona göre çizdim.

- Buna rağmen elektrik mühendisliği bölümünü bitirdin.

- Evet, çünkü kazanmıştım ve üniversite kazanmak zor bir şeydi.

- Ailen istediği için mi elektrik mühendisliği okudun?

kullan- Onlar istediği için değil, onlara karşı bir sorumluluk hissettiğim için mühendislik okudum.

- Baskıcı bir aileden mi geliyorsun?

- Bütün orta sınıf Türk ailelerinde çocuğumuz başarılı olsun diye bir yönlendirme olur,direk bir baskıyla değil. Bizim ailemizde de bu duygu vardı,belki de bu yüzden bitirdim üniversiteyi.

- Belgesellerde çektiğin kişiler de özel isimler, seçtiğin konularda öyle, bunların içinde en çok ilgimi çeken imam hatipler belgeseli. Bu fikir senin miydi? İmam hatipler belgeseli çekmenin özel bir nedeni var mı?

- Kanal 7 de belgesel birimi vardı. Orada da 6–7 kişi vardı. Onların çoğu daha çok yazardı,aslında televizyonculukla çokta alakası olmayan, daha doğrusu meslekleri televizyonculuk ya da yönetmenlik olmayan insanlardı. Onlar bir yönetmen arayışı içindeydi, yönetmenlikte daha çok teknik bir iş. Bende belgesel yapabilirim gibime geliyordu. İkisi örtüştü, ben girdiğimde bu belgeselin yapımı tam başlamak üzereydi. O işi benim işim diye kabul etmem onlara çok ayıp olur, ben teknik olarak neredeyse asistanlık düzeyinde çalıştım. Konusu da bana ait değildi. Daha çok Akif Çankırı’nın projesidir.Senaryosunu da kendi yazdı. Dolayısıyla onun kabul edilmesi gereken bir iş diye düşünüyorum.

BİR HİKAYEYİ NASIL YAPTIĞINIZ NE ÇEKTİĞİNİZDEN DAHA ÖNEMLİDİR

- Uzak İhtimal’den önce bir film çektin mi?

- Amerika da iken okulda öğrenci projesi olarak 3 tane kısa metrajlı film çekmiştim. Onun dışında yok.

- Uzak İhtimal nasıl doğdu?Uzun metrajlı bir film çekmeye nasıl karar verdin?Bu kriz döneminde, olumsuzlukların olduğu bir dönemde bu kararı nasıl verdin?

- Ben ekonomik kısmını çok fazla düşünmemiştim, hikâyenin ne olduğunu da çok fazla kafaya tkullanakmıyordum. Sadece nasıl şeyler yapmak istediğimi, ne yapmak istediğimi biliyordum. Bir hikâyeyi nasıl yaptığınız ne çektiğinizden daha önemlidir. Bunla ilgili fikirlerim vardı ama ne çekeceğimle ilgili fikirler daha yavaş yavaş gelişti. O yüzden ben ilk Murat Menteş’in Dublör’ün Dilemması diye bir kitabı vardır. Murat Menteş’i bilirdim ama hiç tanışmamıştık. Ben o kitap vasıtasıyla tanıştım, kitabı okuduğumda dedim ki ben bunun filmini yapabilirim. Bende öyle bir duygu uyandırmıştı. Sonra Murat’la tanıştım, çok kafamız uyuştu diyebilirim. Sonra beraber senaryo yazmaya başladık. Dublör’ü bir kenara bırakıp çünkü o zor bir işti, baya bütçeli falan. Daha basit bir şeyler olabilir diye düşündük. Beraber senaryo yazmaya karar verdik. Oradan çıktı diyebilirim. Yaklaşık 3-4 yıl önce.

- Dublör’den sonra Uzak İhtimal mi doğdu?

- Biz Kız Meselesi diye bir film yapacaktık. Sadece ismi belliydi bir kız bir oğlan vardı romantik komedi, aşk hikâyesi olacaktı ve kız oğlanı uğraştıracaktı. Başka bir karakter çıkacaktı işin içinden falan. Bunları düşünürken, bunlar kimler olabilir derken benim aklıma bu hikaye geldi, bu iki karakter müezzin ve rahibe olabilir mi diye düşünmüştüm. Uzak İhtimal böyle çıktı.

ÇOK TANINMIŞ OYUNCULAR OLSUN İSTEMEDİM

- Filmi izlediğimde en çok ilgimi çeken oyuncular oldu Oyuncuları seçerken kriterin neydi? Oyuncuları bulmak zor oldu mu?

- Ben şunu çok düşündüm. Stilize olmasından çok gerçekçi olmasını ön planda tuttum. Ne kadar gerçek ne kadar doğal görünürse o kadar iyi olacağını düşünmüştüm. Müezzine baktığımızda gerçek bir müezzin duygusunu alalım, hiçbir abartı olmasın, kıza baktığımızda öyle. Çünkü bu hikâye çok zor ve duyduğunuzda bile inanması güç olduğu için ne kadar gerçekçi gözükürse o kadar inandırıcı ve etkileyici olur diye düşündüm. Onu dikkate aldım. Çok tanınmış oyuncular olsun istemedim olursa bir yabancılaştırma efekti gibi olabilir diye düşündüm. İlk Görkem’le konuştuk. Görkem Mehmet Güler’in arkadaşı o da komşumuz burada. O da onun filminde oynayacaktı o dönem. O beni tanıştırdı. Bir tanış istersen falan dedi. Görkem hikâyeyi çok beğendi.

NADİRİN BİLDİĞİM KADARIYLA DİNİ GEÇMİŞİ YOK

- Oyuncu konusunda çok zorlanmadın o zaman.

 -Kızla ilgili evet ama müezzinle ilgili biraz arayışımız oldu. Müezzini bulmak daha zor oldu. Bir takım kast ajanslarıyla, dizilerden falan bir sürü oyuncuyla görüştük diyebilirim.

- Müezzini canlandıran Nadir Sarıbacak o kadar iyi oynadı ki kendisinin bir müezzinlik geçmişi olabileceğini bile düşündüm.Dini bir geçmişi var mı?

kullan- Nadir çok iyi bir oyuncu. Ben onu tiyatroda da seyrettim. Tiyatrocu esaslı Nadir. Bambaşka rolleri çok iyi oynuyordu. Onun kimliğiyle alakası yok ki benim bildiğim kadarıyla dini bir geçmişi yok.Bence oyunculukla ilgili bir şey. Gündelik hayatından çıkan bir şey olmadığını biliyorum. Çünkü hiç alakası olmayan rolleri oynamakta çok başarılıydı. Ben gelecekte başka rollerde çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

- Bu konuyu  kendin düşündün ama yine de tepki alır mıyım diye tereddüt ettiğin  oldu mu?

- Hiç olmadı.

- Senaryoya inandın yani.

- Din tartışmaları, olur mu olmaz mı açısından soruyorsan,hiçbir şüphem olmadı.

BABAM FİLMİN KONUSUNU ÇOK SONRA ÖĞRENDİ

- Ailenle bu konuyu paylaştın mı? Baban emekli müftü onunla paylaştın mı?

- Hiç paylaşmadım.

- Baban ne zaman filmden haberdar oldu?

- Film çektiğimi biliyordu ama konusunu falan çok sonra öğrendi.

- Ahmet Hakan’la paylaştın mı?

- Onunla paylaştım. Onun hoşuna gitmişti olabilir falan demişti.

- Destek verdi mi?

- Sayılır, denebilir

- Ne kadar destek verdi?

- Bu kadar yani olabilir, bakalım falan dedi.

BİZİM CAMİA BÖYLE İMKANSIZ AŞKLARLA DOLUDUR

- Kız Meselesi diye bir senaryo vardı dedin. Dikkatimi  çekti özellikle imkânsız aşk üzerine ısrar ediyorsun.Neden?

- O iki proje birbirini doğuran projelerdi. Tema olarak yakın tabi ama benimle ilgili bir şey değil.

- İmkânsız bir aşka mı tanık oldun?

kullan- Bizim camia böyle imkânsız aşklarla doludur. Sezai Karakoç’un mesela Mono roza şiirinde olduğu gibi,bizim kuşakta ya da sizin kuşakta bilinçaltında vardır. Biraz onun etkisi olabilir, kişiselden çok, kuşağın bilinçaltıyla ilgili olabilir.

- Bizin kuşak derken  dindar kesimi mi kastediyorsun?

- Evet

- Kendi evliliğin bir aşk evliliği mi?

- Evet

- Peki,  İmkânsızı başardığın bir evlilik mi?

- İmkânsız olsa başaramazdık herhalde.

- Eşin zor muydu?

- Zor değildi gayet normaldi kolay da demek ona haksızlık olur.

- Filmdeki gibi bir rahibeye âşık olsaydın sen ne yapardın?

- Trene atlayıp peşinden giderdim herhalde.

- Sonuca varır mıydın?

- Onu bilemem.

- Müezzinin yerinde olsan ne yapardın?

- Bir defa geçirmeye gitmezdim. Bir kere kız çok kapalı kutu ve çok kararlı gözüküyor.Dolayısıyla müezzin gibi yapardım herhalde…

- Ama trene atlarım demiştin.

- O şakaydı.

- Filmle ilgili tepkiler nasıl?

- Filmle ilgili insan çok emin olamıyor tabi. Filmle ilgili çok iyi yazılar çıktı, eleştirmenler çok beğendi. Seyircilerin düşündüklerini internette yazılanlardan anca görebiliyorum, beğenenler var,  beğenmeyenler var, insanların algılarına bağlı.

KİLİSEDEN İZİN ALMAK ZOR OLDU

- Kilise çevresinden olumlu ya da olumsuz bir tepki aldın mı?

- Onlardan bana herhangi bir şey gelmedi.

kullan- Filmin bir kısmı kilisede geçiyor. Çekimlerde zorluk yaşadınız mı?

- Kiliseden izin almak zor oldu.

- Konusu yüzünden mi yoksa normalde de izin vermiyorlar mı?

- Genel olarak Katolik kiliselerinde izin vermiyorlar, Rum Ortodokslar izin veriyorlar, daha kolay izin alabiliyorsunuz. Katolik kiliselerinin sayısı çok az ve izin vermiyorlar. Kız da Katolik olunca orada biraz zorlandık. Bir de bizim istediğimiz kilise vardı, onu istedik. Orası bizi baya zorladı. Çok zor tamamladık çekimleri. Ama kilisedeki görevliler çok iyi davrandı bize. Bizim rahibe kıyafetliydi oyuncularımız rahip geldi çok duygulandı.

- Camii çekimleri nasıl oldu?

- Camilerden izin almak çok daha kolay. Diyanet hiç sorgulamadan bize izin verdi. Camilerden daha uzun çalıştık ama hiçbir sorun olmadı. İmam ve müezzinde çok yardım severdi.

- Hangi camide çekim yaptınız?

- Tophane Karabaş Mustafa Ağa camisinde.

- Kilisede gerçek rahibe kullandınız mı?

- Yok, kullanmadık hepsi oyuncuydu.

- Şu ana kadar kaç ödül aldınız?

- Biz 3 tane yurt dışında en iyi film ödülü aldık. Rotterdam ve Hayfa en önemlileri ve Crossing Unite kullanAvusturya’da, Polonya’da Jüri Özel Ödülü aldık. En iyi erkek oyuncu ödülü aldık. Avrupa Film Ödülleri, Amerika kıtasının Oscar ödülleri gibi ama onlar kendileri adayları seçiyorlar, Türkiye’den bizi seçtiler. Onun haricinde de Türkiye’de de İstanbul ve Adana’da ödüller aldık. İstanbul’da 3 ödül aldık, Adana’da 3 ödül aldık. İstanbul’da en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi senaryo ödülü, Adana’da da en iyi erkek, en iyi kadın ve en iyi yönetmen ödülü aldık.

- Rotterdam’da ilk ödül alan Türk filmi Uzak İhtimal. Sence jüriyi etkileyen neydi filmde?

- Seçilirken bana çok olgun bir dili var gibi şeyler söylemişlerdi. Jüri açıklamasında da sadeliğine ve o sadeliğin gücüyle ilgili vurgulamalar vardı. Yalın ve abartısız anlatım etkilemiş olabilir.

BENİM AKP İLE ARAMDA BİR ŞEY YOK

- Son dönemlerde kardeşler olarak basında çokça yer alıyorsunuz. Sevilay Yükselir’le tanışıyor musunuz?

- Hayır.

- Son yazdıkları ile ilgili ne söyleyeceksin? “Ahmet Hakan AKP’ye vuruyor, vurduğu yerlerde de kardeşlerinin önünü açıyor. Ahmet Hakan vuruyor kardeşleri topluyor” diye açıklaması var.

- Benim AKP ile aramda bir şey yok. Kültür bakanlığının desteği oradaki kurul üyeleri, meslek birliği üyeleri, o tamamen sivil bir kurum. Sinema meslek birliklerinin o kurullara gönderdiği adamlar var,12 kişilik kurul tamamen hükümetten bağımsız ve sinema sektöründen insanlar, bir bağlantısı olamaz.

- Son dönemlerde özellikle Ahmet Hakan ile ilgili yazılar yazdı.Abine haksızlık yapıldığını düşünüyor musun?

- O beni ilgilendirmiyor. Aralarında bir polemik var bizim adımızı karıştırmak istiyor.

AHMET HAKANIN KARDEŞİ OLMAK BENİM İÇİN ÇOĞUNLUKLA DEZAVANTAJ OLDU

- Ahmet Hakan’ın kardeşi olmanın ne kadarı avantaj ne kadarı dezavantaj?

- Ahmet Hakan’ın kardeşi olmak benim için çoğunlukla dezavantaj oldu ama ben takmıyorum. Ben kendi hayatımı yaşıyorum. Ahmet Hakan diye bir kimlik ya da kişilik var diyelim ki ama onun kardeşi olma kimliğinin olumsuz ya da olumlu etkilerine kendimi kapatmış durumdayım. Abim olarak görüşlerine değer veririm, konuşurum. Ama onun toplum önündeki kimliğinin getirdiği ve götürdüğü şeylerle ben hiç ilgilenmiyorum.

- Hiç avantajı olduğunu düşünmüyor musun?

- Avantajı olabilir tabi, netice fikir sormak için iyi biridir, çok gerçekçidir, fikirlerimi paylaşırım.

AHMET HAKAN BENİM İÇİN  BİR OTORİTE DEĞİLDİR

- Bir şeylere karar verirken senin için karar merci midir?

- Bizim ailede herkes kendi karar verir, görüşlerine saygı gösteririm, değer veririm. Ama bir otorite değildir bkullanenim için. Böyle bir hiyerarşik düzen yok bizde. Ben kendim bağımsız biriyim ve ona göre yaşıyorum. Ahmet Hakan’ın bana tek avantajı olmuştur, o da Kanal 7 de işe girmiştim.

- Ahmet Hakan’ın iki tane mahallesi var biri eski biri şimdiki mahallesi. Senin öyle bir ayrımın var mı?

- Yok 

- Kanal 7 de beraber çalıştığın arkadaşlarınla hala görüşüyor musun?

- Ben arkadaş çevremi değiştirmedim, her zaman aynıdır.

BENİM AHMET İLE BİR ÇEVRE BİRLİKTELİĞİM YOK

- Ahmet Hakan’ın şu anki çevresiyle paralel bir çevren oluştu mu?

- Benim Ahmet ile bir çevre birlikteliğim yok. Ben kendi hayatımı yaşıyorum. İnsanın hayatında bir takım eklenmeler, çıkmalar olabilir ama ben çok eski arkadaşlarımla da görüşürüm, çok yeni arkadaşlarım da olabilir.

- Bu filmden sonra hangi projeler var. Belgesellere devam edecek misin? 

- Ben belgesellere devam ediyorum ama onlar televizyon belgeseli. El Cezire için belgesel yapıyoruz.

- Nedir içeriği? 

- Türk kültürü ve Türk tarihiyle ilgili, biraz Arap dünyasını ilgilendiren hikâyeler. Mesela Abdülhamit’in hayatını yaptık. Mehmet Akif’in hayatını yaptık.Osmanlı arşivleri diye bir şey yapıyoruz henüz bitmedi. Şuan Ashab-ı Keyf hikâyeleriyle ilgili belgesel yapıyoruz, çekimlerine başladık. Haçlı seferleriyle ilgili bir belgesel yapacağız.

- Film olarak bir proje var mı? Kız Meselesini çekecek misiniz? 

- Senaryosu hazır ama ben düşünmüyorum çekmeyi.  

- Bundan sonra?

- Bir hikâye var ama henüz çok olgunlaşmadı. Konuşmak için erken. 

tozkoparan@kanal7.com 

YORUMLAR 5
  • muammer bat 15 yıl önce Şikayet Et
    haber7 belliki milli gazeteyi takip mi ediyor ?. milli gazete de röpörtajı vardı. neden yayımlamadınız
    Cevapla
  • zeynep karadeniz 15 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet yasar'a katiliyorum. Yorumuna cok guldum,katiliyorum gercekten,sanki roportaji yapam MAhmut Coskun'mus gibi cikmis.Ufak bir ayrinti belki ama profesyonelikten uzak olmasi bakimindan onemli bencede.. Selamlar..
    Cevapla
  • Mehmet YAŞAR 15 yıl önce Şikayet Et
    Kim anlatmışşş. Fotoğrafa baktığımda "Uzak İhtimal" filmini Mahmut Fazıl Coşkun'un değilde Nursen Tozkoparan'ın anlattığını zannettim... Coşkun, Tozkoparan'dan film hakkındaki görüşlerini alıyor gibi... :) Fotoğraf haber7.com adına amatörce...
    Cevapla
  • dua 15 yıl önce Şikayet Et
    çıkarın at gözlüklerini.... ortada oldukça başarılı bir yapıt ve emek var ama hala ahmet hakan bilmem ne adam kendi işini hakkıyla yapıyor ama gören yok gariptir nursel hanımın da yönetmenin filmiyle ilgisi yok o da a.hakanla ilgili polemik çıkarabilirmiyim derdinde amaann hepsi aynı.ama helal olsun fazıl bey yememiş istediği cevapları vermiş başarılar dilerim...
    Cevapla
  • ismail eren 15 yıl önce Şikayet Et
    ahakan. Yazara çizere ayıp olmasın diye okudum üstünkörü yazıyı.Beni asıl ilgilendiren kardeşinin Ahakana bakış açısıydı, yanılmamışım onda da.O da anlamış abisinin yoldan çıktığını, sırf ayıp olmasın diye kaçamak cevaplar vermiş, haklı çocuk ahakanın ne gibi avantajı olabilirki...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Dolmabahçe'de büyük yıkım! Göztepe 2-0'dan döndü!
'Laiklik istirmarcıları'nın hiç bahsetmediği konu: Bir tek Türkiye'de yok!